Turkish sentences from Tatoeba 10

 0    1.000 flashcards    aleksandra.eska
mp3 indir Baskı oynamak kendini kontrol et
 
soru cevap
Lie on your right side.
öğrenmeye başla
Sağ tarafınıza yatın.
Linda stood up to sing.
öğrenmeye başla
Linda şarkı söylemek için ayağa kalktı.
Listen to me carefully.
öğrenmeye başla
Beni dikkatlice dinle.
Look at the blackboard.
öğrenmeye başla
Tahtaya bakın.
Look down at the floor.
öğrenmeye başla
Yere bak.
Look out of the window.
öğrenmeye başla
Pencereden dışarı bak.
Luckily nobody got wet.
öğrenmeye başla
İyi ki kimse ıslanmadı.
Mary is Tom's daughter.
öğrenmeye başla
Mary Tom'un kızıdır.
Mary likes watching TV.
öğrenmeye başla
Mary TV izlemeyi seviyor.
Mary likes watching TV.
öğrenmeye başla
Mary TV izlemeyi sever.
Mary oiled her bicycle.
öğrenmeye başla
Mary bisikletini yağladı.
Mary's hubby is chubby.
öğrenmeye başla
Mary'nin kocası tombul.
May I borrow this book?
öğrenmeye başla
Bu kitabı ödünç alabilir miyim?
May I borrow your bike?
öğrenmeye başla
Bisikletini ödünç alabilir miyim?
May I go to the toilet?
öğrenmeye başla
Tuvalete gidebilir miyim.
May I go to the toilet?
öğrenmeye başla
Tuvalete gidebilir miyim?
May I have a Coca-Cola?
öğrenmeye başla
Bir kola alabilir miyim?
May I have a signature?
öğrenmeye başla
Ben bir imza alabilir miyim?
May I have a timetable?
öğrenmeye başla
Tarife alabilir miyim?
May I put it down here?
öğrenmeye başla
Onu buraya indirebilir miyim?
May I see you tomorrow?
öğrenmeye başla
Yarın sizi görebilir miyim?
May I see your license?
öğrenmeye başla
Ehliyetini görebilir miyim?
May I start eating now?
öğrenmeye başla
Ben şimdi yemeye başlayabilir miyim?
May I swim in the lake?
öğrenmeye başla
Gölde yüzebilir miyim?
May I take off my coat?
öğrenmeye başla
Ceketimi çıkarabilir miyim?
May I turn down the TV?
öğrenmeye başla
TV'nun sesini kısabilir miyim?
May I use the bathroom?
öğrenmeye başla
Banyonu kullanabilir miyim?
May I watch TV tonight?
öğrenmeye başla
Bu gece TV izleyebilir miyim?
Meg has a cat as a pet.
öğrenmeye başla
Meg'in bir evcil hayvan olarak bir kedisi var.
Mike has a nice racket.
öğrenmeye başla
Mike'ın güzel bir raketi var.
Mind your own business.
öğrenmeye başla
Kendi işine bak.
Mom, can I go swimming?
öğrenmeye başla
Anne, yüzmeye gidebilir miyim?
Move! You're in my way.
öğrenmeye başla
Çekil! Yolumu kapatıyorsun.
My beard grows quickly.
öğrenmeye başla
Sakalım çabuk büyüyor.
My brother is not busy.
öğrenmeye başla
Erkek kardeşim meşgul değildir.
My brother likes music.
öğrenmeye başla
Erkek kardeşim müzik seviyor.
My car battery is dead.
öğrenmeye başla
Araba bataryam ölmüş.
My cholesterol is high.
öğrenmeye başla
Kolesterolüm yüksek.
My daughter has braces.
öğrenmeye başla
Kızımın diş telleri var.
My dog ate my homework.
öğrenmeye başla
Köpeğim ev ödevimi yedi.
My dog has a long tail.
öğrenmeye başla
Köpeğimin uzun bir kuyruğu var.
My father is a teacher.
öğrenmeye başla
Babam bir öğretmendir.
My father is very nice.
öğrenmeye başla
Babam çok iyidir.
My father likes tennis.
öğrenmeye başla
Babam tenisi sever.
My father went fishing.
öğrenmeye başla
Babam balık tutmaya gitti.
My father will help me.
öğrenmeye başla
Babam bana yardım edecek.
My fever won't go away.
öğrenmeye başla
Ateşim gitmez.
My friends call me Ken.
öğrenmeye başla
Arkadaşlarım bana Ken diyorlar.
My friends call me Ken.
öğrenmeye başla
Arkadaşlarım bana Ken derler.
My house faces the sea.
öğrenmeye başla
Evim denize bakıyor.
My left foot is asleep.
öğrenmeye başla
Benim sol ayağım uyuştu.
My mother cooks for me.
öğrenmeye başla
Annem benim için yemek pişirir.
My mother cut the cake.
öğrenmeye başla
Annem pastayı kesti.
My mother is beautiful.
öğrenmeye başla
Annem güzeldir.
My mother is on a diet.
öğrenmeye başla
Annem diyette.
My mother was in tears.
öğrenmeye başla
Annem gözyaşları içindeydi.
My prayer was answered.
öğrenmeye başla
Benim duama cevap verildi.
My scalp is very itchy.
öğrenmeye başla
Benim kafa derisi çok kaşınıyor.
My shirt isn't dry yet.
öğrenmeye başla
Gömleğim henüz kuru değil.
My son came to my room.
öğrenmeye başla
Oğlum odama geldi.
My son can't count yet.
öğrenmeye başla
Oğlum henüz sayamıyor.
My time is running out.
öğrenmeye başla
Benim zamanım tükeniyor.
My TV has quit working.
öğrenmeye başla
Televizyonum bozuldu.
My uncle drives a Ford.
öğrenmeye başla
Amcam bir Ford sürer.
My watch is waterproof.
öğrenmeye başla
Bu saat su geçirmez.
My wife died of cancer.
öğrenmeye başla
Karım kanserden öldü.
Naoko is a fast runner.
öğrenmeye başla
Naoko hızlı bir koşucudur.
Never play on the road.
öğrenmeye başla
Asla yolda oynama.
Never tell a lie again.
öğrenmeye başla
Asla tekrar yalan söyleme.
Never trust a stranger.
öğrenmeye başla
Bir yabancıya asla güvenme.
New York is a big city.
öğrenmeye başla
New York büyük bir şehir.
No one can go in there.
öğrenmeye başla
Hiç kimse oraya giremez.
No one man could do it.
öğrenmeye başla
Hiç kimse onu yapamadı.
Nobody came to help me.
öğrenmeye başla
Bana yardım etmek için hiç kimse gelmedi.
None of them are happy.
öğrenmeye başla
Onların hiçbiri mutlu değil.
Now, what do you think?
öğrenmeye başla
Şimdi, siz ne düşünüyorsunuz?
One must do one's best.
öğrenmeye başla
Bir insan elinden geleni yapmalıdır.
One must do one's duty.
öğrenmeye başla
İnsan görevini yapmalı.
Our school burned down.
öğrenmeye başla
Okulumuz yandı.
Our team did very well.
öğrenmeye başla
Takımımız çok iyi yaptı.
Our TV is out of order.
öğrenmeye başla
Bizim TV çalışmıyor.
Pass the sugar, please.
öğrenmeye başla
Şekeri uzatır mısın, lütfen.
Peter looks very young.
öğrenmeye başla
Peter çok genç görünüyor.
Please add up the bill.
öğrenmeye başla
Lütfen fatura ekleyiniz.
Please call the police.
öğrenmeye başla
Lütfen polisi ara.
Please cash this check.
öğrenmeye başla
Lütfen bu çeki nakite çevirin.
Please come downstairs.
öğrenmeye başla
Lütfen Aşağıya gel.
Please correct my bill.
öğrenmeye başla
Lütfen hesabımı düzelt.
Please don't overdo it.
öğrenmeye başla
Lütfen aşırıya kaçmayın.
Please drive carefully.
öğrenmeye başla
Lütfen dikkatli sürün.
Please drop by my home.
öğrenmeye başla
Lütfen geçerken evime uğra.
Please get me a ticket.
öğrenmeye başla
Lütfen bana bir bilet al.
Please give me a break.
öğrenmeye başla
Lütfen bana bir mola ver.
Please let me off here.
öğrenmeye başla
Lütfen beni burada bırakın.
Please open the bottle.
öğrenmeye başla
Lütfen şişeyi aç.
Please open the window.
öğrenmeye başla
Lütfen pencereyi aç.
Please pay the cashier.
öğrenmeye başla
Lütfen kasaya ödeyin.
Please remain standing.
öğrenmeye başla
Lütfen ayakta kalın.
Please repeat after me.
öğrenmeye başla
Lütfen, benden sonra tekrar ediniz.
Please turn off the TV.
öğrenmeye başla
Lütfen televizyonu kapatın.
Please wash the dishes.
öğrenmeye başla
Lütfen bulaşıkları yıka.
Practice makes perfect.
öğrenmeye başla
Alıştırma mükemmel yapar.
Put it there, not here.
öğrenmeye başla
Onu oraya koy, buraya değil.
Put on your good shoes.
öğrenmeye başla
İyi ayakkabılarını giyin.
Read whatever you like.
öğrenmeye başla
Ne istersen oku.
Run as fast as you can.
öğrenmeye başla
Koşabildiğin kadar hızlı koş.
Salt is sold by weight.
öğrenmeye başla
Tuz ağırlıkla satılmaktadır.
Save me some ice cream.
öğrenmeye başla
Bana biraz dondurma sakla.
School begins in April.
öğrenmeye başla
Okul Nisan ayında başlar.
School begins tomorrow.
öğrenmeye başla
Okulu yarın başlıyor.
See things as they are.
öğrenmeye başla
Şeyleri olduğu gibi gör.
See you again tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın tekrar görüşürüz.
See you on the weekend.
öğrenmeye başla
Hafta sonunda görüşürüz.
Selling cars is my job.
öğrenmeye başla
Arabaları satmak benim işimdir.
Shall I carry your bag?
öğrenmeye başla
Çantanı taşıyayım mı?
Shall I fix you supper?
öğrenmeye başla
Sana akşam yemeği hazırlayayım mı?
She accepted his offer.
öğrenmeye başla
O, onun teklifini kabul etti.
She always looks happy.
öğrenmeye başla
O her zaman mutlu görünüyor.
She always stood by me.
öğrenmeye başla
O her zaman yanımda durdu.
She applied for a visa.
öğrenmeye başla
O vize için müracaat etti.
She asked him for help.
öğrenmeye başla
O, ondan yardım istedi.
