Turkish sentences from Tatoeba 11

 0    1.000 flashcards    aleksandra.eska
mp3 indir Baskı oynamak kendini kontrol et
 
soru cevap
Children play with toys.
öğrenmeye başla
Çocuklar oyuncakları ile oynarlar.
Choose a dress you like.
öğrenmeye başla
Hoşlandığın bir elbise seç.
Choose the one you like.
öğrenmeye başla
Sevdiğin birini seç.
Chris didn't have a car.
öğrenmeye başla
Chris'in bir arabası yoktu.
Clay accepted the offer.
öğrenmeye başla
Clay teklifi kabul etti.
Close your eyes, please.
öğrenmeye başla
Gözlerini kapa lütfen.
Come and see me tonight.
öğrenmeye başla
Bu gece beni görmeye gel.
Come as soon as you can.
öğrenmeye başla
Gelebildiğin kadar kısa zamanda gel.
Come on, answer quickly.
öğrenmeye başla
Haydi, çabuk cevap ver.
Congress refused to act.
öğrenmeye başla
Kongre eylemi reddetti.
Correct me if I'm wrong.
öğrenmeye başla
Hatalıysam beni düzelt.
Could I borrow a pencil?
öğrenmeye başla
Bir kurşun kalem ödünç alabilir miyim?
Could I use your pencil?
öğrenmeye başla
Kurşun kalemini kullanabilir miyim?
Cut the pie into slices.
öğrenmeye başla
Tartı dilimle.
Days are getting longer.
öğrenmeye başla
Günler uzuyor.
Debbie! Can you hear me?
öğrenmeye başla
Debbie! Beni duyabiliyor musun?
Did he support her idea?
öğrenmeye başla
O onun fikrini destekledi mi?
Did I hurt his feelings?
öğrenmeye başla
Onun duygularını incittim mi?
Did they hear correctly?
öğrenmeye başla
Doğru duydular mı?
Did you clean your room?
öğrenmeye başla
Odanızı temizlediniz mi?
Did you come here alone?
öğrenmeye başla
Buraya yalnız geldin mi?
Did you enjoy your trip?
öğrenmeye başla
Gezinizden hoşlandınız mı?
Did you grade the tests?
öğrenmeye başla
Testleri derecelendirdin mi?
Did you push the button?
öğrenmeye başla
Butona bastın mı?
Did you study yesterday?
öğrenmeye başla
Dün çalıştın mı?
Did you wash your hands?
öğrenmeye başla
Ellerinizi yıkadınız mı?
Did you write this book?
öğrenmeye başla
Bu kitabı yazdın mı?
Dinner is on me tonight.
öğrenmeye başla
Bu gece akşam yemeği benden.
Do they love each other?
öğrenmeye başla
Onlar birbirlerini seviyorlar mı?
Do you accept this card?
öğrenmeye başla
Bu kartı kabul eder misiniz?
Do you accept Visa card?
öğrenmeye başla
Kredi kartı kabul ediyor musunuz?
Do you feel like eating?
öğrenmeye başla
Canın yemek istiyor mu?
Do you get enough sleep?
öğrenmeye başla
Yeterince uyuyor musun?
Do you have a timetable?
öğrenmeye başla
Bir takviminiz var mı?
Do you have any sisters?
öğrenmeye başla
Herhangi bir kız kardeşin var mı?
Do you have any tattoos?
öğrenmeye başla
Hiç dövmen var mı
Do you have cough drops?
öğrenmeye başla
Öksürük damlan var mı?
Do you have enough food?
öğrenmeye başla
Yeterli yiyeceğin var mı?
Do you have enough time?
öğrenmeye başla
Yeterli zamanın var mı?
Do you know his brother?
öğrenmeye başla
Onun erkek kardeşini biliyor musunuz?
Do you know how to swim?
öğrenmeye başla
Nasıl yüzeceğini biliyor musun?
Do you know what I mean?
öğrenmeye başla
Ne demek istediğimi biliyor musunuz?
Do you know who did it?
öğrenmeye başla
Onu kimin yaptığını biliyor musun?
Do you like this blouse?
öğrenmeye başla
Bu bulüzü sever misiniz?
Do you like to be alone?
öğrenmeye başla
Yalnız olmayı sever misin?
Do you live in Sasayama?
öğrenmeye başla
Sasayama'da mı yaşıyorsun?
Do you live in the city?
öğrenmeye başla
Şehirde mi yaşıyorsunuz?
Do you talk to your dog?
öğrenmeye başla
Köpeğinle konuşur musun?
Do you think he is dead?
öğrenmeye başla
Onun ölü olduğunu mu düşünüyorsun?
Do you think I'm pretty?
öğrenmeye başla
Hoş olduğumu düşünüyor musunuz?
Do you think I'm pretty?
öğrenmeye başla
Sizce ben hoş muyum?
Do you think I'm stupid?
öğrenmeye başla
Benim aptal olduğumu düşünüyor musunuz?
Do you think I'm stupid?
öğrenmeye başla
Sizce ben aptal mıyım?
Do you want to sit down?
öğrenmeye başla
Oturmak istiyor musunuz?
Do you watch television?
öğrenmeye başla
Televizyon izler misiniz?
Does he have many books?
öğrenmeye başla
Onun çok sayıda kitapları var mı?
Does Tony run every day?
öğrenmeye başla
Tony her gün koşar mı?
Don't add too much salt.
öğrenmeye başla
Çok fazla tuz katmayın.
Don't come into my room.
öğrenmeye başla
Odama gelme.
Don't eat between meals.
öğrenmeye başla
Öğünler arası yemek yeme.
Don't forget to call me.
öğrenmeye başla
Beni aramayı unutma.
Don't forget your stuff.
öğrenmeye başla
Eşyalarını unutma.
Don't give up the fight.
öğrenmeye başla
Mücadeleden vazgeçme.
Don't go out after dark.
öğrenmeye başla
Karanlıktan sonra dışarı çıkma.
Don't let go of my hand.
öğrenmeye başla
Elimi bırakma.
Don't look into the box.
öğrenmeye başla
Kutuya bakma.
Don't play in this room.
öğrenmeye başla
Bu odada oynama.
Don't put it on my desk.
öğrenmeye başla
Onu masamın üzerine koymayın.
Don't put it on my desk.
öğrenmeye başla
Onu masama koymayın.
Don't read in this room.
öğrenmeye başla
Bu odada okuma.
Don't sit on that bench.
öğrenmeye başla
O bankın üzerinde oturma.
Don't speak in Japanese.
öğrenmeye başla
Japonca konuşma.
Don't swim in the river.
öğrenmeye başla
Nehirde yüzme.
Don't take it out on me.
öğrenmeye başla
Hırsını benden alma.
Don't take it seriously.
öğrenmeye başla
Onu ciddiye almayın.
Don't take it seriously.
öğrenmeye başla
Onu ciddiye alma.
Don't tell her about it.
öğrenmeye başla
Ona bu konudan bahsetme.
Don't touch the flowers.
öğrenmeye başla
Çiçeklere dokunma.
Don't walk on the grass.
öğrenmeye başla
Çim üzerinde yürüme.
Don't waste your breath.
öğrenmeye başla
Nefesinizi boşa harcamayın.
Don't you know his name?
öğrenmeye başla
Onun adını bilmiyor musunuz?
Don't you like baseball?
öğrenmeye başla
Beyzbol sevmez misin?
Eat as much as you like.
öğrenmeye başla
İstediğin kadar çok ye.
Either Tom or I must go.
öğrenmeye başla
Ya Tom yada ben gitmeliyim.
English is third period.
öğrenmeye başla
İngilizce üçüncü dönem.
Everybody calls him Mac.
öğrenmeye başla
Herkes ona Mac der.
Everybody laughed at me.
öğrenmeye başla
Herkes bana güldü.
Everyone calls him Jeff.
öğrenmeye başla
Herkes ona Jeff der.
Everything here is mine.
öğrenmeye başla
Buradaki herşey benim.
Fashions change quickly.
öğrenmeye başla
Moda çabucak değişir.
Fill the tires with air.
öğrenmeye başla
Lastiklei havayla doldur.
Football is an old game.
öğrenmeye başla
Futbol eski bir oyundur.
Fresh food is wonderful.
öğrenmeye başla
Taze gıda harika.
Get me a ticket, please.
öğrenmeye başla
Bana bir bilet al, lütfen.
Give me a cup of coffee.
öğrenmeye başla
Bana bir fincan kahve ver.
Give me a drink, please.
öğrenmeye başla
Lütfen bana bir içecek verin.
Give me a glass of milk.
öğrenmeye başla
Bana bir bardak süt ver.
Give me a second chance.
öğrenmeye başla
Bana ikinci bir şans ver.
Give me another example.
öğrenmeye başla
Bana bir örnek daha ver.
Give me something to do.
öğrenmeye başla
Bana yapacak bir şey verin.
Give us a ride downtown.
öğrenmeye başla
Bizi şehir merkezine götür.
Glass is made from sand.
öğrenmeye başla
Cam kumdan yapılır.
Goodbyes are always sad.
öğrenmeye başla
Vedalar her zaman üzücüdür.
Goro is good at English.
öğrenmeye başla
Goro İngilizcede iyidir.
Great minds think alike.
öğrenmeye başla
Büyük akıllar benzer düşünürler.
Great weather, isn't it?
öğrenmeye başla
Hava harika, değil mi?
Hanako called his bluff.
öğrenmeye başla
Hanako onun blöfünü gördü.
Did anyone ask for me?
öğrenmeye başla
Beni soran oldu mu?
Has Lucy telephoned yet?
öğrenmeye başla
Lucy henüz telefon etti mi?
Hasn't Kate arrived yet?
öğrenmeye başla
Kate henüz varmadı mı.
Have I kept you waiting?
öğrenmeye başla
Seni beklettim mi?
Have you been to London?
öğrenmeye başla
Londra'da bulundun mu?
Have you been waited on?
öğrenmeye başla
Size hizmet edildi mi?
Have you called her yet?
öğrenmeye başla
Henüz onu aradın mı?
Have you heard from her?
öğrenmeye başla
Ondan haber aldın mı?
Have you met each other?
öğrenmeye başla
Birbirinizle tanıştınız mı?
Have you met her before?
öğrenmeye başla
Onunla daha önce tanıştınız mı?
Haven't you decided yet?
öğrenmeye başla
Henüz karar vermedin mi?
He abandoned his family.
öğrenmeye başla
O, ailesini terk etti.
He abuses his authority.
öğrenmeye başla
O yetkisini kötüye kullanıyor.
He added up the figures.
öğrenmeye başla
O, rakamları topladı.
He answered incorrectly.
öğrenmeye başla
O yanlış cevap verdi.
He arrived in a big car.
öğrenmeye başla
O, büyük bir arabada geldi.
He asked for more money.
öğrenmeye başla
O daha fazla para istedi.
