English-German 1 (macbook 1-197)

 0    318 flashcards    hansmahone
mp3 indir Baskı oynamak kendini kontrol et
 
soru cevap
gezmek, dolasmak, oyalanmak
öğrenmeye başla
bummeln
symbol, landmark/ bu kapi Berlinin sembolu
öğrenmeye başla
wahrzeichen/ Dieses Tor ist wahrzeichen von Berlin
Bu film Berlinin gorulmeye deger en onemli yerlerini gosteriyor
öğrenmeye başla
Dieser Film zeigt die wichtigsten Sehenswurdigkeiten von Berlin
Have you seen these sights? Siz gorulmeye deger bu yerleri gordunuz mu?
öğrenmeye başla
Haben Sie diese Sehenswürdigkeiten schon gesehen
this is a famous place, bu ünlü bir yer
öğrenmeye başla
das ist ein berühmter platz
this is a very busy street
öğrenmeye başla
das ist ein sehr belebte straße
this is a known-famous mosque, bu bilinen-meshur bir cami
öğrenmeye başla
das ist eine bekannte moschee
is also worth a visit, ayrıca görülmeye değer
öğrenmeye başla
lohnt auch einen besuch
der Bach
öğrenmeye başla
dere
Sanirim, Haritayi yanlis tutuyorsunuz
öğrenmeye başla
Ich glaube, Sie halten die Karte falsch.
populer
öğrenmeye başla
beliebt
known-famous, bilinen
öğrenmeye başla
bekannt
to use, kullanmak
öğrenmeye başla
verwenden
on its own, kendi basina, kendiliginden/ Bitkiler kendi basina yetismiyorlar
öğrenmeye başla
von alleine/ Die Pflanzen wachsen ja nicht von alleine
cicek acmak/ Meyve ağaçları ilkbaharda çiçek açar
öğrenmeye başla
in Blüte stehen / Die Obstbäume stehen im Frühling in Blüte
Inekler ciftciye ait
öğrenmeye başla
Die Kühe gehoren dem Bauern
ATT
öğrenmeye başla
der sanitäter
yarali
öğrenmeye başla
der-die Verletzte
traffic jam,
öğrenmeye başla
der Stau
araba kazasi, car accident
öğrenmeye başla
der Verkehrsunfall
the cause, sebep
öğrenmeye başla
die ursache
patlamak, burst (bomba, bina yangin vs)
öğrenmeye başla
platzen
sondurmek (yangin) extinguish
öğrenmeye başla
löschen
to prevent
öğrenmeye başla
verhindern
yayilma, sicrama (yanginin vs)
öğrenmeye başla
übergreifen
barikat
öğrenmeye başla
die straßensperre
The cause of the accident was a ruptured tire. Kazanın nedeni yırtılmış lastikti.
öğrenmeye başla
Die Ursache des unfalls war ein geplatzter reifen
The seriously injured drivers of the two cars were taken to the hospital. ciddi şekilde yaralanan İki aracın sürücüleri hastaneye götürüldü-kaldirildi
öğrenmeye başla
die fahrer der beiden autos sind schwer verletzt ins Krankenhaus gebracht worden
to be very badly injured
öğrenmeye başla
schwer verletzt sein
to be in life threatening danger, hayati tehlikesi olmak
öğrenmeye başla
in Lebensgefahr schweben
Yaralılar artık ölümcül tehlikede değil
öğrenmeye başla
die verletzten nicht mehr in Lebensgefahr schweben
İtfaiyeciler yangını hızla söndürebildi ve yangının diğer binalara yayılmasını önlediler
öğrenmeye başla
Feuerwehr konnte das Feuer schnell löschen und verhindern, dass das Feuer auf andere Gebaude ubergriff
kapatmak, cevirmek (mesela polisin yolu kapatmasi)
öğrenmeye başla
absperren
polisler taksim meydanini kapatti
öğrenmeye başla
Polizei haben den Taksim Platz abgesperrt
bildirmek, haber vermek/ Police have reported that bank robbers have four people. Polis, banka soyguncularının dört kişi olduğunu bildirdi
öğrenmeye başla
mitteilen/ Die Polizei hat mitgeteilt, dass die Bankrauber haben vier Personen
merhem
öğrenmeye başla
die salbe
precribe, recete etmek
öğrenmeye başla
sich verschreiben
initially, at first, baslangicta
öğrenmeye başla
anfänglich
ilk başta çalıştı=ise yaradi, şimdi her şey geri döndü (mesela recet ettigin ilacin etkisi icin soylenebilir)
öğrenmeye başla
anfänglich hat die je gewirkt, jetzt ist alles wieder da
suruklemek, to push, drive/ Seni buraya surukleyen-getiren nedir.