She asked us to dinner.
öğrenmeye başla
O bizi akşam yemeğine davet etti.
She ate only lean meat.
öğrenmeye başla
O, sadece yağsız et yedi.
She begged him to stay.
öğrenmeye başla
Ona kalması için yalvardı.
She bit into the apple.
öğrenmeye başla
O, elmayı ısırdı.
She bowed deeply to me.
öğrenmeye başla
O beni içten selamladı.
She broke the cup, too.
öğrenmeye başla
O da bardak kırdı.
She called him by name.
öğrenmeye başla
O ona ismiyle seslendi.
She came into the room.
öğrenmeye başla
O, odaya gitti.
She can sing very well.
öğrenmeye başla
O çok iyi şarkı söyleyebilir.
She can speak Japanese.
öğrenmeye başla
O, Japonca konuşabilir.
She can't have said so.
öğrenmeye başla
O öyle söylemiş olamaz.
She caught colds often.
öğrenmeye başla
O, sık sık soğuk algınlığına yakalandı.
She did the work alone.
öğrenmeye başla
O, işi tek başına yaptı.
She doesn't like sushi.
öğrenmeye başla
O, suşi sevmez.
She fell from the tree.
öğrenmeye başla
O, ağaçtan düştü.
She found him handsome.
öğrenmeye başla
O, onu yakışıklı buldu.
She gave him a massage.
öğrenmeye başla
O, ona bir mesaj verdi.
She gave him a present.
öğrenmeye başla
O ona bir hediye verdi.
She gave him a sweater.
öğrenmeye başla
O, ona bir kazak verdi.
She gave him some food.
öğrenmeye başla
O, ona biraz yiyecek verdi.
She got engaged to him.
öğrenmeye başla
O onunla nişanlandı.
She got married to him.
öğrenmeye başla
O onunla evlendi.
She got out of the car.
öğrenmeye başla
O, arabadan indi.
He has a little money.
öğrenmeye başla
Onun biraz parası var.
She had her dress made.
öğrenmeye başla
O, onun elbisesini yaptırdı.
She had white shoes on.
öğrenmeye başla
O, beyaz ayakkabılar giydi.
She handed him the key.
öğrenmeye başla
O, ona anahtarı verdi.
He has a sharp tongue.
öğrenmeye başla
Onun keskin bir dili var.
She has a tender heart.
öğrenmeye başla
Onun şefkatli bir yüreği var.
She has pretty eyes.
öğrenmeye başla
Onun güzel gözleri var.
She has never seen him.
öğrenmeye başla
O onu asla görmedi.
She has three brothers.
öğrenmeye başla
Onun üç tane erkek kardeşi var.
She held my arm firmly.
öğrenmeye başla
O, kolumu sımsıkı tuttu.
She herself helped him.
öğrenmeye başla
O, kendisi ona yardım etti.
She hung up in silence.
öğrenmeye başla
O, sessizce telefonu kapadı.
She is a famous singer.
öğrenmeye başla
O ünlü bir şarkıcıdır.
She is a gifted artist.
öğrenmeye başla
O, bir doğuştan sanatçı.
She is a wealthy woman.
öğrenmeye başla
O, zengin bir kadın.
She is already married.
öğrenmeye başla
O, zaten evlidir.
She is always cheerful.
öğrenmeye başla
O, her zaman neşeli.
She is as poor as ever.
öğrenmeye başla
O her zamanki kadar fakirdir.
She is far from honest.
öğrenmeye başla
O, dürüst olmaktan uzak.
She is fit for the job.
öğrenmeye başla
O, iş için uygun.
She is fond of animals.
öğrenmeye başla
O, hayvanlara düşkündür.
She is great at skiing.
öğrenmeye başla
O kayakta çok iyidir.
She is guilty of fraud.
öğrenmeye başla
O dolandırıcılıktan suçludur.
She is guilty of theft.
öğrenmeye başla
O hırsızlıktan suçludur.
She is his real mother.
öğrenmeye başla
O, onun gerçek annesidir.
She needs assistance.
öğrenmeye başla
Onun yardıma ihtiyacı var.
She is no match for me.
öğrenmeye başla
O benim için denk değil.
She is now on vacation.
öğrenmeye başla
O şimdi tatilde.
She's crazy.
öğrenmeye başla
O deli.
She is used to cooking.
öğrenmeye başla
O, yemek pişirmeye alışkındır.
She is very kind to us.
öğrenmeye başla
O, bize karşı çok kibar.
She kissed me, not him.
öğrenmeye başla
O beni öptü, onu değil.
She knit him a sweater.
öğrenmeye başla
O ona bir kazak ördü.
She lacks common sense.
öğrenmeye başla
O, sağduyudan yoksundur.
She let the secret out.
öğrenmeye başla
O, sırrı ağzından kaçırdı.
She likes blue dresses.
öğrenmeye başla
O, mavi elbiseleri sever.
She likes short skirts.
öğrenmeye başla
O, kısa etekleri sever.
She lived to be ninety.
öğrenmeye başla
O doksan yaşına kadar yaşadı.
She looks very elegant.
öğrenmeye başla
O çok şık görünüyor.
She lost her new watch.
öğrenmeye başla
Yeni saatini kaybetti.
She loves her children.
öğrenmeye başla
O, çocuklarını sever.
She made a good speech.
öğrenmeye başla
O, iyi bir konuşma yaptı.
She majored in history.
öğrenmeye başla
O tarih dalında uzmanlaştı.
She majors in medicine.
öğrenmeye başla
O, tıp dalında uzmanlaşıyor.
She married a musician.
öğrenmeye başla
O, bir müzisyenle evlendi.
She married a rich man.
öğrenmeye başla
O, zengin bir adamla evlendi.
She may be our teacher.
öğrenmeye başla
O, bizim öğretmenimiz olabilir.
She may know the facts.
öğrenmeye başla
O, gerçekleri bilebilir.
She must be ill in bed.
öğrenmeye başla
O, yatakta hasta olmalı.
He must be very happy.
öğrenmeye başla
O çok mutlu olmalı.
She pressed the switch.
öğrenmeye başla
O anahtara bastı.
She put her sweater on.
öğrenmeye başla
O kazağını giydi.
She put in for a raise.
öğrenmeye başla
O zam istedi.
She put on her sweater.
öğrenmeye başla
O, kazağını giydi.
She resembles her aunt.
öğrenmeye başla
O, teyzesine benzer.
She runs a beauty shop.
öğrenmeye başla
O bir güzellik salonu çalıştırıyor.
She sang as she walked.
öğrenmeye başla
O yürürken şarkı söyledi.
She says she will come.
öğrenmeye başla
O, geleceğini söylüyor.
She sent him a message.
öğrenmeye başla
O ona bir mesaj gönderdi.
She showed me her room.
öğrenmeye başla
O, bana odasını gösterdi.
She smiled at her baby.
öğrenmeye başla
O, bebeğine gülümsedi.
She stood close to him.
öğrenmeye başla
O ona yakın durdu.
She told me her secret.
öğrenmeye başla
O bana sırrını söyledi.
She tore up the letter.
öğrenmeye başla
O mektubu parçaladı.
She trembled with fear.
öğrenmeye başla
O, korkudan titredi.
She tried a third time.
öğrenmeye başla
O üçüncü bir kez denedi.
She wanted to be alone.
öğrenmeye başla
O, yalnız olmak istedi.
She was about to start.
öğrenmeye başla
O, başlamak üzereydi.
She was born last year.
öğrenmeye başla
O geçen yıl doğdu.
She was breathing hard.
öğrenmeye başla
O zor nefes alıyordu.
She was late to school.
öğrenmeye başla
O, okula çok geç kalmıştı.
She was painfully skinny.
öğrenmeye başla
O, acı verecek şekilde zayıftı.
She wears heavy makeup.
öğrenmeye başla
O, koyu makyaj yapar.
She went into teaching.
öğrenmeye başla
O, derse girdi.
She went there to swim.
öğrenmeye başla
O, yüzmek için oraya gitti.
She went to that store.
öğrenmeye başla
O, o mağazaya gitti.
She will get well soon.
öğrenmeye başla
O yakında iyileşir.
She will get well soon.
öğrenmeye başla
O yakında iyileşecek.
She wore a green dress.
öğrenmeye başla
Yeşil bir elbise giydi.
She wore a white dress.
öğrenmeye başla
O beyaz bir elbise giydi.
She works in marketing.
öğrenmeye başla
O, pazarlamada çalışır.
She writes beautifully.
öğrenmeye başla
O güzel şekilde yazar.
She'll lend you a book.
öğrenmeye başla
O sana bir kitap gönderecek.
She's a glamorous girl.
öğrenmeye başla
O büyüleyici bir kız.
She's always on the go.
öğrenmeye başla
O, sürekli meşgul.
She's at the hotel now.
öğrenmeye başla
O şimdi oteldedir.
She's correct for sure.
öğrenmeye başla
O kesinlikle kusursuzdur.
She's smarter than him.
öğrenmeye başla
O ondan daha akıllı.
She's younger than him.
öğrenmeye başla
O ondan daha genç.
Should I watch my diet?
öğrenmeye başla
Diyetime dikkat etmeli miyim?
Show me another camera.
öğrenmeye başla
Bana başka bir kamera göster.
Silkworms spin cocoons.
öğrenmeye başla
İpek böcekleri kozalar örerler.
Sing us a song, please.
öğrenmeye başla
Bize bir şarkı söyle, lütfen.
Smoking is a bad habit.
öğrenmeye başla
Sigara içmek kötü bir alışkanlık.
Smoking is bad for you.
öğrenmeye başla
Sigara içmek sizin için kötü.
So what's your problem?
öğrenmeye başla
Peki sorunun nedir?
Someone is at the door.
öğrenmeye başla
Kapıda birisi var.
Someone is calling you.
öğrenmeye başla
Birisi sizi arıyor.
Squirrels move quickly.
öğrenmeye başla
Sincaplar çabuk hareket ederler.
Staying home isn't fun.
öğrenmeye başla
Evde kalmak eğlenceli değildir.
Stop showing off!
öğrenmeye başla
Hava atmayı bırak.
Study the next chapter.
öğrenmeye başla
Gelecek bölümü çalışın.
Supplies were very low.
öğrenmeye başla
Malzemeler çok yetersizdi.
Susan left an hour ago.
öğrenmeye başla
Susan bir saat önce ayrıldı.
Susie has a nice smile.
öğrenmeye başla
Susie'nin güzel bir gülümsemesi var.
Swimming is fun for me.
öğrenmeye başla
Yüzme benim için eğlenceli.
