soru |
cevap |
Kanazawa is a quiet city. öğrenmeye başla
|
|
Kanazawa sakin bir şehirdir.
|
|
|
Karen went there herself. öğrenmeye başla
|
|
Karen oraya kendisi gitti.
|
|
|
Keep to the left, please. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Keiko is kind, isn't she? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Ken has arrived in Kyoto. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Ken is a football player. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Ken is kind to the girls. öğrenmeye başla
|
|
Ken kızlara karşı naziktir.
|
|
|
Ken is tall, but I'm not. öğrenmeye başla
|
|
Ken uzun boylu, ama ben değilim.
|
|
|
Ken jumped over the wall. öğrenmeye başla
|
|
Ken duvarın üzerinden atladı.
|
|
|
Ken runs faster than you. öğrenmeye başla
|
|
Ken senden daha hızlı koşar.
|
|
|
Kumiko is as tall as Tom. öğrenmeye başla
|
|
Kumiko Tom kadar uzundur.
|
|
|
Laura may have been sick. öğrenmeye başla
|
|
Laura hastalanmış olabilir.
|
|
|
Let him play your guitar. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Let me buy you a new one. öğrenmeye başla
|
|
Sana yeni bir tane alayım.
|
|
|
Let me check your ticket. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Let me have a look at it. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Let me know by telephone. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Let me know your address. öğrenmeye başla
|
|
Adresinizi bana bildirin.
|
|
|
Let me tell you a secret. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Let me think for a while. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Let's ask a travel agent. öğrenmeye başla
|
|
Bir seyahat acentasına soralım.
|
|
|
Let's be friends forever. öğrenmeye başla
|
|
Sonsuza kadar arkadaş olalım.
|
|
|
Let's change the subject. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Let's do it another time. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Let's get together again. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Let's keep this a secret. öğrenmeye başla
|
|
Bunu bir sır olarak saklayalım.
|
|
|
Let's leave it up to him. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Let's listen to the tape. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Let's make a night of it. öğrenmeye başla
|
|
Onunla ilgili bir gece yapalım.
|
|
|
Let's not argue any more. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Let's not stay here long. öğrenmeye başla
|
|
Burada uzun süre kalmayalım.
|
|
|
Let's pass by the church. öğrenmeye başla
|
|
Kilisenin yanından geçelim.
|
|
|
Let's play cards instead. öğrenmeye başla
|
|
Onun yerine kart oynayalım.
|
|
|
Let's wait till he comes. öğrenmeye başla
|
|
O gelene kadar bekleyelim.
|
|
|
Lightning hit that tower. öğrenmeye başla
|
|
Yıldırım kuleye isabet etti.
|
|
|
Lincoln was a Republican. öğrenmeye başla
|
|
Lincoln bir Cumhuriyetçi idi.
|
|
|
Lincoln won the election. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Look at that boy running. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Look out for pickpockets. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Lunch will be ready soon. öğrenmeye başla
|
|
Öğle yemeği yakında hazır olacak.
|
|
|
Mac is loved by everyone. öğrenmeye başla
|
|
Mac herkes tarafından sevilir.
|
|
|
Many foods can be boiled. öğrenmeye başla
|
|
Birçok gıdalar kaynatılabilir.
|
|
|
Many friends saw him off. öğrenmeye başla
|
|
Birçok arkadaşlar onu yolcu ettiler.
|
|
|
Many of them were bitter. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Many scientists knew him. öğrenmeye başla
|
|
Birçok bilim adamı onu tanıyordu.
|
|
|
Many senators opposed it. öğrenmeye başla
|
|
Birçok senatör ona karşı çıktı.
|
|
|
Mari has been in Hungary. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Mary had to go to school. öğrenmeye başla
|
|
Mary okula gitmek zorunda kaldı.
|
|
|
Mary has not started yet. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Mary is blackmailing Tom. öğrenmeye başla
|
|
Mary Tom'a şantaj yapıyor.
|
|
|
Mary is Tom's stepmother. öğrenmeye başla
|
|
Mary Tom'un üvey annesidir.
|
|
|
Mary understands Chinese. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Math is what I'm best at. öğrenmeye başla
|
|
Matematik en iyi olduğum derstir.
|
|
|
May I ask a favor of you? öğrenmeye başla
|
|
Sizden bir iyilik rica edebilir miyim?
|
|
|
May I ask some questions? öğrenmeye başla
|
|
Bazı sorular sorabilir miyim?
|
|
|
May I ask you a question? öğrenmeye başla
|
|
Sana bir soru sorabilir miyim?
|
|
|
May I borrow your eraser? öğrenmeye başla
|
|
Silgini ödünç alabilir miyim?
|
|
|
May I have this magazine? öğrenmeye başla
|
|
Bu dergiyi alabilir miyim?
|
|
|
May I see a menu, please? öğrenmeye başla
|
|
Lütfen bir menü görebilir miyim?
|
|
|
May I use this telephone? öğrenmeye başla
|
|
Ben bu telefonu kullanabilir miyim?
|
|
|
May I use your car today? öğrenmeye başla
|
|
Bugün arabanı kullanabilir miyim?
|
|
|
Maybe we can make a deal. öğrenmeye başla
|
|
Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
|
|
|
Mayuko reads a good deal. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Mayuko's dream came true. öğrenmeye başla
|
|
Mayuko'nun rüyası gerçek oldu.
|
|
|
McClellan wasted no time. öğrenmeye başla
|
|
McClellan zamanı boşa harcamadı.
|
|
|
Meg agreed to Ken's plan. öğrenmeye başla
|
|
Meg Ken'in planını kabul etti.
|
|
|
Meg sometimes annoys Ken. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Mike and Ken are friends. öğrenmeye başla
|
|
Mike ve Ken arkadaşlardır.
|
|
|
Mike and Ken are friends. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Mike has two girlfriends. öğrenmeye başla
|
|
Mike'ın iki kız arkadaşı var.
|
|
|
Mike named his dog Spike. öğrenmeye başla
|
|
Mike köpeğine Spike adını verdi.
|
|
|
Miss Kanda can swim well. öğrenmeye başla
|
|
Bayan Kanda iyi yüzebilir.
|
|
|
Monday is my busiest day. öğrenmeye başla
|
|
Pazartesi en yoğun gündür.
|
|
|
Money cannot buy freedom. öğrenmeye başla
|
|
Para özgürlüğü satın alamaz.
|
|
|
Monroe received 65 votes. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Most students study hard. öğrenmeye başla
|
|
Çoğu öğrenci sıkı çalışır.
|
|
|
Mt. Asama is now dormant. öğrenmeye başla
|
|
Asama yanardağı şu an hareketsiz.
|
|
|
Murder is a wicked crime. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My aim is to be a doctor. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My aunt gave me a camera. öğrenmeye başla
|
|
Teyzem bana bir fotoğraf makinesi verdi.
|
|
|
My aunt gave me an album. öğrenmeye başla
|
|
Halam bana bir albüm verdi.
|
|
|
My brother became a cook. öğrenmeye başla
|
|
Erkek kardeşim bir aşçı oldu.
|
|
|
My car is being repaired. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My cat and dog get along. öğrenmeye başla
|
|
Kedim ve köpeğim iyi geçinirler.
|
|
|
My cat killed a squirrel. öğrenmeye başla
|
|
Kedim bir sincap öldürdü.
|
|
|
My family is a large one. öğrenmeye başla
|
|
Benim ailem büyük bir ailedir.
|
|
|
My father died of cancer. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My father drives to work. öğrenmeye başla
|
|
Babam işe arabayla gider.
|
|
|
My father gave me a game. öğrenmeye başla
|
|
Babam bana bir oyun verdi.
|
|
|
My father got well again. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My father has many books. öğrenmeye başla
|
|
Babamın birsürü kitabı var.
|
|
|
My father is in his room. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My father used to travel. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My heart is beating fast. öğrenmeye başla
|
|
Benim kalbim hızlı atıyor.
|
|
|
My hobby is playing golf. öğrenmeye başla
|
|
Benim hobim golf oynamaktır.
|
|
|
My house is by the ocean. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My house is old and ugly. öğrenmeye başla
|
|
Benim evim eski ve biçimsiz.
|
|
|
My job is to wash dishes. öğrenmeye başla
|
|
Benim işim bulaşık yıkamaktır.
|
|
|
My kid brother is twelve. öğrenmeye başla
|
|
Benim küçük erkek kardeşim on iki yaşında.
|
|
|
My mother is always busy. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My mother is sick in bed. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My muscles have got soft. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My name is Ichiro Tanaka. öğrenmeye başla
|
|
Benim adım Ichiro Tanaka.
|
|
|
My prayers were answered. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My robot's name is Multi. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My room faces the garden. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My seat is near the door. öğrenmeye başla
|
|
Benim koltuğum kapıya yakın.
|
|
|
My shoelaces came undone. öğrenmeye başla
|
|
Benim ayakkabı bağlarım çözüldü.
|
|
|
My son is taller than me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My teacher drove me home. öğrenmeye başla
|
|
Öğretmenim beni arabayla eve götürdü
|
|
|
My temperature is normal. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My uncle died a year ago. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My uncle gave me his car. öğrenmeye başla
|
|
Amcam bana arabasını verdi.