öğrenmeye başla
treiben/ was triebt dich auf hier?
eş dost
öğrenmeye başla
bekanntschaften
almak/ Telefon numarani alabilir miyim?
öğrenmeye başla
kriegen/ Krieg ich deine Handynummer?
muayene odasi
öğrenmeye başla
behandlungsraum
to refuse / You refused to treat my son. Oğlumu tedavi etmeyi reddettiniz
öğrenmeye başla
sich weigern/ Sie weigerten sich, meinen sohn zu behandeln
coagulation disorder, pihtilasma bozuklugu
öğrenmeye başla
Gerinnungsstörung
expired, son kullanma tarihi gecmis.
öğrenmeye başla
abgelaufen
Bu kime ait acaba?
öğrenmeye başla
wem gehört die denn?
Kendimi futbolda-futbol oynarken yaraladım, I injured myself at football
öğrenmeye başla
Ich hab mich verletzt beim fußball
I have to go, gitmek zorundayim
öğrenmeye başla
ich muss los
to mention, deyinmek
öğrenmeye başla
erwähnen
basa cikmak, to cope with. deal with? Siz ikiniz nasil basa cikiyorsunuz-geciniyorsunuz?
öğrenmeye başla
zurechtkommen, mit/ Wie kommt ihr zwei zurecht?
to be able to/ Are you able to drive a vehicle?
öğrenmeye başla
in der Lage sein/ Sind Sie in der Lage, ein Fahrzeug zu führen?
skin irritation
öğrenmeye başla
Hautreizung
I have several times offered to him eat with us
öğrenmeye başla
Ich habe ihm mehrmals angeboten, mit uns zu essen
to reject, reddetmek
öğrenmeye başla
ablehnen = sich weigern = verweigern
burkmak, ayagini burkmak
öğrenmeye başla
umknicken
only, just, merely, yalnizca, sadece / just avoid a fight, sadece kavgadan kaçının!
öğrenmeye başla
bloß / bloß keinen Streit vermeiden!
to avoid, kacinmak
öğrenmeye başla
vermeiden
degerlendirme, review
öğrenmeye başla
Bewertung
I know you are fine on your own, Biliyorum kendi başına iyisin
öğrenmeye başla
Ich weiß, du kommst gut allein zurecht
iftira etmek
öğrenmeye başla
verleumden
can sikici
öğrenmeye başla
unerfreulich
disari atmak. (mesela birisini disari atmak, kovmak gibi)
öğrenmeye başla
rausschmeißen
to scan, taramak
öğrenmeye başla
abtasten
Everything is fine, Her şey düzenlenmiştir!
öğrenmeye başla
alles geregelt!
Ceketini alabilir miyim (gelen misafire)
öğrenmeye başla
Darf ich dir die Jacke abnehmen?
gurultu-patirti / Bu kargaşa nedir?
öğrenmeye başla
tumult / was ist das für ein tumult?
Bi sey mi oldu? Ne oldu?
öğrenmeye başla
ist was passiert?
what's going on?
öğrenmeye başla
was ist lost?
Ben şikayet etmiyorum, I'm not complaining
öğrenmeye başla
ich beschwere mich nicht
The police have blocked roads, Polis yolları kapattı
öğrenmeye başla
Die Polizei hat Straßen gesperrt
Seni temin ederim ki ölülerime çok saygı duyuyorum
öğrenmeye başla
ich versichere ihnen, dass ich meinen Toten großen respekt erweise
ciplak
öğrenmeye başla
nackt
to connect, baglamak (mesela telefonda)/ Beni polise bağlar mısınız? / Würdest du mich mit der Polizei verbinden?
öğrenmeye başla
verbinden/ Würdest du mich mit der Polizei verbinden?
simultaneously, ayni anda-zamanda / Anyone driving a car and talking on the phone at the same time-simultaneously can lose their driver's license
öğrenmeye başla
gleichzeitig / Wer Auto fährt und gleichzeitig telefoniert, kann seinen Fuhrerschein verlieren
herhangi, any
öğrenmeye başla
jegliche
cezalandırılmak, to be punished
öğrenmeye başla
unter strafe stehen
ceza makbuzu
öğrenmeye başla
der Strafzettel
sorusturmak, bilgi almak /I wanted to inquire now, you have already repaired my car. Arabami tamir ettiniz mi sormak istedim.
öğrenmeye başla
erkundigen / Wollte ich mich nun erkundigen, haben Sie meinen wagen schon repariert
Arabam arizalandi. Bana yardim edebilir misiniz ve yol yardimi gonderebilir misiniz?