Take aim at the target.
öğrenmeye başla
Hedefe nişan al.
Take anything you want.
öğrenmeye başla
İstediğin her hangi birşeyi al.
Get your hands off me.
öğrenmeye başla
Ellerini üzerimden çek.
Tell me which you want.
öğrenmeye başla
Bana hangisini istediğiniz söyle.
Ten years have gone by.
öğrenmeye başla
On yıl geçti.
Thank you ever so much.
öğrenmeye başla
Çok teşekkür ederim.
Thanks for stopping by.
öğrenmeye başla
Uğradığın için teşekkürler.
That black one is mine.
öğrenmeye başla
Şu siyah olan benim.
That book is of no use.
öğrenmeye başla
O kitap işe yaramaz.
That bridge isn't long.
öğrenmeye başla
o köprü uzun değil.
That is a leather belt.
öğrenmeye başla
O deri bir kemer.
That is almost correct.
öğrenmeye başla
O neredeyse doğru.
That is an actual fact.
öğrenmeye başla
Bu gerçek bir olaydır.
That is not your knife.
öğrenmeye başla
O sizin bıçağınız değil.
That is quite possible.
öğrenmeye başla
Bu oldukça mümkündür.
That is very expensive!
öğrenmeye başla
O çok pahalı!
That movie is exciting.
öğrenmeye başla
Bu film heyecan verici.
That movie was amusing.
öğrenmeye başla
O film eğlenceli.
That plane is enormous!
öğrenmeye başla
Şu uçak çok büyük.
That rumor soon spread.
öğrenmeye başla
O söylenti kısa sürede yayıldı.
That sounds good to me.
öğrenmeye başla
O bana iyi görünüyor.
That was a close shave.
öğrenmeye başla
O sinekkaydı bit tıraştı.
That was a great party.
öğrenmeye başla
O harika bir partiydi.
That was cooked in oil.
öğrenmeye başla
O, yağda pişirildi.
That was not necessary.
öğrenmeye başla
O gerekli değildi.
That's a good question.
öğrenmeye başla
O, iyi bir soru.
That's a splendid idea.
öğrenmeye başla
Bu muhteşem bir fikir.
That's against the law.
öğrenmeye başla
O, yasalara aykırıdır.
That's cheap, isn't it?
öğrenmeye başla
O ucuz, değil mi?
That's good news to me.
öğrenmeye başla
Bu benim için iyi bir haber.
That's my sole concern.
öğrenmeye başla
O benim yegane kaygım.
That's not interesting.
öğrenmeye başla
O ilginç değil.
It's no problem.
öğrenmeye başla
O sorun değil.
That's quite a problem.
öğrenmeye başla
Bu ciddi bir sorundur.
That's right, isn't it?
öğrenmeye başla
O, doğru değil mi?
The baby is called Tom.
öğrenmeye başla
Bebeğin adı Tom.
The baby is called Tom.
öğrenmeye başla
Bebek Tom olarak çağrılıyor.
The balloon will burst.
öğrenmeye başla
Balon patlayacak.
The bell rings at noon.
öğrenmeye başla
Zil öğle saatinde çalar.
The boy had a red face.
öğrenmeye başla
Çocuğun kırmızı bir yüzü var.
The boy is very honest.
öğrenmeye başla
Çocuk çok dürüst.
The boy sat on a chair.
öğrenmeye başla
Çocuk bir sandalyeye oturdu.
The bug is still alive.
öğrenmeye başla
Böcek hala canlı.
The bus became crowded.
öğrenmeye başla
Otobüs kalabalık oldu.
The bus will come soon.
öğrenmeye başla
Otobüs yakında gelecek.
The car wouldn't start.
öğrenmeye başla
Araba çalışmazdı.
The cat is in the well.
öğrenmeye başla
Kedi iyi.
The Cold War continued.
öğrenmeye başla
Soğuk Savaş devam etti.
The day is almost over.
öğrenmeye başla
Gün hemen hemen bitti.
The deal was agreed to.
öğrenmeye başla
Anlaşma kabul edildi.
The dog must be hungry.
öğrenmeye başla
Köpek aç olmalı.
The dogs belong to her.
öğrenmeye başla
Köpekler ona aittir.
The door wouldn't shut.
öğrenmeye başla
Kapı kapanmazdı.
The fruit tastes sweet.
öğrenmeye başla
Meyve lezzetli.
The gate was left open.
öğrenmeye başla
Kapı açık bırakıldı.
The girl has no mother.
öğrenmeye başla
Kızın annesi yok.
The girl looked around.
öğrenmeye başla
Kız etrafına baktı.
The girl sat beside me.
öğrenmeye başla
Kız yanıma oturdu.
The girl walked slowly.
öğrenmeye başla
Kız yavaşça yürüdü.
The girl went to sleep.
öğrenmeye başla
Kız uyumaya gitti.
The hunter shot a bear.
öğrenmeye başla
Avcı bir ayıya ateş etti.
The key is on the desk.
öğrenmeye başla
Anahtar masanın üstünde.
The light doesn't work.
öğrenmeye başla
Lamba çalışmıyor.
The line is busy again.
öğrenmeye başla
Hat tekrar meşgul.
The line is still busy.
öğrenmeye başla
Hat hala meşgul.
The man died of cancer.
öğrenmeye başla
Adam kanserden öldü.
The man lay motionless.
öğrenmeye başla
Adam hareketsiz yatıyordu.
The man must be insane.
öğrenmeye başla
Adam deli olmalı.
The man robbed her bag.
öğrenmeye başla
Adam onun çantasını soydu.
The meeting was closed.
öğrenmeye başla
Toplantı kapatıldı.
The men cried for help.
öğrenmeye başla
Adamlar yardım için bağırdılar.
The men have mustaches.
öğrenmeye başla
Erkeklerin bıyıkları vardır.
The microphone is live.
öğrenmeye başla
Mikrofon açık.
The nation was growing.
öğrenmeye başla
Ulus büyüyordu.
The news can't be true.
öğrenmeye başla
Haber doğru olamaz.
The news made me happy.
öğrenmeye başla
Bu haber beni mutlu etti.
The pain is killing me.
öğrenmeye başla
Ağrı beni öldürüyor.
The painter died young.
öğrenmeye başla
Ressam genç yaşta öldü.
The phone kept ringing.
öğrenmeye başla
Zil çalmaya devam etti.
The phone kept ringing.
öğrenmeye başla
Telefon çalmaya devam etti.
The pig is growing fat.
öğrenmeye başla
Domuz şişmanlıyor.
The price includes tax.
öğrenmeye başla
Vergi fiyata dahildir.
The price is up to you.
öğrenmeye başla
Fiyat sana kalmış.
The radio doesn't work.
öğrenmeye başla
Radyo çalışmıyor.
The rain lasted a week.
öğrenmeye başla
Yağmur bir hafta sürdü.
The river has dried up.
öğrenmeye başla
Nehir kurudu.
The river is dangerous.
öğrenmeye başla
Nehir tehlikelidir.
The river is deep here.
öğrenmeye başla
Nehir burada derin.
The room is warming up.
öğrenmeye başla
Oda ısınıyor.
The roses are in bloom.
öğrenmeye başla
Güller çiçek açmışlar.
The rumor must be true.
öğrenmeye başla
Söylenti doğru olmalı.
The ship came in sight.
öğrenmeye başla
Gemi göründü.
The ships reached port.
öğrenmeye başla
Gemiler limana vardı.
The shoes are worn out.
öğrenmeye başla
Ayakkabılar yıpranmış.
The snow was knee deep.
öğrenmeye başla
Kar diz boyuydu.
The sooner, the better.
öğrenmeye başla
Ne kadar erken olursa, o kadar iyidir.
The statue has no head.
öğrenmeye başla
Heykelin kafası yok.
The steak is well done.
öğrenmeye başla
Biftek iyi pişmiş.
The story ends happily.
öğrenmeye başla
Hikaye mutlu bir şekilde sona erer.
The sun shone brightly.
öğrenmeye başla
Güneş parlak bir şekilde parladı.
The system worked well.
öğrenmeye başla
Sistem iyi çalıştı.
The toilet is upstairs.
öğrenmeye başla
Tuvalet üst katta.
The train left on time.
öğrenmeye başla
Tren zamanında ayrıldı.
The trip west was hard.
öğrenmeye başla
Batıya yolculuk zordu.
The TV is on the blink.
öğrenmeye başla
Televizyon doğru düzgün çalışmıyor.
The weather stayed bad.
öğrenmeye başla
Hava kötü kaldı.
The weather turned bad.
öğrenmeye başla
Hava kötüleşti.
The wind grew stronger.
öğrenmeye başla
Rüzgar güçlendi.
The wind died away.
öğrenmeye başla
Rüzgar kesildi.
The wind is cold today.
öğrenmeye başla
Rüzgar bugün soğuk.
The wind is picking up.
öğrenmeye başla
Rüzgar ilerliyor.
Their dreams came true.
öğrenmeye başla
Onun hayalleri gerçekleşti.
Their jeans do not fit.
öğrenmeye başla
Onların pantolonları uymuyor.
There is a yellow rose.
öğrenmeye başla
Bir sarı gül var.
There is not much hope.
öğrenmeye başla
Çok ümit yok.
There were many others.
öğrenmeye başla
Diğerleri vardı.
There were two bridges.
öğrenmeye başla
İki köprü vardı.
There's a hole in this.
öğrenmeye başla
Bunda bir delik var.
These bananas went bad.
öğrenmeye başla
Bu muzlar bozuldu.
These gloves are Tom's.
öğrenmeye başla
Bu eldivenler Tom'undur.
These lemons are fresh.
öğrenmeye başla
Bu limonlar çok taze.
These pearls look real.
öğrenmeye başla
Bu inciler gerçek görünüyor.
They admire each other.
öğrenmeye başla
Onlar birbirlerine hayrandır.
They agreed on a price.
öğrenmeye başla
Onlar fiyat üzerinde anlaştılar.
They appointed a judge.
öğrenmeye başla
Onlar bir hakim atadılar.
They are a good couple.
öğrenmeye başla
Onlar iyi bir çifttir.
They are having a chat.
öğrenmeye başla
Onlar sohbet ediyorlar.
They are having dinner.
öğrenmeye başla
Onlar akşam yemeği yiyorlar.
They are my classmates.
öğrenmeye başla
Onlar benim sınıf arkadaşlarım.
They are playing chess.
öğrenmeye başla
Onlar satranç oynuyorlar.
They are short of food.
öğrenmeye başla
Onların yiyeceği bitti.
They are very cheerful.
