Turkish sentences from Tatoeba 12

 0    1.000 flashcards    aleksandra.eska
mp3 indir Baskı oynamak kendini kontrol et
 
soru cevap
Please tell me about it.
öğrenmeye başla
Lütfen bana ondan bahset.
Please tell Tom to wait.
öğrenmeye başla
Lütfen Tom'a beklemesini söyle.
Please turn off the gas.
öğrenmeye başla
Lütfen gazı kapa.
Please write with a pen.
öğrenmeye başla
Lütfen bir kalem ile yaz.
Production fell rapidly.
öğrenmeye başla
Üretim hızla düştü.
Promises should be kept.
öğrenmeye başla
Sözler tutulmalıdır.
Push the button, please.
öğrenmeye başla
Butona basın, lütfen.
Put it back on the desk.
öğrenmeye başla
Onu masaya geri koy.
Put the garbage outside.
öğrenmeye başla
Çöpü dışarı koyun.
Put your books in order.
öğrenmeye başla
Kitaplarınızı düzeltin.
Rosa Parks was arrested.
öğrenmeye başla
Rosa Parks tutuklandı.
Sam, what are you doing?
öğrenmeye başla
Sam, ne yapıyorsun?
School begins in spring.
öğrenmeye başla
Okul baharda başlar.
Seven is a lucky number.
öğrenmeye başla
Yedi şanslı bir sayıdır.
She aimed at the target.
öğrenmeye başla
O, hedefe nişan aldı.
She always looked happy.
öğrenmeye başla
O her zaman mutlu görünüyordu.
She always smiles at me.
öğrenmeye başla
O her zaman bana gülümsüyor.
She and I usually agree.
öğrenmeye başla
O ve Ben genellikle aynı fikirdeyiz.
She answered with a nod.
öğrenmeye başla
O başını öne eğerek cevap verdi.
She approved of my plan.
öğrenmeye başla
O benim planımı onayladı.
She asked him questions.
öğrenmeye başla
O, ona sorular sordu.
She asked me a question.
öğrenmeye başla
O bana bir soru sordu.
She bent over the child.
öğrenmeye başla
O, çocuğun üzerine eğildi.
She bought a dozen eggs.
öğrenmeye başla
O, bir düzine yumurta satın aldı.
She bought him a camera.
öğrenmeye başla
Ona bir kamera satın aldı.
She bought him a ticket.
öğrenmeye başla
Ona bir bilet satın aldı.
She called her bear Ted.
öğrenmeye başla
Ona ayısını Ted olarak çağırdı.
She came here to see me.
öğrenmeye başla
O buraya beni görmeye geldi.
She came with good news.
öğrenmeye başla
O iyi haberle geldi.
She changed the subject.
öğrenmeye başla
O konuyu değiştirdi.
She chose the red dress.
öğrenmeye başla
O kırmızı elbiseyi seçti
She didn't need to come.
öğrenmeye başla
Onun gelmesine gerek yoktu.
She doesn't like soccer.
öğrenmeye başla
O futbolu sevmez.
She doesn't speak to me.
öğrenmeye başla
O benimle konuşmuyor.
She drank a cup of milk.
öğrenmeye başla
O bir bardak süt içti.
She easily catches cold.
öğrenmeye başla
O kolayca soğuk alır.
She forced him to do it.
öğrenmeye başla
O, onu yapması için onu zorladı.
She forgot to write him.
öğrenmeye başla
O ona yazmayı unuttu.
She gave a vague answer.
öğrenmeye başla
O belirsiz bir cevap verdi.
She gave birth to twins.
öğrenmeye başla
O, ikiz doğurdu.
She gave me a shy smile.
öğrenmeye başla
O bana utangaç bir gülümseme verdi.
She gave us lots to eat.
öğrenmeye başla
O bize yiyecek çok şey verdi.
She got ready for lunch.
öğrenmeye başla
O öğle yemeği için hazırdı.
She got wet to the skin.
öğrenmeye başla
O, iliklerine kadar ıslanmıştı.
She hardly ate anything.
öğrenmeye başla
O çok az şey yedi.
She has a bad head cold.
öğrenmeye başla
O kötü şekilde kafasını üşütmüş.
She has attractive eyes.
öğrenmeye başla
Onun çekici gözleri var.
She has gone to America.
öğrenmeye başla
O Amerika'ya gitti
She has large blue eyes.
öğrenmeye başla
Onun büyük mavi gözleri var.
She has plenty of books.
öğrenmeye başla
Onun bol kitapları var.
She has to stop smoking.
öğrenmeye başla
O sigarayı bırakmak zorundadır.
She hates green peppers.
öğrenmeye başla
O, yeşil biberlerden nefret ediyor.
She ignored him all day.
öğrenmeye başla
O onu bütün gün görmezden geldi.
She is a charming woman.
öğrenmeye başla
O büyüleyici bir kadındır.
She is a cheerful giver.
öğrenmeye başla
O neşeli bir verici.
She is a friend of mine.
öğrenmeye başla
O benim bir arkadaşım.
She is a regular beauty.
öğrenmeye başla
O düzenli bir güzellik.
She is a selfish person.
öğrenmeye başla
O bencil bir kişidir.
She is a stranger to me.
öğrenmeye başla
O benim için bir yabancıdır.
She is a very kind girl.
öğrenmeye başla
O çok nazik bir kız.
She is a wonderful wife.
öğrenmeye başla
O harika bir eştir.
She is an expert typist.
öğrenmeye başla
O bir uzman daktilocu.
She is as busy as a bee.
öğrenmeye başla
O bir arı kadar meşguldür.
She is as young as I am.
öğrenmeye başla
O, benim kadar genç.
She is as young as I am.
öğrenmeye başla
O benim kadar gençtir.
She is blackmailing him.
öğrenmeye başla
O ona şantaj yapıyor.
She is down with a cold.
öğrenmeye başla
O soğuk algınlığından hasta oldu.
She is dressed in white.
öğrenmeye başla
O beyaz giymiş.
She is eighteen at most.
öğrenmeye başla
O en çok on sekizdir.
She is getting prettier.
öğrenmeye başla
O güzelleşiyor.
She is good at swimming.
öğrenmeye başla
O, yüzmede iyidir.
She is good at swimming.
öğrenmeye başla
O yüzmede iyidir.
He's eating lunch now.
öğrenmeye başla
O şimdi öğle yemeği yiyor.
She is his present wife.
öğrenmeye başla
O onun şimdiki eşi.
She is in a green dress.
öğrenmeye başla
O yeşil bir elbise giymişti.
She is in her hotel now.
öğrenmeye başla
O şimdi otelinde.
She is in love with him.
öğrenmeye başla
O ona aşıktır.
She is listening to him.
öğrenmeye başla
O onu dinliyor.
She is not always happy.
öğrenmeye başla
O her zaman mutlu değildir.
She is off duty tonight.
öğrenmeye başla
O bu gece izinli.
She is out on an errand.
öğrenmeye başla
O bir iş için dışarı gitti.
She is proud of her son.
öğrenmeye başla
O, oğlu ile gurur duymaktadır.
She is very hardworking.
öğrenmeye başla
O çok çalışkan.
He's very intelligent.
öğrenmeye başla
O çok zeki.
She is wearing a brooch.
öğrenmeye başla
O bir broş takıyor.
She kept silent all day.
öğrenmeye başla
O tüm gün sessiz kaldı.
She knocked on the door.
öğrenmeye başla
O kapıyı çaldı.
She knows many proverbs.
öğrenmeye başla
O birçok atasözleri bilir.
She lay awake all night.
öğrenmeye başla
O bütün gece uyanık yattı.
She liked him right off.
öğrenmeye başla
O, onu hemen sevdi.
She likes to read books.
öğrenmeye başla
O kitap okumayı seviyor.
She likes to walk alone.
öğrenmeye başla
O yalnız yürümeyi sever.
She lived a lonely life.
öğrenmeye başla
Yalnız bir hayat yaşadı.
She made a bet with him.
öğrenmeye başla
O onunla bir bahse girdi.
She made him a new coat.
öğrenmeye başla
O ona yeni bir ceket yaptı.
She made him a new suit.
öğrenmeye başla
O ona yeni bir takım yaptı.
She makes a good living.
öğrenmeye başla
O iyi bir yaşam sağlamaktadır.
She may spill the beans.
öğrenmeye başla
O, ağzından kaçırabilir.
She must be forty or so.
öğrenmeye başla
O kırk ya da yaklaşık olmalı.
She prefers quiet music.
öğrenmeye başla
O, sakin müziği tercih ediyor.
She said she had a cold.
öğrenmeye başla
O, soğuk algınlığı olduğunu söyledi.
She sat on a hard chair.
öğrenmeye başla
O sert bir sandalyeye oturdu.
She scared the cat away.
öğrenmeye başla
O, kediyi korkutup kaçırdı.
She sent him a postcard.
öğrenmeye başla
O ona bir kartpostal gönderdi.
She shooed him outdoors.
öğrenmeye başla
O onu dışarı kışkışladı.
She showed me her album.
öğrenmeye başla
O, bana albümünü gösterdi.
She shuddered with cold.
öğrenmeye başla
O, soğuktan titriyordu.
She speaks Spanish well.
öğrenmeye başla
O, iyi İspanyolca konuşur.
She spoke Japanese well.
öğrenmeye başla
O, Japoncayı iyi konuştu.
She struggled to get up.
öğrenmeye başla
O kalkmak için çabaladı.
She studies mathematics.
öğrenmeye başla
O matematik eğitimi alıyor.
She supports her family.
öğrenmeye başla
O, ailesini destekler.
She telephoned just now.
öğrenmeye başla
O şimdi telefon etti.
She told me where to go.
öğrenmeye başla
O bana nereye gideceğini söyledi.
She took care of my dog.
öğrenmeye başla
O, benim köpeğime baktı.
She took him to the zoo.
öğrenmeye başla
O onu hayvanat bahçesine götürdü.
She took me by surprise.
öğrenmeye başla
O beni gafil avladı.
She turned on the light.
öğrenmeye başla
O, lambayı açtı.
She used to be diligent.
öğrenmeye başla
O çalışkandı.
She usually wears jeans.
öğrenmeye başla
O genellikle kot pantolon giyer.
She visited the teacher.
öğrenmeye başla
O, öğretmeni ziyaret etti.
She walked in the woods.
öğrenmeye başla
O, ormanda yürüdü.
She wants to keep a cat.
öğrenmeye başla
O, bir kedi bakmak istiyor.
She was about to go out.
öğrenmeye başla
O, dışarı çıkmak üzereydi.
She was aching all over.
öğrenmeye başla
Onun her tarafı ağrıyordu.
She was dressed in wool.