öğrenmeye başla
Ich habe eine Autopanne. Können Sie mir helfen und Pannen Helfen schicken
to realize, gerceklestirmek / you realized your dream
öğrenmeye başla
verwirklichen / Du hast deinen Traum verwirklicht
nohut
öğrenmeye başla
die Kichererbse
terrible
öğrenmeye başla
fürchterlich
gerci, indeed
öğrenmeye başla
zwar
Bunu hayal edebiliyorum, I can imagine that
öğrenmeye başla
das kann ich mir vorstellen
Kitaplarini b irak da bana tatli biseyler geitr
öğrenmeye başla
Lass deine Bucher Bucher sein und bring mir was Leckeres mit.
again, once more, once again
öğrenmeye başla
erneut
Everything is so amazing.
öğrenmeye başla
Es ist alles so aufregend.
seninle kısaca konuşabilir miyim
öğrenmeye başla
kann ich dich kurz sprechen?
I see, anliyorum
öğrenmeye başla
Das sehe ich.
hatirlayabildigim kadariyla
öğrenmeye başla
soweit ich mich erinnere.
But honestly, he does not go to college any more. Durustce soylemek gerekirse o artik universiteye gitmiyor.
öğrenmeye başla
Aber ehrlich gesagt geht er nicht mehr in die Uni.
Wish me luck. Bana sans dile (sinava gireceksin.)
öğrenmeye başla
Du musst mir die Daumen drücken
Sana inaniyorum. (sinavda basarali olcagina inaniyorum gibi)
öğrenmeye başla
ich glaube fest an dich
to pass, gecmek (sinav)/ Ali passes entrance exam
öğrenmeye başla
bestehen/ Ali besteht die Aufnahmeprüfung.
nobody else, no one else/ no one else was here. Burada benden baskasi yoktu.
öğrenmeye başla
niemand sonst/ sonst war niemand hier
Burali degil misin?
öğrenmeye başla
Bist du nicht von hier?
Bana Jojo diyebilirsin.
öğrenmeye başla
du kannst mich gerne Jojo nennen.
Kabul edildim. (mesela okula)
öğrenmeye başla
ich bin angenommen
That's why you moved here. That is the reason why you moved here.
öğrenmeye başla
das ist der Grund, warum du hierher gezogen bist.
Onunla henuz bulusmadin mi? Haven't you met with him yet?
öğrenmeye başla
Hast du dich noch nicht mit ihm getroffen?
Umarim sag salim geri donersin
öğrenmeye başla
Ich hoffe, du kommst lebend zurück.
sanki, as if
öğrenmeye başla
als ob, als wenn Als ob veya als wenn de, cümle, Konjunktiv kurallarina göre kurulur
Sanki meshur biriymis gibi!
öğrenmeye başla
Als ob er berühmt wäre!
O sanki beni görmemis gibi önümden gecip gitti.
öğrenmeye başla
Er ging vorbei, als ob er mich nicht gesehen hätte.
Araba eski. Fakat tamirden sonra sanki yeniymis gibi gidiyor.
öğrenmeye başla
Der Wagen ist alt. Aber nach der Reparatur fährt er, als ob er neu wäre.
As if you need a diploma to be an artist. Sanki Sanatçı olmak için bir diplomaya ihtiyacın varmış gibi.
öğrenmeye başla
Als ob du ein Diplom brauchst, um Künstler zu sein.
En azından hala hayallerim var!
öğrenmeye başla
Wenigstens hab' ich noch Träume!
you run blindly into his arms. kollarına körü körüne koşuyorsun.
öğrenmeye başla
du rennst ihm blind in die Arme.
o beni ekti (bulusmaya gelmedi)
öğrenmeye başla
er hat mich versetzt
senin yerinde olsaydim giderdim.
öğrenmeye başla
an deiner stelle würde ich gehen
Şu an yapacak özel bir şeyim yok.
öğrenmeye başla
ich hab' gerade nichts Besonderes zu tun.
How about? / How about if we meet for a coffee? (Kahve icin bulismaya ne dersin gibi)
öğrenmeye başla
wie wäre es denn? / wie wäre es denn, wenn wir uns gleich auf einen Kaffee treffen?
for nothing, bosuna / I feel like I'm waiting for nothing. Bosuna bekledigimi dusunuyorum
öğrenmeye başla
umsonst / ich habe das Gefühl, als würde ich umsonst warten.
If I were you. eger ben olsaydim
öğrenmeye başla
wenn ich du wäre
to relax
öğrenmeye başla
sich erholen
to rest, dinlenmek
öğrenmeye başla
sich ausruhen
to freeze, donmak
öğrenmeye başla
frieren
to sweat, terlemek
öğrenmeye başla
schwitzen
to feel good-well / I feel good
öğrenmeye başla
sich wohlfuhlen / Ich fuhle mich wohl
Basim agriyor = Bas agrim var
öğrenmeye başla
Mir tut der Kopf weh = Ich habe Kopfschmerzen
gezmek, dolasmak, oyalanmak
öğrenmeye başla
bummeln
symbol, landmark/ bu kapi Berlinin sembolu
öğrenmeye başla
wahrzeichen/ Dieses Tor ist wahrzeichen von Berlin
Bu film Berlinin gorulmeye deger en onemli yerlerini gosteriyor
öğrenmeye başla
Dieser Film zeigt die wichtigsten Sehenswurdigkeiten von Berlin
Have you seen these sights? Siz gorulmeye deger bu yerleri gordunuz mu?