öğrenmeye başla
Onlar çok neşeliler.
They aren't my parents.
öğrenmeye başla
Onlar benim ebeveynlerim değiller.
They asked for my help.
öğrenmeye başla
Onlar yardımımı istediler.
They can speak Spanish.
öğrenmeye başla
Onlar İspanyolca konuşabilir.
They could only listen.
öğrenmeye başla
Onlar sadece dinleyebildiler.
They cut down the tree.
öğrenmeye başla
Onlar ağacı kestiler.
They didn't tell me so.
öğrenmeye başla
Onlar bana öyle söylemedi.
They failed both times.
öğrenmeye başla
Onlar her iki seferde de başarısız oldu.
They got into the boat.
öğrenmeye başla
Onlar tekneye bindiler.
They had driven wagons.
öğrenmeye başla
Vagonları onlar sürmüştü.
They had no money left.
öğrenmeye başla
Onların hiç parası kalmamıştı.
They have a nice house.
öğrenmeye başla
Onların güzel bir evi var.
They have an extra bed.
öğrenmeye başla
Onların fazladan bir yatağı var.
They have just arrived.
öğrenmeye başla
Onlar az önce vardılar.
They have no more wine.
öğrenmeye başla
Başka şarap yok.
They helped each other.
öğrenmeye başla
Onlar birbirlerine yardım ettiler.
They liked his message.
öğrenmeye başla
Onlar onun mesajını sevdiler.
They live in our block.
öğrenmeye başla
Onlar bizim blokta yaşıyorlar.
They live in this town.
öğrenmeye başla
onlar bu kasabada yaşıyorlar.
They looked very happy.
öğrenmeye başla
Onlar çok mutlu görünüyorlardı.
They must be Americans.
öğrenmeye başla
Onlar Amerikalı olmalılar.
They say love is blind.
öğrenmeye başla
Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
They sent up a balloon.
öğrenmeye başla
Onlar bir balon uçurdular.
They settled in Canada.
öğrenmeye başla
Onlar Kanada'ya yerleştiler.
They started hours ago.
öğrenmeye başla
Onlar saatler önce başladılar.
They stopped the music.
öğrenmeye başla
Onlar müziği durdurdular.
They talked about love.
öğrenmeye başla
Onlar aşk hakkında konuştular.
They unloaded the ship.
öğrenmeye başla
Gemi yükünü boşalttı.
They wanted protection.
öğrenmeye başla
Onlar koruma istediler.
They went to the beach.
öğrenmeye başla
Onlar plaja gittiler.
They were all sold out.
öğrenmeye başla
Onların hepsi satıldı.
They were just in time.
öğrenmeye başla
Onlar tam zamanında vardılar.
They were mostly women.
öğrenmeye başla
Onlar çoğunlukla kadındı.
They were so different.
öğrenmeye başla
Onlar çok farklıydılar.
They were very excited.
öğrenmeye başla
Onlar çok heyecanlıydılar.
They will be very glad.
öğrenmeye başla
Onlar çok memnun olacaklar.
They will buy a record.
öğrenmeye başla
Onlar bir kayıt alacaklar.
They're about to leave.
öğrenmeye başla
Onlar ayrılmak üzereler.
They're late, as usual.
öğrenmeye başla
Onlar her zamanki gibi geç kaldılar.
This apple is very red.
öğrenmeye başla
Bu elma çok kırmızı.
This apple tastes sour.
öğrenmeye başla
Bu elmanın tadı ekşi.
This book is sold here.
öğrenmeye başla
Bu kitap burada satılır.
This car needs washing.
öğrenmeye başla
Bu araba yıkanmalı.
This carpet feels nice.
öğrenmeye başla
Halı güzel.
This CD belongs to her.
öğrenmeye başla
Bu CD ona aittir.
This clock is electric.
öğrenmeye başla
Bu saat elektrikli.
This data is incorrect.
öğrenmeye başla
Bu veri yanlıştır.
This decision is final.
öğrenmeye başla
Bu karar kesindir.
This doll has big eyes.
öğrenmeye başla
Bu bebeğin büyük gözleri var.
This engine works well.
öğrenmeye başla
Bu motor iyi çalışıyor.
This food is too salty.
öğrenmeye başla
Bu yiyecek çok tuzlu.
This food is unhealthy.
öğrenmeye başla
Bu yiyecek sağlıksız.
This is as good as any.
öğrenmeye başla
Bu, herhangi biri kadar iyi.
This is excellent wine.
öğrenmeye başla
Bu mükemmel bir şaraptır.
This is Mike's bicycle.
öğrenmeye başla
Bu Mike'ın bisikleti.
This is the last order.
öğrenmeye başla
Bu son sipariş.
This is the last train.
öğrenmeye başla
Bu son tren.
This is why I hate him.
öğrenmeye başla
Bu, ondan nefret etmemin nedenidir.
This job is killing me.
öğrenmeye başla
Bu iş beni öldürüyor.
This lion is very tame.
öğrenmeye başla
Bu aslan çok uysal.
This meat has gone bad.
öğrenmeye başla
Bu et kokmuş.
This newspaper is free.
öğrenmeye başla
Bu gazete ücretsizdir.
This noise is annoying.
öğrenmeye başla
Bu gürültü sinir bozucu.
This pen belongs to me.
öğrenmeye başla
Bu kalem bana ait.
This room heats easily.
öğrenmeye başla
Bu oda kolayca ısınır.
This room is very warm.
öğrenmeye başla
Bu oda çok sıcak.
This room smells musty.
öğrenmeye başla
Bu oda küflü kokuyor.
This rose is beautiful.
öğrenmeye başla
Bu gül güzel.
This silk feels smooth.
öğrenmeye başla
Bu ipek yumuşak.
This smell disgusts me.
öğrenmeye başla
Bu koku beni bezdiriyor.
This table is reserved.
öğrenmeye başla
Bu tablo ayrılmıştır.
This tea is too bitter.
öğrenmeye başla
Bu çay çok acı.
This thin book is mine.
öğrenmeye başla
Bu ince kitap benimdir.
This window won't open.
öğrenmeye başla
Bu pencere açılmaz.
Those books are theirs.
öğrenmeye başla
Şu kitaplar onların.
Those glasses suit you.
öğrenmeye başla
Şu gözlükler size uyar.
Today is extremely hot.
öğrenmeye başla
Bugün oldukça sıcak.
Today's dinner is fish.
öğrenmeye başla
Bugün'kü akşam yemeği balık.
Tom accepted the offer.
öğrenmeye başla
Tom teklifi kabul etti.
Tom always looks happy.
öğrenmeye başla
Tom her zaman mutlu görünür.
Tom answered the phone.
öğrenmeye başla
Tom telefonu yanıtladı.
Tom appears to be wise.
öğrenmeye başla
Tom bilgili görünüyor.
Tom applied for a visa.
öğrenmeye başla
Tom vize için başvurdu.
Tom ate what he wanted.
öğrenmeye başla
Tom istediğini yedi.
Tom became an engineer.
öğrenmeye başla
Tom bir mühendis oldu.
Tom became discouraged.
öğrenmeye başla
Tom'un cesareti kırıldı.
Tom blew up the bridge.
öğrenmeye başla
Tom köprüyü havaya uçurdu.
Tom bought this for me.
öğrenmeye başla
Tom bunu benim için aldı.
Tom broke up with Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile ilişkisini bitirdi.
Tom burst out laughing.
öğrenmeye başla
Tom birden gülmeye başladı.
Tom buttered his toast.
öğrenmeye başla
Tom tostuna tereyağı sürdü.
Tom buttoned his shirt.
öğrenmeye başla
Tom gömleğini düğmeledi.
Tom called Mary a liar.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye yalancı diye bağırdı.
Tom called Mary a taxi.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye bir taksi çağırdı.
Tom can cook very well.
öğrenmeye başla
Tom çok iyi yemek pişirebilir.
Tom can fix the heater.
öğrenmeye başla
Tom ısıtıcıyı onarabilir.
Tom can sleep anywhere.
öğrenmeye başla
Tom her yerde uyuyabilir.
Tom can swim very well.
öğrenmeye başla
Tom çok iyi yüzebilir.
Tom can swim, can't he?
öğrenmeye başla
Tom yüzebilir, değil mi?
Tom can't back out now.
öğrenmeye başla
Tom şimdi sözünden dönemez.
Tom can't find his bag.
öğrenmeye başla
Tom çantasını bulamıyor.
Tom certainly is smart.
öğrenmeye başla
Tom kesinlikle akıllı.
Tom cleaned the toilet.
öğrenmeye başla
Tom tuvaleti temizledi.
Tom cleared his throat.
öğrenmeye başla
Tom boğazını temizledi.
Tom concealed evidence.
öğrenmeye başla
Tom delili gizledi.
Tom deserves the prize.
öğrenmeye başla
Tom ödülü hak ediyor.
Tom did as he was told.
öğrenmeye başla
Tom söylenildiği gibi yaptı.
Tom did it voluntarily.
öğrenmeye başla
Tom onu gönüllü olarak yaptı.
Tom did twenty pushups.
öğrenmeye başla
Tom yirmi şınav yaptı.
Tom didn't do anything.
öğrenmeye başla
Tom birşey yapmadı.
Tom does what he wants.
öğrenmeye başla
Tom istediğini yapar.
Tom doesn't drink beer.
öğrenmeye başla
Tom bira içmez.
Tom doesn't drink much.
öğrenmeye başla
Tom çok içmez.
Tom doesn't have a car.
öğrenmeye başla
Tom'un bir arabası yok.
Tom doesn't have a cat.
öğrenmeye başla
Tom'un bir kedisi yok.
Tom doesn't have a job.
öğrenmeye başla
Tom'un bir işi yok.
Tom doesn't need to go.
öğrenmeye başla
Tom'un gitmesine gerek yok.
Tom dove into the pool.
öğrenmeye başla
Tom havuza daldı.
Tom dreamed about Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary hakkında rüya gördü.
Tom drinks quite a bit.
öğrenmeye başla
Tom epeyce içer.
Tom eats a lot of fish.
öğrenmeye başla
Tom çok balık yer.
Tom fell into the pool.
öğrenmeye başla
Tom havuza düştü.
Tom felt uncomfortable.
öğrenmeye başla
Tom rahatsız hissetti.
Tom flushed the toilet.
öğrenmeye başla
Tom sifonu çekti.
Tom forgot who said it.
öğrenmeye başla
Tom onu kimin söylediğini unuttu.
Tom got an A in French.
öğrenmeye başla
Tom Fransızcadan bir A aldı.
Tom got good at tennis.