He asked for some money.
öğrenmeye başla
O biraz para istedi.
He asked me to help him.
öğrenmeye başla
O ona yardım etmemi rica etti.
He asked us to help him.
öğrenmeye başla
O, ona yardım etmemizi rica etti.
He ate all of the apple.
öğrenmeye başla
O, elmaların hepsini yedi.
He began to feel afraid.
öğrenmeye başla
O korkmuş hissetmeye başladı.
He behaved like a child.
öğrenmeye başla
O bir çocuk gibi davrandı.
He betrayed his country.
öğrenmeye başla
O, memleketine ihanet etti.
He bought her a sweater.
öğrenmeye başla
O ona bir kazak aldı.
He bought us nice books.
öğrenmeye başla
O bize güzel kitaplar satın aldı.
He bowed to his teacher.
öğrenmeye başla
O, başıyla öğretmenini selamladı.
He burned himself badly.
öğrenmeye başla
O kendini kötü bir şekilde yaktı.
He called a taxi for me.
öğrenmeye başla
O benim için bir taksi çağırdı.
He called her bad names.
öğrenmeye başla
Onu kötü isimlerle isimlendirdi.
He came back after dark.
öğrenmeye başla
O, karanlıktan sonra geri döndü.
He came here to help me.
öğrenmeye başla
Bana yardım etmek için buraya geldi.
He came out of the room.
öğrenmeye başla
O odadan çıktı.
He can read pretty well.
öğrenmeye başla
O, oldukça iyi okuyabilir.
He can read well enough.
öğrenmeye başla
O yeterince iyi okuyabilir.
He can swim like a fish.
öğrenmeye başla
O bir balık gibi yüzebilir.
He can swim on his back.
öğrenmeye başla
O, sırt üstü yüzebilir.
He can't know the truth.
öğrenmeye başla
O, gerçeği bilemez.
He catches colds easily.
öğrenmeye başla
O kolayca soğuk algınlığına yakalanır.
He couldn't get the job.
öğrenmeye başla
O, işi alamadı.
He decided on a red car.
öğrenmeye başla
O kırmızı bir arabada karar kıldı.
He decided to go abroad.
öğrenmeye başla
O, yurt dışına gitmeye karar verdi.
He decided to go abroad.
öğrenmeye başla
O, yurtdışına gitmeye karar verdi.
He decided to marry her.
öğrenmeye başla
O onunla evlenmeye karar verdi.
He declined my proposal.
öğrenmeye başla
O benim önerimi reddetti.
He did not get up early.
öğrenmeye başla
O erken kalkmadı.
He did not sleep a wink.
öğrenmeye başla
O, gözünü kırpmadı.
He did not speak at all.
öğrenmeye başla
O, hiç konuşmadı.
He didn't used to drink.
öğrenmeye başla
O içmezdi.
He died by the roadside.
öğrenmeye başla
O, yol kenarında öldü.
He died of that disease.
öğrenmeye başla
O, o hastalıktan öldü.
He died two hours later.
öğrenmeye başla
İki saat sonra öldü.
He does not like tennis.
öğrenmeye başla
O, tenisten hoşlanmaz.
He doesn't look his age.
öğrenmeye başla
O yaşında görünmüyor.
He doesn't need to work.
öğrenmeye başla
O, çalışmak zorunda değildir.
He drinks too much beer.
öğrenmeye başla
O çok fazla bira içer.
He dropped in to see us.
öğrenmeye başla
O bizi görmek için uğradı.
He drowned in the river.
öğrenmeye başla
O nehirde boğuldu.
He enjoyed those visits.
öğrenmeye başla
O, o ziyaretlerden zevk aldı.
He faced toward the sea.
öğrenmeye başla
O, yüzünü denize doğru döndü.
He finally got his wish.
öğrenmeye başla
O, nihayet isteğini gerçekleştirdi.
He found me a good seat.
öğrenmeye başla
O bana iyi bir koltuk buldu.
He found out the secret.
öğrenmeye başla
O sırrı öğrendi.
He gave the child a toy.
öğrenmeye başla
O, çocuğa bir oyuncak verdi.
He gets mad very easily.
öğrenmeye başla
O çok kolay kızar.
He goes there every day.
öğrenmeye başla
O, her gün oraya gider.
He got a bad reputation.
öğrenmeye başla
Onun kötü bir ünü var.
He got across the river.
öğrenmeye başla
O, nehri geçti.
He got lost in the city.
öğrenmeye başla
O şehirde kayboldu.
He got lost in the park.
öğrenmeye başla
O, parkta kayboldu.
He got through his work.
öğrenmeye başla
O işini başardı.
He got tired of reading.
öğrenmeye başla
O okumaktan bıktı.
He got used to the work.
öğrenmeye başla
O, işe alıştı.
He had his tooth pulled.
öğrenmeye başla
O dişini çektirdi.
He had to carry the bag.
öğrenmeye başla
O çantayı taşımak zorunda kaldı.
He has a lot of hobbies.
öğrenmeye başla
Onun bir sürü hobileri vardır.
He has a sense of humor.
öğrenmeye başla
Onun bir mizah anlayışı vardır.
He has already gone out.
öğrenmeye başla
O zaten dışarı gitti.
He has already said yes.
öğrenmeye başla
O zaten Evet dedi.
He has an ear for music.
öğrenmeye başla
Onun müzik kulağı var.
He has been to Hokkaido.
öğrenmeye başla
O Hokkaido'da bulundu.
He bought a new car.
öğrenmeye başla
O yeni bir araba satın aldı.
He has gone to Hokkaido.
öğrenmeye başla
O, Hokkaido'ya gitti.
He has no eye for women.
öğrenmeye başla
Onun kadınlarda gözü yok.
He has to speak English.
öğrenmeye başla
O İngilizce konuşmak zorunda.
He hoped to be a sailor.
öğrenmeye başla
O bir denizci olmayı umuyordu.
He introduced me to Sue.
öğrenmeye başla
O beni Sue'ya tanıttı.
He invited me to dinner.
öğrenmeye başla
O beni akşam yemeğine davet etti.
He is a baseball player.
öğrenmeye başla
O bir beyzbol oyuncusudur.
He is a bit of a coward.
öğrenmeye başla
O biraz korkak.
He is a famous composer.
öğrenmeye başla
O ünlü bir bestecidir.
He is a friendly person.
öğrenmeye başla
O dost bir kişidir.
He is a great scientist.
öğrenmeye başla
O, büyük bir bilim adamıdır.
He is a highly paid man.
öğrenmeye başla
O yüksek ücretli bir adamdır.
He is a lover of sports.
öğrenmeye başla
O bir spor aşığı.
He is a man of his word.
öğrenmeye başla
O, sözünün adamıdır.
He is a medical student.
öğrenmeye başla
O bir tıp öğrencisidir.
He is accused of murder.
öğrenmeye başla
O cinayetle suçlanıyor.
He is afraid of the dog.
öğrenmeye başla
O, köpekten korkuyor.
He is as poor as can be.
öğrenmeye başla
O olabildiğince fakirdir.
He is as strong as ever.
öğrenmeye başla
O, her zamanki kadar güçlü.
He is at home in France.
öğrenmeye başla
O, Fransa'daki evindedir.
He's always busy.
öğrenmeye başla
O her zaman meşgul.
He is doing a super job.
öğrenmeye başla
O, süper bir iş yapıyor.
He is drawing a picture.
öğrenmeye başla
O bir resim çiziyor.
He is eager to go there.
öğrenmeye başla
O, oraya gitmek için istekli.
He is fluent in Chinese.
öğrenmeye başla
O Çincede akıcıdır.
He is full of new ideas.
öğrenmeye başla
O, yeni fikirlerle dolu.
He is going to help you.
öğrenmeye başla
O size yardımcı olacak.
He is hard to deal with.
öğrenmeye başla
Onunla ilgilenmesi zordur.
He is hard up for money.
öğrenmeye başla
Onun para için eli darda.
He is just killing time.
öğrenmeye başla
O sadece zaman öldürüyor.
He is known to everyone.
öğrenmeye başla
O herkese tanıdıktır.
He is looking for a job.
öğrenmeye başla
O bir iş arıyor.
He is loyal to his boss.
öğrenmeye başla
O, patronuna sadıktır.
He is lying on the sofa.
öğrenmeye başla
O, kanepede uzanıyor.
He is no friend of mine.
öğrenmeye başla
O benim arkadaşım değil.
He is no relation to me.
öğrenmeye başla
O benimle akraba değil.
He is no stranger to me.
öğrenmeye başla
O bana hiç yabancı değil.
He is not a good person.
öğrenmeye başla
O, iyi bir insan değil.
He is not from Hokkaido.
öğrenmeye başla
O, Hokkaido'lu değildir.
He is not honest at all.
öğrenmeye başla
O hiç dürüst değil.
He is not like he seems.
öğrenmeye başla
O göründüğü gibi değil.
He is not what he seems.
öğrenmeye başla
O, göründüğü gibi değil.
He is out of the office.
öğrenmeye başla
O, ofisin dışında.
He is putting on weight.
öğrenmeye başla
O, kilo alıyor.
He is rather optimistic.
öğrenmeye başla
O oldukça iyimserdir.
He is respected by them.
öğrenmeye başla
Onlar tarafından ona saygı duyulur.
He is short, but strong.
öğrenmeye başla
O kısa, ama güçlüdür.
He is smelling the soup.
öğrenmeye başla
O çorbayı kokluyor.
He is used to hard work.
öğrenmeye başla
O, zor işe alışkındır.
He is used to traveling.
öğrenmeye başla
O, seyahat yapmaya alışkındır.
He isn't at home, is he?
öğrenmeye başla
O evde değil, değil mi?
He isn't coming, either.
öğrenmeye başla
O da gelmiyor.
He keeps his room clean.
öğrenmeye başla
O, odasını temiz tutar.
He left ten minutes ago.
öğrenmeye başla
O, on dakika önce gitti.
He likes anything sweet.
öğrenmeye başla
O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır.
He likes green the best.
öğrenmeye başla
O en çok yeşili seviyor.
He likes playing soccer.
öğrenmeye başla
O, futbol oynamayı sever.
He lives here all alone.
öğrenmeye başla
O burada yapayalnız yaşıyor.
He lives in a port town.
öğrenmeye başla
O, bir liman kasabasında yaşamaktadır.
He lives on this street.
öğrenmeye başla
O bu sokakta yaşamaktadır.
He looked like a doctor.
öğrenmeye başla
O bir doktora benziyordu.
He looked me in the eye.
öğrenmeye başla
O benim gözlerime baktı.
He looked up at the sky.
öğrenmeye başla
O, gökyüzüne baktı.
He loves no one but her.
öğrenmeye başla
O, ondan başka kimseyi sevmez.
He made a box yesterday.
öğrenmeye başla
O dün bir kutu yaptı.
He made a joke about it.