öğrenmeye başla
Haben Sie diese Sehenswürdigkeiten schon gesehen
this is a famous place, bu ünlü bir yer
öğrenmeye başla
das ist ein berühmter platz
this is a very busy street
öğrenmeye başla
das ist ein sehr belebte straße
this is a known-famous mosque, bu bilinen-meshur bir cami
öğrenmeye başla
das ist eine bekannte moschee
is also worth a visit, ayrıca görülmeye değer
öğrenmeye başla
lohnt auch einen besuch
der Bach
öğrenmeye başla
dere
Sanirim, Haritayi yanlis tutuyorsunuz
öğrenmeye başla
Ich glaube, Sie halten die Karte falsch.
populer
öğrenmeye başla
beliebt
known-famous, bilinen
öğrenmeye başla
bekannt
to use, kullanmak
öğrenmeye başla
verwenden
on its own, kendi basina, kendiliginden/ Bitkiler kendi basina yetismiyorlar
öğrenmeye başla
von alleine/ Die Pflanzen wachsen ja nicht von alleine
cicek acmak/ Meyve ağaçları ilkbaharda çiçek açar
öğrenmeye başla
in Blüte stehen / Die Obstbäume stehen im Frühling in Blüte
Inekler ciftciye ait
öğrenmeye başla
Die Kühe gehoren dem Bauern
ATT
öğrenmeye başla
der sanitäter
yarali
öğrenmeye başla
der-die Verletzte
traffic jam,
öğrenmeye başla
der Stau
araba kazasi, car accident
öğrenmeye başla
der Verkehrsunfall
the cause, sebep
öğrenmeye başla
die ursache
patlamak, burst (bomba, bina yangin vs)
öğrenmeye başla
platzen
sondurmek (yangin) extinguish
öğrenmeye başla
löschen
to prevent
öğrenmeye başla
verhindern
yayilma, sicrama (yanginin vs)
öğrenmeye başla
übergreifen
barikat
öğrenmeye başla
die straßensperre
The cause of the accident was a ruptured tire. Kazanın nedeni yırtılmış lastikti.
öğrenmeye başla
Die Ursache des unfalls war ein geplatzter reifen
The seriously injured drivers of the two cars were taken to the hospital. ciddi şekilde yaralanan İki aracın sürücüleri hastaneye götürüldü-kaldirildi
öğrenmeye başla
die fahrer der beiden autos sind schwer verletzt ins Krankenhaus gebracht worden
to be very badly injured
öğrenmeye başla
schwer verletzt sein
to be in life threatening danger, hayati tehlikesi olmak
öğrenmeye başla
in Lebensgefahr schweben
Yaralılar artık ölümcül tehlikede değil
öğrenmeye başla
die verletzten nicht mehr in Lebensgefahr schweben
İtfaiyeciler yangını hızla söndürebildi ve yangının diğer binalara yayılmasını önlediler
öğrenmeye başla
Feuerwehr konnte das Feuer schnell löschen und verhindern, dass das Feuer auf andere Gebaude ubergriff
kapatmak, cevirmek (mesela polisin yolu kapatmasi)
öğrenmeye başla
absperren
polisler taksim meydanini kapatti
öğrenmeye başla
Polizei haben den Taksim Platz abgesperrt
bildirmek, haber vermek/ Police have reported that bank robbers have four people. Polis, banka soyguncularının dört kişi olduğunu bildirdi
öğrenmeye başla
mitteilen/ Die Polizei hat mitgeteilt, dass die Bankrauber haben vier Personen
merhem
öğrenmeye başla
die salbe
precribe, recete etmek
öğrenmeye başla
sich verschreiben
initially, at first, baslangicta
öğrenmeye başla
anfänglich
ilk başta çalıştı=ise yaradi, şimdi her şey geri döndü (mesela recet ettigin ilacin etkisi icin soylenebilir)
öğrenmeye başla
anfänglich hat die je gewirkt, jetzt ist alles wieder da
suruklemek, to push, drive/ Seni buraya surukleyen-getiren nedir.
öğrenmeye başla
treiben/ was triebt dich auf hier?
eş dost
öğrenmeye başla
bekanntschaften
almak/ Telefon numarani alabilir miyim?