öğrenmeye başla
Tom teniste iyileşti.
Tom got hit by a truck.
öğrenmeye başla
Tom'a bir kamyon tarafından çarpıldı.
Tom got in the bathtub.
öğrenmeye başla
Tom küvete girdi.
Tom got lost in Boston.
öğrenmeye başla
Tom Boston'da kayboldu.
Tom got out of the way.
öğrenmeye başla
Tom yoldan çıktı.
Tom grabbed Mary's arm.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin kolunu tuttu.
Tom grew up in poverty.
öğrenmeye başla
Tom yoksulluk içinde büyüdü.
Tom had a heart attack.
öğrenmeye başla
Tom bir kalp krizi geçirdi.
Tom had no place to go.
öğrenmeye başla
Tom'un gidecek yeri yoktu.
Tom had nothing to add.
öğrenmeye başla
Tom'un ilave edeceği birşey yoktu.
Tom had nothing to eat.
öğrenmeye başla
Tom'un yiyecek birşeyi yoktu.
Tom had nothing to say.
öğrenmeye başla
Tom söyleyecek bir şeyi yoktu.
Tom handed Mary a beer.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye bir bira uzattı.
Tom handed Mary a book.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye bir kitap uzattı.
Tom has a bad headache.
öğrenmeye başla
Tom'un kötü bir başağrısı var.
Tom has a lot of money.
öğrenmeye başla
Tom'un çok parası var.
Tom has a lot to learn.
öğrenmeye başla
Tom'un öğrenecek çok şeyi var.
Tom has a slight fever.
öğrenmeye başla
Tom'un hafif bir ateşi var.
Tom has athlete's foot.
öğrenmeye başla
Tom'un atlet ayağı var.
Tom has had a bad week.
öğrenmeye başla
Tom, kötü bir hafta geçirdi.
Tom has money to spare.
öğrenmeye başla
Tom'un ayıracak zamanı yok.
Tom has never met Mary.
öğrenmeye başla
Tom asla Mary ile karşılaşmadı.
Tom has no plans to go.
öğrenmeye başla
Tom'un gitmek için hiç bir planı yok.
Tom has quite a temper.
öğrenmeye başla
Tom çabuk öfkelenir.
Tom has three brothers.
öğrenmeye başla
Tom'un üç erkek kardeşi var.
Tom has three children.
öğrenmeye başla
Tom'un üç çocuğu var.
Tom has three ex-wives.
öğrenmeye başla
Tom'un üç eski karısı var.
Tom has to go home now.
öğrenmeye başla
Tom şimdi eve gitmek zorunda.
Tom has to go see Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi görmeye gitmelidir.
Tom has to lose weight.
öğrenmeye başla
Tom zayıflamak zorunda.
Tom held a seat for me.
öğrenmeye başla
Tom benim için yer tuttu.
Tom hopes you're happy.
öğrenmeye başla
Tom mutlu olduğunu umuyor.
Tom introduced himself.
öğrenmeye başla
Tom kendini tanıttı.
Tom ironed his clothes.
öğrenmeye başla
Tom elbiselerini ütüledi.
Tom is a bit conceited.
öğrenmeye başla
Tom biraz kibirli.
Tom is a good customer.
öğrenmeye başla
Tom iyi bir müşteridir.
Tom is a good listener.
öğrenmeye başla
Tom iyi bir dinleyicidir.
Tom is a good neighbor.
öğrenmeye başla
Tom, iyi bir komşu.
Tom is a man of action.
öğrenmeye başla
Tom bir eylem adamı.
Tom is a nervous wreck.
öğrenmeye başla
Tom oldukça sinirli.
Tom is a smooth talker.
öğrenmeye başla
Tom yumuşak bir konuşmacıdır.
Tom is a stranger here.
öğrenmeye başla
Tom burada bir yabancıdır.
Tom is a very lazy boy.
öğrenmeye başla
Tom çok tembel bir çocuk.
Tom is afraid of dying.
öğrenmeye başla
Tom ölmekten korkuyor.
Tom is against smoking.
öğrenmeye başla
Tom sigara içmeye karşı.
Tom is already married.
öğrenmeye başla
Tom zaten evli.
Tom is as tall as Jack.
öğrenmeye başla
Tom Jack kadar uzundur.
Tom is at the computer.
öğrenmeye başla
Tom bilgisayarın başında.
Tom is close to thirty.
öğrenmeye başla
Tom otuza yaklaştı.
Tom is deaf in one ear.
öğrenmeye başla
Tom'un bir kulağı sağır.
Tom is easy to talk to.
öğrenmeye başla
Tom'la konuşmak kolaydır.
Tom is engaged to Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile nişanlıdır.
Tom is engaged to Ruth.
öğrenmeye başla
Tom Ruth'la nişanlıdır.
Tom is going on thirty.
öğrenmeye başla
Tom otuz olacak.
Tom is good at cooking.
öğrenmeye başla
Tom aşçılıkta iyidir.
Tom is good at driving.
öğrenmeye başla
Tom araba sürmede iyidir.
Tom is good at singing.
öğrenmeye başla
Tom şarkı söylemede iyidir.
Tom is growing a beard.
öğrenmeye başla
Tom sakal uzatıyor.
Tom is half Mary's age.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin yarı yaşındadır.
Tom is hard of hearing.
öğrenmeye başla
Tom zor işitir.
Tom is in his room now.
öğrenmeye başla
Tom şu an odasında.
Tom needs help.
öğrenmeye başla
Tom'un yardıma ihtiyacı var.
Tom is learning French.
öğrenmeye başla
Tom Fransızca öğreniyor.
Tom is making progress.
öğrenmeye başla
Tom ilerleme kaydetmektedir.
Tom is married to Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile evlidir.
Tom is Mary's grandson.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin erkek torunudur.
Tom is Mary's neighbor.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin komşusudur.
Tom is never satisfied.
öğrenmeye başla
Tom asla memnun değildir.
Tom is older than I am.
öğrenmeye başla
Tom benden daha yaşlıdır.
Tom is older than Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'den daha yaşlıdır.
Tom is on his way home.
öğrenmeye başla
Tom evine gidiyor.
Tom is only a beginner.
öğrenmeye başla
Tom sadece bir başlangıç düzeyinde.
Tom is out of his mind.
öğrenmeye başla
Tom aklını kaçırmış.
Tom is out of work now.
öğrenmeye başla
Tom şimdi işsiz.
Tom is quite obstinate.
öğrenmeye başla
Tom oldukça inatçı.
Tom is ready for fight.
öğrenmeye başla
Tom mücadele için hazırdır.
Tom is related to Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile akrabadır.
Tom is still at school.
öğrenmeye başla
Tom hala okulda.
Tom is still in Boston.
öğrenmeye başla
Tom hala Boston'dadır.
Tom is still in Boston.
öğrenmeye başla
Tom hala Boston'da.
Tom is still in prison.
öğrenmeye başla
Tom hala cezaevinde.
Tom is studying French.
öğrenmeye başla
Tom Fransız eğitimi görüyor.
Tom is the best runner.
öğrenmeye başla
Tom en iyi koşucudur.
Tom is the perfect son.
öğrenmeye başla
Tom mükemmel erkek evlattır.
Tom is very nice to me.
öğrenmeye başla
Tom bana karşı çok hoş.
Tom is very perceptive.
öğrenmeye başla
Tom çok algısal.
Tom isn't a bad person.
öğrenmeye başla
Tom kötü bir şahıs değil.
Tom isn't good at math.
öğrenmeye başla
Tom matematikte iyi değildir.
Tom jogs every morning.
öğrenmeye başla
Tom her sabah koşar.
Tom jumped to his feet.
öğrenmeye başla
Tom ayağa fırladı.
Tom just got a haircut.
öğrenmeye başla
Tom az önce bir saç tıraşı oldu.
Tom kicked the door in.
öğrenmeye başla
Tom kapıya tekme attı.
Tom left the door open.
öğrenmeye başla
Tom kapıyı açık bıraktı.
Tom lost his house key.
öğrenmeye başla
Tom ev anahtarını kaybetti.
Tom made a big mistake.
öğrenmeye başla
Tom büyük bir hata yaptı.
Tom made a good speech.
öğrenmeye başla
Tom iyi bir konuşma yaptı.
Tom made many mistakes.
öğrenmeye başla
Tom çok hata yaptı.
Tom made Mary go first.
öğrenmeye başla
Tom ilk olarak Mary'yi gönderdi.
Tom made me a birdcage.
öğrenmeye başla
Tom bana bir kuş kafesi yaptı.
Tom may do as he likes.
öğrenmeye başla
Tom istediği gibi yapabilir.
Tom may have been sick.
öğrenmeye başla
Tom hasta olmuş olabilir.
Tom meant what he said.
öğrenmeye başla
Tom onun söylediğini demek istedi.
Tom must be very lucky.
öğrenmeye başla
Tom çok şanslı olmalı.
Tom must be very tired.
öğrenmeye başla
Tom çok yorgun olmalı.
Tom neglected his work.
öğrenmeye başla
Tom işini ihmal etti.
Tom only saw Mary once.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi sadece bir kez gördü.
Tom pleaded not guilty.
öğrenmeye başla
Tom suçlu olmadığını savundu.
Tom pulled the trigger.
öğrenmeye başla
Tom tetiği çekti.
Tom pumped up the tire.
öğrenmeye başla
Tom lastiğe hava bastı.
Tom pushes Mary around.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye haksız davranıyor.
Tom put gas in the car.
öğrenmeye başla
Tom arabaya benzin koydu.
Tom put on his glasses.
öğrenmeye başla
Tom gözlüklerini taktı.
Tom ran into the house.
öğrenmeye başla
Tom eve koştu.
Tom refused to give up.
öğrenmeye başla
Tom vazgeçmeyi reddetti.
Tom remained skeptical.
öğrenmeye başla
Tom kuşkulu kaldı.
Tom reminds me of John.
öğrenmeye başla
Tom bana John'u hatırlatıyor.
Tom rented a snowboard.
öğrenmeye başla
Tom bir snowboard kiraladı.
Tom retraced his steps.
öğrenmeye başla
Tom adımlarını yeniden izledi.
Tom rewrote his report.
öğrenmeye başla
Tom raporunu yeniden yazdı.
Tom rolled over in bed.
öğrenmeye başla
Tom yatakta yuvarlandı.
Tom saw it on the news.
öğrenmeye başla
Tom onu haberde gördü.
Tom scratched his nose.
öğrenmeye başla
Tom burnunu kaşıdı.
Tom seems to be asleep.
öğrenmeye başla
Tom uykuda gibi görünüyor.