öğrenmeye başla
O, o konuda bir şaka yaptı.
He made her a bookshelf.
öğrenmeye başla
O ona bir kitaplık yaptı.
He made his son a chair.
öğrenmeye başla
O, oğluna bir sandalye yaptı.
He mailed a letter home.
öğrenmeye başla
O eve bir mektup gönderdi.
He married a stewardess.
öğrenmeye başla
O, bir hostesle evlendi.
He met a nice young man.
öğrenmeye başla
O, kibar genç bir adamla tanıştı.
He must be nearly forty.
öğrenmeye başla
O, yaklaşık kırk olmalı.
He named his dog Popeye.
öğrenmeye başla
O, köpeğine Popeye adını verdi.
He neglected his duties.
öğrenmeye başla
O görevlerini ihmal etti.
He never drinks alcohol.
öğrenmeye başla
O asla alkol içmez.
He never keeps his word.
öğrenmeye başla
O asla sözünü tutmaz.
He no longer lives here.
öğrenmeye başla
O, artık burada yaşamıyor.
He objected to our plan.
öğrenmeye başla
O, planımıza itiraz etti.
He only had 100 dollars.
öğrenmeye başla
Onun sadece 100 doları vardı.
He ordered a cup of tea.
öğrenmeye başla
O bir bardak çay ısmarladı.
He plugged in the radio.
öğrenmeye başla
O, radyonun fişini taktı.
He promised not to tell.
öğrenmeye başla
O anlatmamak için söz verdi.
He put air in his tires.
öğrenmeye başla
Onun lastiklerine hava bastı.
He put the luggage down.
öğrenmeye başla
O bagajı indirdi.
He reached for the book.
öğrenmeye başla
O, kitaba uzandı.
He resembles his mother.
öğrenmeye başla
O, annesine benzer.
He runs a lot of hotels.
öğrenmeye başla
O, bir sürü otel işletir.
He sat up late at night.
öğrenmeye başla
O, gece geç saatlere kadar oturdu.
He saved a lot of money.
öğrenmeye başla
O, çok para biriktirdi.
He saved me from danger.
öğrenmeye başla
O beni tehlikeden kurtardı.
He saw a light far away.
öğrenmeye başla
O, uzakta bir ışık gördü.
He seems to be friendly.
öğrenmeye başla
O cana yakın görünüyor.
He seems to be rich now.
öğrenmeye başla
O, şimdi zengin gibi görünüyor.
He seems unable to swim.
öğrenmeye başla
O yüzemiyor gibi görünüyor.
He sent me a brief note.
öğrenmeye başla
O, bana kısa bir not gönderdi.
He showed what he meant.
öğrenmeye başla
O ne demek istediğini gösterdi.
He sometimes watches TV.
öğrenmeye başla
O bazen tv izler.
He speaks Japanese well.
öğrenmeye başla
O Japoncayı iyi konuşur.
He speaks ten languages.
öğrenmeye başla
O on dil konuşuyor.
He spoke of party unity.
öğrenmeye başla
O, parti birliği hakkında konuştu.
He stuck to his promise.
öğrenmeye başla
O sözüne sadık kaldı.
He told me a long story.
öğrenmeye başla
O bana uzun bir hikaye anlattı.
He told me not to smoke.
öğrenmeye başla
O bana sigara içmememi söyledi.
He took her by the hand.
öğrenmeye başla
O onu eliyle götürdü.
He took off his glasses.
öğrenmeye başla
O, gözlüğünü çıkardı.
He traveled on business.
öğrenmeye başla
O, iş için seyahate gitti.
He turned down my offer.
öğrenmeye başla
O, önerimi reddetti.
He used to get up early.
öğrenmeye başla
O erken kalkardı.
He visited Italy before.
öğrenmeye başla
O, daha önce İtalya'yı ziyaret etti.
He wanted to destroy it.
öğrenmeye başla
O onu yok etmek istedi.
He wants a book to read.
öğrenmeye başla
O, okumak için bir kitap istiyor.
He was a big, heavy man.
öğrenmeye başla
O büyük, ağır bir adamdı.
He was a great musician.
öğrenmeye başla
O, büyük bir müzisyendi.
He was a Roman Catholic.
öğrenmeye başla
O bir Romalı Katolik idi.
He was a tall, thin man.
öğrenmeye başla
O uzun boylu, zayıf bir adamdı.
He was a trusted friend.
öğrenmeye başla
O güvenilir bir arkadaştı.
He was accused of theft.
öğrenmeye başla
O hırsızlıkla suçlandı.
He was born in Nagasaki.
öğrenmeye başla
O Nagasaki'de doğdu.
He was covered with mud.
öğrenmeye başla
O çamurla kaplıydı.
He was dressed in black.
öğrenmeye başla
O, siyah giymişti.
He was elected chairman.
öğrenmeye başla
O, başkan seçildi.
He was guilty of murder.
öğrenmeye başla
O cinayetten suçluydu.
He was happy for a time.
öğrenmeye başla
O, bir süre mutluydu.
He was interested in me.
öğrenmeye başla
Bana meraklıydı.
He was interested in me.
öğrenmeye başla
O benimle ilgilendi.
He was killed instantly.
öğrenmeye başla
O derhal öldürüldü.
He was knee deep in mud.
öğrenmeye başla
O, dizine kadar çamurun içindeydi.
He was made to go there.
öğrenmeye başla
O, oraya gönderildi.
He was seized with fear.
öğrenmeye başla
O, korku yüzünden ele geçirilmiştir.
He was sent into combat.
öğrenmeye başla
O, savaşa gönderildi.
He was supposed to come.
öğrenmeye başla
Onun gelmesi gerekiyordu.
He was tried for murder.
öğrenmeye başla
O, cinayet için yargılandı.
He was very old and ill.
öğrenmeye başla
O çok yaşlı ve hastaydı.
He watches TV every day.
öğrenmeye başla
O her gün televizyon izler.
He went away in a hurry.
öğrenmeye başla
O, aceleyle gitti.
He went out in the rain.
öğrenmeye başla
O yağmurda dışarı gitti.
She left the room.
öğrenmeye başla
O, odadan çıktı.
He went there in person.
öğrenmeye başla
O oraya bizzat gitti.
He whistled for his dog.
öğrenmeye başla
O köpeği için ıslık çaldı.
He will visit his uncle.
öğrenmeye başla
O, amcasını ziyaret edecek.
He witnessed the murder.
öğrenmeye başla
O cinayete tanıklık etti.
He works for his living.
öğrenmeye başla
O, yaşamı için çalışıyor.
He wrote to his parents.
öğrenmeye başla
O, ebeveynlerine yazdı.
He zipped up his jacket.
öğrenmeye başla
O, ceketinin fermuarını kapadı.
He'll be a good husband.
öğrenmeye başla
O, iyi bir koca olacaktır.
He'll be back home soon.
öğrenmeye başla
O, yakında eve dönecek.
He'll go, too, won't he?
öğrenmeye başla
O da gidecek, değil mi?
He'll lend you his book.
öğrenmeye başla
O, sana kitabını ödünç verecek.
He's a citizen of China.
öğrenmeye başla
O bir Çin vatandaşıdır.
He's dying to see Seiko.
öğrenmeye başla
O Seiko'yu görmek için ölüyor.
He's going to get fired.
öğrenmeye başla
O kovulacak.
He's mumbling something.
öğrenmeye başla
O birşey mırıldanıyor.
He's my younger brother.
öğrenmeye başla
O benim küçük erkek kardeşimdir.
He's really into soccer.
öğrenmeye başla
O, futbolu çok seviyor.
Health means everything.
öğrenmeye başla
Sağlık her şey demektir.
Her story can't be true.
öğrenmeye başla
Onun hikayesi doğru olamaz.
Here's my email address.
öğrenmeye başla
İşte benim email adresim.
Here's my return ticket.
öğrenmeye başla
İşte benim dönüş biletim.
His advice is of no use.
öğrenmeye başla
Onun tavsiyesi faydasız.
His aunt has three cats.
öğrenmeye başla
Halasının üç kedisi vardır.
Her daughter is a nurse.
öğrenmeye başla
Onun kızı bir hemşiredir.
His jokes made us laugh.
öğrenmeye başla
Esprileriyle bizi güldürdü.
His parents ran a hotel.
öğrenmeye başla
Anne ve babası bir otel çalıştırıyor.
His story made us laugh.
öğrenmeye başla
Onun hikayesi bizi güldürdü.
Hold it with both hands.
öğrenmeye başla
Onu her İki elinizle tutun.
Hoover opposed the plan.
öğrenmeye başla
Hoover, plana karşı çıktı.
How about next Saturday?
öğrenmeye başla
Önümüzdeki Cumartesiye ne dersiniz?
How about taking a rest?
öğrenmeye başla
Dinlenmeye ne dersin?
How about taking a walk?
öğrenmeye başla
Yürüyüş yapmaya ne dersin?
How's it coming?
öğrenmeye başla
Nasıl gidiyor?
How can I get to heaven?
öğrenmeye başla
Cennete nasıl gidebilirim?
How did things turn out?
öğrenmeye başla
İşler nasıl sonuçlandı?
How do I get to Gate 33?
öğrenmeye başla
Gate 33'e nasıl giderim?
How do I report a theft?
öğrenmeye başla
Bir hırsızlığı nasıl rapor ederim?
How do you go to school?
öğrenmeye başla
Okula nasıl gidersin?
How do you go to school?
öğrenmeye başla
Okula nasıl gidiyorsun?
How far is it from here?
öğrenmeye başla
O, buradan ne kadar uzaklıktadır?
How late can I check in?
öğrenmeye başla
Ne kadar geç giriş yapabilirim?
How long is that bridge?
öğrenmeye başla
Köprünün uzunluğu ne kadar?
How long is this bridge?
öğrenmeye başla
Bu köprünün uzunluğu ne kadar?
How long is this pencil?
öğrenmeye başla
Bu kalem ne kadar uzundur?
How much is the express?
öğrenmeye başla
Ekspress ne kadar?
How much is this camera?
öğrenmeye başla
Bu kamera kaç para?
How old is the universe?
öğrenmeye başla
Evren kaç yaşında?
How soon do you need it?
öğrenmeye başla
Ne kadar kısa sürede ona ihtiyacın var?
Hurry up! We'll be late.
öğrenmeye başla
Çabuk! Biz geç kalacağız.
I always keep a promise.
öğrenmeye başla
Her zaman bir sözümü tutarım.
I always walk to school.
öğrenmeye başla
Okula her zaman yürürüm.
I am as happy as can be.
öğrenmeye başla
Olabildiği kadar mutluyum.
I am disgusted with him.
öğrenmeye başla
Ondan tiskiniyorum.
I am disgusted with you.
öğrenmeye başla
Senden iğreniyorum.
I am 18 years old.
öğrenmeye başla
Ben on sekiz yaşındayım.
I am immune to smallpox.