|
|
|
My university has a dorm. öğrenmeye başla
|
|
Üniversitemin bir yatakhanesi var.
|
|
|
My watch has been stolen. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
My wife burst into tears. öğrenmeye başla
|
|
Karım gözyaşlarına boğuldu.
|
|
|
My wife is a poor driver. öğrenmeye başla
|
|
Benim karım kötü bir sürücüdür.
|
|
|
My wife looked surprised. öğrenmeye başla
|
|
Karım şaşırmış görünüyordu.
|
|
|
Nagano beat Tokyo 2 to 3. öğrenmeye başla
|
|
Nagano, Tokyo'yu 3-2 yendi.
|
|
|
Name and address, please. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Nancy is a capable nurse. öğrenmeye başla
|
|
Nancy yetenekli bir hemşiredir.
|
|
|
Naoki is as old as Kaori. öğrenmeye başla
|
|
Naoki Kaori kadar yaşlıdır.
|
|
|
Naoko came back to Japan. öğrenmeye başla
|
|
Naoko Japonya'ya geri döndü.
|
|
|
Never be this late again. öğrenmeye başla
|
|
Asla tekrar bu kadar geç kalma.
|
|
|
Nick owes me ten dollars. öğrenmeye başla
|
|
Nick bana on dolar borçludur.
|
|
|
No one can cope with him. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
No one can deny the fact. öğrenmeye başla
|
|
Hiç kimse gerçeği inkar edemez.
|
|
|
No one has ever seen God. öğrenmeye başla
|
|
Şu ana kadar kimse Tanrıyı görmedi.
|
|
|
Nobody answered the door. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Nobody came to my rescue. öğrenmeye başla
|
|
Kimse beni kurtarmaya gelmedi.
|
|
|
Nobody came to the party. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Nobody can understand it. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
None of them are present. öğrenmeye başla
|
|
Onlardan hiç biri mevcut değil.
|
|
|
Now let's begin the game. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Now this is more like it. öğrenmeye başla
|
|
Bu ona şimdi daha çok benziyor.
|
|
|
Oh, don't worry about it. öğrenmeye başla
|
|
Oh, bu konuda endişelenmenize gerek yok.
|
|
|
One of my teeth came out. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
One of the dogs is alive. öğrenmeye başla
|
|
Köpeklerden biri canlıdır.
|
|
|
One should do one's best. öğrenmeye başla
|
|
Bir insan elinden geleni yapmalı.
|
|
|
One should do one's duty. öğrenmeye başla
|
|
Bir insan vazifesini yapmalı.
|
|
|
Our dog is in the kennel. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Our living room is sunny. öğrenmeye başla
|
|
Bizim oturma odası güneşli.
|
|
|
Our sales are decreasing. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Our teacher seemed angry. öğrenmeye başla
|
|
Öğretmenimiz kızgın görünüyordu.
|
|
|
Our work is all over now. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Pass me the salt, please. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Pass me the wine, please. öğrenmeye başla
|
|
Bana şarabı uzat, lütfen.
|
|
|
Patty is a smart student. öğrenmeye başla
|
|
Patty akıllı bir öğrenci.
|
|
|
Paul telephoned just now. öğrenmeye başla
|
|
Paul az önce telefon etti.
|
|
|
Pay your rent in advance. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Plants die without water. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Please be kind to others. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen diğerlerine karşı nazik olun.
|
|
|
Please choose one person. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Please come back at once. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Please develop this film. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen bu filmi banyo edin.
|
|
|
Please do it in this way. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen onu bu şekilde yapın.
|
|
|
Please don't laugh at me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Please find me my wallet. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen bana cüzdanımı bul.
|
|
|
Please give me this book. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen bu kitabı bana ver.
|
|
|
Please have some cookies. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen biraz biküvi alın.
|
|
|
Please help me with this. öğrenmeye başla
|
|
Bu konuda bana yardımcı olun.
|
|
|
Please lend me your book. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen kitabını bana ödünç ver.
|
|
|
Please peel the potatoes. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Please put on your shoes. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen ayakkabılarını giy.
|
|
|
Please put your shoes on. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen ayakkabılarınızı giyin.
|
|
|
Please refer to page ten. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen onuncu sayfaya bakın.
|
|
|
Please say it in English. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen onu İngilizce olarak söyle.
|
|
|
Please show me this book. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen bana bu kitabı göster.
|
|
|
Please sit here and wait. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen buraya otur ve bekle.
|
|
|
Please speak more loudly. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen daha yüksek sesle konuşun.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
Lütfen daha yavaş konuşun.
|
|
|
Please take off your hat. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Please take some of them. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen onlardan bazılarını götür.
|
|
|
Please tell me the truth. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Please tell me your name. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Please turn on the light. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Please turn on the radio. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen radyoyu açar mısın?
|
|
|
Please turn up the sound. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Please wait half an hour. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Please wait on him first. öğrenmeye başla
|
|
Lütfen önce ona servis yapalım.
|
|
|
Prices continue to climb. öğrenmeye başla
|
|
Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
|
|
|
Prices continued to rise. öğrenmeye başla
|
|
Fiyatlar yükselmeye devam etti.
|
|
|
Put it back where it was. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Put the book on the desk. öğrenmeye başla
|
|
Kitabı masanın üzerine koyun.
|
|
|
Put the gun on the table. öğrenmeye başla
|
|
Silahı masanın üzerine koy.
|
|
|
Put yourself in my place. öğrenmeye başla
|
|
Kendini benim yerime koy.
|
|
|
Quiet him down, will you? öğrenmeye başla
|
|
Onu sakinleştirin, olur mu?
|
|
|
Quit acting like a child. öğrenmeye başla
|
|
Çocuk gibi davranmaktan vazgeç.
|
|
|
Raisins are dried grapes. öğrenmeye başla
|
|
Kuru üzüm kurutulmuş üzümdür.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Republicans were furious. öğrenmeye başla
|
|
Cumhuriyetçiler çok kızgındı.
|
|
|
Roosevelt was a war hero. öğrenmeye başla
|
|
Roosevelt bir savaş kahramanı idi.
|
|
|
Running is good exercise. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Shall I get some for you? öğrenmeye başla
|
|
Senin için biraz alayım mı?
|
|
|
She allegedly killed him. öğrenmeye başla
|
|
O, iddialara göre onu öldürdü.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
O ve ben sınıf arkadaşlarıyız.
|
|
|
She attended the meeting. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She began to gain weight. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She bought him a sweater. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She bowed to me politely. öğrenmeye başla
|
|
O kibarca bana selam verdi.
|
|
|
She burned her left hand. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She called him bad names. öğrenmeye başla
|
|
O ona ağzına geleni söyledi.
|
|
|
She called me many times. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She called off the party. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She came home after dark. öğrenmeye başla
|
|
O, hava karardıktan sonra eve geldi.
|
|
|
She came out of the room. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She can't be over thirty. öğrenmeye başla
|
|
O otuz yaşın üzerinde olamaz.
|
|
|
She can't ride a bicycle. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She carried out the plan. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She catches colds easily. öğrenmeye başla
|
|
O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
|
|
|
She caught me by the arm. öğrenmeye başla
|
|
O, beni kolumdan yakaladı.
|
|
|
She decided to marry him. öğrenmeye başla
|
|
O, onunla evlenmeye karar verdi.
|
|
|
She decided to marry Tom. öğrenmeye başla
|
|
O Tom'la evlenmeye karar verdi.
|
|
|
She did not say anything. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She didn't marry the man. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She didn't visit anybody. öğrenmeye başla
|
|
O kimseyi ziyaret etmedi.
|
|
|
She disliked her husband. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She divorced her husband. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She does nothing but cry. öğrenmeye başla
|
|
O, ağlamaktan başka bir şey yapmaz.
|
|
|
She doesn't need to work. öğrenmeye başla
|
|
Onun çalışmasına gerek yok.
|
|
|
She flared up with anger. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She found me a good seat. öğrenmeye başla
|
|
O, bana iyi bir koltuk buldu.
|
|
|
She found the money gone. öğrenmeye başla
|
|
O paranın kaybolduğunu gördü.
|
|
|
She gave him a big smile. öğrenmeye başla
|
|
O, ona büyük bir gülücük verdi.
|
|
|
She gives him the creeps. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She glanced shyly at him. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She goes to night school. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She got him into trouble. öğrenmeye başla
|
|
O, onun başını belaya soktu.
|
|
|
She had a new dress made. öğrenmeye başla
|
|
O, yeni bir elbise yaptırdı.
|
|
|
She had a pleasant dream. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She had a strange hat on. öğrenmeye başla
|
|
O, tuhaf bir şapka giydi.
|
|
|
She had her shoes shined. öğrenmeye başla
|
|
O, ayakkabılarını parlattı.
|
|
|
She had her tooth pulled. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She handed him the money. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She handed me a postcard. öğrenmeye başla
|
|
O bana bir kartpostal verdi.
|
|
|
She has a sense of humor. öğrenmeye başla
|
|
O, bir mizah duygusuna sahiptir.