Tom shared Mary's pain.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin acısını paylaştı.
Tom sharpened a pencil.
öğrenmeye başla
Tom kurşun kalemi açtı.
Tom shelled the shrimp.
öğrenmeye başla
Tom karidesin kabuğunu soydu.
Tom should do the same.
öğrenmeye başla
Tom aynısını yapmalı.
Tom should know better.
öğrenmeye başla
Tom daha iyi bilmeli.
Tom slept on the train.
öğrenmeye başla
Tom trende uyudu.
Tom slit Mary's throat.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin boğazını kesti.
Tom sort of liked Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi oldukça sevdi.
Tom sorted his laundry.
öğrenmeye başla
Tom kirli çamaşırlarını ayırdı.
Tom split up with Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile ayrıldı.
Tom sprained his ankle.
öğrenmeye başla
Tom ayak bileği burktu.
Tom started the engine.
öğrenmeye başla
Tom motoru çalıştırdı.
Tom stopped the engine.
öğrenmeye başla
Tom motoru durdurdu.
Tom thinks that's true.
öğrenmeye başla
Tom onun doğru olduğunu düşünüyor.
Tom tipped the bellboy.
öğrenmeye başla
Tom Komiye bahşiş verdi.
Tom took a cold shower.
öğrenmeye başla
Tom soğuk bir duş aldı.
Tom took a deep breath.
öğrenmeye başla
Tom derin bir nefes aldı.
Tom took off his shoes.
öğrenmeye başla
Tom ayakkabılarını çıkardı.
Tom took some medicine.
öğrenmeye başla
Tom biraz ilaç aldı.
Tom took the wrong bus.
öğrenmeye başla
Tom yanlış otobüse bindi.
Tom tried to keep calm.
öğrenmeye başla
Tom sakin kalmaya çalıştı.
Tom tried to kill Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi öldürmeye çalıştı.
Tom tried to kiss Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi öpmeye çalıştı.
Tom walked out on Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi terketti.
Tom wanted Mary to win.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin kazanmasını istedi.
Tom wants a microscope.
öğrenmeye başla
Tom bir mikroskop istiyor.
Tom wants to be famous.
öğrenmeye başla
Tom ünlü olmak istiyor.
Tom wants to be hugged.
öğrenmeye başla
Tom kucaklanmak istiyor.
Tom wants to pay later.
öğrenmeye başla
Tom daha sonra ödeme yapmak istedi.
Tom was afraid to swim.
öğrenmeye başla
Tom yüzmeye korkuyordu.
Tom was born in Boston.
öğrenmeye başla
Tom Boston'da doğdu.
Tom was here yesterday.
öğrenmeye başla
Tom dün buradaydı.
Tom was in an accident.
öğrenmeye başla
Tom bir kazaya karıştı.
Tom was kissed by Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary tarafından öpüldü.
Tom was obviously sick.
öğrenmeye başla
Tom apaçık hastaydı.
Tom was probably right.
öğrenmeye başla
Tom büyük olasılıkla haklıydı.
Tom was really shocked.
öğrenmeye başla
Tom gerçekten şok oldu.
Tom was stung by a bee.
öğrenmeye başla
Tom bir arı tarafından sokuldu.
Tom was taken prisoner.
öğrenmeye başla
Tom hapishaneye götürüldü.
Tom was totally wasted.
öğrenmeye başla
Tom tamamen heder olmuş.
Tom was up before dawn.
öğrenmeye başla
Tom şafaktan önce kalktı.
Tom watched Mary dance.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin dans etmesini izledi.
Tom went back to sleep.
öğrenmeye başla
Tom uyumak için geri döndü.
Tom went food shopping.
öğrenmeye başla
Tom gıda alışverişine gitti.
Tom went out for lunch.
öğrenmeye başla
Tom öğle yemeği için dışarı çıktı.
Tom went the wrong way.
öğrenmeye başla
Tom yanlış yoldan gitti.
Tom will win this game.
öğrenmeye başla
Tom bu oyunu kazanacak.
Tom won't let you down.
öğrenmeye başla
Tom seni hayal kırıklığına uğratmayacaktır.
Tom wore a white shirt.
öğrenmeye başla
Tom beyaz bir gömlek giydi.
Tom wouldn't blame you.
öğrenmeye başla
Tom seni suçlamazdı.
Tom wouldn't let it go.
öğrenmeye başla
Tom onun gitmesine izin vermezdi.
Tom zipped up his coat.
öğrenmeye başla
Tom ceketinin fermuarını kapadı.
Tony did not feel poor.
öğrenmeye başla
Tony yoksul hissetmedi.
Tony stood at the door.
öğrenmeye başla
Tony, kapıda durdu.
Tony was not busy then.
öğrenmeye başla
Tony o zaman meşgul değildi.
Tracy lost her glasses.
öğrenmeye başla
Tracy gözlüğünü kaybetti.
Try as hard as you can.
öğrenmeye başla
Elinden geldiğince sıkı çabala.
Try doing it once more.
öğrenmeye başla
Onu bir kez daha yapmayı dene.
Tulips will bloom soon.
öğrenmeye başla
Laleler yakında çiçek açacaklar.
Turn toward me, please.
öğrenmeye başla
Bana doğru dön, lütfen.
Two ice creams, please.
öğrenmeye başla
İki dondurma, lütfen.
Was it rainy in London?
öğrenmeye başla
Londra'da hava yağışlı mıydı?
Washington was worried.
öğrenmeye başla
Washington endişeli idi.
Watch my camera for me.
öğrenmeye başla
Benim için kamerama sahip çık.
Watch out for that man.
öğrenmeye başla
Şu adama dikkat et.
We agree on this point.
öğrenmeye başla
Biz bu konuda hemfikiriz.
We all have missed you.
öğrenmeye başla
Hepimiz seni özledik.
We can buy hot lunches.
öğrenmeye başla
Sıcak öğle yemekleri alabiliriz.
We consider Tom honest.
öğrenmeye başla
Biz Tom'un dürüst olduğunu düşünüyoruz.
We danced to the music.
öğrenmeye başla
Biz müzik eşliğinde dans ettik.
We debated the problem.
öğrenmeye başla
Biz sorunu tartıştık.
We do need your advice.
öğrenmeye başla
Bizim tavsiyene ihtiyacımız var.
We don't like violence.
öğrenmeye başla
Şiddetten hoşlanmayız.
We enjoy reading books.
öğrenmeye başla
Biz kitap okumaktan hoşlanırız.
We enjoyed watching TV.
öğrenmeye başla
TV izlemekten keyif aldık.
We exchanged greetings.
öğrenmeye başla
Birbirimizi selamladık.
We expect good results.
öğrenmeye başla
İyi sonuçlar bekliyoruz.
We gave the car a push.
öğrenmeye başla
Biz arabayı ittik.
We go to school by bus.
öğrenmeye başla
Biz okula otobüsle gideriz.
We got lost in the fog.
öğrenmeye başla
Biz siste kaybolduk.
We had a narrow escape.
öğrenmeye başla
Kıl payı kurtulduk.
We have finished lunch.
öğrenmeye başla
Öğle yemeğini bitirdik.
We have no extra money.
öğrenmeye başla
Bizim ekstra paramız yok.
We have plenty of time.
öğrenmeye başla
Çok fazla zamanımız var.
We have run out of gas.
öğrenmeye başla
Benzinimiz bitti.
We learn by experience.
öğrenmeye başla
Biz deneyim ile öğreniriz.
We live in the suburbs.
öğrenmeye başla
Biz banliyölerde yaşıyoruz.
We met her by accident.
öğrenmeye başla
Onunla tesadüfen karşılaştık.
We must get up at dawn.
öğrenmeye başla
Biz şafakta kalkmalıyız.
We must not be enemies.
öğrenmeye başla
Biz düşmanlar olmamalıyız.
We need a little sugar.
öğrenmeye başla
Biraz şekere ihtiyacımız var.
We need another member.
öğrenmeye başla
Bir üyeye daha ihtiyacımız var.
We own a dog and a cat.
öğrenmeye başla
Bir köpeğe ve bir kediye sahibiz.
We plan to stay a week.
öğrenmeye başla
Biz bir hafta kalmayı planlıyoruz.
We played on the beach.
öğrenmeye başla
Biz sahilde oynadık.
We postponed the event.
öğrenmeye başla
Biz etkinliği erteledik.
We ran after the thief.
öğrenmeye başla
Biz hırsızı kovaladık.
We ran around the park.
öğrenmeye başla
Biz parkın etrafında koştuk.
We rented an apartment.
öğrenmeye başla
Bir apartman kiraladık.
We rode in an elevator.
öğrenmeye başla
Asansöre bindik.
We sang in loud voices.
öğrenmeye başla
Biz yüksek sesle şarkı söyledik.
We saw nothing strange.
öğrenmeye başla
Tuhaf birşey görmedik.
We should obey the law.
öğrenmeye başla
Hukuka riayet etmeliyiz.
We sometimes meet them.
öğrenmeye başla
Bazen onlarla buluşuyoruz.
We thank you very much!
öğrenmeye başla
Çok teşekkür ederiz!
We turned on the radio.
öğrenmeye başla
Biz radyoyu açtık.
We used up the shampoo.
öğrenmeye başla
Şampuanı bitirdik.
We walked to the river.
öğrenmeye başla
Nehre doğru yürüdük.
We waste a lot of time.
öğrenmeye başla
Bir sürü zamanı boşa harcıyoruz.
We work for our living.
öğrenmeye başla
Biz yaşamımız için çalışıyoruz.
We'll decide by voting.
öğrenmeye başla
Oylayarak karar vereceğiz.
We'll meet at 3:00 p.m.
öğrenmeye başla
15:00'te buluşacağız
We're a married couple.
öğrenmeye başla
Biz evli bir çiftiz.
We're in no danger now.
öğrenmeye başla
Şu anda herhangi bir tehlike değiliz.
We're in the same boat.
öğrenmeye başla
Hepimiz aynı teknedeyiz.
We're out of stock now.
öğrenmeye başla
Şu an stoklarımız tükendi.
We've run out of water.
öğrenmeye başla
Suyumuz kalmadı.
We've run short of oil.
öğrenmeye başla
Petrolümüz bitti.
Were you told to do so?
öğrenmeye başla
Öyle yapman sana söylendi mi?
What about next Sunday?
öğrenmeye başla
Önümüzdeki Pazara ne dersin?
What actually happened?
öğrenmeye başla
Gerçekten ne oldu?
What are you about now?
öğrenmeye başla
Sen şimdi ne yapıyorsun?
What are you doing now?
öğrenmeye başla
Şimdi ne yapıyorsun?