öğrenmeye başla
O yünlü giyinmişti.
She was in a silk dress.
öğrenmeye başla
O ipek bir elbise giymişti.
She was late once again.
öğrenmeye başla
Bir kez daha geç kalmıştı.
She witnessed the crime.
öğrenmeye başla
O, suça tanık oldu.
She wore a simple dress.
öğrenmeye başla
O sade bir elbise giymişti.
She wouldn't let him in.
öğrenmeye başla
O, onun içeri girmesine izin vermezdi.
She'll love him forever.
öğrenmeye başla
O onu sonsuza dek sevecek.
She'll make a good wife.
öğrenmeye başla
O iyi bir eş olacaktır.
She'll try it once more.
öğrenmeye başla
O onu bir kez daha deneyecek.
She's a soccer champion.
öğrenmeye başla
O bir futbol şampiyonudur.
She's not young, is she?
öğrenmeye başla
O, genç değil, değil mi?
Should I fill it in now?
öğrenmeye başla
Onu şimdi doldurmalı mıyım?
Show me another example.
öğrenmeye başla
Bana bir örnek daha göster.
Shut the door, will you?
öğrenmeye başla
Kapıyı kapatacak mısın?
Slavery was legal there.
öğrenmeye başla
Kölelik orada yasal idi.
Smith was an honest man.
öğrenmeye başla
Smith dürüst bir adamdı.
Some people like danger.
öğrenmeye başla
Bazı insanlar tehlike severler.
Someone broke my camera.
öğrenmeye başla
Birisi kameramı bozdu.
Someone is watching you.
öğrenmeye başla
Biri seni gözlüyor.
Someone is watching you.
öğrenmeye başla
Birisi sizi izliyor.
Someone stole my wallet.
öğrenmeye başla
Birisi cüzdanımı çaldı.
Sorry, we're full today.
öğrenmeye başla
Üzgünüm, bugün doluyuz.
Spell your name, please.
öğrenmeye başla
İsmini hecele, lütfen.
Steel traps are illegal.
öğrenmeye başla
Çelik tuzakları yasadışıdır.
Steve did not come home.
öğrenmeye başla
Steve eve gelmedi.
Steve looked very happy.
öğrenmeye başla
Steve çok mutlu görünüyordu.
Stop speaking right now.
öğrenmeye başla
Derhal konuşmayı kes.
Study English every day.
öğrenmeye başla
Her gün İngilizce çalış.
Swimming is easy for me.
öğrenmeye başla
Yüzme, benim için kolaydır.
Sydney is far from here.
öğrenmeye başla
Sydney buradan çok uzak.
Sydney is far from here.
öğrenmeye başla
Sydney buradan uzak.
Take a look at this map.
öğrenmeye başla
Bu haritaya bir göz at.
Take care of yourselves!
öğrenmeye başla
Kendinize dikkat edin!
Take heed of her advice.
öğrenmeye başla
Onun tavsiyesine dikkat et.
Take things as they are.
öğrenmeye başla
Şeyleri olduğu gibi kabul al.
Take this box away soon.
öğrenmeye başla
Bu kutuyu kısa zamanda götür.
Take whichever you like.
öğrenmeye başla
Hoşlandığın herhangi birini al.
Take whichever you want.
öğrenmeye başla
İstediğiniz her hangi birisini alın.
Taro died two years ago.
öğrenmeye başla
Taro iki yıl önce öldü.
Taro is not always here.
öğrenmeye başla
Taro her zaman burada değil.
Taro, could you help me?
öğrenmeye başla
Taro, sen bana yardım edebilir misin?
Tell me about your plan.
öğrenmeye başla
Bana planından bahset.
Tell me where she lives.
öğrenmeye başla
Bana onun nerede yaşadığını söyle.
Tell us what to do next.
öğrenmeye başla
Bize sonra ne yapacağımızı söyle.
Texas borders on Mexico.
öğrenmeye başla
Teksas Meksika'ya sınırdır.
Thank you for listening.
öğrenmeye başla
Dinlediğiniz için teşekkür ederiz.
Thank you for your time.
öğrenmeye başla
Zamanınız için teşekkür ederim.
That book is a new book.
öğrenmeye başla
O kitap yeni bir kitaptır.
That boy has black hair.
öğrenmeye başla
O çocuk siyah saçlı.
That boy is his brother.
öğrenmeye başla
O çocuk, onun erkek kardeşi.
That boy is intelligent.
öğrenmeye başla
O çocuk zeki.
That coffee smells good.
öğrenmeye başla
O kahve güzel kokuyor.
That couldn't be helped.
öğrenmeye başla
Ona yardım edilemedi.
That dog runs very fast.
öğrenmeye başla
Bu köpek çok hızlı koşar.
That factory makes toys.
öğrenmeye başla
O fabrika oyuncaklar yapar.
That mine has shut down.
öğrenmeye başla
O maden kapandı.
That painting is a copy.
öğrenmeye başla
O resim bir kopyadır.
That sounds interesting.
öğrenmeye başla
O, ilginç görünüyor.
That watch is very nice.
öğrenmeye başla
Şu saat çok hoş.
That woman has two bags.
öğrenmeye başla
O kadının iki çantası var.
That would be difficult.
öğrenmeye başla
O zor olurdu.
That's a bad day for me.
öğrenmeye başla
Benim için kötü bir gün.
That's a bright idea.
öğrenmeye başla
O parlak bir fikir.
That's absolutely right.
öğrenmeye başla
O, kesinlikle doğru.
That's altogether wrong.
öğrenmeye başla
O tamamen yanlış.
That's beside the point.
öğrenmeye başla
Onun konuyla ilgisi yok.
That's enough for today.
öğrenmeye başla
Bugün için yeterlidir.
That's exactly my point.
öğrenmeye başla
Tam olarak demek istediğim odur.
That's not Jack's fault.
öğrenmeye başla
O, Jack'in hatası değil.
That's not what I heard.
öğrenmeye başla
Duyduğum o değil.
You're very kind.
öğrenmeye başla
Çok naziksiniz.
That's why he got angry.
öğrenmeye başla
Onun öfkelenmesinin nedeni odur.
The appeal was rejected.
öğrenmeye başla
Başvuru reddedildi.
The army had to retreat.
öğrenmeye başla
Ordu geri çekilmek zorunda kaldı.
The baby began to crawl.
öğrenmeye başla
Bebek emeklemeye başladı.
The baby can't walk yet.
öğrenmeye başla
Bebek henüz yürüyemiyor.
The baby cried for milk.
öğrenmeye başla
Bebek süt için ağladı.
The baby is fast asleep.
öğrenmeye başla
Bebek derin uykuda.
The baby started to cry.
öğrenmeye başla
Bebek ağlamaya başladı.
The baby stopped crying.
öğrenmeye başla
Bebek ağlamayı kesti.
The balloons are bright.
öğrenmeye başla
Balonlar ışıl ışıllar.
The bird is in its nest.
öğrenmeye başla
Kuş yuvasında.
The box is almost empty.
öğrenmeye başla
Kutu neredeyse boş.
The box was almost full.
öğrenmeye başla
Kutu neredeyse doluydu.
The boy feared the dark.
öğrenmeye başla
Çocuk karanlıktan korktu.
The boy lay on the sofa.
öğrenmeye başla
Çocuk kanepeye uzandı.
The broken doll is mine.
öğrenmeye başla
Kırık bebek benim.
The buffalo were killed.
öğrenmeye başla
Bizonlar öldürüldü.
The bus hasn't come yet.
öğrenmeye başla
Otobüs henüz gelmedi.
The candle has gone out.
öğrenmeye başla
Mum söndü.
The car battery is dead.
öğrenmeye başla
Akü ölü.
The car bumped the tree.
öğrenmeye başla
Araba ağaca çarptı.
The castle is beautiful.
öğrenmeye başla
Kale güzeldir.
The cat arched its back.
öğrenmeye başla
Kedi sırtını kabarttı.
The cat caught the rats.
öğrenmeye başla
Kedi sıçanları yakaladı.
The cat ran up the tree.
öğrenmeye başla
Kedi ağaca tırmandı.
The charge was not true.
öğrenmeye başla
Suçlama doğru değildi.
The cup is made of gold.
öğrenmeye başla
Bu kupa altından yapılmıştır.
The curtain caught fire.
öğrenmeye başla
Perde ateş aldı.
The Czar was overthrown.
öğrenmeye başla
Çar devrildi.
The desk drawer is open.
öğrenmeye başla
Masa çekmecesi açık.
The doctor is concerned.
öğrenmeye başla
Doktor ilgilidir.
The dog is on the chair.
öğrenmeye başla
Köpek sandalyenin üstünde.
The dog ran after a fox.
öğrenmeye başla
Köpek bir tilkiyi kovaladı.
The dog walked backward.
öğrenmeye başla
Köpek geriye doğru yürüdü.
The door is opening now.
öğrenmeye başla
Kapı şimdi açılıyor.
The door would not open.
öğrenmeye başla
Kapı açılmazdı.
The doorbell is ringing.
öğrenmeye başla
Kapı zili çalıyor.
The engine doesn't work.
öğrenmeye başla
Motor çalışmaz.
The facts are not clear.
öğrenmeye başla
Gerçekler açık değildir.
The front door was open.
öğrenmeye başla
Ön kapı açıktı.
The furniture was dusty.
öğrenmeye başla
Mobilya tozluydu.
The game was called off.
öğrenmeye başla
Oyun iptal edildi.
The game was rained out.
öğrenmeye başla
Oyun yağmurdan dolayı durduruldu.
The grass needs cutting.
öğrenmeye başla
Otlar kesilmeli.
The guests are all gone.
öğrenmeye başla
Misafirlerin hepsi gittiler.
The hen has laid an egg.
öğrenmeye başla
Tavuk bir yumurta yumurtladı.
The hotel is down there.
öğrenmeye başla
Otel oradadır.
The house has been sold.
öğrenmeye başla
Ev satıldı.
The house was ablaze.
öğrenmeye başla
Ev alevler içindeydi.
The Indians were hungry.
öğrenmeye başla
Kızılderililer açtı.
The jet landed at Tokyo.
öğrenmeye başla
Jet Tokyo'da indi.
The job is a lot of fun.
öğrenmeye başla
Çok eğlenceli iş.
The lady is over eighty.
öğrenmeye başla
Bayan seksenin üzerinde.
The letter made her sad.
öğrenmeye başla
Mektup onu üzdü.
The man groaned in pain.
öğrenmeye başla
Adam acı içinde inledi.
The man is all but dead.
öğrenmeye başla
Adam ölüden başka birşey değil.
The man is eating bread.
öğrenmeye başla
Adam ekmek yiyor.
The moon is already out.