öğrenmeye başla
Çiçek hastalığına bağışıklığım var.
I am not good at sports.
öğrenmeye başla
Sporlarda iyi değilim.
I am reading a book now.
öğrenmeye başla
Şimdi bir kitap okuyorum.
I am reading a magazine.
öğrenmeye başla
Ben bir dergi okuyorum.
I am really into soccer.
öğrenmeye başla
Futbolla gerçekten ilgiliyim.
I am studying very hard.
öğrenmeye başla
Çok sıkı çalışıyorum.
I am the fastest runner.
öğrenmeye başla
Ben en hızlı koşucuyum.
I am to meet him at six.
öğrenmeye başla
Saat altıda onunla buluşacağım.
I am to meet him at ten.
öğrenmeye başla
Saat onda onunla buluşacağım.
I am too tired to climb.
öğrenmeye başla
Tırmanamayacak kadar çok yorgunum.
I answered the question.
öğrenmeye başla
Soruya cevap ver.
I appreciate good music.
öğrenmeye başla
İyi müziği taktir ederim.
I appreciated your help.
öğrenmeye başla
Ben senin yardımını takdir ettim.
I arrived here just now.
öğrenmeye başla
Az önce buraya geldim.
I asked him for a favor.
öğrenmeye başla
Ondan bir iyilik istedim.
I asked him point-blank.
öğrenmeye başla
Doğrudan ona sordum.
I asked him to make tea.
öğrenmeye başla
Ona çay yapmasını rica ettim.
I asked Mike to help me.
öğrenmeye başla
Mike'ın bana yardım etmesini rica ettim.
I asked Tony a question.
öğrenmeye başla
Ben Tony'ye bir soru sordum.
I asked where she lived.
öğrenmeye başla
Onun nerede yaşadığını sordum.
I believe it to be true.
öğrenmeye başla
Onun doğru olduğuna inanıyorum.
I bought him a magazine.
öğrenmeye başla
Ona bir dergi satın aldım.
I bought this yesterday.
öğrenmeye başla
Bunu dün aldım.
I call her up every day.
öğrenmeye başla
Ben onu her gün ararım.
I call the computer Tim.
öğrenmeye başla
Ben bilgisayara Tim diyorum.
I can ride a horse, too.
öğrenmeye başla
Ben de bir ata binebilirim.
I can't believe my eyes.
öğrenmeye başla
Gözlerime inanamıyorum.
I can't find my glasses.
öğrenmeye başla
Gözlüklüğümü bulamıyorum.
I can't give up smoking.
öğrenmeye başla
Sigarayı bırakamıyorum.
I can't help doing that.
öğrenmeye başla
Onu yapmamak elimde değildir.
I can't keep doing this.
öğrenmeye başla
Ben bunu yapmaya devam edemem.
I can't pay for the car.
öğrenmeye başla
Araba için ödeme yapamam.
I can't stand the noise.
öğrenmeye başla
Gürültüye katlanamıyorum.
I can't stand this cold.
öğrenmeye başla
Ben bu soğuğa dayanamam.
I can't stand this heat.
öğrenmeye başla
Bu ısıya dayanamıyorum.
I can't stand this pain.
öğrenmeye başla
Bu ağrıya dayanamıyorum.
I can't stay long today.
öğrenmeye başla
Bugün uzun kalamam.
I can't use a fork well.
öğrenmeye başla
Çatalı iyi kullanamam.
I can't wait any longer.
öğrenmeye başla
Artık bekleyemem.
I caught him by the arm.
öğrenmeye başla
Ben onu kolundan yakaladım.
I could hardly hear him.
öğrenmeye başla
Neredeyse onu duyamıyordum.
I could hardly hear him.
öğrenmeye başla
Onu güçlükle duyabiliyordum.
I couldn't get to sleep.
öğrenmeye başla
Ben uyuyamadım.
I didn't hear Tom leave.
öğrenmeye başla
Tom'un gittiğini duymadım.
I didn't make it myself.
öğrenmeye başla
Onu kendim yapmadım.
I didn't see either boy.
öğrenmeye başla
Her iki çocuğu da görmedim.
I didn't see either boy.
öğrenmeye başla
Çocuklardan her hangi birini görmedim.
I didn't see either boy.
öğrenmeye başla
Çocuklardan hiç birini görmedim.
I do not need money now.
öğrenmeye başla
Benim şimdi paraya ihtiyacım yok.
I do not play the piano.
öğrenmeye başla
Piyano çalmam.
I don't see your point.
öğrenmeye başla
Seni anlamıyorum.
I do not want any money.
öğrenmeye başla
Hiç para istemiyorum.
I don't care for coffee.
öğrenmeye başla
Kahve istemiyorum.
I don't care for sports.
öğrenmeye başla
Sporlardan hoşlanmam.
I don't drink much wine.
öğrenmeye başla
Fazla şarap içmem.
I don't eat apple cores.
öğrenmeye başla
Elma çekirdeği yemem.
I don't have any change.
öğrenmeye başla
Herhangi bir değişikliğim yok.
I don't have enough RAM.
öğrenmeye başla
Yeterli RAM'im yok.
I don't have much money.
öğrenmeye başla
Çok param yok.
I don't know any French.
öğrenmeye başla
Hiç Fransızca bilmiyorum.
I don't know either boy.
öğrenmeye başla
Her iki çocuğu da tanımıyorum.
I don't know her at all.
öğrenmeye başla
Onu hiç tanımam.
I don't know him at all.
öğrenmeye başla
Onu hiç tanımıyorum.
I don't know what it is.
öğrenmeye başla
Onun ne olduğunu bilmiyorum.
I don't like either hat.
öğrenmeye başla
Şapkaların hiç birinden hoşlanmıyorum.
I don't like her manner.
öğrenmeye başla
Onun hareket tarzını sevmiyorum.
I don't like it, either.
öğrenmeye başla
Ben de ondan hoşlanmıyorum.
I don't like sad movies.
öğrenmeye başla
Üzücü filmleri sevmiyorum.
I don't like the coffee.
öğrenmeye başla
Kahve sevmiyorum.
I don't see much of him.
öğrenmeye başla
Onu fazla görmem.
I don't trust his story.
öğrenmeye başla
Ben onun hikayesine inanmıyorum.
I no longer want that.
öğrenmeye başla
Artık onu istemiyorum.
I don't want to give up.
öğrenmeye başla
Ben vazgeçmek istemiyorum.
I doubt if he is honest.
öğrenmeye başla
Onun dürüst olup olmadığından şüphe ediyorum.
I doubt if he will come.
öğrenmeye başla
Onun gelip gelmeyeceğinden şüpheliyim.
I drank beer last night.
öğrenmeye başla
Dün gece bira içtim.
I enjoy taking pictures.
öğrenmeye başla
Ben fotoğraf çekmekten hoşlanıyorum.
I expect a lot from him.
öğrenmeye başla
Ondan çok şey bekliyorum.
I expect him to help me.
öğrenmeye başla
Onun bana yardım etmesini bekliyorum.
I feel like throwing up.
öğrenmeye başla
Kusacak gibi hissediyorum.
I feel relaxed with him.
öğrenmeye başla
Onunla rahatlamış hissediyorum.
I fell in love with her.
öğrenmeye başla
Ona aşık oldum.
I felt for the poor dog.
öğrenmeye başla
Zavallı köpeğe acıdım.
I felt like I would die.
öğrenmeye başla
Ben ölecek gibi hissettim.
I found my bicycle gone.
öğrenmeye başla
Bisikletimi kaybolmuş buldum.
I found the book boring.
öğrenmeye başla
Kitabı sıkıcı buldum.
I found the glass empty.
öğrenmeye başla
Bardağı boş buldum.
I gave him a gold watch.
öğrenmeye başla
Ona bir altın saat verdim
I go to school at seven.
öğrenmeye başla
Yedide okula giderim.
I go to school with him.
öğrenmeye başla
Onunla birlikte okula giderim.
I go to Tokyo every day.
öğrenmeye başla
Her gün Tokyo'ya giderim.
I got a letter from her.
öğrenmeye başla
Ondan bir mektup aldım.
I got her a wrist watch.
öğrenmeye başla
Ona bir kol saati aldım.
I got in touch with him.
öğrenmeye başla
Ben onunla temas kurdum.
I got on the wrong line.
öğrenmeye başla
Yanlış hatta bindim.
I got tickets yesterday.
öğrenmeye başla
Biletleri dün aldım.
I got up early as usual.
öğrenmeye başla
Ben her zamanki gibi erken kalktım.
I had a dream about him.
öğrenmeye başla
Ben onun hakkında bir rüya gördüm.
I had a dream about him.
öğrenmeye başla
Onun hakkında bir hayalim vardı.
I had a happy childhood.
öğrenmeye başla
Benim mutlu bir çocukluğum vardı.
I had a very high fever.
öğrenmeye başla
Çok yüksek ateşim vardı.
I had breakfast at 7:30.
öğrenmeye başla
7: 30'da Kahvaltı ettim.
I had her sweep my room.
öğrenmeye başla
Ona odamı süpürttüm.
I had my bicycle stolen.
öğrenmeye başla
Ben bisikletimi çaldırdım.
I had my T-shirt washed.
öğrenmeye başla
Tişörtümü yıkattım.
I had no visitors today.
öğrenmeye başla
Bugün hiç ziyaretçim yoktu.
I had no work yesterday.
öğrenmeye başla
Dün işim yoktu.
I had the door repaired.
öğrenmeye başla
Kapıyı tamir ettirdim.
I had to go there alone.
öğrenmeye başla
Oraya tek başıma gitmek zorunda kaldım.
I had to hurry the work.
öğrenmeye başla
İşi hızlandırmak zorunda kaldım.
I handed her her gloves.
öğrenmeye başla
Eldivenlerini ona uzattım.
I hate my mother-in-law.
öğrenmeye başla
Kaynanamdan nefret ediyorum.
I hate my mother-in-law.
öğrenmeye başla
Kayınvalidemden nefret ediyorum.
I bathe every day.
öğrenmeye başla
Her gün banyo yaparım.
I have a lot of pencils.
öğrenmeye başla
Bir sürü kalemim var.
I have a stiff shoulder.
öğrenmeye başla
Kaslı bir omuzum var.
I have a very old stamp.
öğrenmeye başla
Çok eski bir pulum var.
I have an ear infection.
öğrenmeye başla
Bir kulak enfeksiyonum var.
I have an older brother.
öğrenmeye başla
Bir abim var.
I have become forgetful.
öğrenmeye başla
Ben unutkan oldum.
I have been busy lately.
öğrenmeye başla
Son zamanlarda meşgulüm.
I have few friends here.
öğrenmeye başla
Burada birkaç arkadaşım var.
I have just eaten lunch.
öğrenmeye başla
Az önce öğle yemeği yedim.
I have no ear for music.
öğrenmeye başla
Müzik kulağım yok.