What are you two doing?
öğrenmeye başla
Siz ikiniz ne yapıyorsunuz?
What disease do I have?
öğrenmeye başla
Hangi hastalığım var?
What do you do for fun?
öğrenmeye başla
Nasıl eğlenirsin?
What do you plan to do?
öğrenmeye başla
Ne yapmayı planlıyorsun?
What do you want to be?
öğrenmeye başla
Ne olmak istiyorsun?
What do you want to do?
öğrenmeye başla
Ne yapmak istiyorsun?
What does EC stand for?
öğrenmeye başla
AB ne anlama geliyor?
What does UN stand for?
öğrenmeye başla
BM ne anlama geliyor?
What does your aunt do?
öğrenmeye başla
Teyzen ne iş yapar?
What he likes is jelly.
öğrenmeye başla
Onun hoşlandığı jöledir.
What illness do I have?
öğrenmeye başla
Ne tür bir rahatsızlığım var?
What is butter made of?
öğrenmeye başla
Tereyağı neyden yapılır?
What is butter made of?
öğrenmeye başla
Tereyağ neyden yapılır?
What is John doing now?
öğrenmeye başla
John şimdi ne yapıyor?
What is the book about?
öğrenmeye başla
Kitap ne hakkında?
What is the next class?
öğrenmeye başla
Gelecek ders nedir?
What made her so angry?
öğrenmeye başla
Onu ne çok öfkelendirdi?
What made you so angry?
öğrenmeye başla
Seni ne o kadar kızdırdı?
What made you so angry?
öğrenmeye başla
Seni böyle kızdıran nedir?
What made you think so?
öğrenmeye başla
Sizi böyle düşündüren nedir?
What more could I want?
öğrenmeye başla
Daha ne isteyebilirdim?
What seats do you want?
öğrenmeye başla
Hangi koltuğu istiyorsun?
What he says is false.
öğrenmeye başla
Onun söylediği yanlıştır.
What should I call you?
öğrenmeye başla
Size ne demeliyim?
What time can you come?
öğrenmeye başla
Saat kaçta gelebilirsin?
What time do you close?
öğrenmeye başla
Ne zaman kapanıyorsunuz?
What time does it open?
öğrenmeye başla
O saat kaçta açılır?
What time was she born?
öğrenmeye başla
O, saat kaçta doğdu?
What was he up to then?
öğrenmeye başla
O zamana kadar ne işle meşguldü?
How come you are here?
öğrenmeye başla
Burada ne yapıyorsun?
What's in front of you?
öğrenmeye başla
Önünde ne var?
What's the temperature?
öğrenmeye başla
Sıcaklık nedir?
What's your best guess?
öğrenmeye başla
En iyi tahminin nedir?
What's your occupation?
öğrenmeye başla
Mesleğin nedir?
What's your speciality?
öğrenmeye başla
Spasyaliteniz nedir?
When did you finish it?
öğrenmeye başla
Onu ne zaman bitirdin?
When do you leave here?
öğrenmeye başla
Buradan ne zaman ayrılıyorsun?
When do you want to go?
öğrenmeye başla
Ne zaman gitmek istersin?
When will we get there?
öğrenmeye başla
Oraya ne zaman varacağız?
Where are your manners?
öğrenmeye başla
Törelerinize ne oldu?
Where can I buy snacks?
öğrenmeye başla
Aperatifleri nereden satın alabilirim?
Where can I buy stamps?
öğrenmeye başla
Pulları nereden satın alabilirim?
Where can I get a taxi?
öğrenmeye başla
Nerede bir taksiye binebilirim?
Where can I get stamps?
öğrenmeye başla
Nerede pul alabilirim?
Where can I put my bag?
öğrenmeye başla
Çantamı nereye koyabilirim?
Where did he come from?
öğrenmeye başla
O, nereden geldi?
Where did you get this?
öğrenmeye başla
Bunu nerede aldın?
Where do I get the bus?
öğrenmeye başla
Nerede otobüse binerim?
Where do you come from?
öğrenmeye başla
Nerelisin?
Where do you have pain?
öğrenmeye başla
Nerede ağrın var?
Where is the cafeteria?
öğrenmeye başla
Kafeterya nerede?
Where is today's paper?
öğrenmeye başla
Bugünkü gazete nerede?
Where's the dining car?
öğrenmeye başla
Yemek arabası nerede?
Where's the toothpaste?
öğrenmeye başla
Diş macunu nerede?
Which do you recommend?
öğrenmeye başla
Hangisini tavsiye edersiniz?
Which way is the beach?
öğrenmeye başla
Plaj hangi yol?
Which way is the beach?
öğrenmeye başla
Hangi yol plaja gider?
Who did you give it to?
öğrenmeye başla
Onu kime verdin?
Who did you meet there?
öğrenmeye başla
Orada kimle karşılaştın.
Who discovered America?
öğrenmeye başla
Amerika'yı kim keşfetti?
Who do you think he is?
öğrenmeye başla
Onun kim olduğunu sanıyorsun?
Who else is gone today?
öğrenmeye başla
Bugün başka kim gitti?
Who left the door open?
öğrenmeye başla
Kapıyı kim açık bıraktı?
Who made you come here?
öğrenmeye başla
Seni buraya kim getirdi?
Who teaches you French?
öğrenmeye başla
Sana kim Fransızca öğretiyor?
Who's your favorite DJ?
öğrenmeye başla
Favori DJ'in kim?
Whose textbook is this?
öğrenmeye başla
Bu kimin ders kitabı?
Whose umbrella is this?
öğrenmeye başla
Bu kimin şemsiyesi?
Why are you busy today?
öğrenmeye başla
Bugün niçin meşgulsün?
Why did you come early?
öğrenmeye başla
Niçin erken geldin?
Why didn't she tell me?
öğrenmeye başla
O niçin bana söylemedi.
Why do I feel this way?
öğrenmeye başla
Niçin bu şekilde hissediyorum?
Why do you want stamps?
öğrenmeye başla
Pulları niçin istiyorsun?
Why don't you be quiet?
öğrenmeye başla
Niçin sakin olmuyorsun?
Why is the baby crying?
öğrenmeye başla
Bebek niçin ağlıyor?
Why not see the doctor?
öğrenmeye başla
Niçin bir doktorla görüşmüyorsun?
Will he ever come back?
öğrenmeye başla
O geri dönecek mi?
Will it be much longer?
öğrenmeye başla
O çok daha uzun olacak mı?
Will she get well soon?
öğrenmeye başla
O, yakında iyileşecek mi?
Will we arrive on time?
öğrenmeye başla
Zamanında varacak mıyız?
Can you do me a favor?
öğrenmeye başla
Bana bir iyilik yapar mısın?
Will you drive me home?
öğrenmeye başla
Beni eve götürecek misin?
Will you get me a room?
öğrenmeye başla
Bana bir oda bulur musun?
Will you join our club?
öğrenmeye başla
Kulübümüze katılır mısın?
Will you open the door?
öğrenmeye başla
Kapıyı açar mısın?
Will you play the tape?
öğrenmeye başla
Teyp çalacak mısın?
Will you swim with Tom?
öğrenmeye başla
Tom'la yüzecek misin?
Will you take me there?
öğrenmeye başla
Beni oraya götürecek misin?
Wilson felt very happy.
öğrenmeye başla
Wilson çok mutlu hissetti.
Wine helps digest food.
öğrenmeye başla
Şarap yiyeceği sindirmeye yardımcı olur.
Won't you come with me?
öğrenmeye başla
Benimle gelmeyecek misin?
Won't you stay for tea?
öğrenmeye başla
Çaya kalmayacak mısın?
Won't you take a chair?
öğrenmeye başla
Bir sandalye almaz mısın?
Wood and coal for fuel.
öğrenmeye başla
Yakıt için odun ve kömür.
Would you come with me?
öğrenmeye başla
Benimle gelir misin?
Would you like to come?
öğrenmeye başla
Gelmek ister misin?
Would you like to come?
öğrenmeye başla
Gelmek ister misiniz?
Would you like to wait?
öğrenmeye başla
Beklemek ister misiniz?
Would you play with me?
öğrenmeye başla
Benle oynamak ister misin?
You are a troublemaker.
öğrenmeye başla
Sen bir baş belasısın.
You are free to go out.
öğrenmeye başla
Dışarı çıkmak için özgürsün.
You're my best friend.
öğrenmeye başla
Sen benim en iyi arkadaşımsın.
You're taller than me.
öğrenmeye başla
Sen benden daha uzunsun.
You're so beautiful.
öğrenmeye başla
Çok güzelsin.
You can only go so far.
öğrenmeye başla
Sadece o kadar uzaklaşabilirsin.
You can read this book.
öğrenmeye başla
Bu kitabı okuyabilirsin.
You can swim very well.
öğrenmeye başla
Çok iyi yüzebiliyorsun.
You can take today off.
öğrenmeye başla
Bugün izin alabilirsin.
You can take your time.
öğrenmeye başla
Uygun bir zamanında yapabilirsin.
You can use it anytime.
öğrenmeye başla
Onu istediğin zaman kullanabilirsin.
You can't do that here.
öğrenmeye başla
Onu burada yapamazsın.
You can't hate the guy.
öğrenmeye başla
Adamdan nefret edemezsin.
You can't ride a horse.
öğrenmeye başla
Sen ata binemezsin.
You can't trust rumors.
öğrenmeye başla
Söylentilere güvenemezsin.
You can't win them all.
öğrenmeye başla
Onların hepsini kazanamazsın.
You could have done it.
öğrenmeye başla
Onu yapabilirdin.
You deserve to succeed.
öğrenmeye başla
Başarılı olmayı hak ediyorsun.
You have no fever.
öğrenmeye başla
Senin ateşin yok.
You had plenty of time.
öğrenmeye başla
Çok zamanın vardı.
You have a good camera.
öğrenmeye başla
İyi bir kameran var.
Your memory is good.
öğrenmeye başla
Sen iyi bir hafızaya sahipsin.
You have to be patient.
öğrenmeye başla
Sabırlı olmak zorundasın.
You like it, huh?
öğrenmeye başla
Onu seviyorsun, değil mi?
You made a wise choice.
öğrenmeye başla
Mantıklı bir seçim yaptın.
You may or may not win.
öğrenmeye başla
Kazanabilirsin yada kazanamayabilirsin.
You may use my new car.
öğrenmeye başla
Sen benim yeni arabamı kullanabilirsin.
You might have told me.
öğrenmeye başla
Bana söyleyebilirdin.
You must get up at six.
öğrenmeye başla
Altıda kalkmalısın.
