sözlük Alman - Türk

Deutsch - Türkçe

ständig bacak bacak üstüne atmış:

1. sürekli


Aşk, sürekli olarak gizem ve sefalettir.
Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
Yüzme havuzlarında, su sürekli olarak filtrelerden pompalanır.
Onun sürekli şikâyet konuşması beni sinirlendirdi.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
Latince sürekli bir dildir.
Sürekli gürültü bizi sağır etti.
O çocuğun sürekli çığlığı saçlarımı ağarttı.
Bu dünyada değişkenlikten başka sürekli bir şey yoktur.
Çadırda sürekli konuştuk.