I have no money on me.
öğrenmeye başla
Yanımda para yok.
I have nothing to write.
öğrenmeye başla
Yazacak bir şeyim yok.
I have often been there.
öğrenmeye başla
Sık sık orada bulundum.
I have to clean my room.
öğrenmeye başla
Odamı temizlemek zorundayım.
I have to iron my shirt.
öğrenmeye başla
Gömleğimi ütülemek zorundayım.
I have to take medicine.
öğrenmeye başla
İlaç almak zorundayım.
I hear you're very rich.
öğrenmeye başla
Çok zengin olduğunu duyuyorum.
I heard a call for help.
öğrenmeye başla
Bir yardım çağrısı duydum.
I heard a strange sound.
öğrenmeye başla
Garip bir ses duydum.
I heard her sing a song.
öğrenmeye başla
Onun bir şarkı söylediğini duydum.
I heard it on the radio.
öğrenmeye başla
Onu radyoda duydum.
I heard someone whistle.
öğrenmeye başla
Birinin ıslık çaldığını duydum.
I hope to hear from you.
öğrenmeye başla
Sizden haber almayı umuyorum.
I hope to see you again.
öğrenmeye başla
Sizi tekrar görmeyi umuyorum.
I hope we stay in touch.
öğrenmeye başla
Temas halinde kalacağımızı umuyorum.
I hope you are all well.
öğrenmeye başla
Umarım hepiniz iyisinizdir.
I joined the study tour.
öğrenmeye başla
Araştırma turuna katıldım.
I just want you to come.
öğrenmeye başla
Ben sadece gelmeni istiyorum.
I know a little Spanish.
öğrenmeye başla
Biraz İspanyolca biliyorum.
I know him only by name.
öğrenmeye başla
Onu sadece adıyla biliyorum.
I know myself very well.
öğrenmeye başla
Kendimi çok iyi tanıyorum.
I know nothing about it.
öğrenmeye başla
Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
I know nothing but this.
öğrenmeye başla
Bundan başka bir şey bilmiyorum.
I know some of the boys.
öğrenmeye başla
Çocuklardan bazılarını tanıyoruz.
I know that he was busy.
öğrenmeye başla
Onun meşgul olduğunu biliyorum.
I know what his name is.
öğrenmeye başla
Onun adının ne olduğunu biliyorum.
I lent my pencil to him.
öğrenmeye başla
Ona benim kalemimi ödünç verdim.
I like coffee very much.
öğrenmeye başla
Kahveyi çok severim.
I like grape jelly best.
öğrenmeye başla
En çok üzüm jölesinden hoşlanırım.
I like my coffee strong.
öğrenmeye başla
Ben kahvemi koyu severim.
I like my job very much.
öğrenmeye başla
İşimi çok seviyorum.
I like playing baseball.
öğrenmeye başla
Beyzbol oynamayı severim.
I like skiing very much.
öğrenmeye başla
Kaymayı çok severim.
I like studying English.
öğrenmeye başla
İngilizce çalışmayı seviyorum.
I like studying history.
öğrenmeye başla
Tarih çalışmayı severim.
I like tennis very much.
öğrenmeye başla
Ben tenisi çok severim.
I like the way you look.
öğrenmeye başla
Bakma şeklini seviyorum.
I like the way you sing.
öğrenmeye başla
Şarkı söyleme şeklini seviyorum.
I like the way you talk.
öğrenmeye başla
Ben konuşma şeklini seviyorum.
I like the way you walk.
öğrenmeye başla
Yürüme şeklini beğeniyorum.
I like to draw pictures.
öğrenmeye başla
Fotoğraf çekmek istiyorum.
I like to study English.
öğrenmeye başla
İngilizce eğitimi yapmak istiyorum.
I like walking at night.
öğrenmeye başla
Gece yürümeyi severim.
I looked at the picture.
öğrenmeye başla
Resme baktım.
I looked out the window.
öğrenmeye başla
Ben pencereden dışarı baktım.
I loosened my shoelaces.
öğrenmeye başla
Ben benim ayakkabı bağlarını gevşettim.
I made Ann my secretary.
öğrenmeye başla
Ann'i sekreterim yaptım.
I made friends with her.
öğrenmeye başla
Ben onunla arkadaş oldum.
I made her my secretary.
öğrenmeye başla
Onu benim sekreterim yaptım.
I made this food myself.
öğrenmeye başla
Bu yemeği ben kendim yaptım.
I made up for lost time.
öğrenmeye başla
Kaybolan zamanı telafi ettim.
I met her at the church.
öğrenmeye başla
Ona kilisede rastladım.
I met her on the street.
öğrenmeye başla
Onunla sokakta karşılaştım.
I met him several times.
öğrenmeye başla
Onunla birkaç kez karşılaştım.
I met him the other day.
öğrenmeye başla
Geçen gün ona rastladım.
I missed my usual train.
öğrenmeye başla
Her zamanki trenimi kaçırdım.
I missed the 7:00 train.
öğrenmeye başla
7: 00 Trenini kaçırdım.
I missed the last train.
öğrenmeye başla
Son treni kaçırdım.
I must apologize to Ann.
öğrenmeye başla
Ann'e özür dilemeliyim.
I must leave here today.
öğrenmeye başla
Ben bugün buradan gitmeliyim.
I named the kitten Tama.
öğrenmeye başla
Kedi yavrusuna Tama adını verdim.
I nearly made a mistake.
öğrenmeye başla
Neredeyse bir hata yaptım.
I need an extra blanket.
öğrenmeye başla
Ekstra bir battaniyeye ihtiyacım var.
I need some good advice.
öğrenmeye başla
Biraz iyi tavsiyeye ihtiyacım var.
I need your cooperation.
öğrenmeye başla
Senin işbirliğine ihtiyacım var.
I often have bad dreams.
öğrenmeye başla
Sık sık kötü rüyalar görürüm.
I only know him by name.
öğrenmeye başla
Onu sadece ismen tanıyorum.
I ordered new furniture.
öğrenmeye başla
Ben yeni mobilya ısmarladım.
I owe him 1,000 dollars.
öğrenmeye başla
Ona 1000 dolar borçluyum.
I owe my success to him.
öğrenmeye başla
Başarımı ona borçluyum.
I owe my success to you.
öğrenmeye başla
Benim başarımı size borçluyum.
I paid cash for the car.
öğrenmeye başla
Araba için nakit ödedim.
I paid him five dollars.
öğrenmeye başla
Ona beş dolar ödedim.
I paid him four dollars.
öğrenmeye başla
Ona dört dolar ödedim.
I painted the gate blue.
öğrenmeye başla
Kapıyı maviye boyadım.
I partly agree with you.
öğrenmeye başla
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
I picked up some French.
öğrenmeye başla
Biraz Fransızca öğrendim.
I plan to buy him a pen.
öğrenmeye başla
Onu bir kalem satın almayı düşünüyorum.
I play soccer every day.
öğrenmeye başla
Her gün futbol oynarım.
I play tennis every day.
öğrenmeye başla
Ben her gün tenis oynarım.
I play volleyball a lot.
öğrenmeye başla
Ben çok voleybol oynarım.
I prefer coke to coffee.
öğrenmeye başla
Kolayı kahveye tercih ederim.
I prefer mutton to beef.
öğrenmeye başla
Koyunu sığıra tercih ederim.
I prefer spring to fall.
öğrenmeye başla
İlkbaharı sonbahara tercih ederim.
I really enjoyed myself.
öğrenmeye başla
Gerçekten eğlendim.
I really like city life.
öğrenmeye başla
Ben gerçekten şehir hayatını severim.
I recommend it strongly.
öğrenmeye başla
Bunu şiddetle tavsiye ediyorum.
I refrain from drinking.
öğrenmeye başla
İçmekten kaçınırım.
I regret having said so.
öğrenmeye başla
Öyle söylediğime pişmanım.
I saw him come this way.
öğrenmeye başla
Onun bu yoldan geldiğini gördüm.
I saw him looking at me.
öğrenmeye başla
Onun bana baktığını gördüm.
I saw him play baseball.
öğrenmeye başla
Onun beyzbol oynadığını gördüm.
I saw him sawing a tree.
öğrenmeye başla
Onun bir ağacı kestiğini gördüm.
I saw tears in her eyes.
öğrenmeye başla
Onun gözlerinin içinde gözyaşları gördüm.
I saw that he was right.
öğrenmeye başla
Onun haklı olduğunu anladım.
I scarcely slept a wink.
öğrenmeye başla
Neredeyse gözümü bile kırpmadım.
I shook hands with Jane.
öğrenmeye başla
Jane ile tokalaştım.
I shouldn't be laughing.
öğrenmeye başla
Gülüyor olmamalıyım.
I slept aboard the ship.
öğrenmeye başla
Ben gemide uyudum.
I slept well last night.
öğrenmeye başla
Dün gece iyi uyudum.
I sometimes cook dinner.
öğrenmeye başla
Bazen akşam yemeği pişiririm.
I studied before supper.
öğrenmeye başla
Akşam yemeğinden önce çalıştım.
I studied it thoroughly.
öğrenmeye başla
Onu iyice çalıştı.
I suppose you're hungry.
öğrenmeye başla
Sanırım açsın.
I take back what I said.
öğrenmeye başla
Dediğimi geri alıyorum.
I think he will succeed.
öğrenmeye başla
Onun başarılı olacağını düşünüyorum.
I think I can handle it.
öğrenmeye başla
Onunla başa çıkabileceğimi düşünüyorum.
I think I have a cavity.
öğrenmeye başla
Ben bir çürüğüm olduğunu düşünüyorum.
I think I'm going crazy.
öğrenmeye başla
Sanırım çıldırıyorum.
I think it will be fine.
öğrenmeye başla
Ben, havanın iyi olacağını düşünüyorum.
I think you should swim.
öğrenmeye başla
Sanırım yüzmelisin.
I thought he might come.
öğrenmeye başla
Onun gelebileceğini düşündüm.
I thought he would come.
öğrenmeye başla
Onun geleceğini düşündüm.
I told him the big news.
öğrenmeye başla
Büyük haberi ona söyledim.
I took a picture of her.
öğrenmeye başla
Ben onun bir resmini çektim.
I took your word for it.
öğrenmeye başla
Bunun için sözünüzü aldım.
I tried again and again.
öğrenmeye başla
Tekrar tekrar denedim.
I tried writing a novel.
öğrenmeye başla
Bir roman yazmaya çalıştım.
I usually do the dishes.
öğrenmeye başla
Genellikle bulaşıkları yıkarım.
I usually get up at six.
öğrenmeye başla
Ben genellikle altıda kalkarım.
I want a piece of candy.
öğrenmeye başla
Bir parça şeker istiyorum.
I want him to read this.
öğrenmeye başla
Onun bunu okumasını istiyorum.
I want to be a magician.
öğrenmeye başla
Bir sihirbaz olmak istiyorum.