öğrenmeye başla
Ay zaten çıktı.
The nation was at peace.
öğrenmeye başla
Ulus barış halindeydi.
The news made her happy.
öğrenmeye başla
Haber onu mutlu yaptı.
The news made her happy.
öğrenmeye başla
Haberler onu sevindirdi.
The news made him happy.
öğrenmeye başla
Haber onu mutlu etti.
The news quickly spread.
öğrenmeye başla
Haber hızla yayıldı.
The odds are against us.
öğrenmeye başla
Şans bize karşı.
The old man looked wise.
öğrenmeye başla
Yaşlı adam akıllı görünüyordu.
The only answer was war.
öğrenmeye başla
Tek cevap savaştı.
The order came too late.
öğrenmeye başla
Sipariş çok geç geldi.
The organization failed.
öğrenmeye başla
Organizasyon başarısız oldu.
The party was a flop.
öğrenmeye başla
Parti bir fiyaskoydu.
The police are after me.
öğrenmeye başla
Polisler benim peşimde.
The police released him.
öğrenmeye başla
Polisler onu serbest bıraktılar.
The pot is boiling over.
öğrenmeye başla
Tencere taşıyor.
The price is reasonable.
öğrenmeye başla
Fiyat makul.
The printer needs paper.
öğrenmeye başla
Yazıcıya kağıt lazım.
The radio is a bit loud.
öğrenmeye başla
Radyo biraz gürültülü.
The radio will not work.
öğrenmeye başla
Radyo çalışmaz.
The rest is left to you!
öğrenmeye başla
Gerisi size kaldı!
The road was very rough.
öğrenmeye başla
Yol çok pürüzlü idi.
The rumor can't be true.
öğrenmeye başla
Söylenti gerçek olamaz.
The ship dropped anchor.
öğrenmeye başla
Gemi çapa attı.
The signal turned green.
öğrenmeye başla
Sinyal yeşile döndü.
The sky is getting dark.
öğrenmeye başla
Gökyüzü kararıyor.
The smell was offensive.
öğrenmeye başla
Koku rahatsız edici idi.
The snowstorm continued.
öğrenmeye başla
Kar fırtınası devam etti.
The Spanish fired first.
öğrenmeye başla
İspanyol ilk olarak ateş etti.
The storm has died down.
öğrenmeye başla
Fırtına hafifledi.
The sun is about to set.
öğrenmeye başla
Güneş batmak üzeredir.
The sun melted the snow.
öğrenmeye başla
Güneş karı eritti.
The tide is rising fast.
öğrenmeye başla
Gelgit hızlı yükseliyor.
The train has just gone.
öğrenmeye başla
Tren az önce gitti.
The train leaves at six.
öğrenmeye başla
Tren altıda ayrılır.
The treaty was approved.
öğrenmeye başla
Antlaşma kabul edildi.
The treaty was defeated.
öğrenmeye başla
Antlaşma iptal edildi.
The tree grew very tall.
öğrenmeye başla
Ağaç çok uzadı.
The tree was blown down.
öğrenmeye başla
Ağaç rüzgardan devrildi.
The two men shook hands.
öğrenmeye başla
İki adam tokalaştı.
The universe is endless.
öğrenmeye başla
Evren sonsuzdur.
The war in Europe ended.
öğrenmeye başla
Avrupa'da savaş sona erdi
The water turned to ice.
öğrenmeye başla
Su buza döndü.
The weather is cold now.
öğrenmeye başla
Hava şimdi soğuk.
The wedding was put off.
öğrenmeye başla
Düğün ertelendi.
Their muscles are stiff.
öğrenmeye başla
Onların kasları sert.
Their sales are growing.
öğrenmeye başla
Onların satışları artıyor.
Their supplies were low.
öğrenmeye başla
Onların malzemeleri yetersizdi.
There comes our teacher.
öğrenmeye başla
İşte hocamız geliyor.
There is a lot of money.
öğrenmeye başla
Çok para vardır.
There is a page missing.
öğrenmeye başla
Eksik bir sayfa var.
There is plenty of food.
öğrenmeye başla
Çok yiyecek var.
There may be some scars.
öğrenmeye başla
Bazı yara izleri olabilir.
There was a strong wind.
öğrenmeye başla
Kuvvetli bir rüzgar vardı.
There were lots of jobs.
öğrenmeye başla
Çok iş vardı.
There were no railroads.
öğrenmeye başla
Hiç demiryolu yoktu.
There's no toilet paper.
öğrenmeye başla
Tuvalet kağıdı yok.
There's no turning back.
öğrenmeye başla
Geriye dönüş yok.
These apples are rotten.
öğrenmeye başla
Bu elmalar çürümüş.
These apples taste good.
öğrenmeye başla
Bu elmaların tadı iyi.
These facts are certain.
öğrenmeye başla
Bu gerçekler kesin.
These flowers are dying.
öğrenmeye başla
Bu çiçekler ölüyor.
These grapes taste sour.
öğrenmeye başla
Bu üzümlerin tadı ekşi.
These keys are not mine.
öğrenmeye başla
Bu anahtarlar benim değildir.
These scissors cut well.
öğrenmeye başla
Bu makas iyi kesti.
They abandoned the plan.
öğrenmeye başla
Onlar plandan vazgeçtiler.
They adopted the orphan.
öğrenmeye başla
Onlar kimsesiz çocuğu evlat edindi.
They allow parking here.
öğrenmeye başla
Burada parketmeye izin veriyorlar.
They always skip school.
öğrenmeye başla
Onlar her zaman okulu atlarlar.
They are about to start.
öğrenmeye başla
Onlar başlamak üzereler.
They are all very happy.
öğrenmeye başla
Onların hepsi çok mutlu.
They are bitter enemies.
öğrenmeye başla
Onlar şiddetli düşmanlar.
They are both unmarried.
öğrenmeye başla
Onların her ikiside evli değil.
They are deeply in love.
öğrenmeye başla
Onlar içten aşıklar.
They are digging a hole.
öğrenmeye başla
Onlar çukur kazıyorlar.
They are far from happy.
öğrenmeye başla
Onlar mutluluktan uzaklar.
They are gathering nuts.
öğrenmeye başla
Onlar fındık topluyorlar.
They are going shopping.
öğrenmeye başla
Alışverişe gidiyorlar.
They are in for trouble.
öğrenmeye başla
Onların başına bela gelmek üzere.
They are in the kitchen.
öğrenmeye başla
Onlar mutfaktalar.
They are making a salad.
öğrenmeye başla
Onlar bir salata yapıyorlar.
They are short and thin.
öğrenmeye başla
Onlar kısa ve zayıf.
They are short of funds.
öğrenmeye başla
Onların fonları bitti.
They arranged a meeting.
öğrenmeye başla
Onlar bir toplantı düzenlediler.
They attacked the enemy.
öğrenmeye başla
Onlar düşmana saldırdı.
They chased others away.
öğrenmeye başla
Onlar diğerlerini kovaladı.
They didn't act quickly.
öğrenmeye başla
Onlar çabuk hareket etmedi.
They do nothing but cry.
öğrenmeye başla
Onlar ağlamaktan başka bir şey yapmazlar.
They don't know my name.
öğrenmeye başla
Onlar benim adımı bilmiyorlar.
They got into the train.
öğrenmeye başla
Onlar trene bindiler.
They got out of the car.
öğrenmeye başla
Onlar araçtan çıktı.
They had no place to go.
öğrenmeye başla
Onların gidecek yeri yoktu.
They had only one child.
öğrenmeye başla
Onların sadece bir çocuğu vardı.
They have a large house.
öğrenmeye başla
Onların büyük bir evi var.
They have two daughters.
öğrenmeye başla
Onların iki kız çocuğu var.
They laughed at my idea.
öğrenmeye başla
Onlar benim fikrime güldü.
They lived a happy life.
öğrenmeye başla
Onlar mutlu bir hayat yaşadılar.
They looked down on him.
öğrenmeye başla
Onlar ona tepeden baktılar.
They reached their goal.
öğrenmeye başla
Onlar hedefine ulaştı.
They refused to help us.
öğrenmeye başla
Onlar bize yardım etmeyi reddettiler.
They require extra help.
öğrenmeye başla
Onların ekstra yardıma ihtiyacı var.
They sell fish and meat.
öğrenmeye başla
Onlar balık ve et satarlar.
They stood face to face.
öğrenmeye başla
Onlar yüz yüze durdu.
They were put in prison.
öğrenmeye başla
Onlar hapse atıldılar.
They were very confused.
öğrenmeye başla
Onların kafaları çok karıştı.
They will agree on that.
öğrenmeye başla
Onlar bu konuda anlaşacaklar.
They work in the fields.
öğrenmeye başla
Tarlalarda çalışıyorlar.
This battery is charged.
öğrenmeye başla
Bu batarya şarjlı.
This book is very small.
öğrenmeye başla
Bu kitap çok küçük.
This book is very thick.
öğrenmeye başla
Bu kitap çok kalındır.
This cap belongs to Tom.
öğrenmeye başla
Bu şapka, Tom'a aittir.
This car is my father's.
öğrenmeye başla
Bu araba benim babamın.
This cloth tears easily.
öğrenmeye başla
Bu kumaş kolay yırtılır.
This doll belongs to me.
öğrenmeye başla
Bu bebek bana ait.
This flower smells nice.
öğrenmeye başla
Bu çiçek güzel kokuyor.
This food smells rotten.
öğrenmeye başla
Bu gıda çürük kokuyor.
This hat doesn't fit me.
öğrenmeye başla
Bu şapka bana uymuyor.
This heat is unbearable.
öğrenmeye başla
Bu sıcaklık dayanılmaz.
This house is very good.
öğrenmeye başla
Bu ev çok iyi.
This is a good textbook.
öğrenmeye başla
Bu, iyi bir metin kitabı.
This is a Japanese doll.
öğrenmeye başla
Bu bir Japon oyuncak bebeği.
This is a kind of bread.
öğrenmeye başla
Bu bir çeşit ekmek.
This is a very good tea.
öğrenmeye başla
Bu çok iyi bir çay.
This is a very new book.
öğrenmeye başla
Bu çok yeni bir kitap.
This is a very old book.
öğrenmeye başla
Bu çok eski bir kitaptır.
This is how I cook fish.
öğrenmeye başla
Benim balık pişirme şeklim budur.
This is my account book.
öğrenmeye başla
Bu benim muhasebe defterim.
This is what he painted.
öğrenmeye başla
Bu onun yaptığı resimdir.
This is why I fired him.
öğrenmeye başla
Onu kovmamın nedeni bu.
This knot will not hold.
öğrenmeye başla
Bu düğüm tutmaz.
This program is a rerun.
öğrenmeye başla
Bu proğram bir yeniden çalıştırma.