|
|
|
She has a sense of humor. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She has good handwriting. öğrenmeye başla
|
|
Onun iyi bir el yazısı var.
|
|
|
She has no sense of duty. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She has seen better days. öğrenmeye başla
|
|
O, daha iyi günler gördü.
|
|
|
She has to study science. öğrenmeye başla
|
|
O fen eğitimi yapmak zorundadır.
|
|
|
She insisted on us going. öğrenmeye başla
|
|
O bize gitmemiz için ısrar etti.
|
|
|
She invited me to dinner. öğrenmeye başla
|
|
O, beni akşam yemeğine davet etti.
|
|
|
She is a child after all. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
O bir üniversite öğrencisi.
|
|
|
She is a reliable person. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She is a wonderful woman. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She is all skin and bone. öğrenmeye başla
|
|
Onun kemikleri sayılıyor.
|
|
|
She is all skin and bone. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She is at work right now. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She is brushing her hair. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She is deaf to my advice. öğrenmeye başla
|
|
O, nasihatımı duymazdan gelir.
|
|
|
She is drawing a picture. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She is everything to him. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She is hard up for money. öğrenmeye başla
|
|
O meteliğe kurşun atıyor.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She is having dinner now. öğrenmeye başla
|
|
O şimdi akşam yemeği yiyor.
|
|
|
She is just a wallflower. öğrenmeye başla
|
|
O, tam bir sarışebboydur.
|
|
|
She is liked by everyone. öğrenmeye başla
|
|
O herkes tarafından hoşlanılır.
|
|
|
She is loved by everyone. öğrenmeye başla
|
|
O herkes tarafından sevilir.
|
|
|
She is missing the point. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She is not herself today. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She is not quite content. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She is not very well off. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She is proud of her sons. öğrenmeye başla
|
|
O, oğullarıyla gurur duyuyor.
|
|
|
She is seeking my advice. öğrenmeye başla
|
|
O benim tavsiyemi öğrenmeye çalışıyor.
|
|
|
She is used to traveling. öğrenmeye başla
|
|
O, seyahat etmeye alışkındır.
|
|
|
She is very fond of dogs. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She kept her eyes closed. öğrenmeye başla
|
|
O, gözlerini kapalı tuttu.
|
|
|
She knows what to do now. öğrenmeye başla
|
|
O şimdi ne yapacağını bilir.
|
|
|
She laid the work on him. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She left here in a hurry. öğrenmeye başla
|
|
Buradan aceleyle ayrıldı.
|
|
|
She left here right away. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She left the window open. öğrenmeye başla
|
|
O, pencereyi açık bıraktı.
|
|
|
She lives in the country. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She lives in the village. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She lives quite close by. öğrenmeye başla
|
|
O oldukça yakında yaşıyor.
|
|
|
She looked me in the eye. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She looked up at the sky. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She looks at least sixty. öğrenmeye başla
|
|
O en az altmış görünüyor.
|
|
|
She looks like a teacher. öğrenmeye başla
|
|
O bir öğretmene benziyor.
|
|
|
She loves chocolate, too. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She loves her son dearly. öğrenmeye başla
|
|
O, oğlunu içtenlikle seviyor.
|
|
|
She made me a nice dress. öğrenmeye başla
|
|
O, bana güzel bir elbise yaptı.
|
|
|
She made the doll for me. öğrenmeye başla
|
|
O, benim için oyuncak bebek yaptı.
|
|
|
She majored in economics. öğrenmeye başla
|
|
O ekonomi alanında uzmanlaşmıştır.
|
|
|
She manages a shoe store. öğrenmeye başla
|
|
O bir ayakkabı mağazası yönetir.
|
|
|
She married a bank clerk. öğrenmeye başla
|
|
O bir banka memuru ile evlendi.
|
|
|
She met him on the beach. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She met him this morning. öğrenmeye başla
|
|
O onunla bu sabah tanıştı.
|
|
|
She must have told a lie. öğrenmeye başla
|
|
O bir yalan söylemiş olmalı.
|
|
|
She ordered him to do it. öğrenmeye başla
|
|
O ona onu yapmasını emretti.
|
|
|
She prefers beer to wine. öğrenmeye başla
|
|
O, birayı şaraba tercih eder.
|
|
|
She read one poem to him. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She refused his proposal. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She returned from a trip. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She sang better than him. öğrenmeye başla
|
|
O, ondan daha iyi şarkı söyledi.
|
|
|
She sang the song softly. öğrenmeye başla
|
|
O, şarkıyı düşük sesle söyledi.
|
|
|
She screamed with terror. öğrenmeye başla
|
|
O, dehşetten dolayı çığlık attı.
|
|
|
She sent this book to me. öğrenmeye başla
|
|
O bu kitabı bana gönderdi.
|
|
|
She set out for Thailand. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She shook hands with him. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She sued him for damages. öğrenmeye başla
|
|
O, ona zararlar için dava açtı.
|
|
|
She talked as she walked. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She thinks highly of him. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She told me she loved me. öğrenmeye başla
|
|
O bana beni sevdiğini söyledi.
|
|
|
She took a trip to Paris. öğrenmeye başla
|
|
O, Paris'e bir gezi yaptı.
|
|
|
She took him to the lake. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She tried on a new dress. öğrenmeye başla
|
|
O, yeni bir elbise denedi.
|
|
|
She tripped on the stone. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She turned down my offer. öğrenmeye başla
|
|
O benim teklifimi geri çevirdi.
|
|
|
She turned down my offer. öğrenmeye başla
|
|
O, benim teklifimi geri çevirdi.
|
|
|
She turned off the radio. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She was anxious for help. öğrenmeye başla
|
|
O, yardım için endişeliydi.
|
|
|
She was crying with pain. öğrenmeye başla
|
|
O acıdan dolayı ağlıyordu.
|
|
|
She was eager to go home. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She was fluent in French. öğrenmeye başla
|
|
O, Fransızca'da akıcıydı.
|
|
|
She was late for the bus. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She was very rude to him. öğrenmeye başla
|
|
O, ona karşı çok kabaydı.
|
|
|
She wasn't polite to him. öğrenmeye başla
|
|
O ona karşı nazik değildi.
|
|
|
She waved her hand to me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She waved her hand to us. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She went down the stairs. öğrenmeye başla
|
|
O, merdivenlerden aşağı indi.
|
|
|
She went there yesterday. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She will be back at five. öğrenmeye başla
|
|
O, saat beşte geri dönecek.
|
|
|
She will be there by now. öğrenmeye başla
|
|
Şimdiye kadar orada olacaktır.
|
|
|
She will become a doctor. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She wiped away her tears. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She wished me good night. öğrenmeye başla
|
|
O, bana iyi geceler diledi.
|
|
|
She won't give up easily. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She won't give up easily. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She works for a hospital. öğrenmeye başla
|
|
O, bir hastane için çalışır.
|
|
|
She writes me every week. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She wrote a lot of poems. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She'll do it in 24 hours. öğrenmeye başla
|
|
O, 24 saat içinde onu yapacak.
|
|
|
She's at work, isn't she? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
She's not as old as Mary. öğrenmeye başla
|
|
O, Mary kadar yaşlı değil.
|
|
|
She's not as old as Mary. öğrenmeye başla
|
|
O, Mary kadar yaşlı değildir.
|
|
|
She's wearing a nice hat. öğrenmeye başla
|
|
O güzel bir şapka takıyor.
|
|
|
She's wearing eye shadow. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Should I cancel the call? öğrenmeye başla
|
|
Çağrıyı iptal etmeme gerek var mı?
|
|
|
Should we get up earlier? öğrenmeye başla
|
|
Daha erken kalkmamıza gerek var mı?
|
|
|
Shut up and let me think. öğrenmeye başla
|
|
Kapa çeneni ve düşünmeme izin ver.
|
|
|
Sixty new museums opened. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Someone broke the window. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Someone entered the room. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Someone scratched my car. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Someone will do that job. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Sorry, but he is out now. öğrenmeye başla
|
|
Üzgünüm, fakat o şimdi dışarıda.
|
|
|
Spain controlled Florida. öğrenmeye başla
|
|
İspanya Florida'yı kontrol altında tuttu.
|
|
|
Speak slowly and clearly. öğrenmeye başla
|
|
Yavaş yavaş ve net bir şekilde konuşun.
|
|
|
Stand back from the rope. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Stop arguing about money. öğrenmeye başla
|
|
Para hakkında tartışmayı bırak.
|
|
|
Study harder from now on. öğrenmeye başla
|
|
Bundan sonra daha sıkı çalış.
|
|
|
Suddenly, it became noisy. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Sugar dissolves in water. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Supplies were no problem. öğrenmeye başla
|
|
Malzemelerde hiçbir sorun yoktu.
|
|
|
Tadashi has a soft voice. öğrenmeye başla
|
|
Tadashi yumuşak bir sese sahip.
|
|
|
Take as many as you want. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Take care of your health. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Take this to your mother. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Telephone me if it rains. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tell her to come at noon. öğrenmeye başla
|
|
Ona öğleyin gelmesini söyle.
|
|
|
Ten years is a long time. öğrenmeye başla
|
|
On yıl uzun bir zamandır.