I want to charter a bus.
öğrenmeye başla
Bir otobüs kiralamak istiyorum.
I want to eat something.
öğrenmeye başla
Bir şeyler yemek istiyorum.
I want to get rid of it.
öğrenmeye başla
Ondan kurtulmak istiyorum.
I want to go for a swim.
öğrenmeye başla
Yüzmeye gitmek istiyorum.
I want to go to America.
öğrenmeye başla
Amerika'ya gitmek istiyorum.
I want to go to college.
öğrenmeye başla
Üniversiteye gitmek istiyorum.
I want to go to Seattle.
öğrenmeye başla
Seattle'a gitmek istiyorum.
I want to read the book.
öğrenmeye başla
Kitap okumak istiyorum.
I want to see the movie.
öğrenmeye başla
Filmi görmek istiyorum.
I want to see you again.
öğrenmeye başla
Seni tekrar görmek istiyorum.
I want to sing the song.
öğrenmeye başla
Şarkı söylemek istiyorum.
I want to study English.
öğrenmeye başla
İngilizce okumak istiyorum.
I want to study history.
öğrenmeye başla
Tarih eğitimi yapmak istiyorum.
I was calling my friend.
öğrenmeye başla
Arkadaşıma telefon ediyordum.
I was caught in traffic.
öğrenmeye başla
Trafikte yakalandım.
I was here all the time.
öğrenmeye başla
Her zaman buradaydım.
I was hired by my uncle.
öğrenmeye başla
Amcam tarafından işe alındım.
I was invited to dinner.
öğrenmeye başla
Akşam yemeğine davet edildim.
I was laughed at by him.
öğrenmeye başla
Onun tarafından gülündüm.
I was lost in the crowd.
öğrenmeye başla
Kalabalıkta kayboldum.
I was not a good mother.
öğrenmeye başla
Ben iyi bir anne değildim.
I was not studying then.
öğrenmeye başla
O zaman eğitim görmüyordum.
I was really very happy.
öğrenmeye başla
Gerçekten çok mutluydum.
I was too sick to stand.
öğrenmeye başla
Ayakta duramayacak kadar çok hastaydım.
I wasn't busy last week.
öğrenmeye başla
Ben geçen hafta meşgul değildim.
I wasn't busy yesterday.
öğrenmeye başla
Ben dün meşgul değildim.
I watch TV now and then.
öğrenmeye başla
Ara sıra TV izlerim.
I watched TV last night.
öğrenmeye başla
Dün gece TV izledim.
I went down by elevator.
öğrenmeye başla
Ben asansörle aşağı indim.
I went there many times.
öğrenmeye başla
Oraya defalarca gittim.
I went to Kobe by train.
öğrenmeye başla
Kobe'ye trenle gittim.
I will be here tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın ben burada olacağım.
I will dry your T-shirt.
öğrenmeye başla
Tişörtünü kurutacağım.
I will join a golf club.
öğrenmeye başla
Bir golf kulübüne katılacağım.
I will love you forever.
öğrenmeye başla
Seni sonsuza kadar seveceğim.
I will make some coffee.
öğrenmeye başla
Kahve yapacağım.
I wish he were here now.
öğrenmeye başla
Keşke o şimdi burada olsa.
I wish I could help you.
öğrenmeye başla
Keşke sana yardım edebilsem.
I wish to see my father.
öğrenmeye başla
Babamı görmek istiyorum.
I wish we had more time.
öğrenmeye başla
Keşke biraz daha zamanımız olsa.
I wonder why he is late.
öğrenmeye başla
Onun neden geç kaldığını merak ediyorum.
I would like to eat now.
öğrenmeye başla
Şimdi yemek istiyorum.
I wouldn't mind a drink.
öğrenmeye başla
İçki istemem.
I wrote a letter to Jim.
öğrenmeye başla
Jim'e bir mektup yazdım.
I'd better be on my way.
öğrenmeye başla
Yoluma gitsem iyi olur.
I'd better not eat that.
öğrenmeye başla
Onu yemesem iyi olur.
I'd do anything for you.
öğrenmeye başla
Ben sizin için bir şey yapacaktım.
I'd like three of these.
öğrenmeye başla
Ben bunlardan üçünü istiyorum.
I'd like to pay in cash.
öğrenmeye başla
Nakit olarak ödemek istiyorum.
I'd like to play tennis.
öğrenmeye başla
Tenis oynamak istiyorum.
I want to try this.
öğrenmeye başla
Bunu denemek istiyorum.
I'd like you to help me.
öğrenmeye başla
Bana yardım etmenizi istiyorum.
I'd love to be your age.
öğrenmeye başla
Senin yaşında olmak istiyorum.
I'd rather not meet him.
öğrenmeye başla
Onunla tanışmayı tercih etmiyorum.
I'd rather stay at home.
öğrenmeye başla
Evde kalmayı tercih ederim.
I'd rather stay than go.
öğrenmeye başla
Kalmayı gitmeye tercih ederim.
I'll act on your advice.
öğrenmeye başla
Tavsiyeniz üzerine hareket edeceğim.
I'll attend the meeting.
öğrenmeye başla
Toplantıya katılacağım.
I'll be absent tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın mevcut olmayacağım.
I'll be absent tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın devamsız olacağım.
I'll be back in an hour.
öğrenmeye başla
Bir saat içinde geri döneceğim.
I'll be back right away.
öğrenmeye başla
Hemen geri döneceğim.
I'll call you back soon.
öğrenmeye başla
Yakında seni tekrar arayacağım.
I'll come to your place.
öğrenmeye başla
Senin yerine geleceğim.
I'll leave it up to you.
öğrenmeye başla
Onu size bırakacağım.
I'll lend you this book.
öğrenmeye başla
Ben bu kitabı size ödünç vereceğim.
I'll let you know later.
öğrenmeye başla
Ben daha sonra sana bildireceğim.
I'll look forward to it.
öğrenmeye başla
Onu sabırsızlıkla bekleyeceğim.
I'll never let you down.
öğrenmeye başla
Seni asla hayal kırıklığına uğratmayacağım.
I'll see you next month.
öğrenmeye başla
Önümüzdeki ay görüşürüz.
I'll take this umbrella.
öğrenmeye başla
Bu şemsiyeyi alacağım.
I'll tell you the truth.
öğrenmeye başla
Sana gerçeği anlatacağım.
I'll treat you to sushi.
öğrenmeye başla
Size suşi ısmarlayacağım.
I'll visit him tomorrow.
öğrenmeye başla
Onu yarın ziyâret edeceğim.
I'll visit you tomorrow.
öğrenmeye başla
Sen yarın ziyaret edeceğim.
I'm a government worker.
öğrenmeye başla
Ben bir devlet işçisiyim.
I'm afraid for his life.
öğrenmeye başla
Onun hayatı için korkuyorum.
I'm afraid it will rain.
öğrenmeye başla
Maalesef yağmur yağacak.
I'm always under stress.
öğrenmeye başla
Her zaman stres altındayım.
I'm as hungry as a bear.
öğrenmeye başla
Ben ayı kadar açım.
I'm as strong as before.
öğrenmeye başla
Ben eskisi kadar güçlüyüm.
I'm chilled to the bone.
öğrenmeye başla
İliklerime kadar üşüdüm.
I'm worried about Tom.
öğrenmeye başla
Tom hakkında endişeliyim.
I'm done with my chores.
öğrenmeye başla
Ev işlerini bitirdim.
I'm faithful to my wife.
öğrenmeye başla
Ben karıma sadığım.
I'm fed up with English.
öğrenmeye başla
İngilizceden usandım.
I'm fine. How about you?
öğrenmeye başla
Ben iyiyim. Ya sen?
I'm glad you could come.
öğrenmeye başla
Senin gelebildiğine sevindim.
Glad you like it.
öğrenmeye başla
Ondan hoşlandığına memnun oldum.
I'm just looking around.
öğrenmeye başla
Etrafıma bakınıyorum.
I'm kind of tired today.
öğrenmeye başla
Bugün biraz yorgunum.
I'm looking for a house.
öğrenmeye başla
Bir ev arıyorum.
I'm not absolutely sure.
öğrenmeye başla
Kesinlikle emin değilim.
I'm no longer afraid.
öğrenmeye başla
Artık korkmuyorum.
I'm on the eighth floor.
öğrenmeye başla
Ben sekizinci kattayım.
It's nice meeting you.
öğrenmeye başla
Seninle tanıştığıma memnun oldum.
I'm proud of my brother.
öğrenmeye başla
Erkek kardeşimle gurur duyuyorum.
I'm seeing them tonight.
öğrenmeye başla
Bu gece onlarla görüşeceğim.
I'm sick of her excuses.
öğrenmeye başla
Onun mazeretlerinden bıktım.
I'm so hungry, I ate it.
öğrenmeye başla
Çok açım, onu yedim.
I'm so proud of my boys.
öğrenmeye başla
Benim erkek çocuklarımla gurur duyuyorum.
I'm sorry I was so rude.
öğrenmeye başla
Öyle kaba olduğum için özür dilerim.
I'm sorry to bother you.
öğrenmeye başla
Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
I'm sure of his success.
öğrenmeye başla
Ben onun başarısından eminim.
I'm sure you'll like it.
öğrenmeye başla
Ondan hoşlanacağından eminim.
I'm too sleepy to drive.
öğrenmeye başla
Araba süremeyecek kadar çok uykuluyum.
I'm very busy this week.
öğrenmeye başla
Ben bu hafta çok yoğunum.
I'm very short of money.
öğrenmeye başla
Çok parasızım.
I'm waiting for the bus.
öğrenmeye başla
Otobüs bekliyorum.
I'm willing to help him.
öğrenmeye başla
Ona yardım etmeye istekliyim.
I've been on sick leave.
öğrenmeye başla
Hastalık iznindeyim.
I've been there already.
öğrenmeye başla
Daha önce orada bulundum.
I've got too much to do.
öğrenmeye başla
Yapacak çok işim var.
I've had coffee already.
öğrenmeye başla
Zaten kahve içmiştim.
I've heard all about it.
öğrenmeye başla
Onun hakkında her şeyi duydum.
I've quit drinking beer.
öğrenmeye başla
Birayı bırakıyorum.
I'm off beer.
öğrenmeye başla
Bira içmeyi bıraktım.
Invite whoever you like.
öğrenmeye başla
Kimi istersen davet et.
Is eating raw eggs safe?
öğrenmeye başla
Çiğ yumurta yemek güvenli midir?
Is everything O.K. here?
öğrenmeye başla
Burada her şey yolunda mı?
Is he a friend of yours?
öğrenmeye başla
O senin bir arkadaşın mıdır?
Is her father a teacher?
öğrenmeye başla
Onun babası bir öğretmen mi?
Is it about ten o'clock?
öğrenmeye başla
Saat yaklaşık on mudur.
Is it safe to stay here?