This reminds me of home.
öğrenmeye başla
Bu bana memleketimi hatırlatıyor.
This river is beautiful.
öğrenmeye başla
Bu nehir güzel.
This room gets sunshine.
öğrenmeye başla
Bu oda güneş alır.
This smells like cheese.
öğrenmeye başla
Bu, peynir gibi kokuyor.
This steak is too tough.
öğrenmeye başla
Bu biftek çok serttir.
This table isn't steady.
öğrenmeye başla
Bu tablo, sabit değildir.
This turkey tastes good.
öğrenmeye başla
Bu hindinin tadı iyi.
This watch is expensive.
öğrenmeye başla
Bu saat pahalı.
Those flowers have died.
öğrenmeye başla
Şu çiçekler ölmüş.
Tom adopted Mary's idea.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin fikrini benimsedi.
Tom almost married Mary.
öğrenmeye başla
Tom neredeyse Mary ile evleniyordu.
Tom always plays to win.
öğrenmeye başla
Tom her zaman kazanmak için oynar.
Tom applied for the job.
öğrenmeye başla
Tom işe başvurdu.
Tom asked for a receipt.
öğrenmeye başla
Tom bir dekont istedi.
Tom asked for the check.
öğrenmeye başla
Tom çek istedi.
Tom asked Mary for help.
öğrenmeye başla
Tom Mary'den yardım istedi.
Tom bandaged Mary's arm.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin kolunu bandajladı.
Tom beat Mary in tennis.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi teniste yendi.
Tom began to feel faint.
öğrenmeye başla
Tom baygınlık hissetmeye başladı.
Tom begged Mary to stay.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin kalması için yalvardı.
Tom begged Mary to stay.
öğrenmeye başla
Tom Mary'den kalmasını rica etti.
Tom blew up the balloon.
öğrenmeye başla
Tom balonu patlattı.
Tom blow-dried his hair.
öğrenmeye başla
Tom saçını fönledi.
Tom boiled a dozen eggs.
öğrenmeye başla
Tom bir düzine yumurta kaynattı.
Tom boiled me some eggs.
öğrenmeye başla
Tom bana birkaç yumurta kaynattı.
Tom boiled the potatoes.
öğrenmeye başla
Tom patatesleri kaynattı.
Tom bought a new camera.
öğrenmeye başla
Tom yeni bir fotoğraf makinesi aldı.
Tom bought Mary a puppy.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye bir yavru köpek satın aldı.
Tom braided Mary's hair.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin saçını ördü.
Tom brought Mary a gift.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye bir hediye getirdi.
Tom built his own house.
öğrenmeye başla
Tom kendi evini inşa etti.
Tom burst into laughter.
öğrenmeye başla
Tom kahkaha attı.
Tom burst into the room.
öğrenmeye başla
Tom aceleyle odaya girdi.
Tom called in an expert.
öğrenmeye başla
Tom bir uzman çağırdı.
Tom came at a good time.
öğrenmeye başla
Tom, iyi bir zamanda geldi.
Tom came to me for help.
öğrenmeye başla
Tom bana yardım için geldi.
Tom can put it that way.
öğrenmeye başla
Tom onu o şekilde koyabilir.
Tom can't be that naive.
öğrenmeye başla
Tom o kadar toy olamaz.
Tom can't get over Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile başa çıkamıyor.
Tom can't swim tomorrow.
öğrenmeye başla
Tom yarın yüzemez.
Tom can't work tomorrow.
öğrenmeye başla
Tom yarın çalışamaz.
Tom caught up with Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile arayı kapattı.
Tom certainly fooled me.
öğrenmeye başla
Tom kesinlikle beni aptal yerine koydu.
Tom certainly is clumsy.
öğrenmeye başla
Tom kesinlikle beceriksiz.
Tom certainly is greedy.
öğrenmeye başla
Tom kesinlikle açgözlü.
Tom certainly is skinny.
öğrenmeye başla
Tom kesinlikle sıska.
Tom chopped some onions.
öğrenmeye başla
Tom bir miktar soğan doğradı.
Tom chuckled to himself.
öğrenmeye başla
Tom kendi kendine güldü.
Tom collected old coins.
öğrenmeye başla
Tom eski bozuk paraları topladı.
Tom couldn't be happier.
öğrenmeye başla
Tom daha mutlu olamazdı.
Tom couldn't say a word.
öğrenmeye başla
Tom tek bir kelime söyleyemedi.
Tom cut himself shaving.
öğrenmeye başla
Tom tıraş olurken kendini kesti.
Tom cut off Mary's head.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin kafasını kesti.
Tom deserves a vacation.
öğrenmeye başla
Tom bir tatili hak ediyor.
Tom deserves admiration.
öğrenmeye başla
Tom hayranlığı hakediyor.
Tom did it just for fun.
öğrenmeye başla
Tom sadece eğlence için yaptı.
Tom did the right thing.
öğrenmeye başla
Tom doğru olanı yaptı.
Tom didn't believe Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye inanmadı.
Tom didn't give up hope.
öğrenmeye başla
Tom umudunu kesmedi.
Tom didn't go to school.
öğrenmeye başla
Tom okula gitmedi.
Tom said nothing.
öğrenmeye başla
Tom bir şey söylemedi.
Tom didn't see anything.
öğrenmeye başla
Tom bir şey görmedi.
Tom died when he was 97.
öğrenmeye başla
Tom 97 yaşındayken öldü.
Tom does excellent work.
öğrenmeye başla
Tom mükemmel iş yapar.
Tom does volunteer work.
öğrenmeye başla
Tom gönüllü olarak çalışır.
Tom does what he's told.
öğrenmeye başla
Tom ona söylenileni yapar.
Tom doesn't belong here.
öğrenmeye başla
Tom buraya ait değildir.
Tom doesn't have a clue.
öğrenmeye başla
Tom'un bir ipucu yok.
Tom doesn't have a visa.
öğrenmeye başla
Tom bir vizeye sahip değil.
Tom doesn't know French.
öğrenmeye başla
Tom Fransızca bilmez.
Tom doesn't like cheese.
öğrenmeye başla
Tom peyniri sevmez.
Tom doesn't like cheese.
öğrenmeye başla
Tom peynirden hoşlanmaz.
Tom doesn't like my dog.
öğrenmeye başla
Tom benim köpeğimi sevmez.
Tom doesn't like school.
öğrenmeye başla
Tom okul sevmez.
Tom doesn't sound happy.
öğrenmeye başla
Tom mutlu görünmüyor.
Tom doesn't want dinner.
öğrenmeye başla
Tom akşam yemeği istemiyor.
Tom dove into the water.
öğrenmeye başla
Tom suya daldı.
Tom felt a little dizzy.
öğrenmeye başla
Tom küçük bir sersemlik hissetti.
Tom felt like a new man.
öğrenmeye başla
Tom yeni bir adam gibi hissetti.
Tom felt like a new man.
öğrenmeye başla
Tom'un canı yeni bir adam olmak istedi.
Tom felt like giving up.
öğrenmeye başla
Canım vazgeçmek istedi.
Tom felt sorry for Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary için üzgün hissetti.
Tom finally fell asleep.
öğrenmeye başla
Tom nihayet uykuya daldı.
Tom found out the truth.
öğrenmeye başla
Tom gerçeği anladı.
Tom gave a vague answer.
öğrenmeye başla
Tom belirsiz bir cevap verdi.
Tom gave his dog a bath.
öğrenmeye başla
Tom köpeğine banyo yaptırdı.
Tom gave Mary a message.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye bir mesaj verdi.
Tom gave Mary some food.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye biraz yiyecek verdi.
Tom gives me the creeps.
öğrenmeye başla
Tom içimi ürpertiyor.
Tom got a perfect score.
öğrenmeye başla
Tom'un mükemmel bir skoru var.
Tom got caught speeding.
öğrenmeye başla
Tom hız yapmaktan yakalandı.
Tom got dressed quickly.
öğrenmeye başla
Tom çabucak kovuldu.
Tom got engaged to Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile nişanlandı.
Tom got good at singing.
öğrenmeye başla
Tom şarkı söylemede iyileşti.
Tom got his eyes tested.
öğrenmeye başla
Tom gözlerini test ettirdi.
Tom got into Mary's car.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin arabasına bindi.
Tom got on the elevator.
öğrenmeye başla
Tom asansöre bindi.
Tom got out of the taxi.
öğrenmeye başla
Tom taksiden indi.
Tom got shot in the leg.
öğrenmeye başla
Tom bacağından vuruldu.
Tom grew up around here.
öğrenmeye başla
Tom buralarda büyüdü.
Tom had a great weekend.
öğrenmeye başla
Tom harika bir hafta sonu geçirdi.
Tom had a very long day.
öğrenmeye başla
Tom çok uzun bir gün geçirdi.
Tom had lunch with Mary.
öğrenmeye başla
Tom, Mary ile öğle yemeği yedi.
Tom had no options left.
öğrenmeye başla
Tom'un başka seçeneği yoktu.
Tom had nothing to hide.
öğrenmeye başla
Tom'un gizleyecek bir şeyi yoktu.
Tom had nothing to read.
öğrenmeye başla
Tom'un okuyacak bir şeyi yoktu.
Tom had to catch a taxi.
öğrenmeye başla
Tom bir taksiye binmek zorunda.
Tom has a crush on Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye çok fena aşık.
Tom has a decent salary.
öğrenmeye başla
Tom'un makul bir maaşı vardır.
Tom has a right to know.
öğrenmeye başla
Tom'un bilme hakkı var.
Tom has already seen it.
öğrenmeye başla
Tom zaten onu gördü.
Tom has his own bedroom.
öğrenmeye başla
Tom'un kendi yatak odası vardır.
Tom has no common sense.
öğrenmeye başla
Tom'un sağduyusu yok.
Tom has nothing to hide.
öğrenmeye başla
Tom'un saklayacak bir şeyi yok.
Tom has nothing to lose.
öğrenmeye başla
Tom'un kaybedecek bir şeyi yok.
Tom has the gift of gab.
öğrenmeye başla
Tom'un ağzı iyi laf yapar.
Tom has three daughters.
öğrenmeye başla
Tom'un üç kızı vardır.
Tom has to get up early.
öğrenmeye başla
Tom erken kalkmak zorunda.
Tom has to go on a diet.
öğrenmeye başla
Tom diyet yapmak zorunda.
Tom hasn't finished yet.
öğrenmeye başla
Tom henüz bitirmedi.
Tom hasn't slept a wink.
öğrenmeye başla
Tom gözünü bile kırpmadı.
Tom hasn't unpacked yet.
öğrenmeye başla
Tom henüz bavulunu açıp boşaltmadı.