öğrenmeye başla
kriegen/ Krieg ich deine Handynummer?
muayene odasi
öğrenmeye başla
behandlungsraum
to refuse / You refused to treat my son. Oğlumu tedavi etmeyi reddettiniz
öğrenmeye başla
sich weigern/ Sie weigerten sich, meinen sohn zu behandeln
coagulation disorder, pihtilasma bozuklugu
öğrenmeye başla
Gerinnungsstörung
expired, son kullanma tarihi gecmis.
öğrenmeye başla
abgelaufen
Bu kime ait acaba?
öğrenmeye başla
wem gehört die denn?
Kendimi futbolda-futbol oynarken yaraladım, I injured myself at football
öğrenmeye başla
Ich hab mich verletzt beim fußball
I have to go, gitmek zorundayim
öğrenmeye başla
ich muss los
to mention, deyinmek
öğrenmeye başla
erwähnen
basa cikmak, to cope with. deal with? Siz ikiniz nasil basa cikiyorsunuz-geciniyorsunuz?
öğrenmeye başla
zurechtkommen, mit/ Wie kommt ihr zwei zurecht?
to be able to/ Are you able to drive a vehicle?
öğrenmeye başla
in der Lage sein/ Sind Sie in der Lage, ein Fahrzeug zu führen?
skin irritation
öğrenmeye başla
Hautreizung
I have several times offered to him eat with us
öğrenmeye başla
Ich habe ihm mehrmals angeboten, mit uns zu essen
to reject, reddetmek
öğrenmeye başla
ablehnen = sich weigern = verweigern
burkmak, ayagini burkmak
öğrenmeye başla
umknicken
only, just, merely, yalnizca, sadece / just avoid a fight, sadece kavgadan kaçının!
öğrenmeye başla
bloß / bloß keinen Streit vermeiden!
to avoid, kacinmak
öğrenmeye başla
vermeiden
degerlendirme, review
öğrenmeye başla
Bewertung
I know you are fine on your own, Biliyorum kendi başına iyisin
öğrenmeye başla
Ich weiß, du kommst gut allein zurecht
iftira etmek
öğrenmeye başla
verleumden
can sikici
öğrenmeye başla
unerfreulich
disari atmak. (mesela birisini disari atmak, kovmak gibi)
öğrenmeye başla
rausschmeißen
to scan, taramak
öğrenmeye başla
abtasten
Everything is fine, Her şey düzenlenmiştir!
öğrenmeye başla
alles geregelt!
Ceketini alabilir miyim (gelen misafire)
öğrenmeye başla
Darf ich dir die Jacke abnehmen?
gurultu-patirti / Bu kargaşa nedir?
öğrenmeye başla
tumult / was ist das für ein tumult?
Bi sey mi oldu? Ne oldu?
öğrenmeye başla
ist was passiert?
what's going on?
öğrenmeye başla
was ist lost?
Ben şikayet etmiyorum, I'm not complaining
öğrenmeye başla
ich beschwere mich nicht
The police have blocked roads, Polis yolları kapattı
öğrenmeye başla
Die Polizei hat Straßen gesperrt
Seni temin ederim ki ölülerime çok saygı duyuyorum
öğrenmeye başla
ich versichere ihnen, dass ich meinen Toten großen respekt erweise
ciplak
öğrenmeye başla
nackt
to connect, baglamak (mesela telefonda)/ Beni polise bağlar mısınız? / Würdest du mich mit der Polizei verbinden?
öğrenmeye başla
verbinden/ Würdest du mich mit der Polizei verbinden?
simultaneously, ayni anda-zamanda / Anyone driving a car and talking on the phone at the same time-simultaneously can lose their driver's license
öğrenmeye başla
gleichzeitig / Wer Auto fährt und gleichzeitig telefoniert, kann seinen Fuhrerschein verlieren
herhangi, any
öğrenmeye başla
jegliche
cezalandırılmak, to be punished
öğrenmeye başla
unter strafe stehen
ceza makbuzu
öğrenmeye başla
der Strafzettel
sorusturmak, bilgi almak /I wanted to inquire now, you have already repaired my car. Arabami tamir ettiniz mi sormak istedim.
öğrenmeye başla
erkundigen / Wollte ich mich nun erkundigen, haben Sie meinen wagen schon repariert
Arabam arizalandi. Bana yardim edebilir misiniz ve yol yardimi gonderebilir misiniz?
öğrenmeye başla
Ich habe eine Autopanne. Können Sie mir helfen und Pannen Helfen schicken
to realize, gerceklestirmek / you realized your dream
öğrenmeye başla
verwirklichen / Du hast deinen Traum verwirklicht
nohut
öğrenmeye başla
die Kichererbse
terrible
öğrenmeye başla
fürchterlich
gerci, indeed
öğrenmeye başla
zwar
Bunu hayal edebiliyorum, I can imagine that
öğrenmeye başla
das kann ich mir vorstellen
Kitaplarini b irak da bana tatli biseyler geitr
öğrenmeye başla
Lass deine Bucher Bucher sein und bring mir was Leckeres mit.
again, once more, once again
öğrenmeye başla
erneut
Everything is so amazing.