öğrenmeye başla
Burada kalmak güvenli midir?
Is my explanation clear?
öğrenmeye başla
Benim açıklamam açık mıdır?
Is she any better today?
öğrenmeye başla
O bugün daha iyi mi?
Is that a picture of me?
öğrenmeye başla
O benim bir resmim mi?
Is that black bag yours?
öğrenmeye başla
O siyah çanta senin mi?
Is the fish still alive?
öğrenmeye başla
Balık hala canlı mı?
Is the school work hard?
öğrenmeye başla
Okul çalışması zor mu?
Is there any fresh news?
öğrenmeye başla
Hiç yeni haber var mı?
Is this a tax-free shop?
öğrenmeye başla
Bu vergisiz bir satış mağazası mı?
Is this camera for sale?
öğrenmeye başla
Bu kamera satılık mı?
Is this your book, Mike?
öğrenmeye başla
Bu senin kitabın mı, Mike?
Is this your son, Betty?
öğrenmeye başla
Bu senin oğlun mu, Betty?
It begins at six-thirty.
öğrenmeye başla
O, altı-otuz'da başlar.
It can be done in a day.
öğrenmeye başla
O, bir günde yapılabilir.
It happened by accident.
öğrenmeye başla
O, kazara oldu.
It has become very cold.
öğrenmeye başla
Çok soğuk oldu.
It has become very warm.
öğrenmeye başla
Çok sıcak oldu.
It is almost 12 o'clock.
öğrenmeye başla
Saat yaklaşık 12:00.
It is dark in that room.
öğrenmeye başla
O odada hava karanlık.
It is just five o'clock.
öğrenmeye başla
Saat tam beş.
It is likely to be fine.
öğrenmeye başla
O, muhtemelen iyi olacak.
It is our turn to laugh.
öğrenmeye başla
Gülme sırası bizde.
It is pretty cold today.
öğrenmeye başla
Bugün oldukça soğuk.
It is soft to the touch.
öğrenmeye başla
O yumuşaklık hissi veriyor.
It is sold by the pound.
öğrenmeye başla
O paundla satılır.
It is time to go to bed.
öğrenmeye başla
Yatma zamanı.
It is very hot at night.
öğrenmeye başla
Gece çok sıcaktır.
It kept snowing all day.
öğrenmeye başla
Bütün gün kar yağışı devam etti.
It may freeze next week.
öğrenmeye başla
Gelecek hafta dondurabilir.
It may rain around noon.
öğrenmeye başla
Öğle civarında yağmur yağabilir.
It may rain at any time.
öğrenmeye başla
Heran yağmur yağabilir.
It must be hard for you.
öğrenmeye başla
Senin için zor olmalı.
It needs to be repaired.
öğrenmeye başla
O tamir edilmeli.
It was a dangerous time.
öğrenmeye başla
O, tehlikeli bir zamandı.
It was a small incident.
öğrenmeye başla
O küçük bir kazaydı.
It was an exciting game.
öğrenmeye başla
O heyecan verici bir oyun.
Yesterday was cloudy.
öğrenmeye başla
Dün hava bulutluydu.
It was dark in the room.
öğrenmeye başla
Oda karanlıktı.
It was her that told me.
öğrenmeye başla
Bana söyleyen oydu.
It was her turn at last.
öğrenmeye başla
Sonunda onun sırasıydı.
It was quiet all around.
öğrenmeye başla
Heryer sessizdi.
It will be hot tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın sıcak olacak.
It will get warmer soon.
öğrenmeye başla
Yakında hava daha sıcak olacak.
Today is a good day.
öğrenmeye başla
Bugün güzel bir gün.
It's a pain in the neck.
öğrenmeye başla
O, boyunda bir ağrı.
It's all going to be OK.
öğrenmeye başla
Herşey iyi olacak.
It's all right with him.
öğrenmeye başla
Onunla işler yolunda.
It's all the same to me.
öğrenmeye başla
Hepsi bana uyar.
It's all the same to me.
öğrenmeye başla
Bana göre hepsi aynı.
It's almost six o'clock.
öğrenmeye başla
Saat neredeyse altı.
It's already cleared up.
öğrenmeye başla
O zaten açıklığa kavuşturulmuştur.
It's awfully cold today.
öğrenmeye başla
Hava bugün son derece soğuk.
It's been hot and humid.
öğrenmeye başla
Hava sıcak ve nemli.
It's entirely up to you.
öğrenmeye başla
O tamamen sana kalmış.
It's hard to please him.
öğrenmeye başla
Onu memnun etmek zor.
It's just another story.
öğrenmeye başla
O tamamen başka bir hikaye.
It's just what I wanted.
öğrenmeye başla
O tam benim istediğim.
It's nearly six o'clock.
öğrenmeye başla
Saat yaklaşık olarak altıdır.
It's no concern of mine.
öğrenmeye başla
O, beni ilgilendiren bir şey değil.
It's not worth the pain.
öğrenmeye başla
Zahmete deymez.
It's obvious he's wrong.
öğrenmeye başla
Onun hatalı olduğu açıktır.
It's safer to stay here.
öğrenmeye başla
Burada kalmak daha güvenlidir.
It's Tom I want to meet.
öğrenmeye başla
Görüşmek istediğim Tom'dur.
It's up to you to do it.
öğrenmeye başla
Onu yapmak sana kalmış.
It's very hot, isn't it?
öğrenmeye başla
Çok sıcak değil mi?
It's worth a try, right?
öğrenmeye başla
Denemeye değer, doğrumu?
It's your turn to drive.
öğrenmeye başla
Sürme sırası senin.
Jack doesn't drive fast.
öğrenmeye başla
Jack hızlı araba sürmez.
Jack doesn't drive fast.
öğrenmeye başla
Jack hızlı sürmez.
Jackson was a rough man.
öğrenmeye başla
Jackson, kaba bir adamdı.
Japan has to import oil.
öğrenmeye başla
Japonya petrol ithal ediyor.
Japan is a rich country.
öğrenmeye başla
Japonya, zengin bir ülkedir.
Jean and Kate are twins.
öğrenmeye başla
Jean ve Kate ikizler.
Jean and Kate are twins.
öğrenmeye başla
Jean and Kate ikizler.
Jefferson remained calm.
öğrenmeye başla
Jefferson sakin kaldı.
Jill is engaged to Jack.
öğrenmeye başla
Jill Jack'le nişanlıdır.
Jim runs as fast as Ron.
öğrenmeye başla
Jim Ron kadar hızlı koşar.
Jim will not come today.
öğrenmeye başla
Jim bugün gelmeyecek.
John became a policeman.
öğrenmeye başla
John bir polis oldu.
John hit me on the head.
öğrenmeye başla
John bana kafamdan vurdu.
John is an American boy.
öğrenmeye başla
John Amerikalı bir çocuk.
John kept the door open.
öğrenmeye başla
John kapıyı açık bıraktı.
John listened carefully.
öğrenmeye başla
John dikkatle dinledi.
Just look in the mirror.
öğrenmeye başla
Sadece aynaya bak.
Keep a close eye on him.
öğrenmeye başla
Onu yakından gözle.
Keep an eye on the bags.
öğrenmeye başla
Çantaya göz kulak olun.
Keep away from the fire.
öğrenmeye başla
Ateşten uzak durun.
Keep it in a cool place.
öğrenmeye başla
Onu serin bir yerde tut.
Kelly eats like a horse.
öğrenmeye başla
Kelly bir at gibi yer.
Kelly will appear on TV.
öğrenmeye başla
Kelly TV'da çıkacak.
Ken is an eager student.
öğrenmeye başla
Ken hevesli bir öğrenci.
Ken is good at swimming.
öğrenmeye başla
Ken yüzmede iyidir.
Ken is older than Seiko.
öğrenmeye başla
Ken Seiko'dan daha yaşlı.
Ken is quite an athlete.
öğrenmeye başla
Ken oldukça iyi bir atlet.
Ken must be home by now.
öğrenmeye başla
Ken şimdiye kadar evde olmalı.
Kennedy Airport, please.
öğrenmeye başla
Kennedy Havaalanı, lütfen.
Kumi did not make a box.
öğrenmeye başla
Kumi bir kutu yapmadı.
Kyoto is worth visiting.
öğrenmeye başla
Kyoto ziyaret etmeye değer.
Let me have a cigarette.
öğrenmeye başla
Ben bir sigara içeyim.
Let me have a try at it.
öğrenmeye başla
Onu denememe izin verin.
Let me introduce myself.
öğrenmeye başla
Kendimi tanıtmama izin verin.
Let me join in the game.
öğrenmeye başla
Oyuna katılmama izin verin.
Let me know the details.
öğrenmeye başla
Bana ayrıntıları bildirin.
Let me show you the way.
öğrenmeye başla
Size yolu göstereyim.
Let's agree to disagree.
öğrenmeye başla
Tartışmayı bırakalım ve birbirimizin fikirlerine tolere edelim.
Let's always be friends.
öğrenmeye başla
Her zaman arkadaş olalım.
Let's ask if it is true.
öğrenmeye başla
Onun doğru olup olmadığını soralım.
Let's drop by his house.
öğrenmeye başla
Geçerken onun evine uğrayalım.
Let's make a phone call.
öğrenmeye başla
Bir telefon görüşmesi yapalım.
Let's sing a happy song.
öğrenmeye başla
Mutlu bir şarkı söyleyelim.
Let's stay here tonight.
öğrenmeye başla
Bu gece burada kalalım.
Lincoln agreed to do so.
öğrenmeye başla
Lincoln öyle yapmak için anlaştı.
Lincoln liked this plan.
öğrenmeye başla
Lincoln bu planı sevdi.
Lincoln opposed slavery.
öğrenmeye başla
Lincoln köleliğe karşı çıktı.
Lincoln's plan was good.
öğrenmeye başla
Lincoln'un planı iyiydi.
London must be cold now.
öğrenmeye başla
Londra şimdi soğuk olmalı.
Look at that big hammer.
öğrenmeye başla
Şu büyük çekice bak.
Look at the setting sun.
öğrenmeye başla
Batan güneşe bak.
Love can mend your life.
öğrenmeye başla
Aşk, hayatınızı düzeltebilir.
Lovely sunset, isn't it?
öğrenmeye başla
Güzel gün batımı, değil mi?
Luck turned in my favor.
öğrenmeye başla
Şans benim lehine döndü.
Lucy is certain to come.
öğrenmeye başla
Lucy kesin gelecek.
Make it a little bigger.
öğrenmeye başla
Sesini biraz açın.
Manpower was no problem.
öğrenmeye başla
İnsan gücü, hiç sorun değildi.
Many could not hear him.
öğrenmeye başla
Çoğu onu duyamıyordu.
Many of the people died.
öğrenmeye başla
İnsanların birçoğu öldü.
Mary can speak Japanese.
öğrenmeye başla
Mary Japonca konuşabiliyor.