Tom heard Mary's scream.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin çığlığını duydu.
Tom heard the door open.
öğrenmeye başla
Tom'un kapıyı açtığını duydum.
Tom hid behind the door.
öğrenmeye başla
Tom kapının arkasında saklandı.
Tom hid under the table.
öğrenmeye başla
Tom masanın altına saklandı.
Tom is a brave skydiver.
öğrenmeye başla
Tom cesur bir gökyüzüdalıcısıdır.
Tom is a bright student.
öğrenmeye başla
Tom parlak bir öğrencidir.
Tom is a friend of mine.
öğrenmeye başla
Tom, benim bir arkadaşımdır.
Tom is a friend of mine.
öğrenmeye başla
Tom benim bir arkadaşımdır.
Tom is a good guitarist.
öğrenmeye başla
Tom İyi bir gitaristtir.
Tom is a sincere person.
öğrenmeye başla
Tom samimi bir kişi.
Tom is a sloppy painter.
öğrenmeye başla
Tom özensiz bir ressamdır.
Tom is a talented actor.
öğrenmeye başla
Tom yetenekli bir aktör.
Tom is a very smart boy.
öğrenmeye başla
Tom çok akıllı bir çocuktur.
Tom is afraid of snakes.
öğrenmeye başla
Tom yılanlardan korkuyor.
Tom is blind in one eye.
öğrenmeye başla
Tom'un bir gözü kör.
Tom is buried in Boston.
öğrenmeye başla
Tom Boston'da gömülüdür.
Tom is down with a cold.
öğrenmeye başla
Tom soğuk algınlığından hasta.
Tom is faithful to Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye sadıktır.
Tom is fed up with Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'den usanmış.
Tom is fluent in French.
öğrenmeye başla
Tom Fransızcada akıcıdır.
Tom is good at swimming.
öğrenmeye başla
Tom yüzmede iyidir.
Tom is indebted to Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye borçludur.
Tom is living in Boston.
öğrenmeye başla
Tom Bostonda yaşıyor.
Tom is looking for Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi arıyor.
Tom is lying ill in bed.
öğrenmeye başla
Tom yatakta hasta yatıyor.
Tom is lying ill in bed.
öğrenmeye başla
Tom yatakta hasta uzanıyor.
Tom is Mary's boyfriend.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin erkek arkadaşıdır.
Tom is not fond of pets.
öğrenmeye başla
Tom evcil hayvanlara düşkündür.
Tom is now in his prime.
öğrenmeye başla
Tom şu an en güzel zamanında.
Tom is proud of his son.
öğrenmeye başla
Tom oğlu ile gurur duyar.
Tom is quite often late.
öğrenmeye başla
Tom çoğunlukla oldukça geç kalır.
Tom is scared of ghosts.
öğrenmeye başla
Tom hayaletlerden korkuyor.
Tom is still a prisoner.
öğrenmeye başla
Tom hala bir tutuklu.
Tom is still just a boy.
öğrenmeye başla
Tom hala sadece bir çocuk.
Tom is sure to be fired.
öğrenmeye başla
Tom kovulacağından emin.
Tom is taller than I am.
öğrenmeye başla
Tom benden daha uzundur?
Tom is thirty years old.
öğrenmeye başla
Tom, otuz yaşındadır.
Tom is up for promotion.
öğrenmeye başla
Tom, promosyon için sevinçli.
Tom is very hardworking.
öğrenmeye başla
Tom çok çalışkandır.
Tom isn't being careful.
öğrenmeye başla
Tom dikkatli davranmıyor.
Tom isn't himself today.
öğrenmeye başla
Tom bugün kendinde değildir.
Tom isn't Mary's cousin.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin kuzeni değildir.
Tom isn't very sociable.
öğrenmeye başla
Tom çok sosyal değildir.
Tom kept his mouth shut.
öğrenmeye başla
Tom ağzını kapalı tuttu.
Tom knocked on the door.
öğrenmeye başla
Tom, kapıyı çaldı.
Tom knows Mary's father.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin babasını tanıyor.
Tom lay awake all night.
öğrenmeye başla
Tom, bütün gece uyanık yattı.
Tom left Mary a message.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye bir mesaj bıraktı.
Tom left three days ago.
öğrenmeye başla
Tom, üç gün önce gitti.
Tom looks kind of tired.
öğrenmeye başla
Tom bir tür yorgun görünüyor.
Tom lost a contact lens.
öğrenmeye başla
Tom bir kontakt lens kaybetti.
Tom loves fried chicken.
öğrenmeye başla
Tom, kızarmış tavuk seviyor.
Tom loves sports events.
öğrenmeye başla
Tom spor olaylarını sever.
Tom majored in business.
öğrenmeye başla
Tom ticarette uzmanlaştı.
Tom makes a good living.
öğrenmeye başla
Tom iyi bir yaşam sağlamaktadır.
Tom may be under thirty.
öğrenmeye başla
Tom otuzun altında olabilir.
Tom must be from Boston.
öğrenmeye başla
Tom Boston'dan dönmüş olmalı.
Tom must be over thirty.
öğrenmeye başla
Tom otuzun üstünde olmalıdır.
Tom needs a good lawyer.
öğrenmeye başla
Tom'un iyi bir avukata ihtiyacı var.
Tom needs a sharp knife.
öğrenmeye başla
Tom'un keskin bir bıçağa ihtiyacı var.
Tom never makes his bed.
öğrenmeye başla
Tom asla yatağını yapmaz.
Tom now lives in Boston.
öğrenmeye başla
Tom şimdi Boston'da yaşıyor.
Tom often has headaches.
öğrenmeye başla
Tom'un sık sık başı ağrır.
Tom opened the curtains.
öğrenmeye başla
Tom perdeleri açtı.
Tom paid by credit card.
öğrenmeye başla
Tom kredi kartı ile ödedi.
Tom peeled the potatoes.
öğrenmeye başla
Tom patatesleri soydu.
Tom pledged his support.
öğrenmeye başla
Tom ona destek sözü verdi.
Tom pounded on the door.
öğrenmeye başla
Tom kapıya vurdu.
Tom put on his overcoat.
öğrenmeye başla
Tom paltosunu giydi.
Tom put on his swimsuit.
öğrenmeye başla
Tom mayosunu giydi.
Tom put up his umbrella.
öğrenmeye başla
Tom şemsiyesini yerine koydu.
Tom ran down the stairs.
öğrenmeye başla
Tom merdivenlerden aşağıya koştu.
Tom ran out of the room.
öğrenmeye başla
Tom odasından dışarı koştu.
Tom read a poem to Mary.
öğrenmeye başla
Tom, Mary'ye bir şiir okudu.
Tom regrets what he did.
öğrenmeye başla
Tom söylediğine pişman oldu.
Tom respects his parents.
öğrenmeye başla
Tom, ana-babasına saygı duyar.
Tom rinsed off the soap.
öğrenmeye başla
Tom sabunu duruladı.
Tom sealed the envelope.
öğrenmeye başla
Tom zarfı mühürledi.
Tom seconded the motion.
öğrenmeye başla
Tom hareketi destekledi.
Tom seems to be in love.
öğrenmeye başla
Tom aşık gibi görünüyor.
Tom seldom eats at home.
öğrenmeye başla
Tom nadiren evde yer.
Tom sent Mary a message.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye bir mesaj gönderdi.
Tom should be here soon.
öğrenmeye başla
Tom birazdan burada olmalı.
Tom should be home soon.
öğrenmeye başla
Tom birazdan evde olmalı.
Tom should be in school.
öğrenmeye başla
Tom okulda olmalı.
Tom should've told Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye söylemeliydi.
Tom showed Mary the way.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye yol gösterdi.
Tom signed the contract.
öğrenmeye başla
Tom sözleşme imzaladı.
Tom sliced the tomatoes.
öğrenmeye başla
Tom domatesleri dilimledi.
Tom slit his own throat.
öğrenmeye başla
Tom kendi boğazını kesti.
Tom stayed up all night.
öğrenmeye başla
Tom bütün gece uyanık kaldı.
Tom still lives at home.
öğrenmeye başla
Tom hala evde yaşıyor.
Tom stood close to Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye yakın durdu.
Tom suddenly felt tired.
öğrenmeye başla
Tom aniden yorgun hissetti.
Tom talked about school.
öğrenmeye başla
Tom okul hakkında konuştu.
Tom talked in his sleep.
öğrenmeye başla
Tom uykusunda konuştu.
Tom tends to exaggerate.
öğrenmeye başla
Tom abartma eğilimindedir.
Tom thinks he's in love.
öğrenmeye başla
Tom, aşık olduğunu düşünüyor.
Tom thinks that'll work.
öğrenmeye başla
Tom onun işe yarayacağını düşünüyor.
Tom thinks that's crazy.
öğrenmeye başla
Tom onun çılgınlık olduğunu düşünüyor.
Tom thinks there's hope.
öğrenmeye başla
Tom, ümit olduğunu düşünüyor.
Tom thinks you're lying.
öğrenmeye başla
Tom, yalan söylediğini düşünüyor.
Tom thought I knew Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi tanıdığımı düşündü.
Tom threw Mary the ball.
öğrenmeye başla
Tom topu Mary'ye attı.
Tom told Mary not to go.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye gitmemesini söyledi.
Tom told Mary the truth.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye gerçeği söyledi.
Tom took a quick shower.
öğrenmeye başla
Tom hızlı bir duş aldı.
Tom took a step forward.
öğrenmeye başla
Tom ileriye doğru bir adım attı.
Tom took Mary back home.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi eve geri getirdi.
Tom took Mary to dinner.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi akşam yemeğine götürdü.
Tom took some food home.
öğrenmeye başla
Tom eve biraz yiyecek götürdü.
Tom treats me very nice.
öğrenmeye başla
Tom bana çok hoş davranır.
Tom tried to reach Mary.
öğrenmeye başla
Tom, Mary'ye ulaşmaya çalıştı.
Tom tucked in his shirt.
öğrenmeye başla
Tom gömleğini içeri soktu.
Tom turned the doorknob.
öğrenmeye başla
Tom, kapı kolunu çevirdi.
Tom unholstered his gun.
öğrenmeye başla
Tom silahını kılıfından çıkardı.
Tom unlocked the drawer.
öğrenmeye başla
Tom çekmecenin kilidini açtı.
Tom used to hate Boston.
öğrenmeye başla
Tom, Boston'dan nefret ederdi.
Tom volunteered to help.
öğrenmeye başla
Tom yardımcı olmak için gönüllüydü.
Tom wanted to help Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye yardım etmek istedi.
Tom wants to be a pilot.
öğrenmeye başla
Tom bir pilot olmak istiyor.
Tom wants to marry Mary.
