sözlük İngilizce - Türk

English - Türkçe

towards bacak bacak üstüne atmış:

1. karşı karşı


Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar.
Planıma karşı mısınız?
Onlara karşı çıkmak hiçbir şeye yaramaz.
Şahsen ben kürtaja karşı olduğumu söylüyorum.
Sarımsak ve soğan soğuk algınlığına karşı iyi ilaçlardır.
Sıkıntılı günlere karşı biraz para biriktirmelisiniz.
Niçin patronuna karşı çok asisin?
O, ebeveynlerinin isteklerine karşı çıktı ve yabancı ile evlendi.
Sınır Tanımayan Doktorlar'ın kurucusu Bernard Kouchner, Irak Savaşı'na karşı çıkmadı.
Avrupalı emperyalist güçlere karşı yapılan Türk İstiklal Savaşı 1919'dan 1923'e kadar devam etti.
Herkese karşı kaba davranamazsın ve sonsuza dek onun yanına kalacağını bekleyemezsin.
Onlar müslümanlara hiçbir müslümanın kâfire karşı davranmadığı şekilde davranıyorlar.
Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir?
Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.
Hepimiz hata yapmaya karşı yükümlüyüz.