Mary can speak Japanese.
öğrenmeye başla
Mary Japonca konuşabilir.
Mary has just come home.
öğrenmeye başla
Mary daha yeni eve geldi.
Mary is Tom's secretary.
öğrenmeye başla
Mary Tom'un sekreteridir.
Mary needs a dozen eggs.
öğrenmeye başla
Mary'nin bir düzine yumurtaya ihtiyacı vardır.
Mary offered Tom a gift.
öğrenmeye başla
Mary Tom'a bir hediye önerdi.
May I ask you something?
öğrenmeye başla
Sana bir şey sorabilir miyim?
May I borrow your knife?
öğrenmeye başla
Bıçağını ödünç alabilir miyim?
May I call you tomorrow?
öğrenmeye başla
Yarın seni arayabilir miyim?
May I go out for a walk?
öğrenmeye başla
Yürüyüş için dışarı çıkabilir miyim?
May I hang up your coat?
öğrenmeye başla
Ceketini asabilir miyim?
May I have a cup of tea?
öğrenmeye başla
Bir fincan çay alabilir miyim?
May I see the timetable?
öğrenmeye başla
Tarifeyi görebilir miyim?
Can I see the wine list?
öğrenmeye başla
Şarap listesini görebilir miyim?
May I see your passport?
öğrenmeye başla
Pasaportunuzu görebilir miyim?
May I speak to Mr. Sato?
öğrenmeye başla
Bay Sato için konuşabilir miyim?
May I take a rain check?
öğrenmeye başla
Hakkımı daha sonra kullanabilir miyim?
May I take your picture?
öğrenmeye başla
Resmini çekebilir miyim?
May I talk to Mr. Brown?
öğrenmeye başla
Bay Brown ile konuşabilir miyim?
May I talk to Ms. Brown?
öğrenmeye başla
Bayan Brown'la konuşabilir miyim?
May I talk to Ms. Brown?
öğrenmeye başla
Bayan Brown ile konuşabilir miyim?
Mayuko denied the rumor.
öğrenmeye başla
Mayuko söylentiyi yalanladı.
Meg colored the picture.
öğrenmeye başla
Meg resmi boyadı.
Miss Young is very kind.
öğrenmeye başla
Bayan Young çok nazik.
Molly has a big clock.
öğrenmeye başla
Molly'nin büyük bir saati var.
Money is not everything.
öğrenmeye başla
Para herşey değildir.
Most boys know his name.
öğrenmeye başla
Birçok çocuklar onun adını bilir.
Most boys like baseball.
öğrenmeye başla
Birçok çocuklar basketbolu sever.
My answer matches yours.
öğrenmeye başla
Benim cevabım sizinkiyle uyuşuyor.
My arm is hurting badly.
öğrenmeye başla
Kolum kötü ağrıyor.
My body itches all over.
öğrenmeye başla
Vücudumun her yeri kaşınıyor.
My brother doesn't swim.
öğrenmeye başla
Erkek kardeşim yüzmez.
My brother is very tall.
öğrenmeye başla
Benim erkek kardeşim çok uzun.
My brother must be sick.
öğrenmeye başla
Erkek kardeşim hasta olmalı.
My camera is waterproof.
öğrenmeye başla
Benim fotoğraf makinem sugeçirmez.
My daughter is a tomboy.
öğrenmeye başla
Kızkardeşim bir erkek gibidir.
My father is very tired.
öğrenmeye başla
Babam çok yorgun.
My father likes his job.
öğrenmeye başla
Babam işini seviyor.
My father seldom smokes.
öğrenmeye başla
Babam nadiren sigara içer.
My friends aren't young.
öğrenmeye başla
Arkadaşlarım genç değildir.
My friends call me Beth.
öğrenmeye başla
Arkadaşlarım bana Beth diyorlar.
My friends call me Beth.
öğrenmeye başla
Arkadaşlarım bana Beth derler.
My front tooth fell out.
öğrenmeye başla
Benim ön dişim düştü.
My major is agriculture.
öğrenmeye başla
Benim asıl branşım tarımdır.
My mother gets up early.
öğrenmeye başla
Annem erken kalkar.
My mother isn't at home.
öğrenmeye başla
Annem evde yok.
My mother made me a bag.
öğrenmeye başla
Annem bana bir çanta yaptı.
My mother made me study.
öğrenmeye başla
Annem beni çalıştırdı.
My mother must be angry.
öğrenmeye başla
Annem kızgın olmalı.
My mother speaks slowly.
öğrenmeye başla
Annem yavaş yavaş konuşur.
My plan is to buy a car.
öğrenmeye başla
Benim planım bir araba satın almak.
My room has two windows.
öğrenmeye başla
Odamın iki penceresi vardır.
My shoes need polishing.
öğrenmeye başla
Ayakkabılarım cilalanmalı.
My shoulders feel stiff.
öğrenmeye başla
Benim omuzlarım sert.
My sister has been sick.
öğrenmeye başla
Kız kardeşim hasta.
My sister has long legs.
öğrenmeye başla
Kız kardeşimin uzun bacakları var.
My stomach is grumbling.
öğrenmeye başla
Midem gurluyor...
My strength is all gone.
öğrenmeye başla
Benim gücümün hepsi gitti.
My uncle came to see me.
öğrenmeye başla
Amcam beni görmek için geldi.
My uncle died of cancer.
öğrenmeye başla
Amcam kanserden öldü.
My uncle gave me a book.
öğrenmeye başla
Amcam bana bir kitap verdi.
My uncle made a fortune.
öğrenmeye başla
Amcam bir servet yaptı.
My wife loves apple pie.
öğrenmeye başla
Eşim elmalı tartı seviyor.
My wife works part time.
öğrenmeye başla
Karım kısa süreli çalışıyor.
Nancy is afraid of dogs.
öğrenmeye başla
Nancy, köpeklerden korkar.
Nara is a very old city.
öğrenmeye başla
Nara, çok eski bir şehirdir.
Nara is as old as Kyoto.
öğrenmeye başla
Nara Kyoto kadar eski.
Never press this button.
öğrenmeye başla
Bu düğmeye asla basmayın.
Nixon became very angry.
öğrenmeye başla
Nixon çok kızdı.
No one came except Mary.
öğrenmeye başla
Mary hariç kimse gelmedi.
No one knows the answer.
öğrenmeye başla
Hiç kimse cevabı bilmiyor.
No one knows the reason.
öğrenmeye başla
Kimse sebebini bilmiyor.
No one ran ahead of him.
öğrenmeye başla
Hiç kimse onun önünde koşmadı.
No one voted against it.
öğrenmeye başla
Hiç kimse ona karşı oy kullanmadı.
No students were absent.
öğrenmeye başla
Hiçbir öğrenci eksik değildi.
No, thank you. I'm full.
öğrenmeye başla
Hayır, teşekkür ederim. Tokum.
Nobody came to help him.
öğrenmeye başla
Ona yardım etmek için kimse gelmedi.
Nobody can ever help me.
öğrenmeye başla
Kimse bana asla yardımcı olamaz.
Nobody likes a wise guy.
öğrenmeye başla
Kimse bir bilge adamı sevmez.
Not every bird can sing.
öğrenmeye başla
Her kuş ötemez.
Oil will float on water.
öğrenmeye başla
Yağ suda yüzer.
Open the window, please.
öğrenmeye başla
Pencereyi aç lütfen.
Our first class is math.
öğrenmeye başla
Birinci dersimiz matematiktir.
Our flight was canceled.
öğrenmeye başla
Uçuşumuz iptal edildi.
Our guests have arrived.
öğrenmeye başla
Misafirlerimiz vardılar.
Our son died in the war.
öğrenmeye başla
Oğlumuz savaşta öldü.
Paper is made from wood.
öğrenmeye başla
Kağıt ağaçtan yapılır.
Pardon me for saying so.
öğrenmeye başla
Öyle söylediğim için beni affet.
Paul offered a new plan.
öğrenmeye başla
Paul, yeni bir plan sundu.
Playing baseball is fun.
öğrenmeye başla
Beyzbol oynamak eğlencelidir.
Please answer the phone.
öğrenmeye başla
Lütfen telefona cevap ver.
Please ask someone else.
öğrenmeye başla
Lütfen başka birine sor.
Please bring me my bill.
öğrenmeye başla
Lütfen bana fatura getirin.
Please bring the others.
öğrenmeye başla
Lütfen diğerlerini getir.
Please buy a few apples.
öğrenmeye başla
Lütfen birkaç elma satın alın.
Please buy me this book.
öğrenmeye başla
Lütfen bana bu kitabı al.
Please call in a doctor.
öğrenmeye başla
Lütfen bir doktor çağırın.
Please call me a doctor.
öğrenmeye başla
Lütfen bana bir doktor çağır.
Please call me up later.
öğrenmeye başla
Daha sonra beni arayın.
Please close the window.
öğrenmeye başla
Lütfen pencereyi kapat.
Please come next Friday.
öğrenmeye başla
Lütfen önümüzdeki Cuma gel.
Please come to my house.
öğrenmeye başla
Lütfen evime gel.
Please contact me later.
öğrenmeye başla
Lütfen daha sonra benimle irtibata geçiniz.
Please delete this file.
öğrenmeye başla
Lütfen bu dosyayı silin.
Please give me a coffee.
öğrenmeye başla
Lütfen bana bir kahve ver.
Please give me this pen.
öğrenmeye başla
Lütfen bu kalemi bana ver.
Please insert your card.
öğrenmeye başla
Lütfen kartını sok.
Please keep me informed.
öğrenmeye başla
Beni haberdar edin.
Please keep this secret.
öğrenmeye başla
Lütfen bu sırrı sakla.
Please leave right away.
öğrenmeye başla
Lütfen hemen terkedin.
Please lend me this pen.
öğrenmeye başla
Lütfen, kalemi bana ödünç verebilir misin?
Please lend me your car.
öğrenmeye başla
Lütfen arabanı bana ödünç ver.
Please let go of my arm.
öğrenmeye başla
Lütfen kolumu bırak.
Please listen carefully.
öğrenmeye başla
Lütfen dikkatle dinleyin.
Please make me some tea.
öğrenmeye başla
Lütfen bana biraz çay yapın.
Please make way for him.
öğrenmeye başla
Lütfen ona yol verin.
Please pass me the salt.
öğrenmeye başla
Lütfen tuzu bana uzat.
Please put on this gown.
öğrenmeye başla
Lütfen bu geceliği giy.
Please say hello to her.
öğrenmeye başla
Lütfen ona selam söyle.
Please say it once more.
öğrenmeye başla
Lütfen onu bir kez daha söyleyin.
Please send me a letter.
öğrenmeye başla
Lütfen bana bir mektup gönder.
Please show me your bag.
öğrenmeye başla
Lütfen bana çantanızı gösterin.
Please teach me English.
öğrenmeye başla
Lütfen bana İngilizce öğret.

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.