öğrenmeye başla
Tom, Mary ile evlenmek istiyor.
Tom was deep in thought.
öğrenmeye başla
Tom, derin düşünceye daldı.
Tom was hung up on Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye kafayı taktı.
Tom was John's cellmate.
öğrenmeye başla
Tom John'un hücre arkadaşı idi.
Tom was John's roommate.
öğrenmeye başla
Tom John'ın oda arkadaşı idi.
Tom was late for dinner.
öğrenmeye başla
Tom, akşam yemeğine geç kalmıştı.
Tom was lost in thought.
öğrenmeye başla
Tom düşüncelere daldı.
Tom was reluctant to go.
öğrenmeye başla
Tom gitmeye isteksizdi.
Tom was taking a snooze.
öğrenmeye başla
Tom bir şekerleme yapıyordu.
Tom wasn't ready to die.
öğrenmeye başla
Tom ölmeye hazır değildi.
Tom watered the flowers.
öğrenmeye başla
Tom çiçekleri suladı.
Tom wishes he could fly.
öğrenmeye başla
Tom uçabilmeyi diliyor.
Tom won't do that again.
öğrenmeye başla
Tom onu tekrar yapmayacaktır.
Tom works in archeology.
öğrenmeye başla
Tom arkalojide çalışır.
Tom wouldn't understand.
öğrenmeye başla
Tom anlamazdı.
Tom wrung out the towel.
öğrenmeye başla
Tom havluyu sıktı.
Tom's days are numbered.
öğrenmeye başla
Tom'un günleri sayılı.
Tom's father is in jail.
öğrenmeye başla
Tom'un babası hapishanededir.
Tom's house is for sale.
öğrenmeye başla
Tom'un evi satılıktır.
Tom's not in the office.
öğrenmeye başla
Tom ofiste değil.
Tomorrow is my birthday.
öğrenmeye başla
Yarın benim doğum günüm.
Tony is a very tall boy.
öğrenmeye başla
Tony, çok uzun boylu bir çocuk.
Toss your gun over here.
öğrenmeye başla
Silahını buraya fırlat.
Try solving the problem.
öğrenmeye başla
Problemi çözmeye çalış.
Try to control yourself.
öğrenmeye başla
Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
Try to keep from crying.
öğrenmeye başla
Ağlamaktan kaçınmaya çalış.
Try to keep up with him.
öğrenmeye başla
Ona ayak uydurmaya çalış.
Turn left at the corner.
öğrenmeye başla
Köşede sola dön.
Turn the flame down low.
öğrenmeye başla
Alevi kıs.
Two Indians were killed.
öğrenmeye başla
İki Hintli öldürüldü.
Was that you in the car?
öğrenmeye başla
Arabadaki sen miydin?
Watch what you're doing!
öğrenmeye başla
Ne yaptığına dikkat et.
We agreed to leave soon.
öğrenmeye başla
Yakında ayrılmaya karar verdik.
We all stood up at once.
öğrenmeye başla
Hepimiz aynı anda ayağa kalktık.
We all wished for peace.
öğrenmeye başla
Hepimiz barış diledik.
We appreciate your help.
öğrenmeye başla
Biz yardımınız için size minnettarız.
We are a family of five.
öğrenmeye başla
Beş kişlik bir aileyiz.
We are a family of four.
öğrenmeye başla
Dört kişilik bir aileyiz.
We are glad to help you.
öğrenmeye başla
Size yardım etmekten mutluluk duyuyorum.
We are having a meeting.
öğrenmeye başla
Bir toplantı yapıyoruz.
We are husband and wife.
öğrenmeye başla
Biz karı-kocayız.
We bought a round table.
öğrenmeye başla
Biz bir yuvarlak masa aldık.
We call our dog Johnnie.
öğrenmeye başla
Biz köpeğimize Johnnie deriz.
We call the cat Madonna.
öğrenmeye başla
Biz kediye Madonna diyoruz.
We cut our living costs.
öğrenmeye başla
Bizim yaşam giderlerini azalttık.
We didn't have much fun.
öğrenmeye başla
Biz çok fazla eğlenmedik.
We dine out once a week.
öğrenmeye başla
Biz haftada bir kez akşam yemeğini dışarıda yeriz.
We dined at our uncle's.
öğrenmeye başla
Amcamlarda yedik.
We discussed the matter.
öğrenmeye başla
Biz konuyu tartıştık.
We discussed what to do.
öğrenmeye başla
Biz ne yapacağımızı tartıştık.
We don't have any sugar.
öğrenmeye başla
Bizim hiç şekerimiz yok.
We elected him chairman.
öğrenmeye başla
Biz onu başkan seçtik.
We felt the house shake.
öğrenmeye başla
Evin sallandığını hissettik.
We fought a hard battle.
öğrenmeye başla
Sıkı bir savaş yaptık.
We gave him up for dead.
öğrenmeye başla
Onu ölüme terkettik.
We got lost in the snow.
öğrenmeye başla
Biz karda kaybolduk.
We got on the bus there.
öğrenmeye başla
Biz otobüse orada bindik.
We had a large audience.
öğrenmeye başla
Bizim büyük bir seyircimiz vardı.
We had a secret meeting.
öğrenmeye başla
Bizim gizli bir toplantımız vardı.
We had a snowball fight.
öğrenmeye başla
Biz bir kartopu savaşı yaptık.
We had a wonderful time.
öğrenmeye başla
Biz bir harika zaman geçirdik.
We have a cat and a dog.
öğrenmeye başla
Bizim bir kedimiz ve bir köpeğimiz var.
We have a holiday today.
öğrenmeye başla
Bugün tatilimiz var.
We have a test tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın bir testimiz var.
We have a test tomorrow.
öğrenmeye başla
Bizim yarın bir testimiz var.
We have come a long way.
öğrenmeye başla
Biz uzun bir yol geldik.
We have enough food now.
öğrenmeye başla
Şimdi yeterli yiyeceğimiz var.
We have no school today.
öğrenmeye başla
Bizim bugün okulumuz yok.
We have snow in January.
öğrenmeye başla
Ocak ayında karımız var.
We have some local wine.
öğrenmeye başla
Biraz yerel şaraba sahibiz.
We have to wait for him.
öğrenmeye başla
Biz onu beklemek zorundayız.
We heard somebody shout.
öğrenmeye başla
Birinin bağırdığını duyduk.
We heard the door close.
öğrenmeye başla
Biz kapının kapandığını duyduk.
We let him keep the dog.
öğrenmeye başla
Biz onun köpek beslemesine izin verdik.
We look to him for help.
öğrenmeye başla
Yardım için ona güvenme.
We looked at each other.
öğrenmeye başla
Biz birbirimize baktık.
We may not win tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın kazanamayabiliriz.
We must help each other.
öğrenmeye başla
Birbirimize yardımcı olmalıyız.
We never work on Sunday.
öğrenmeye başla
Biz Pazar günü asla çalışmayız.
We sat in total silence.
öğrenmeye başla
Biz topyekün sessizce oturduk.
We saw a lake far below.
öğrenmeye başla
Biz çok aşağıda bir göl gördük.
We saw a light far away.
öğrenmeye başla
Biz uzakta bir ışık gördük.
We see them on occasion.
öğrenmeye başla
Bazen onlarla görüşürüz.
We should be on our way.
öğrenmeye başla
Yola çıkmalıyız.
We skied down the slope.
öğrenmeye başla
Yamaçtan aşağıya doğru kaydık.
We smell with our noses.
öğrenmeye başla
Burunlarımızla koklarız.
We still have more time.
öğrenmeye başla
Hala daha çok zamanım var.
We talked for some time.
öğrenmeye başla
Bir süre konuştuk.
We used to live in Kobe.
öğrenmeye başla
Biz Kobe'de yaşıyorduk.
We waited there quietly.
öğrenmeye başla
Biz orada sessizce bekledik.
We walked for two hours.
öğrenmeye başla
Biz iki saat yürüdük.
We went as far as Kyoto.
öğrenmeye başla
Kyoto'ya kadar gittik.
We went to a restaurant.
öğrenmeye başla
Bir restorana gittik.
We went up step by step.
öğrenmeye başla
Biz adım adım yükseldik.
We were in a hurry then.
öğrenmeye başla
O zaman acelemiz vardı.
We'd appreciate a reply.
öğrenmeye başla
Bir cevaba minnettar olurduk.
We'd better go home now.
öğrenmeye başla
Şimdi eve gitsek iyi olur.
We'll always be friends.
öğrenmeye başla
Biz her zaman arkadaş olacağız.
We'll be late for class.
öğrenmeye başla
Biz sınıfa geç kalacağız.
We've all been laid off.
öğrenmeye başla
Hepimiz işten çıkarıldık.
Well, let's talk turkey.
öğrenmeye başla
Pekala, dobra dobra konuşalım.
Were you busy yesterday?
öğrenmeye başla
Dün meşgulmüydün?
Were you here last week?
öğrenmeye başla
Geçen hafta burada mıydın?
Were you out last night?
öğrenmeye başla
Dün gece dışarıda mıydın?
What a beautiful flower!
öğrenmeye başla
Ne güzel bir çiçek!
What a beautiful garden!
öğrenmeye başla
Ne güzel bir bahçe.
What a beautiful sunset!
öğrenmeye başla
Ne güzel bir günbatımı!
What a beautiful sunset.
öğrenmeye başla
Ne güzel bir gün batımı.
What a wonderful family.
öğrenmeye başla
Ne harika bir aile.
What are you crying for?
öğrenmeye başla
Siz niçin ağlıyorsunuz?
What are you eyeing?
öğrenmeye başla
Neye bakıyorsun?
What did Tom say to you?
öğrenmeye başla
Tom sana ne dedi?
What do you do in Japan?
öğrenmeye başla
Japonya'da ne iş yaparsınız?
What do you want to buy?
öğrenmeye başla
Ne satın almak istiyorsun?
What does he want to do?
öğrenmeye başla
O ne yapmak istiyor?
What does SFX stand for?
öğrenmeye başla
SFX ne anlama geliyor?
What does that sign say?
öğrenmeye başla
O işaret ne diyor?
What does this pen cost?
öğrenmeye başla
Bu kalemin maliyeti nedir?
What does USB stand for?
öğrenmeye başla
USB ne anlama geliyor?
What flight were you on?
öğrenmeye başla
Hangi uçuştaydın?
What gate do I board at?
öğrenmeye başla
Hangi kapıda bineceğim?
What I say is true.
öğrenmeye başla
Söylediğim doğrudur.
What is his nationality?
öğrenmeye başla
Onun ulusu nedir?
What is the latest news?
öğrenmeye başla
En son haber nedir?
What is your waist size?
öğrenmeye başla
Bel ölçün nedir?
