sözlük İngilizce - Türk

English - Türkçe

play bacak bacak üstüne atmış:

1. oyun oyun


Bir oyun oynamak istiyorum.
Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
Yağmur dolayısıyla oyun ertelendi
Mahjong genellikle dört kişi oynanan bir oyun.
Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?
Ben bunların tümünün sadece bir oyun olduğunu biliyorum.
Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı.
Oyunu ilk kez başlattığınızda oyun yapılandırma seçeneklerini ayarlayabilirsiniz.
Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.
Eğer oyun kasetinin metal plaka terminali pis ise oyun konsoluna kaset yerleştirildiğinde oyunun başlaması zor olabilir.
Oyun oynamak için hava boşluğuna yakın yerleri seçmeyin.
Babam bana bir oyun verdi.
Aşk bir oyun değildir, bu nedenle sadece en iyi parçaları seçemezsiniz!

2. oynamak oynamak


Oyun oynamak için hava boşluğuna yakın yerleri seçmeyin.
İddaa oynamak için iki tane kupon aldım ve ikisinde de kazandım.
Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
Parkta oynamak eğlenceliydi.
Tenis oynamak sağlıklıdır.
Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
Oynamak için lütfen okul bahçesine gidin.

3. Oyna Oyna