öğrenmeye başla
Es ist alles so aufregend.
seninle kısaca konuşabilir miyim
öğrenmeye başla
kann ich dich kurz sprechen?
I see, anliyorum
öğrenmeye başla
Das sehe ich.
hatirlayabildigim kadariyla
öğrenmeye başla
soweit ich mich erinnere.
But honestly, he does not go to college any more. Durustce soylemek gerekirse o artik universiteye gitmiyor.
öğrenmeye başla
Aber ehrlich gesagt geht er nicht mehr in die Uni.
Wish me luck. Bana sans dile (sinava gireceksin.)
öğrenmeye başla
Du musst mir die Daumen drücken
Sana inaniyorum. (sinavda basarali olcagina inaniyorum gibi)
öğrenmeye başla
ich glaube fest an dich
to pass, gecmek (sinav)/ Ali passes entrance exam
öğrenmeye başla
bestehen/ Ali besteht die Aufnahmeprüfung.
nobody else, no one else/ no one else was here. Burada benden baskasi yoktu.
öğrenmeye başla
niemand sonst/ sonst war niemand hier
Burali degil misin?
öğrenmeye başla
Bist du nicht von hier?
Bana Jojo diyebilirsin.
öğrenmeye başla
du kannst mich gerne Jojo nennen.
Kabul edildim. (mesela okula)
öğrenmeye başla
ich bin angenommen
That's why you moved here. That is the reason why you moved here.
öğrenmeye başla
das ist der Grund, warum du hierher gezogen bist.
Onunla henuz bulusmadin mi? Haven't you met with him yet?
öğrenmeye başla
Hast du dich noch nicht mit ihm getroffen?
Umarim sag salim geri donersin
öğrenmeye başla
Ich hoffe, du kommst lebend zurück.
sanki, as if
öğrenmeye başla
als ob, als wenn Als ob veya als wenn de, cümle, Konjunktiv kurallarina göre kurulur
Sanki meshur biriymis gibi!
öğrenmeye başla
Als ob er berühmt wäre!
O sanki beni görmemis gibi önümden gecip gitti.
öğrenmeye başla
Er ging vorbei, als ob er mich nicht gesehen hätte.
Araba eski. Fakat tamirden sonra sanki yeniymis gibi gidiyor.
öğrenmeye başla
Der Wagen ist alt. Aber nach der Reparatur fährt er, als ob er neu wäre.
As if you need a diploma to be an artist. Sanki Sanatçı olmak için bir diplomaya ihtiyacın varmış gibi.
öğrenmeye başla
Als ob du ein Diplom brauchst, um Künstler zu sein.
En azından hala hayallerim var!
öğrenmeye başla
Wenigstens hab' ich noch Träume!
you run blindly into his arms. kollarına körü körüne koşuyorsun.
öğrenmeye başla
du rennst ihm blind in die Arme.
o beni ekti (bulusmaya gelmedi)
öğrenmeye başla
er hat mich versetzt
senin yerinde olsaydim giderdim.
öğrenmeye başla
an deiner stelle würde ich gehen
Şu an yapacak özel bir şeyim yok.
öğrenmeye başla
ich hab' gerade nichts Besonderes zu tun.
How about? / How about if we meet for a coffee? (Kahve icin bulismaya ne dersin gibi)
öğrenmeye başla
wie wäre es denn? / wie wäre es denn, wenn wir uns gleich auf einen Kaffee treffen?
Almanya'da çalışsam nasıl olur? How about if I work in Germany?
öğrenmeye başla
Wie wäre es denn, wenn ich in Deutschland arbeite?
for nothing, bosuna / I feel like I'm waiting for nothing. Bosuna bekledigimi dusunuyorum
öğrenmeye başla
umsonst / ich habe das Gefühl, als würde ich umsonst warten.