What kind of man was he?
öğrenmeye başla
O ne tür bir adamdı?
What kind of play is it?
öğrenmeye başla
O, ne tür bir oyundur?
What made you come here?
öğrenmeye başla
Seni buraya ne getirdi?
What makes you think so?
öğrenmeye başla
Sizi öyle düşündüren nedir?
What sports do you like?
öğrenmeye başla
Hangi sporları seviyorsun?
What time do you get up?
öğrenmeye başla
Saat kaçta kalkarsın?
What time does it close?
öğrenmeye başla
Saat kaçta kapanır?
What time does it start?
öğrenmeye başla
O saat kaçta başlar?
What Tom said was a lie.
öğrenmeye başla
Tom'un söylediği bir yalandı.
What was the difference?
öğrenmeye başla
Farkı neydi?
What will happen to her?
öğrenmeye başla
Ona ne olacak?
What're you doing today?
öğrenmeye başla
Bugün ne yapıyorsunuz?
What're you waiting for?
öğrenmeye başla
Ne için bekliyorsun?
What's that bird called?
öğrenmeye başla
O kuşa ne denir?
What's the airmail rate?
öğrenmeye başla
Havayolu postasının maliyeti nedir?
When did he arrive here?
öğrenmeye başla
O buraya ne zaman vardı?
When did you go to Rome?
öğrenmeye başla
Roma'ya ne zaman gittin?
When do you play tennis?
öğrenmeye başla
Ne zaman tenis oynarsın?
When will you come home?
öğrenmeye başla
Eve ne zaman geleceksin?
Where can I buy tickets?
öğrenmeye başla
Nereden bilet satın alabilirim?
Where can I catch a bus?
öğrenmeye başla
Nerede bir otobüse binebilirim.
Where can I get the map?
öğrenmeye başla
Nerede harita alabilirim?
Where can I get tickets?
öğrenmeye başla
Biletleri nerede alabilirim?
Where can I try this on?
öğrenmeye başla
Bunu nerede deneyebilirim?
Where did you come from?
öğrenmeye başla
Nereden geldin?
Where did you see Nancy?
öğrenmeye başla
Nancy'yi nerede gördün?
Where do you want to go?
öğrenmeye başla
Nereye gitmek istersin?
Where does he come from?
öğrenmeye başla
O nerelidir?
Where does she live now?
öğrenmeye başla
O, şimdi nerede yaşıyor?
Where does this book go?
öğrenmeye başla
Bu kitap nerede?
Where does this desk go?
öğrenmeye başla
Bu masa nereye gidiyor?
Where is he running now?
öğrenmeye başla
O, şimdi nerede çalışıyor?
Where should I put this?
öğrenmeye başla
Bunu nereye koymalıyım?
Where should I transfer?
öğrenmeye başla
Nereye transfer olmalıyım.
Which skirt do you like?
öğrenmeye başla
Hangi eteği seviyorsun?
Which team won the game?
öğrenmeye başla
Hangi takım oyunu kazandı?
Who are you laughing at?
öğrenmeye başla
Kime gülüyorsun?
Who are you waiting for?
öğrenmeye başla
Kimi bekliyorsun?
Who caused the accident?
öğrenmeye başla
Kazaya Kim neden oldu.
Who is that pretty girl?
öğrenmeye başla
O güzel kız kim?
Who is this letter from?
öğrenmeye başla
Bu mektup kimden?
Who put this paper here?
öğrenmeye başla
Bu kağıdı buraya kim koydu?
Who will host the party?
öğrenmeye başla
Partiye kim ev sahipliği yapacak?
Why are the police here?
öğrenmeye başla
Neden polis burada?
Why did he quit his job?
öğrenmeye başla
O niçin işini bıraktı?
Why did he stop smoking?
öğrenmeye başla
O niçin sigara içmeyi bıraktı?
Why did you go to Tokyo?
öğrenmeye başla
Niçin Tokyo'ya gittin?
Why didn't you tell her?
öğrenmeye başla
Niçin ona söylemedin?
Why do people tell lies?
öğrenmeye başla
Niçin insanlar yalan söylerler.
Why don't we go dancing?
öğrenmeye başla
Niçin dans etmeye gitmiyoruz?
Why is that baby crying?
öğrenmeye başla
Şu bebek neden ağlıyor?
Why would Tom kill Mary?
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi neden öldürdü?
Will he succeed or fail?
öğrenmeye başla
Başarılı mı yoksa başarısız mı olacak.
Will it be hot tomorrow?
öğrenmeye başla
Yarın sıcak olacak mı?
Will you give me a ride?
öğrenmeye başla
Beni arabayla götürür müsün?
Will you please help me?
öğrenmeye başla
Lütfen bana yardım eder misin?
Will you sign it for me?
öğrenmeye başla
Onu benim için imzalar mısın?
Will you study tomorrow?
öğrenmeye başla
Yarın çalışacak mısın?
Will you turn on the TV?
öğrenmeye başla
TV'yi açar mısın?
Won't you have some tea?
öğrenmeye başla
Biraz çay almaz mısın?
Work as hard as you can.
öğrenmeye başla
Elinden geldiği kadar çok çalış.
Work is behind schedule.
öğrenmeye başla
İş proğramın gerisinde.
Workers lost their jobs.
öğrenmeye başla
İşçiler işlerini kaybetti.
Would you draw me a map?
öğrenmeye başla
Bana bir harita çizer misin?
Would you like to dance?
öğrenmeye başla
Dans etmek ister misiniz?
Write to him right away.
öğrenmeye başla
Derhal ona yaz.
Write to him right away.
öğrenmeye başla
Ona derhal yazın.
Write your address here.
öğrenmeye başla
Adresini buraya yaz.
Yes, I have a good idea.
öğrenmeye başla
Evet, iyi bir fikrim var.
You are a good customer.
öğrenmeye başla
Sen iyi bir müşterisin.
You are a tennis player.
öğrenmeye başla
Sen bir tenis oyuncususun.
You are as tall as I am.
öğrenmeye başla
Sen benim kadar uzunsun.
You are doing very well.
öğrenmeye başla
Çok iyi yapıyorsun.
You are free to go home.
öğrenmeye başla
Eve gitmekte özgürsün.
You are in a safe place.
öğrenmeye başla
Güvenli bir mekândasın.
You are only young once.
öğrenmeye başla
Bir zamanlar tek gençtin.
You are to come with me.
öğrenmeye başla
Benimle geleceksin.
You bet I was surprised.
öğrenmeye başla
Elbette şaşırdım.
You can put it anywhere.
öğrenmeye başla
Onu herhangi bir yere koyabilirsin.
You can type, can't you?
öğrenmeye başla
Daktilo ile yazabilirsin, değil mi?
You can't buy happiness.
öğrenmeye başla
Mutluluğu satın alamazsın.
You can't hang out here.
öğrenmeye başla
Burada takılamazsın.
You can't stay for long.
öğrenmeye başla
Uzun süreliğine kalamazsın.
You don't have to hurry.
öğrenmeye başla
Acele etmek zorunda değilsiniz.
You don't have to study.
öğrenmeye başla
Çalışmak zorunda değilsin.
You don't need to hurry.
öğrenmeye başla
Acele etmene gerek yok.
You don't smoke, do you?
öğrenmeye başla
Sigara içmiyorsun, değil mi?
You dropped your pencil.
öğrenmeye başla
Kalemini düşürdün.
You hate Tom, don't you?
öğrenmeye başla
Tom'dan nefret ediyorsun, değil mi?
You have a lot of books.
öğrenmeye başla
Senin bir sürü kitabın var.
You're too nervous.
öğrenmeye başla
Çok sinirlisin.
You have a message here.
öğrenmeye başla
Burada bir mesajınız var.
You have done very well.
öğrenmeye başla
Çok iyi yaptın.
You have made a promise.
öğrenmeye başla
Bir söz verdin.
You left your lights on.
öğrenmeye başla
Işıkları açık bıraktın.
You look quite run down.
öğrenmeye başla
Oldukça bitkin görünüyorsun.
You look very dignified.
öğrenmeye başla
Çok ağırbaşlı görünüyorsun.
You may call me anytime.
öğrenmeye başla
İstediğin zaman beni arayabilirsin.
You may open the window.
öğrenmeye başla
Pencere açabilirsiniz.
You may use it any time.
öğrenmeye başla
İstediğin zaman onu kullanabilirsin.
You must be a good cook.
öğrenmeye başla
İyi bir aşçı olmalısın.
You must be more polite.
öğrenmeye başla
Biraz daha kibar olmalısın.
You must do it yourself.
öğrenmeye başla
Onu kendin yapmalısın.
You must face the facts.
öğrenmeye başla
Gerçeklerle yüzleşmen gerekir.
You must go up the hill.
öğrenmeye başla
Tepeye çıkmalısın.
You must pay in advance.
öğrenmeye başla
Peşin ödemek zorundasın.
You must read this book.
öğrenmeye başla
Bu kitabı okumalısın.
You or I will be chosen.
öğrenmeye başla
Siz ya da ben seçileceğim.
You ought not to go out.
öğrenmeye başla
Dışarı gitmemelisiniz.
You really are hopeless.
öğrenmeye başla
Sen gerçekten ümitsizsin.
You should do that soon.
öğrenmeye başla
Yakında onu yapmalısın.
You should do that soon.
öğrenmeye başla
Yakında bunu yapmalısın.
You should face reality.
öğrenmeye başla
Gerçekle yüzleşmelisin.
You should go in person.
öğrenmeye başla
Bizzat gitmelisin.
You should have done so.
öğrenmeye başla
Öyle yapmalıydın.
You should have seen it.
öğrenmeye başla
Onu görmeliydiniz.
You should have seen it.
öğrenmeye başla
Onu görmeliydin.
You should not go alone.
öğrenmeye başla
Yalnız gitmemelisin.
You should not go there.
öğrenmeye başla
Oraya gitmemelisin.
You should quit smoking.
öğrenmeye başla
Sigarayı bırakmakmalısın.
You should see a doctor.
öğrenmeye başla
Sen bir doktorla görüşmelisin.
You need to calm down.
öğrenmeye başla
Sakin olmalısın.
You shouldn't trust Tom.
öğrenmeye başla
Tom'a güvenmemelisin.
You shouldn't wait here.
öğrenmeye başla
Burada beklememelisin.
You surprised everybody.
öğrenmeye başla
Herkesi şaşırttın.
You told me so yourself.
öğrenmeye başla
Bana kendiniz öyle söylediniz.
You were busy last week.
öğrenmeye başla
Geçen hafta meşguldün.
You'll get well soon.
öğrenmeye başla
Yakında iyileşirsin.
You'd better believe it.