You must go to bed now.
öğrenmeye başla
Şimdi yatmaya gitmelisin.
You should do that right now.
öğrenmeye başla
Onu şimdi yapmalısın.
You ought to thank him.
öğrenmeye başla
Ona teşekkür etmelisin.
You seem to like fruit.
öğrenmeye başla
Meyveden hoşlanıyor gibi görünüyorsun.
You should know better.
öğrenmeye başla
Daha iyi bilmelisin.
You should stay in bed.
öğrenmeye başla
Yatakta kalmalısın.
You should talk to Tom.
öğrenmeye başla
Tom'la konuşmalısın.
You should visit Kyoto.
öğrenmeye başla
Kyoto'yu ziyaret etmelisiniz.
You should wear a coat.
öğrenmeye başla
Bir palto giymelisin.
You stay away from her.
öğrenmeye başla
Ondan uzak kal.
You will be laughed at.
öğrenmeye başla
Sana gülünecek.
You will soon get well.
öğrenmeye başla
Yakında iyileşeceksin.
You will yet regret it.
öğrenmeye başla
Yine de ona pişman olacaksın.
You'd better go by bus.
öğrenmeye başla
Otobüsle gitsen iyi olur.
You'd better not do it.
öğrenmeye başla
Onu yapmasan iyi olur.
You'd better start now.
öğrenmeye başla
Şimdi başlasan iyi olur.
You'll be dead someday.
öğrenmeye başla
Birgün öleceksin.
You're a wonderful guy.
öğrenmeye başla
Sen harika bir adamsın.
You're such a cute boy.
öğrenmeye başla
Sen sevimli bir çocuksun.
You're such a pack rat.
öğrenmeye başla
Sen bir çöpçüsün.
Your bag is on my desk.
öğrenmeye başla
Çantan benim masanın üstünde.
Your cake is delicious.
öğrenmeye başla
Kek'in lezzetli.
Your ideas sound crazy.
öğrenmeye başla
Sizin fikirleriniz çılgınca görünüyor.
Your plan sounds great.
öğrenmeye başla
Planın muhteşem görünüyor.
Your student called me.
öğrenmeye başla
Öğrenciniz beni aradı.
3 multiplied by 5 is 15.
öğrenmeye başla
3, 5 ile çarpılırsa 15'tir.
A ball hit her right leg
öğrenmeye başla
Onun sağ bacağına bir top çarptı.
A bear can climb a tree.
öğrenmeye başla
Bir ayı ağaca tırmanabilir.
A butcher deals in meat.
öğrenmeye başla
Bir kasap et ticareti yapar.
A crowd gathered around.
öğrenmeye başla
Etrafta bir kalabalık toplandı.
A fire broke out nearby.
öğrenmeye başla
Yakında bir yangın patlak verdi.
A little louder, please.
öğrenmeye başla
Biraz daha yüksek sesle, lütfen.
A square has four sides.
öğrenmeye başla
Bir karenin dört kenarı vardır.
Alice may possibly come.
öğrenmeye başla
Alice muhtemelen gelebilir.
All my homework is done.
öğrenmeye başla
Bütün ödevlerim tamam.
All of the cake is gone.
öğrenmeye başla
Kekin hepsi bitti.
All of us know him well.
öğrenmeye başla
Hepimiz onu iyi tanırız.
All of us stared at her.
öğrenmeye başla
Hepimiz ona baktık.
All of us were homesick.
öğrenmeye başla
Hepimiz vatan özlemi çekiyorduk.
All our attempts failed.
öğrenmeye başla
Tüm girişimlerimiz başarısız oldu.
All our food was rotten.
öğrenmeye başla
Yiyeceğimizin hepsi bozulmuştu.
All right. I'll take it.
öğrenmeye başla
Anlaşıldı. Onu ben götüreceğim.
All the boys are honest.
öğrenmeye başla
Bütün çocuklar dürüst.
All the lights went out.
öğrenmeye başla
Bütün ışıklar söndü.
Always do what is right.
öğrenmeye başla
Her zaman doğru olanı yap.
Always obey your father.
öğrenmeye başla
Her zaman babana uy.
Any child could do that.
öğrenmeye başla
Herhangi bir çocuk onu yapabilirdi.
Anybody can participate.
öğrenmeye başla
Herhangi biri katılabilir.
Anyone can do it easily.
öğrenmeye başla
Herkes bunu kolayca yapabilir.
Anyway, I don't like it.
öğrenmeye başla
Nasıl olsa, ondan hoşlanmıyorum.
Are these books Kenji's?
öğrenmeye başla
Bu kitaplar Kenji'nin mi?
Are they coming as well?
öğrenmeye başla
Onlar da geliyorlar mı?
Are they open on Sunday?
öğrenmeye başla
Onlar Pazar günü açık mı?
Are those your pictures?
öğrenmeye başla
Onlar senin resimlerin mi?
Are we arriving on time?
öğrenmeye başla
Biz zamanında varacak mıyız?
Are you against my plan?
öğrenmeye başla
Planıma karşı mısınız?
Are you being waited on?
öğrenmeye başla
Size hizmet ediliyor mu?
Are you free on Tuesday?
öğrenmeye başla
Salı günü boş musun?
Are you good at cooking?
öğrenmeye başla
Yemek pişirmede iyi misin?
Are you happy right now?
öğrenmeye başla
Şimdi mutlu musunuz?
Are you ready to go out?
öğrenmeye başla
Dışarı çıkmak için hazır mısınız?
Are you referring to me?
öğrenmeye başla
Bana mı gönderme yapıyorsun?
Are your parents in now?
öğrenmeye başla
Ebeveynleriniz şimdi içerde mi?
Armstrong walked around.
öğrenmeye başla
Armstrong, etrafta gezindi.
Ask her what she bought.
öğrenmeye başla
Ne aldığını ona sor.
Ask him to stay a while.
öğrenmeye başla
Ona biraz kalmasını rica et.
Ask him what to do next.
öğrenmeye başla
Ona daha sonra ne yapacağını sor.
Ask me something easier.
öğrenmeye başla
Bana daha kolay bir şey sor.
Atoms are in everything.
öğrenmeye başla
Atomlar her şeyin içinde vardır.
Austria had allies, too.
öğrenmeye başla
Avusturya'nın da müttefikleri vardı.
Be kind to the children.
öğrenmeye başla
Çocuklara nazik olun.
Beautiful day, isn't it?
öğrenmeye başla
Güzel gün, değil mi?
Beauty is but skin deep.
öğrenmeye başla
Güzellik sadece yüzeyseldir.
Betty didn't say a word.
öğrenmeye başla
Betty bir kelime söylemedi.
Betty killed her mother.
öğrenmeye başla
Betty annesini öldürdü.
Betty never said a word.
öğrenmeye başla
Betty asla bir kelime söylemedi.
Bill can ride a bicycle.
öğrenmeye başla
Bill bisiklete binebilir.
Bill can ride a bicycle.
öğrenmeye başla
Bill bisiklet sürebilir.
Bill is a great fighter.
öğrenmeye başla
Bill büyük bir döğüşçü.
Bill is as tall as Jack.
öğrenmeye başla
Bill, Jack kadar uzun boylu.
Bill lives near the sea.
öğrenmeye başla
Bill denizin yanında yaşıyor.
Bill will win, won't he?
öğrenmeye başla
Bill kazanacak, değil mi?
Billy is good at sports.
öğrenmeye başla
Billy sporlarda iyidir.
Bob came home very late.
öğrenmeye başla
Bob eve çok geç geldi.
Bob will be home at six.
öğrenmeye başla
Bob altıda evde olacak.
Both sisters are pretty.
öğrenmeye başla
Her iki kız kardeş güzel.
Brian kept Kate waiting.
öğrenmeye başla
Brain Kate'i bekletti.
Brian left for New York.
öğrenmeye başla
Brian New York'a gitti.
Bring along your friend.
öğrenmeye başla
Arkadaşını yanında getir.
Bring me the dictionary.
öğrenmeye başla
Bana sözlüğü getir.
Can anybody else answer?
öğrenmeye başla
Başka birisi cevap verebilir mi?
Can I borrow your radio?
öğrenmeye başla
Radyonu ödünç alabilir miyim?
Can I catch a taxi here?
öğrenmeye başla
Burada bir taksiye binebilir miyim?
Can I eat my lunch here?
öğrenmeye başla
Burada öğle yemeğimi yiyebilir miyim?
Can I use a credit card?
öğrenmeye başla
Kredi kartı kullanabilir miyim?
Can she play the guitar?
öğrenmeye başla
O gitar çalabilir mi?
Can we afford a new car?
öğrenmeye başla
Yeni bir araba alabilir miyiz?
Can you do this problem?
öğrenmeye başla
Bu sorunu halledebilir misin?
Can you eat raw oysters?
öğrenmeye başla
Çiğ istiridye yiyebilir misin?
Can you get it repaired?
öğrenmeye başla
Onu tamir ettirebilir misin?
Can you give me a house?
öğrenmeye başla
Beni evine alabilir misin?
Can you guess the price?
öğrenmeye başla
Fiyatı tahmin edebilir misiniz?
Can you lend me 500 yen?
öğrenmeye başla
500 Yen ödünç verebilirmisiniz?
Can you lift this stone?
öğrenmeye başla
Bu taşı kaldırabilir misin?
Can you make it on time?
öğrenmeye başla
Onu zamanında yapabilir misin?
Can you open the window?
öğrenmeye başla
Pencere açabilir misiniz?
Can you order it for me?
öğrenmeye başla
Onu benim için ısmarlar mısınız?
Can you play guitar?
öğrenmeye başla
Gitar çalabilir misin?
Can you play the violin?
öğrenmeye başla
Kemanı çalabilir misin?
Can you play the violin?
öğrenmeye başla
Keman çalabilir misin?
Can you read this kanji?
öğrenmeye başla
Bu kanjiyi okuyabilir misin?
Can you see the picture?
öğrenmeye başla
Resmi görebiliyor musun?
Can you swim underwater?
öğrenmeye başla
Sualtında yüzebilir misin?
Can you take on the job?
öğrenmeye başla
İşi üstlenir misin?
Can't he ride a bicycle?
öğrenmeye başla
O bisiklet süremez mi?
Can't you speak English?
öğrenmeye başla
İngilizce konuşamıyor musun?
Carry the bags upstairs.
öğrenmeye başla
Çantaları üst kata taşı.
Carter was re-nominated.
öğrenmeye başla
Carter yeniden aday gösterildi.
Charge it to my account.
öğrenmeye başla
Onu benim hesabıma yaz.

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.