If I were you. eger ben olsaydim
öğrenmeye başla
wenn ich du wäre
to relax
öğrenmeye başla
sich erholen
to rest, dinlenmek
öğrenmeye başla
sich ausruhen
to freeze, donmak
öğrenmeye başla
frieren
to sweat, terlemek
öğrenmeye başla
schwitzen
to feel good-well / I feel good
öğrenmeye başla
sich wohlfuhlen / Ich fuhle mich wohl
Basim agriyor = Bas agrim var
öğrenmeye başla
Mir tut der Kopf weh = Ich habe Kopfschmerzen
appointment, randevu
öğrenmeye başla
Die Verabredung
to work, ise yaramak, basarili olmak, is gormek gibi / Ben ile randevu bir kez daha başarısız oldu / it doesn’t work. ise yaramiyor
öğrenmeye başla
klappen / Die Verabredung mit Ben hat wieder einmal nicht geklappt. / Es klappt nicht
kovalamak
öğrenmeye başla
jagen
berbat etmek, icine etmek / Taksini berbat ettim (mesela carpinca)
öğrenmeye başla
vermasseln / Ich hab' dein Taxi vermasselt.
be confused, kafasi karismak,
öğrenmeye başla
durcheinander sein
ama o kadar da kotu degil
öğrenmeye başla
aber es ist nicht so schlimm
cizmek - cizilmek (arabanin cizilmesi) / gocmek (kaza sonrasi kaportanin gocmesi)
öğrenmeye başla
verkratzen / verbeulen
sigorta
öğrenmeye başla
die Versicherung
Bisikletini sana odunc verdiğini bilmiyor. He does not know that he lent his bike to you.
öğrenmeye başla
Er weiß gar nicht, dass er dir sein Fahrrad geliehen hat.
What is going on with you?
öğrenmeye başla
Size neler oluyor?
Here you are. Iste buradasiniz
öğrenmeye başla
Hier seid ihr.
Onu farketmeyecegini sandim. (mesele gizli bir is cevirince)
öğrenmeye başla
Ich hab' gedacht, er merkt es nicht.
telafi etmek, zararini karsilamak. / Kesinlikle Rezanin zararini telafi etmeliyim-karsilamaliyim
öğrenmeye başla
wiedergutmachen / Ich muss das bei Reza unbedingt wiedergutmachen.
Tabiki biliyor, tabiki haberi var
öğrenmeye başla
natürlich weiß er Bescheid
Her zaman doğruyu söylemenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. I think it's very important to always tell the truth.
öğrenmeye başla
ich finde es ganz wichtig, dass man immer die Wahrheit sagt.
to get upset, uzulmek / Babam sınav sonucu hakkında bir şey söylemediğim için üzgün. My father is upset that I did not tell him anything about the exam result.
öğrenmeye başla
sich aufregen / Mein Vater regt sich darüber auf, dass ich ihm nichts vom Prufungsergebnis erzählt habe
I'm just disappointed. sadece hayal kırıklığına uğradım.
öğrenmeye başla
Ich bin nur enttäuscht
rather than, instead of / I'm just disappointed that my daughter prefers to study art instead of studying medicine.
öğrenmeye başla
(an) statt ... zu / Ich bin nur enttäuscht, dass meine Tochter lieber Kunst studieren will, statt Medizin zu studieren.
what do you think about that...
öğrenmeye başla
was hältst du davon, dass...
gribi senden kaptim
öğrenmeye başla
die erkältung habe ich von dir
battaniye veya cati
öğrenmeye başla
die decke
Did you like it? Begendin mi? (yemegi) / I liked it. Begendim
öğrenmeye başla
hat es dir geschmeckt? / Mir hat es geschmeckt
there is something wrong with someone / Bir probleminiz mi var. Bir sorun mu var? Basim agriyor
öğrenmeye başla
jemandem fehlt etwas / Felt Ihnen was? Mir tut der Kopf weh
en çok neyi sevdin-begendin? What did you like most? - The best thing I liked the beautiful view from the window
öğrenmeye başla
was hat dir am besten gefallen? - En begendigim sey penceredeki guzel manzaraydi. En cok penceredeki manzarayi sevdim
firca, dis fircasi
öğrenmeye başla
die bürste, die Zahnbürste
sabun
öğrenmeye başla
die saife
banyo lifi
öğrenmeye başla
der Waschlappen
tarak
öğrenmeye başla
der Kamm
mum
öğrenmeye başla
die Kerze
to decorate, suslemek, dekore etmek
öğrenmeye başla
verzieren
excited, heyecanli./ İkisi de çok heyecanlı
öğrenmeye başla
aufgeregt / Sie sind beide ganz aufgeregt
caydanlik, demlik
öğrenmeye başla
die Teekanne
to complete, tamamlamak / complete the sentence
öğrenmeye başla
vervollständigen / vervollständigen Sie den Satz
kenara koymak, toparlayip kaldirmak, to put away
öğrenmeye başla
Wegräumen
fingernail
öğrenmeye başla
der fingernagel
tiras olmak
öğrenmeye başla
sich rasieren
I take a shower, wash my hair and shave. Duş alırim saçımı yıkarım ve tıraş olurum
öğrenmeye başla
Ich dusche mich, wasche mir die Haare und rasiere mich
kimildatmak, hareket ettirmek / the boy is bleeding and can not move his leg. çocuk kanıyor ve bacağını hareket ettiremiyor
öğrenmeye başla
bewegen / der junge blutet und kann sein Bein nicht bewegen
to examine. muayene etmek. / Doktor cocugu muayene eder
öğrenmeye başla
untersuchen / Der Arzt untersucht den Junge
Can you please tell me what happened. Bana ne oldugunu soylermisiniz lutfen?