öğrenmeye başla
Ona inansan iyi olur.
You'd better not go out.
öğrenmeye başla
Dışarı gitmesen iyi olur.
You'll come to like her.
öğrenmeye başla
Onu sevmeyi öğreneceksin.
You'll get into trouble.
öğrenmeye başla
Başın belaya girecek.
You'll have a hard time.
öğrenmeye başla
Zor bir zaman geçireceksin.
You'll have a hard time.
öğrenmeye başla
Zor bir dönem geçireceksin.
You're driving too fast.
öğrenmeye başla
Çok hızlı sürüyorsun.
You're really wonderful.
öğrenmeye başla
Sen gerçekten harikasın.
You're right in a sense.
öğrenmeye başla
Bir anlamda haklısın.
You're wrong about that.
öğrenmeye başla
Bu konuda yanılıyorsun.
You've found a good man.
öğrenmeye başla
İyi bir adam buldun.
Your dress is very nice.
öğrenmeye başla
Senin elbisen çok hoş.
Your English is perfect.
öğrenmeye başla
Senin İngilizcen mükemmel.
Your house is fantastic.
öğrenmeye başla
Evin harika.
Your house is fantastic.
öğrenmeye başla
Evin fantastik.
Your name was mentioned.
öğrenmeye başla
Adınızdan söz edildi.
Your wife is mad at you.
öğrenmeye başla
Eşiniz size çok kızgın.
A baby has delicate skin.
öğrenmeye başla
Bir bebeğin hassas cildi vardır.
A ceasefire was declared.
öğrenmeye başla
Bir ateşkes ilan edildi.
A chauffeur sat in front.
öğrenmeye başla
Bir sürücü ön koltukta oturdu.
A compromise was reached.
öğrenmeye başla
Bir uzlaşmaya varıldı.
A cow is a useful animal.
öğrenmeye başla
İnek yararlı bir hayvandır.
A dog bit her on the leg.
öğrenmeye başla
Bir köpek onu bacağından ısırdı.
A gentle wind is blowing.
öğrenmeye başla
Yumuşak bir rüzgar esiyor.
A glass of water, please.
öğrenmeye başla
Bir bardak su, lütfen.
A light bulb gives light.
öğrenmeye başla
Bir ampul ışık verir.
A light rain was falling.
öğrenmeye başla
Hafif bir yağmur yağıyordu.
A tea with lemon, please.
öğrenmeye başla
Limonlu bir çay, lütfen.
A truck ran over our dog.
öğrenmeye başla
Bir kamyon bizim köpeği ezdi.
A unicycle has one wheel.
öğrenmeye başla
Tek tekerli bisikletin tek tekeri vardır.
A year has twelve months.
öğrenmeye başla
Bir yıl oniki aya sahiptir.
Accidents are inevitable.
öğrenmeye başla
Kazalar kaçınılmaz.
Add a little more pepper.
öğrenmeye başla
Biraz daha biber ekle.
After that, he went home.
öğrenmeye başla
Ondan sonra, o, eve gitti.
Alice didn't see the dog.
öğrenmeye başla
Alice, köpeği görmedi.
Alice went to bed at ten.
öğrenmeye başla
Alice saat onda yatağa gitti.
Alice went to bed at ten.
öğrenmeye başla
Alice saat onda yatmaya gitti.
All but Tom were present.
öğrenmeye başla
Tom'un dışında herkes mevcuttu.
All of them are not poor.
öğrenmeye başla
Onların hepsi fakir değil.
All of you did good work.
öğrenmeye başla
Hepiniz iyi iş yaptınız.
All our plans went wrong.
öğrenmeye başla
Bütün planlarımız bozuldu.
All that he says is true.
öğrenmeye başla
Onun bütün söylediği doğrudur.
All the boys looked down.
öğrenmeye başla
Bütün erkekler aşağıya baktı.
All the seats are booked.
öğrenmeye başla
Bütün koltuklar ayrılmış.
Am I making myself clear?
öğrenmeye başla
Kendimi net şekilde ifade ediyor muyum?
An accident has happened.
öğrenmeye başla
Bir kaza oldu.
Anger is hard to control.
öğrenmeye başla
Öfkeyi kontrol etmek zordur.
Ann likes to write poems.
öğrenmeye başla
Ann, şiir yazmayı sever.
Answer the phone, please.
öğrenmeye başla
Telefona cevap ver lütfen.
Anyone can make mistakes.
öğrenmeye başla
Herkes yanlış yapabilir.
Anyone can make mistakes.
öğrenmeye başla
Herkes hata yapabilir.
Are my socks dry already?
öğrenmeye başla
Benim çoraplar zaten kuru mu?
Are there any balls here?
öğrenmeye başla
Burada hiç top var mı?
Are there reserved seats?
öğrenmeye başla
Ayrılmış koltuklar var mı?
Are you fond of baseball?
öğrenmeye başla
Beyzbola düşkün müsün?
Are you going or staying?
öğrenmeye başla
Gidiyor musun yoksa kalıyor musun?
Are you going to a movie?
öğrenmeye başla
Sinemaya gidecek misin?
Are you here on business?
öğrenmeye başla
Sen iş için mi buradasın?
Are you listening to him?
öğrenmeye başla
Onu dinliyor musun?
Are you losing your mind?
öğrenmeye başla
Aklınızı mı kaybediyorsunuz?
Are you off duty tonight?
öğrenmeye başla
Bu gece izinli misin?
Are you on the committee?
öğrenmeye başla
Komitede misiniz?
Are you ready for dinner?
öğrenmeye başla
Akşam yemeği için hazır mısınız?
Are you studying English?
öğrenmeye başla
İngilizce okuyor musun?
Are you writing a letter?
öğrenmeye başla
Bir mektup yazıyor musunuz?
As a result, prices rose.
öğrenmeye başla
Sonuç olarak, fiyatlar yükseldi.
Ask your dad to help you.
öğrenmeye başla
Babanın sana yardım etmesini rica et.
At last, the bus stopped.
öğrenmeye başla
Sonunda, otobüs durdu.
Banks closed their doors.
öğrenmeye başla
Bankalar kapılarını kapattı.
Beer is brewed from malt.
öğrenmeye başla
Bira, malttan mayalanır.
Betty can play the piano.
öğrenmeye başla
Betty piyano çalabilir.
Betty got over the shock.
öğrenmeye başla
Betty şoku atlattı.
Bill brought me the book.
öğrenmeye başla
Bill bana kitap getirdi.
Birds often fly together.
öğrenmeye başla
Kuşlar sık sık birlikte uçarlar.
Bob and Tom are brothers.
öğrenmeye başla
Bob ve Tom erkek kardeştirler.
Bob came here, didn't he?
öğrenmeye başla
Bob buraya geldi, değil mi?
Bob can drive a car, too.
öğrenmeye başla
Bob da bir araba sürebilir.
Bob is in the drama club.
öğrenmeye başla
Bob tiyatro kulübünde.
Bob is popular at school.
öğrenmeye başla
Bob okulda popüler.
Bob is popular at school.
öğrenmeye başla
Bob okulda popülerdir.
Both parties opposed war.
öğrenmeye başla
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
Both were extremely rich.
öğrenmeye başla
Her ikisi de son derece zengindi.
Bread is made from flour.
öğrenmeye başla
Ekmek undan yapılır.
Brian kept the door open.
öğrenmeye başla
Brian kapıyı açık bıraktı.
Bring me some cold water.
öğrenmeye başla
Bana biraz soğuk su getirin.
Buffaloes have big horns.
öğrenmeye başla
Bufaloların büyük boynuzları var.
Business before pleasure.
öğrenmeye başla
Zevkten önce iş.
Butter is made from milk.
öğrenmeye başla
Tereyağı sütten yapılır.
Butter is made from milk.
öğrenmeye başla
Tereyağı, sütten yapılır.
Cabbage can be eaten raw.
öğrenmeye başla
Lahana çiğ olarak yenilebilir.
Call me before you leave.
öğrenmeye başla
Çıkmadan önce beni ara.
Can I cancel this ticket?
öğrenmeye başla
Bu bileti iptal edebilir miyim?
Can I change the channel?
öğrenmeye başla
Kanal değiştirebilir miyim?
Can I have some more tea?
öğrenmeye başla
Biraz daha çay alabilir miyim?
Can I make a reservation?
öğrenmeye başla
Bir rezervasyon yapabilir miyim?
Can I pay by credit card?
öğrenmeye başla
Kredi kartı ile ödeyebilir miyim?
Can I take pictures here?
öğrenmeye başla
Burada fotoğraf çekebilir miyim?
Can I try on this jacket?
öğrenmeye başla
Ben bu ceketi deneyebilir miyim?
Can I use my credit card?
öğrenmeye başla
Kredi kartımı kullanabilir miyim?
Can you copy this for me?
öğrenmeye başla
Bunu benim için kopyalar mısın?
Can you hear her singing?
öğrenmeye başla
Onun şarkı söylediğini duyabiliyor musun?
Can you help me a little?
öğrenmeye başla
Bana biraz yardımcı olabilir misin?
Can you keep it a secret?
öğrenmeye başla
Onu bir sır olarak saklar mısın?
Can you make room for me?
öğrenmeye başla
Benim için yer açar mısın?
Can you order one for me?
öğrenmeye başla
Benim için bir tane ısmarlar mısın?
Can you possibly help me?
öğrenmeye başla
Belki bana yardımcı olabilirsiniz?
Can you tell me the time?
öğrenmeye başla
Bana saati söyler misin?
Can you throw a fastball?
öğrenmeye başla
Hızlıtop fırlatabilir misin?
Can't you hear the sound?
öğrenmeye başla
Sesi duyamıyor musun?
Can't you ride a bicycle?
öğrenmeye başla
Bisiklete binemiyor musun?
Cats are active at night.
öğrenmeye başla
Kediler gece aktiftir.
Cats can see in the dark.
öğrenmeye başla
Kediler karanlıkta görebilirler.
Certainly she is correct.
öğrenmeye başla
Kesinlikle o doğrudur.
Cheese is made from milk.
öğrenmeye başla
Peynir sütten yapılır.
Choose any of these pens.
öğrenmeye başla
Bu kalemlerden birini seç.
Christmas is a week away.
öğrenmeye başla
Noel'e bir hafta kaldı.
Christmas is coming soon.
öğrenmeye başla
Yakında Noel geliyor.
Christmas is soon, right?
öğrenmeye başla
Noel yakında, doğru mu?
Clearly you are mistaken.
öğrenmeye başla
Açıkçası yanılıyorsun.
Close the door after you.
öğrenmeye başla
Sizden sonra kapıyı kapatın.
Coal is not always black.
öğrenmeye başla
Kömür her zaman siyah değildir.

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.