|
|
|
Tensions were increasing. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Terrorists blew up a bus. öğrenmeye başla
|
|
Teröristler bir otobüsü havaya uçurdular.
|
|
|
That boy's hair is black. öğrenmeye başla
|
|
Şu çocuğun saçı siyahtır.
|
|
|
That car has a roof rack. öğrenmeye başla
|
|
O arabanın port bağajı var.
|
|
|
That child is impossible. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
That club is way too big. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
That flower smells sweet. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
That house belongs to me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
That house is very small. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
That is all that he said. öğrenmeye başla
|
|
Onun bütün söylediği odur.
|
|
|
That lady is over eighty. öğrenmeye başla
|
|
O bayan seksenin üzerindedir.
|
|
|
That toy is made of wood. öğrenmeye başla
|
|
O oyuncak ahşaptan yapılmıştır.
|
|
|
That was hard to believe. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
That was only a year ago. öğrenmeye başla
|
|
O sadece bir yıl önceydi.
|
|
|
That wasn't my intention. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
That's a beautiful dress. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
That's a ridiculous idea. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
That's absolute nonsense. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
That's an excellent wine. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
That's an interesting ad. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
That's fairly reasonable. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
That's my favorite chair. öğrenmeye başla
|
|
O, benim favori sandalyem.
|
|
|
That's quite meaningless. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The alarm woke up Mayuko. öğrenmeye başla
|
|
Alarm Mayuko'yu uyandırdı.
|
|
|
The area is built up now. öğrenmeye başla
|
|
Bu alan şu anda inşa edilmiştir.
|
|
|
The arrow hit the target. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The baby cried all night. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The baby has a cute face. öğrenmeye başla
|
|
Bebeğin sevimli bir yüzü var.
|
|
|
The baby is able to walk. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The baby was fast asleep. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The ball bounced up high. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The blood test is normal. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The blood was bright red. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The boy adjusted his cap. öğrenmeye başla
|
|
Çocuk şapkasını düzeltti.
|
|
|
The boy can count to ten. öğrenmeye başla
|
|
Çocuk ona kadar sayabilir.
|
|
|
The boy fell off the bed. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The boy has a high fever. öğrenmeye başla
|
|
Çocuğun yüksek ateşi var.
|
|
|
The boy I helped is Tony. öğrenmeye başla
|
|
Yardım ettiğim çocuk Tony'dir.
|
|
|
The boy took off his cap. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The bus has already gone. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The bus was very crowded. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The car doesn't run fast. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The car has a new engine. öğrenmeye başla
|
|
Arabanın yeni bir motoru var.
|
|
|
The class begins at 8:30. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The climate here is mild. öğrenmeye başla
|
|
Buradaki iklim ılımandır.
|
|
|
The coffeepot is boiling. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The cold air revived Tom. öğrenmeye başla
|
|
Soğuk hava Tom'u yeniden hayata döndürdü.
|
|
|
The danger of war passed. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The decision is not easy. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The decision was put off. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The desk is made of wood. öğrenmeye başla
|
|
Masa ahşaptan yapılmıştır.
|
|
|
The doctor felt my pulse. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The doctor took my pulse. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The dog was hit by a car. öğrenmeye başla
|
|
Köpek bir araba tarafından çarpıldı.
|
|
|
The door remained closed. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The fish wants to escape. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The food is getting cold. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The forest is very thick. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The game became exciting. öğrenmeye başla
|
|
Oyun heyecan verici oldu.
|
|
|
The girl has golden hair. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The girl hugged her doll. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The girl let the bird go. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The girls began to laugh. öğrenmeye başla
|
|
Kızlar gülmeye başladılar.
|
|
|
The governor was furious. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The gown is made of silk. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The gunman was Jack Ruby. öğrenmeye başla
|
|
Silahlı adam Jack Ruby idi.
|
|
|
The horse would not move. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The hot bath relaxed her. öğrenmeye başla
|
|
Sıcak bir banyo, onu rahatlattı.
|
|
|
The lady remained silent. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The lake is deepest here. öğrenmeye başla
|
|
Nehrin en derin yeri burası.
|
|
|
The man committed murder. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The man shoved her aside. öğrenmeye başla
|
|
Adam onu bir kenara itti.
|
|
|
The meeting was canceled. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The Mexicans surrendered. öğrenmeye başla
|
|
Meksikalılar teslim oldu.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The museum is closed now. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The nail tore his jacket. öğrenmeye başla
|
|
Çivi onun ceketini yırttı.
|
|
|
The new plan worked well. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The news broke her heart. öğrenmeye başla
|
|
Haber onun kalbini kırdı.
|
|
|
The news made them happy. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The nurse gave me a shot. öğrenmeye başla
|
|
Hemşire bana bir iğne yaptı.
|
|
|
The old man is very kind. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The patient is in danger. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The plan did not succeed. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The play begins at 2 p.m. öğrenmeye başla
|
|
Oyun 2:00 p.m.'de başlar.
|
|
|
The police are after you. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The policeman is on duty. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The pond has frozen over. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The president is out now. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The rain changed to snow. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The rain stopped at last. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The red dress suited her. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The rent is due tomorrow. öğrenmeye başla
|
|
Yarın kiranın vadesi geldi.
|
|
|
The riot got out of hand. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The river is running dry. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The road is under repair. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The ship had three decks. öğrenmeye başla
|
|
Geminin üç güvertesi vardı.
|
|
|
The ship was not damaged. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The shop closes at seven. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The shop is closed today. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The skies won't be clear. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The sky is full of stars. öğrenmeye başla
|
|
Gökyüzü yıldızlarla dolu.
|
|
|
The sky is getting light. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The Smiths moved to Ohio. öğrenmeye başla
|
|
Smith ailesi Ohio'ya taşındı.
|
|
|
The snow has disappeared. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The snow has melted away. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The snow is falling fast. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The soup is terribly hot. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The soup is terribly hot. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The soup needs more salt. öğrenmeye başla
|
|
Çorbanın daha çok tuza ihtiyacı var.
|
|
|
The structure isn't safe. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The sun is about to rise. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The sun is about to sink. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The toilet doesn't flush. öğrenmeye başla
|
|
Tuvaletin sifonu çalışmıyor.
|
|
|
The toilet is over there. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The total is one hundred. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The train is due at noon. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The war lasted two years. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The waves are high today. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The weather had been hot. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The weather has improved. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
The whole crew was saved. öğrenmeye başla
|
|
Tüm mürettebat kurtarıldı.
|
|
|
The wind has calmed down. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Their cattle are all fat. öğrenmeye başla
|
|
Onların sığırlarının hepsi şişman.
|
|
|
Their son's name is John. öğrenmeye başla
|
|
Onların erkek çocuğunun adı John.
|
|
|
There is a knife missing. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
There is a show tomorrow. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
There is a spoon missing. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
There is no school today. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
There isn't any solution. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
There isn't anybody else. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
There's no need to hurry. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
There's nothing I can do. öğrenmeye başla
|
|
Yapabileceğim bir şey yok.
|
|
|
These are very old books. öğrenmeye başla
|
|
Bunlar çok eski kitaplar.
|
|
|
These books are my books. öğrenmeye başla
|
|
Bu kitaplar benim kitaplarım.
|
|
|
These oranges taste good. öğrenmeye başla
|
|
Bu portakallrın tadı iyi.
|
|
|
These socks do not match. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
These trousers are dirty. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
They achieved their goal. öğrenmeye başla
|
|
Onlar amaçlarına ulaştılar.
|
|
|
They already got married. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
They are all alike to me. öğrenmeye başla
|
|
Onların hepsi bana benziyor.
|
|
|
They are as strong as us. öğrenmeye başla
|
|
Onlar bizim kadar güçlüler.
|
|
|
They are eager for peace. öğrenmeye başla
|
|
Onlar barış için istekliler.
|
|
|
They are out of work now. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
They are paid by the day. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
They are very big apples. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
They are very compatible. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
They are very kind to me. öğrenmeye başla
|
|
Onlar bana karşı çok nazik.
|
|
|
They ate healthier foods. öğrenmeye başla
|
|
Onlar daha sağlıklı gıdalar yediler.
|
|
|
They attained their goal. öğrenmeye başla
|
|
Onlar hedeflerine ulaştılar.
|
|
|
They attempted to escape. öğrenmeye başla
|
|
Onlar kaçma girişiminde bulundular.
|
|
|
They became man and wife. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
They called him a coward. öğrenmeye başla
|
|
Onlar ona korkak dediler.
|
|
|
They came into the house. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
They caught him stealing. öğrenmeye başla
|
|
Onlar onu çalarken yakaladılar.
|
|
|
They did not clap for us. öğrenmeye başla
|
|
Onlar bizi alkışlamadılar.
|
|
|
They eat fish on Fridays. öğrenmeye başla
|
|
Onlar Cuma günleri balık yerler.
|
|
|
They escaped from prison. öğrenmeye başla
|
|
Onlar hapishaneden kaçtı.
|
|
|
They found no such proof. öğrenmeye başla
|
|
Onlar böyle bir kanıt bulmadılar.
|
|
|
They had different ideas. öğrenmeye başla
|
|
Onların farklı fikirleri vardı.