öğrenmeye başla
Können Sie mir bitte sagen, was passiert ist?
Could you show me where the toilet is?
öğrenmeye başla
Könnten Sie mir zeigen, wo die toilette ist?
koltuk degnegi
öğrenmeye başla
die Krücke
baglamak (ayakkabi) / Ayakkabimi baglayabilirmisin?
öğrenmeye başla
zubinden / Kannst du mir den Schuh zubinden
good-looking
öğrenmeye başla
gutaussehende
He offered to go to the movies with him. Onunla sinemaya gitmeyi teklif etti
öğrenmeye başla
Er hat mir angeboten, mit ihm ins Kino gehen
telefonu kapatmak / Simdi telefnu kapatmak zorundayim
öğrenmeye başla
auflegen./ ich muss jetzt auflegen
Seninle tekrar bağlantı kurdu mu?
öğrenmeye başla
Hat er sich denn wieder bei dir gemeldet?
Carla has suggested that we go to the cinema. Carla sinemaya gitmemizi önerdi
öğrenmeye başla
Carla hat vorgeschlagen, dass wir ins Kino gehen
I was stupid to you. Sana aptallik yaptim (birisini kirdiginizda)
öğrenmeye başla
ich war blöd zu dir
o beni şaşırttı. he surprised me
öğrenmeye başla
er hat mich überrascht
I thought you would be glad to get to know Reza a little closer. Reza'yı biraz daha yakından tanımaktan memnun olacağını düşündüm.
öğrenmeye başla
ch habe mir gedacht, du würdest dich freuen, wenn du Reza etwas näher kennenlernst.
Biraz cesur olmalısın
öğrenmeye başla
Du solltest etwas mutiger sein
beni sevip sevmedigini bile bilmiyorum
öğrenmeye başla
Ich weiß gar nicht, ob er mich überhaupt mag.
to resist, direnmek, karsi koymak. / O bana karsi koyamaz
öğrenmeye başla
wiederstehen / Sie kann mir nicht widerstehen
Ben hiç böyle bir şey yemedim
öğrenmeye başla
So etwas habe ich noch nie gegessen
itiraf etmek
öğrenmeye başla
gestehen
Firsat bulamadim, firsatim olmadi (mesele bisey yapacaktiniz yapamadiniz)
öğrenmeye başla
Ich hatte noch keine Gelegenheit.
dik dik bakmak, to stare / Surekli sana bakiyor-kesiyor-dikdik bakiyor. he is staring at you all the time.
öğrenmeye başla
anstarren / er starrt dich doch die ganze Zeit an.
hiç bu kadar harika bir şey yemedim
öğrenmeye başla
so was Tolles habe ich noch nie gegessen
In the beginning I was against you moving in here, but now I'll take everything back. Baslangicta buraya tasinmana karsiydam, fakat simdi herseyi geri aliyorum
öğrenmeye başla
ich war ja am Anfang dagegen, dass du hier einziehst, aber jetzt nehm' ich alles zurück
previously, before, daha once
öğrenmeye başla
vorher
cizmek, tirmalamak, to scratch (mesela arabayi)
öğrenmeye başla
zerkratzen
yakinlasma, (mesela arkadaslik kurma,)
öğrenmeye başla
annäherung
hayran
öğrenmeye başla
verehrer
gelmene sevindim. Burada olmani sevindim.
öğrenmeye başla
schön, dass du da bist
to doubt, tereddut etmek
öğrenmeye başla
zweifeln
sensitive, duyarli
öğrenmeye başla
einfühlsam
to run away, kacmak
öğrenmeye başla
davonlaufen
Konu bir sonuca getirilmeli-vardirilmali. (Bu is nihayete ermeli gibi). The matter must be brought to a conclusion
öğrenmeye başla
Die Sache muss zu einem abschluss gebracht werden
saklanmak / Neden senden saklaniyor?
öğrenmeye başla
sich verstecken / Warum versteckt er sich vor dir?
one of us, birimiz, icimizden biri. / Pazartesi birimiz alisverise gider
öğrenmeye başla
einer von uns / Montag geht einer von uns Lebensmittel einkaufen.
stupid, aptal
öğrenmeye başla
bescheuert
to draw, cizmek / o harika çizebiliyor
öğrenmeye başla
zeichnen / Er kann super zeichnen
wave, dalga
öğrenmeye başla
die welle
What happened to you? sana ne oldu
öğrenmeye başla
was ist mit dir passiert?

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.