|
|
|
They have gone to Europe. öğrenmeye başla
|
|
Onlar Avrupa'ya gittiler.
|
|
|
They have taken her away. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
They have twin daughters. öğrenmeye başla
|
|
Onların ikiz kızları var.
|
|
|
They like Tsuneoki Ikeda. öğrenmeye başla
|
|
Onlar Tsuneoki Ikeda'yı severler.
|
|
|
They live near the beach. öğrenmeye başla
|
|
Onlar sahile yakın yaşarlar.
|
|
|
They looked really happy. öğrenmeye başla
|
|
Onlar gerçekten mutlu görünüyordu.
|
|
|
They lost their property. öğrenmeye başla
|
|
Onlar mülklerini kaybettiler.
|
|
|
They need some direction. öğrenmeye başla
|
|
Onların bir yöne ihtiyacı var.
|
|
|
They rented an apartment. öğrenmeye başla
|
|
Onlar bir daire kiraladı.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
Onlar onun çok zengin olduğunu söylüyorlar.
|
|
|
They sent for the doctor. öğrenmeye başla
|
|
Onlar doktor getirttiler.
|
|
|
They set out on a picnic. öğrenmeye başla
|
|
Onlar piknik için yola çıktılar.
|
|
|
They walked side by side. öğrenmeye başla
|
|
Onlar yan yana yürüdüler.
|
|
|
They want to become rich. öğrenmeye başla
|
|
Onlar zengin olmak istiyorlar.
|
|
|
They were from Liverpool. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
They were glad to see me. öğrenmeye başla
|
|
Onlar beni gördüklerine memnun oldular.
|
|
|
They were playing tennis. öğrenmeye başla
|
|
Onlar tenis oynuyorlardı.
|
|
|
They were seen to go out. öğrenmeye başla
|
|
Onlar dışarı çıkarken görüldü.
|
|
|
They were spending money. öğrenmeye başla
|
|
Onlar para harcıyorlardı.
|
|
|
They were taken prisoner. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
They would call for help. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
They would not surrender. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
They'll be here at three. öğrenmeye başla
|
|
Onlar Üçte burada olacaklar.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
Onlar yetenekli öğrenciler.
|
|
|
They're average students. öğrenmeye başla
|
|
Onlar orta düzeyde öğrenciler.
|
|
|
This amount includes tax. öğrenmeye başla
|
|
Bu tutar vergi içermektedir.
|
|
|
This baby is 3 weeks old. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This book belongs to you. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This box contains apples. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This castle is beautiful. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This clock isn't working. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This coat doesn't fit me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This coffee shop is cozy. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This desk is used by Tom. öğrenmeye başla
|
|
Bu masa Tom tarafından kullanılıyor.
|
|
|
This desk is used by Tom. öğrenmeye başla
|
|
Bu masa Tom tarafından kullanılır.
|
|
|
This diamond is not real. öğrenmeye başla
|
|
Bu elmas gerçek değildir.
|
|
|
This dog is almost human. öğrenmeye başla
|
|
Bu köpek neredeyse bir insan.
|
|
|
This door would not open. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This flag is very pretty. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This gate needs painting. öğrenmeye başla
|
|
Bu kapının boyanmaya ihtiyacı var.
|
|
|
This house has six rooms. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This is a dead-end alley. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This is a very rare case. öğrenmeye başla
|
|
Bu çok nadir bir durumdur.
|
|
|
This is a very tall tree. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This is all he has to do. öğrenmeye başla
|
|
Bütün yapması gereken bu.
|
|
|
This is an historic city. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This is as heavy as lead. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This is how we cook rice. öğrenmeye başla
|
|
Pilavı pişirme şeklimiz budur.
|
|
|
This is my email address. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This is my email address. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This is my email address. öğrenmeye başla
|
|
Bu benim e-posta adresim.
|
|
|
This is my email address. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This is the worst of all. öğrenmeye başla
|
|
Bu hepsinin en kötüsüdür.
|
|
|
This is too easy for him. öğrenmeye başla
|
|
Bu onun için çok kolaydır.
|
|
|
This is Uncle Tom's farm. öğrenmeye başla
|
|
Bu Uncle Tom'un çiftliğidir.
|
|
|
This is what you must do. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This is your only chance. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This knife is very sharp. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This land belongs to Tom. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This magazine sells well. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This makes me very angry. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This question isn't easy. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This room is comfortable. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This room is very stuffy. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This rule does not apply. öğrenmeye başla
|
|
Bu kural geçerli değildir.
|
|
|
This size doesn't fit me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This song is a love song. öğrenmeye başla
|
|
Bu şarkı bir aşk şarkısı.
|
|
|
This song makes me happy. öğrenmeye başla
|
|
Bu şarkı beni mutlu ediyor.
|
|
|
This soup is really good. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
This stove uses kerosene. öğrenmeye başla
|
|
Bu soba kerosen kullanır.
|
|
|
This tire needs some air. öğrenmeye başla
|
|
Bu lastiğin biraz havaya ihtiyacı var.
|
|
|
This was meant as a joke. öğrenmeye başla
|
|
Bu bir şaka olarak yapılmıştı.
|
|
|
To relax, breathe slowly. öğrenmeye başla
|
|
Rahatlamak için, yavaş yavaş nefes alın.
|
|
|
Tom accepted Mary's gift. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin hediyesini kabul etti.
|
|
|
Tom added up the numbers. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom admitted his mistake. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom adopted a new policy. öğrenmeye başla
|
|
Tom yeni bir politika benimsedi.
|
|
|
Tom almost lost his mind. öğrenmeye başla
|
|
Tom neredeyse aklını kaybetti.
|
|
|
Tom always does his best. öğrenmeye başla
|
|
Tom her zaman elinden geleni yapar.
|
|
|
Tom and Mary are cousins. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom arrived at the hotel. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom asked for a discount. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom asked for directions. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom bet $300 on the game. öğrenmeye başla
|
|
Tom oyunda 300 dolarlık bahse girdi.
|
|
|
Tom bet $300 on the race. öğrenmeye başla
|
|
Tom yarışta 300 dolarlık bahse girdi.
|
|
|
Tom bought Mary a camera. öğrenmeye başla
|
|
Tom MaryYe bir kamera satın aldı.
|
|
|
Tom broke down the house. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom brought refreshments. öğrenmeye başla
|
|
Tom serinletici içecekler getirdi.
|
|
|
Tom buttoned up his coat. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom called a taxi for me. öğrenmeye başla
|
|
Tom benim için bir taksi çağırdı.
|
|
|
Tom called Mary a coward. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'ye korkak diye bağırdı.
|
|
|
Tom came after Mary left. öğrenmeye başla
|
|
Mary gittikten sonra Tom geldi.
|
|
|
Tom came over last night. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom came to dislike Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'yi sevmediği için geldi.
|
|
|
Tom can be reasoned with. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom can dance quite well. öğrenmeye başla
|
|
Tom oldukça iyi dans edebilir.
|
|
|
Tom can swim like a fish. öğrenmeye başla
|
|
Tom balık gibi yüzebilir.
|
|
|
Tom can't turn Mary down. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'den vazgeçemiyor.
|
|
|
Tom catches colds easily. öğrenmeye başla
|
|
Tom kolayca soğuk algınlığına yakalanır.
|
|
|
Tom certainly has talent. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un kesinlikle yeteneği var.
|
|
|
Tom certainly tries hard. öğrenmeye başla
|
|
Tom kesinlikle çok çabalıyor.
|
|
|
Tom certainly was polite. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom claimed he saw a UFO. öğrenmeye başla
|
|
Tom o bir UFO gördüğünü iddia etti.
|
|
|
Tom cried all night long. öğrenmeye başla
|
|
Tom bütün gece boyunca bağırdı.
|
|
|
Tom cut the pear in half. öğrenmeye başla
|
|
Tom, armutu yarıya böldü.
|
|
|
Tom deserves a promotion. öğrenmeye başla
|
|
Tom bir terfiyi hak ediyor.
|
|
|
Tom did an excellent job. öğrenmeye başla
|
|
Tom mükemmel bir iş yaptı.
|
|
|
Tom did as you suggested. öğrenmeye başla
|
|
Tom önerdiğin gibi yaptı.
|
|
|
Tom did his own research. öğrenmeye başla
|
|
Tom kendi araştırmasını yaptı.
|
|
|
Tom did okay on the test. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom didn't feel anything. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom didn't know anything. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom didn't mean any harm. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un niyeti zarar vermek değildi.
|
|
|
Tom didn't need any help. öğrenmeye başla
|
|
Tom herhangi bir yardıma ihtiyacı yoktu.
|
|
|
Tom didn't shoot anybody. öğrenmeye başla
|
|
Tom herhangi birine ateş etmedi.
|
|
|
Tom didn't think of that. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom died a natural death. öğrenmeye başla
|
|
Tom doğal bir ölümle öldü.
|
|
|
Tom died at an early age. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom died in his thirties. öğrenmeye başla
|
|
Tom otuzlu yaşlarında vefat etti.
|
|
|
Tom discovered the truth. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom does weight training. öğrenmeye başla
|
|
Tom ağırlık çalışması yapar.
|
|
|
Tom doesn't drink coffee. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom doesn't get up early. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom doesn't have a fever. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom doesn't know my name. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom doesn't look his age. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom doesn't mind waiting. öğrenmeye başla
|
|
Tom beklemeyi dert etmez.
|
|
|
Tom doesn't mind walking. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom doesn't speak French. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom doesn't trust anyone. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom drives like a maniac. öğrenmeye başla
|
|
Tom bir manyak gibi araba sürer.
|
|
|
Tom drove off in a hurry. öğrenmeye başla
|
|
Tom arabayla hızlıca uzaklaştı.
|
|
|
Tom drowned in the ocean. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom enjoys reading books. öğrenmeye başla
|
|
Tom kitapları okumayı seviyor.
|
|
|
Tom enjoys the fresh air. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom enlisted in the Army. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom feels sorry for Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary için üzgün hissediyor.
|
|
|
Tom fell asleep in class. öğrenmeye başla
|
|
Tom sınıf içinde uykuya daldı.
|
|
|
Tom fell down the stairs. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom fell off his bicycle. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom filled in the blanks. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom finally got his wish. öğrenmeye başla
|
|
Tom sonunda istediğini aldı.
|
|
|
Tom forced Mary to do it. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'yi onu yapması için zorladı.
|
|
|
Tom found Mary repulsive. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom gave the baby a bath. öğrenmeye başla
|
|
Tom bebeğe banyo yaptırdı.
|
|
|
Tom glanced at his watch. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom goes to bed at 10:30. öğrenmeye başla
|
|
Tom saat 10.30 'da yatmaya gider.
|
|
|
Tom goes to night school. öğrenmeye başla
|
|
Tom gece okuluna gidiyor.
|
|
|
Tom got here before noon. öğrenmeye başla
|
|
Tom öğleden önce buraya vardı.
|
|
|
Tom got his suit altered. öğrenmeye başla
|
|
Tom takım elbisesini değiştirdi.
|
|
|
Tom got off the elevator. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom got shot in the back. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom got soap in his eyes. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un gözlerinde sabun var.
|
|
|
Tom got stuck in traffic. öğrenmeye başla
|
|
Tom, trafikte sıkıştırıldı.
|
|
|
Tom had a very good time. öğrenmeye başla
|
|
Tom, çok iyi bir zaman geçirdi.
|
|
|
Tom had an upset stomach. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un bir mide rahatsızlığı vardı.
|
|
|
Tom had his fortune told. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom had no time to waste. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un boşa harcayacak zamanı yoktu.
|
|
|
Tom had nothing to drink. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un içecek bir şeyi yok.
|
|
|
Tom had to run an errand. öğrenmeye başla
|
|
Tom bir iş için koşmak zorunda kaldı.
|
|
|
Tom had to take a detour. öğrenmeye başla
|
|
Tom çevre yolundan gitmek zorundaydı.
|
|
|
Tom handed in his report. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom has a bad reputation. öğrenmeye başla
|
|
Tom kötü bir üne sahiptir.
|
|
|
Tom has a beautiful wife. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un güzel bir karısı var.
|
|
|
Tom has a heavy workload. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un ağır bir işyükü var.
|
|
|
Tom has a lot of stamina. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom has a thing for Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un Mary için bir şeyi var.
|
|
|
Tom has a two-room house. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un iki odalı bir evi var.
|
|
|
Tom has a way with words. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un doğal bir konuşma yeteneği var.
|
|
|
Tom has all but given up. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom has never seen a UFO. öğrenmeye başla
|
|
Tom asla bir UFO görmedi.
|
|
|
Tom has no need to worry. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un üzülmesine gerek yok.
|
|
|
Tom has no wish to study. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un ders çalışma isteği yok.
|
|
|
Tom has to buy some food. öğrenmeye başla
|
|
Tom biraz yiyecek almak zorunda.
|
|
|
Tom has to wait for Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'yi beklemek zorunda.
|
|
|
Tom hasn't changed a bit. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom hasn't done any work. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom hasn't eaten all day. öğrenmeye başla
|
|
Tom bütün gün yemek yemedi.
|
|
|
Tom hasn't given up hope. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom hasn't sung in years. öğrenmeye başla
|
|
Tom yıllarca şarkı söylemedi.
|
|
|
Tom heard this from Mary. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom hopes Mary won't die. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin ölmeyeceğini umuyor.
|
|
|
Tom hopes you'll like it. öğrenmeye başla
|
|
Tom ondan hoşlanacağını umuyor.
|
|
|
Tom hurt Mary's feelings. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin duygularını incitti.
|
|
|
Tom is a 33-year-old man. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is a college student. öğrenmeye başla
|
|
Tom bir üniversite öğrencisi.
|
|
|
Tom is a compulsive liar. öğrenmeye başla
|
|
Tom zorunlu bir yalancıdır.
|
|
|
Tom is a fitness fanatic. öğrenmeye başla
|
|
Tom bir kondüsyon fanatiği.
|
|
|
Tom is a man of his word. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is a really nice guy. öğrenmeye başla
|
|
Tom gerçekten hoş bir adam.
|
|
|
Tom is a reckless driver. öğrenmeye başla
|
|
Tom dikkatsiz bir sürücü.
|
|
|
Tom is a sensitive child. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is a talented singer. öğrenmeye başla
|
|
Tom yetenekli bir şarkıcıdır.
|
|
|
Tom is a very strong man. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is almost never late. öğrenmeye başla
|
|
Tom neredeyse asla geç kalmaz.
|
|
|
Tom is always in a hurry. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un her zaman acelesi var.
|
|
|
Tom is always on my mind. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is an intriguing guy. öğrenmeye başla
|
|
Tom ilgi uyandıran bir adam.
|
|
|
Tom is friends with Mary. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is going to be sorry. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is hard to deal with. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is hard up for money. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un para için eli darda.
|
|
|
Tom is in love with Mary. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is loyal to his wife. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is Mary's ex-husband. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin eski kocasıdır.
|
|
|
Tom is Mary's son-in-law. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is Mary's stepfather. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin üvey babası.
|
|
|
Tom is no match for Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin dengi değil.
|
|
|
Tom is not as old as you. öğrenmeye başla
|
|
Tom senin kadar yaşlı değildir.
|
|
|
Tom is out at the moment. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is shorter than Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'den daha kısadır.
|
|
|
Tom is swamped with work. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un çok fazla işi var.
|
|
|
Tom is taking a bath now. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is too good for Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary için çok fazla iyi.
|
|
|
Tom is used to hard work. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom is very conservative. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom isn't afraid to fail. öğrenmeye başla
|
|
Tom başarısız olmaktan korkmuyor.
|
|
|
Tom isn't as old as I am. öğrenmeye başla
|
|
Tom benim kadar yaşlı değildir.
|
|
|
Tom isn't as old as Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary kadar yaşlı değildir.
|
|
|
Tom isn't at all selfish. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom isn't good at sports. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom jumped into the lake. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom just got up and left. öğrenmeye başla
|
|
Tom sadece kalktı ve gitti.
|
|
|
Tom knows Mary very well. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'yi çok iyi tanıyor.
|
|
|
Tom knows what Mary said. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin dediğini biliyor.
|
|
|
Tom left a note for Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary için bir not bıraktı.
|
|
|
Tom left the window open. öğrenmeye başla
|
|
Tom pencereyi açık bıraktı.
|
|
|
Tom lent Mary his camera. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'ye kamerasını ödünç verdi.
|
|
|
Tom likes Mary very much. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'den çok hoşlanıyordu.
|
|
|
Tom looks very dignified. öğrenmeye başla
|
|
Tom çok onurlu görünüyor.
|
|
|
Tom lost a lot of weight. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom loved Mary very much. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'yi çok seviyordu.
|
|
|
Tom loves being outdoors. öğrenmeye başla
|
|
Tom açık havayı çok seviyor.
|
|
|
Tom loves studying music. öğrenmeye başla
|
|
Tom müzik çalışmayı sever.
|
|
|
Tom made a wise decision. öğrenmeye başla
|
|
Tom akıllıca bir karar verdi.
|
|
|
Tom made stew for dinner. öğrenmeye başla
|
|
Tom akşam yemeği için güveç yaptı.
|
|
|
Tom makes me feel needed. öğrenmeye başla
|
|
Tom bana gerekli hissettiriyor.
|
|
|
Tom must be about thirty. öğrenmeye başla
|
|
Tom yaklaşık otuz olmalı.
|
|
|
Tom must be home by 2:30. öğrenmeye başla
|
|
Tom 2:30 a kadar evde olmalı.
|
|
|
Tom must be thirty or so. öğrenmeye başla
|
|
Tom otuz yada civarı olmalı.
|
|
|
Tom needs some more rest. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un biraz daha dinlenmeye ihtiyacı var.
|
|
|
Tom needs to talk to you. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom neglected his family. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom never eats junk food. öğrenmeye başla
|
|
Tom asla abur cubur yemez.
|
|
|
Tom never loses his cool. öğrenmeye başla
|
|
Tom soğukkanlılığını asla kaybetmez.
|
|
|
Tom never saw Mary again. öğrenmeye başla
|
|
Tom tekrar asla Mary'yi görmedi.
|
|
|
Tom no longer loves Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom artık Mary'yi sevmiyor.
|
|
|
Tom offered to help Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'ye yardım etmeyi önerdi.
|
|
|
Tom often eats Thai food. öğrenmeye başla
|
|
Tom genellikle Tay yemekleri yer.
|
|
|
Tom often goes to Boston. öğrenmeye başla
|
|
Tom sık sık Boston'a gider.
|
|
|
Tom often has nightmares. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom often makes mistakes. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom owes Mary an apology. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'ye bir özür borçludur.
|
|
|
Tom played with his kids. öğrenmeye başla
|
|
Tom çocukları ile oynadı.
|
|
|
Tom played with the baby. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom pushed the door open. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom pushed the door shut. öğrenmeye başla
|
|
Tom kapıyı kapatmak için itti.
|
|
|
Tom put away his clothes. öğrenmeye başla
|
|
Tom elbiselerini yerine koydu.
|
|
|
Tom quite often eats out. öğrenmeye başla
|
|
Tom oldukça sık dışarıda yiyor.
|
|
|
Tom really is a nice guy! öğrenmeye başla
|
|
Tom gerçekten hoş bir adam!
|
|
|
Tom regained his balance. öğrenmeye başla
|
|
Tom dengesini yeniden kazandı.
|
|
|
Tom ripped up the letter. öğrenmeye başla
|
|
Tom mektubu yırtarak açtı.
|
|
|
Tom rubbed his sore feet. öğrenmeye başla
|
|
Tom ağrıyan ayağını ovaladı.
|
|
|
Tom said goodbye to Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'ye hoşçakal dedi.
|
|
|
Tom said he had to split. öğrenmeye başla
|
|
Tom ayrılmak zorunda kaldığını söyledi.
|
|
|
Tom said Mary would come. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin geleceğini söyledi.
|
|
|
Tom said this was urgent. öğrenmeye başla
|
|
Tom bunun acil olduğunu söyledi.
|
|
|
Tom sat across from Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin karşısına oturdu.
|
|
|
Tom sat in the front row. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom says it's up to Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'ye kalmış diyor.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
Tom yorgun olduğunu söylüyor.
|
|
|
Tom scrubbed the bathtub. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom seems to lack energy. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un enerjisi eksik gibi görünüyor.
|
|
|
Tom seldom drinks coffee. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom seldom eats red meat. öğrenmeye başla
|
|
Tom nadiren kırmızı et yer.
|
|
|
Tom should get some rest. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom should go to the gym. öğrenmeye başla
|
|
Tom, spor salonuna gitmeli.
|
|
|
Tom should've been there. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom should've paged Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'ye çağrı bırakmalıydı.
|
|
|
Tom shouldn't trust Mary. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom showed up a tad late. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom shredded the lettuce. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom spent time with Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary ile zaman geçirdi.
|
|
|
Tom squeezed Mary's hand. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin elini sıktı.
|
|
|
Tom stepped on the brake. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom still hasn't paid me. öğrenmeye başla
|
|
Tom hala bana ödeme yapmadı.
|
|
|
Tom sure can play tennis. öğrenmeye başla
|
|
Tom elbette tenis oynayabilir.
|
|
|
Tom sure does burp a lot. öğrenmeye başla
|
|
Tom kesinlikle çok geğirir.
|
|
|
Tom thinks Mary is lying. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin yalan söylediğini düşünüyor.
|
|
|
Tom thinks that's normal. öğrenmeye başla
|
|
Tom onun normal olduğunu düşünüyor.
|
|
|
Tom thought only of Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom sadece Mary'yi düşünüyordu.
|
|
|
Tom told Mary about John. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'ye John'dan bahsetti.
|
|
|
Tom told Mary the secret. öğrenmeye başla
|
|
Tom sırrı Mary'ye söyledi.
|
|
|
Tom told Mary what to do. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'ye ne yapacağını söyledi.
|
|
|
Tom told the dog to stay. öğrenmeye başla
|
|
Tom köpeğe kalmasını söyledi.
|
|
|
Tom took a sip of coffee. öğrenmeye başla
|
|
Tom bir yudum kahve aldı.
|
|
|
Tom took a step backward. öğrenmeye başla
|
|
Tom geriye doğru bir adım attı.
|
|
|
Tom took out the garbage. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom took the wrong train. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom took up hang gliding. öğrenmeye başla
|
|
Tom planör uçuşu çalışmaya başladı.
|
|
|
Tom towel-dried his hair. öğrenmeye başla
|
|
Tom saçını havlu ile kuruladı.
|
|
|
Tom tried to rescue Mary. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'yi kurtarmak için çalıştı.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom turned on the heater. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom unbuttoned his shirt. öğrenmeye başla
|
|
Tom gömleğin düğmelerini açtı.
|
|
|
Tom wants a large family. öğrenmeye başla
|
|
Tom büyük bir aile istiyor.
|
|
|
Tom wants to be near you. öğrenmeye başla
|
|
Tom senin yanında olmak istiyor.
|
|
|
Tom wants to go to Japan. öğrenmeye başla
|
|
Tom Japonya'ya gitmek istiyor.
|
|
|
Tom wants to go with you. öğrenmeye başla
|
|
Tom seninle gitmek istiyor.
|
|
|
Tom wants to try this on. öğrenmeye başla
|
|
Tom bunu denemek istiyor.
|
|
|
Tom was forced to resign. öğrenmeye başla
|
|
Tom istifa etmek için zorlandı.
|
|
|
Tom was happy about that. öğrenmeye başla
|
|
Tom onun hakkında mutluydu.
|
|
|
Tom was here a while ago. öğrenmeye başla
|
|
Tom kısa bir süre önce buradaydı.
|
|
|
Tom was Mary's stepchild. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin üvey evladıydı.
|
|
|
Tom was on TV last night. öğrenmeye başla
|
|
Tom dün gece televizyondaydı.
|
|
|
Tom was really impressed. öğrenmeye başla
|
|
Tom gerçekten etkilenmişti.
|
|
|
Tom was really surprised. öğrenmeye başla
|
|
Tom gerçekten şaşırmıştı.
|
|
|
Tom was stabbed to death. öğrenmeye başla
|
|
O, bıçaklanarak öldürüldü.
|
|
|
Tom was stuck in traffic. öğrenmeye başla
|
|
Tom trafikte sıkışıp kalmıştı.
|
|
|
Tom was thinking of Mary. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom was waiting for Mary. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom watched TV yesterday. öğrenmeye başla
|
|
Tom, dün televizyon izledi.
|
|
|
Tom watched TV yesterday. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom went for a bike ride. öğrenmeye başla
|
|
Tom bir bisiklete binmek için gitti.
|
|
|
Tom went straight to bed. öğrenmeye başla
|
|
Tom doğruca yatağa gitti.
|
|
|
Tom went window-shopping. öğrenmeye başla
|
|
Tom birşey almadan vitrinleri gezdi.
|
|
|
Tom will be back by 2:30. öğrenmeye başla
|
|
Tom 2:30'a kadar geri dönecek.
|
|
|
Tom will keep you posted. öğrenmeye başla
|
|
Tom size düzenli olarak haber verecektir.
|
|
|
Tom will let Mary decide. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin karar vermesine izin verecek.
|
|
|
Tom wishes he had a maid. öğrenmeye başla
|
|
Tom bir hizmetçisinin olmasını diliyor.
|
|
|
Tom worked like a madman. öğrenmeye başla
|
|
Tom bir deli gibi çalıştı.
|
|
|
Tom wouldn't let Mary in. öğrenmeye başla
|
|
Tom Mary'nin içeri girmesine izin vermezdi.
|
|
|
Tom's eyes are bloodshot. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un gözleri kan çanağı.
|
|
|
Tom's flight was delayed. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tom's mom caught the flu. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un annesi gribe yakalandı.
|
|
|
Tomiko guessed my weight. öğrenmeye başla
|
|
Tomiko benim kilomu tahmin etti.
|
|
|
Tomorrow is her birthday. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tomorrow is Mother's Day. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Tony speaks English well. öğrenmeye başla
|
|
Tony İngilizceyi iyi konuşur.
|
|
|
Try to fulfill your duty. öğrenmeye başla
|
|
Görevini yerine getirmeye çalış.
|
|
|
Try us again next Monday. öğrenmeye başla
|
|
Önümüzdeki Pazartesi bizi tekrar deneyin.
|
|
|
Turn down the television. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Twelve is an even number. öğrenmeye başla
|
|
On iki, çift bir sayıdır.
|
|
|
Two men met face to face. öğrenmeye başla
|
|
İki adam yüz yüze görüştüler.
|
|
|
Two of them were drowned. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Ulysses Grant was a hero. öğrenmeye başla
|
|
Ulysses Grant bir kahramandı.
|
|
|
Wait till the rain stops. öğrenmeye başla
|
|
Yağmur duruncaya kadar bekle.
|
|
|
Wake up at seven, please. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Walk as fast as possible. öğrenmeye başla
|
|
Mümkün olduğunca hızlı yürüyün.
|
|
|
Was he lying on his back? öğrenmeye başla
|
|
O sırtüstü yatıyor muydu?
|
|
|
Was it difficult to make? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Was that you at the door? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Was the baby crying then? öğrenmeye başla
|
|
O zaman, bebek ağlıyor muydu?
|
|
|
Was the book interesting? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Wash your face and hands. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We agreed to start early. öğrenmeye başla
|
|
Biz erken başlamak için anlaştık.
|
|
|
We almost froze to death. öğrenmeye başla
|
|
Neredeyse donarak ölüyorduk.
|
|
|
We applauded his honesty. öğrenmeye başla
|
|
Biz onun dürüstlüğünü alkışladık.
|
|
|
We appreciate his talent. öğrenmeye başla
|
|
Biz onun yeteneğini taktir ediyoruz.
|
|
|
We are apt to waste time. öğrenmeye başla
|
|
Biz boşa zaman geçirmeye eğilimliyiz.
|
|
|
We are in the same class. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We are invited to dinner. öğrenmeye başla
|
|
Biz akşam yemeğine davet edildik.
|
|
|
We are leaving here soon. öğrenmeye başla
|
|
Yakında buradan ayrılıyoruz.
|
|
|
We are moving next month. öğrenmeye başla
|
|
Biz gelecek ay taşınıyoruz.
|
|
|
We are not all that safe. öğrenmeye başla
|
|
Biz o kadar güvende değiliz.
|
|
|
We are sold out of jeans. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We are under his command. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We are worried about you. öğrenmeye başla
|
|
Senin hakkında endişeliyiz.
|
|
|
We bought a pound of tea. öğrenmeye başla
|
|
Bir paund çay satın aldık.
|
|
|
We buy eggs by the dozen. öğrenmeye başla
|
|
Biz yumurtaları düzine ile alırız.
|
|
|
We chose John as captain. öğrenmeye başla
|
|
John kaptan olarak seçtik.
|
|
|
We chose John as captain. öğrenmeye başla
|
|
Biz kaptan olarak John'u seçtik.
|
|
|
We cleaned up our garden. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We discussed the problem. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We do not have snow here. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We don't know each other. öğrenmeye başla
|
|
Biz birbirimizi tanımıyoruz.
|
|
|
We drove across the city. öğrenmeye başla
|
|
Şehri baştan başa gezdik.
|
|
|
We drove along the coast. öğrenmeye başla
|
|
Sahil boyunca arabayla gezdik.
|
|
|
We eat soup with a spoon. öğrenmeye başla
|
|
Biz bir kaşıkla çorba yeriz.
|
|
|
We elected Jack chairman. öğrenmeye başla
|
|
Biz Jack'i başkan seçtik.
|
|
|
We expect a lot from him. öğrenmeye başla
|
|
Biz ondan çok şey bekliyoruz.
|
|
|
We expect him to succeed. öğrenmeye başla
|
|
Biz onun başarılı olmasını bekliyoruz.
|
|
|
We felt sympathy for her. öğrenmeye başla
|
|
Biz onun için sempati hissettik.
|
|
|
We found the key at last. öğrenmeye başla
|
|
Biz sonunda anahtarı bulduk.
|
|
|
We go to school to learn. öğrenmeye başla
|
|
Biz öğrenmek için okula gideriz.
|
|
|
We go to school to study. öğrenmeye başla
|
|
Biz eğitim için okula gideriz.
|
|
|
We go to the same school. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We had a storm yesterday. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We had fun at Disneyland. öğrenmeye başla
|
|
Biz Disneyland'da eğlendik.
|
|
|
We had no water to drink. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We had snow this morning. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We have a house for rent. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We have a long way to go. öğrenmeye başla
|
|
Bizim gidecek uzun bir yolumuz var.
|
|
|
We have run out of cream. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We have run out of sugar. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We have the edge on them. öğrenmeye başla
|
|
Biz onlara göre avantajlıyız.
|
|
|
We have to start at once. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We have used up the coal. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We heard the bomb go off. öğrenmeye başla
|
|
Bombanın patladığını duyduk.
|
|
|
We hope to see you again. öğrenmeye başla
|
|
Sizi tekrar görmeyi umuyoruz.
|
|
|
We import tea from India. öğrenmeye başla
|
|
Biz Hindistan'dan çay ithal ederiz.
|
|
|
We kept our books closed. öğrenmeye başla
|
|
Kitaplarımızı kapalı tuttuk.
|
|
|
We kept the fire burning. öğrenmeye başla
|
|
Biz ateşin yanmasını sürdürdük.
|
|
|
We make butter from milk. öğrenmeye başla
|
|
Biz tereyağını sütten yaparız.
|
|
|
We need a signed receipt. öğrenmeye başla
|
|
İmzalı bir makbuza ihtiyacımız var.
|
|
|
We need something to eat. öğrenmeye başla
|
|
Yiyecek bir şeye ihtiyacımız var.
|
|
|
We need to clean the car. öğrenmeye başla
|
|
Biz arabayı temizlemeliyiz.
|
|
|
We need to dust the desk. öğrenmeye başla
|
|
Masanın tozunu almamız gerekir.
|
|
|
We ought to obey the law. öğrenmeye başla
|
|
Biz yasaya itaat etmeliyiz.
|
|
|
We play tennis every day. öğrenmeye başla
|
|
Biz her gün tenis oynarız.
|
|
|
We ran for 10 kilometers. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We rested on some stones. öğrenmeye başla
|
|
Bazı taşların üstünde dinlendik.
|
|
|
We sat down face to face. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We seldom have snow here. öğrenmeye başla
|
|
Biz burada nadiren kar görürüz.
|
|
|
We should help the needy. öğrenmeye başla
|
|
Biz yoksullara yardım etmeliyiz.
|
|
|
We should obey the rules. öğrenmeye başla
|
|
Biz kurallara riayet etmeliyiz.
|
|
|
We talked over the phone. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We tried to persuade him. öğrenmeye başla
|
|
Biz onu ikna etmeye çalıştık.
|
|
|
We tried to trap the fox. öğrenmeye başla
|
|
Tilkiyi tuzağa düşürmeye çalıştık.
|
|
|
We walked across the ice. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We watched TV last night. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We went aboard the plane. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We went skiing in Canada. öğrenmeye başla
|
|
Biz Kanada'da kayak yapmaya gittik.
|
|
|
We went to school by bus. öğrenmeye başla
|
|
Biz otobüsle okula gittik.
|
|
|
We will leave in an hour. öğrenmeye başla
|
|
Bir saat içerisinde gideceğiz.
|
|
|
We will take a rest soon. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We would die without air. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We're just like brothers. öğrenmeye başla
|
|
Biz tam erkek kardeşler gibiyiz.
|
|
|
We're running out of gas. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
We're very busy just now. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Welcome to San Francisco. öğrenmeye başla
|
|
San Fransisko'ya hoş geldiniz.
|
|
|
Were they busy last week? öğrenmeye başla
|
|
Onlar geçen hafta meşgul müydü?
|
|
|
Were you home last night? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What a beautiful rainbow! öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What an interesting book! öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What are you laughing at? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What are you looking for? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What did you have to eat? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What do you do on Sunday? öğrenmeye başla
|
|
Pazar günleri ne yaparsın?
|
|
|
What do you intend to do? öğrenmeye başla
|
|
Ne yapmaya niyet ediyorsun.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
Onunla ne demek istiyorsun?
|
|
|
What do you think he did? öğrenmeye başla
|
|
Onun ne yaptığını sanıyorsun?
|
|
|
What do you think of him? öğrenmeye başla
|
|
Onun hakkında ne düşünüyorsunuz?
|
|
|
What do you think of Tom? öğrenmeye başla
|
|
Tom hakkında ne düşünüyorsun?
|
|
|
What does that word mean? öğrenmeye başla
|
|
O kelime ne anlama geliyor.
|
|
|
What does this mark mean? öğrenmeye başla
|
|
Bu işaret ne anlama geliyor?
|
|
|
What does this word mean? öğrenmeye başla
|
|
Bu kelime ne anlama geliyor.
|
|
|
What does your father do? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What food don't you like? öğrenmeye başla
|
|
Hangi yiyecekten hoşlanmazsın?
|
|
|
What happened last night? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What have you been up to? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What he did is not wrong. öğrenmeye başla
|
|
Onun yaptığı şey yanlış değil.
|
|
|
What he did wasn't wrong. öğrenmeye başla
|
|
Onun yaptığı şey yanlış değildi.
|
|
|
What he said is not true. öğrenmeye başla
|
|
Onun söylediği doğru değil.
|
|
|
What is he running after? öğrenmeye başla
|
|
O neyin peşinden koşuyor.
|
|
|
What is it that you want? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What is the letter about? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What is the total amount? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What kind of dog is that? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What school do you go to? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What time do you go home? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What time is it in Tokyo? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What time is the concert? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What time will you leave? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What was the explanation? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What were you doing then? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What will the postage be? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What will you use it for? öğrenmeye başla
|
|
Onu ne için kullanacaksın?
|
|
|
What's the admission fee? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
What's your favorite car? öğrenmeye başla
|
|
Senin en sevdiğin araba nedir?
|
|
|