soru |
cevap |
What's your favorite pun? öğrenmeye başla
|
|
En sevdiğin kelime oyunu nedir?
|
|
|
What's your home address? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
When are you coming back? öğrenmeye başla
|
|
Ne zaman geri dönüyorsun?
|
|
|
When are you coming home? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
When did he get to Kyoto? öğrenmeye başla
|
|
O, Kyoto'ya ne zaman gitti.
|
|
|
When did he go to Europe? öğrenmeye başla
|
|
O, Avrupaya ne zaman gitti?
|
|
|
When did she get married? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
When did you get married? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
When did you get married? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
When does the show start? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
When is he expected back? öğrenmeye başla
|
|
Ne zaman geri dönmesi bekleniliyor?
|
|
|
When is the intermission? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
When should I come again? öğrenmeye başla
|
|
Tekrar ne zaman gelmeliyim?
|
|
|
When should we check out? öğrenmeye başla
|
|
Ne zaman çıkış yapmalıyız.
|
|
|
When was this car washed? öğrenmeye başla
|
|
Bu araba ne zaman yıkandı?
|
|
|
When was your first love? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
When will I get to Tokyo? öğrenmeye başla
|
|
Tokyo'ya ne zaman varacağım?
|
|
|
When will the show begin? öğrenmeye başla
|
|
Gösteri ne zaman başlayacak?
|
|
|
When will you leave here? öğrenmeye başla
|
|
Ne zaman buradan ayrılacaksın?
|
|
|
When will you next visit? öğrenmeye başla
|
|
Gelecek sefer ne zaman ziyaret edeceksiniz?
|
|
|
Where are all the others? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Where are you headed for? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Where can I buy a ticket? öğrenmeye başla
|
|
Nereden bir bilet alabilirim?
|
|
|
Where do I claim my bags? öğrenmeye başla
|
|
Bağajımı nerede alabilirim?
|
|
|
Where do you play tennis? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Where does it leave from? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Where is the coffee shop? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Where is the post office? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Where is Tom's classroom? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Where would I find books? öğrenmeye başla
|
|
Kitapları nerede bulacaktım?
|
|
|
Where's the ticket booth? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Which cup will he choose? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Which way did you choose? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Which way is the nearest? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Who are you referring to? öğrenmeye başla
|
|
Sen kimden bahsediyorsun?
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Who attended the meeting? öğrenmeye başla
|
|
Toplantıya kimler katıldı?
|
|
|
Who designed that museum? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Who do you think you are? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Who first split the atom? öğrenmeye başla
|
|
Atomu ilk olarak kim parçaladı?
|
|
|
Who looks after this dog? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Who painted this picture? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Who's your favorite poet? öğrenmeye başla
|
|
En sevdiğiniz şair kimdir?
|
|
|
Whose dictionary is this? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Why are your ears so big? öğrenmeye başla
|
|
Niçin kulaklarınız o kadar büyük?
|
|
|
Why are your eyes so big? öğrenmeye başla
|
|
Neden gözleriniz bu kadar büyük?
|
|
|
Why did he come with her? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Why did Tom quit his job? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Why did you buy a flower? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Why did you get so angry? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Why did you open the box? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Why do I have to do that? öğrenmeye başla
|
|
Niçin onu yapmak zorundayım.
|
|
|
Why do you study so hard? öğrenmeye başla
|
|
Niçin bu kadar sıkı çalışıyorsun?
|
|
|
Why don't we order pizza? öğrenmeye başla
|
|
Neden pizza sipariş etmiyoruz.
|
|
|
Why don't we take a taxi? öğrenmeye başla
|
|
Niçin bir taksiye binmiyoruz?
|
|
|
Why don't you just leave? öğrenmeye başla
|
|
Neden sadece gitmiyorsun?
|
|
|
Why don't you rest a bit? öğrenmeye başla
|
|
Niçin biraz dinlenmiyorsun?
|
|
|
Why is your mouth so big? öğrenmeye başla
|
|
Niçin ağzınız o kadar büyük?
|
|
|
Will it be fine tomorrow? öğrenmeye başla
|
|
Yarın hava güzel olacak mı?
|
|
|
Will ten thousand yen do? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Will you go out tomorrow? öğrenmeye başla
|
|
Yarın dışarı çıkacak mısın?
|
|
|
Will you please go there? öğrenmeye başla
|
|
Lütfen oraya gider misin?
|
|
|
Will you send it by mail? öğrenmeye başla
|
|
Onu postayla gönderir misin?
|
|
|
Will you tell us a story? öğrenmeye başla
|
|
Bize bir hikaye anlatır mısın?
|
|
|
Wine is made from grapes. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Winter changed to spring. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Won't you have some cake? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Would you like it washed? öğrenmeye başla
|
|
Onun yıkanmasını ister misin?
|
|
|
Would you like some more? öğrenmeye başla
|
|
Biraz daha ister misiniz?
|
|
|
Yoko bought some of them. öğrenmeye başla
|
|
Yoko onlardan bazılarını satın aldı.
|
|
|
You are absolutely right. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You are everything to me. öğrenmeye başla
|
|
Sen bana göre her şeysin.
|
|
|
You are no longer a baby. öğrenmeye başla
|
|
Artık bir bebek değilsin.
|
|
|
You are not at all wrong. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You aren't busy, are you? öğrenmeye başla
|
|
Meşgul değilsin, değil mi?
|
|
|
You came out of the room. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You can ask him for help. öğrenmeye başla
|
|
Ondan yardım isteyebilirsin.
|
|
|
You can ask Tom for help. öğrenmeye başla
|
|
Tom'dan yardım isteyebilirsin.
|
|
|
You can come at any time. öğrenmeye başla
|
|
Herhangi bir zamanda gelebilirsin.
|
|
|
You can dance, can't you? öğrenmeye başla
|
|
Dans edebilirsin, değil mi?
|
|
|
You can do it if you try. öğrenmeye başla
|
|
Eğer denerseniz, yapabilirsiniz.
|
|
|
You can do it, can't you? öğrenmeye başla
|
|
Onu yapabilirsin, değil mi?
|
|
|
You can ski on that hill. öğrenmeye başla
|
|
O tepede kayak yapabilirsin.
|
|
|
You can take either road. öğrenmeye başla
|
|
Her iki yola da gidebilirsin.
|
|
|
You can watch television. öğrenmeye başla
|
|
Televizyon izleyebilirsiniz.
|
|
|
You can't lift the piano. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You can't study too hard. öğrenmeye başla
|
|
Çok fazla eğitim yapamazsın.
|
|
|
You didn't need to hurry. öğrenmeye başla
|
|
Acele etmene gerek yoktu.
|
|
|
You don't have any money. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You don't have to eat it. öğrenmeye başla
|
|
Onu yemek zorunda değilsiniz.
|
|
|
You get what you pay for. öğrenmeye başla
|
|
Parayı veren düdüğü çalar.
|
|
|
You had to study English. öğrenmeye başla
|
|
İngilizce eğitimi yapmak zorundaydın.
|
|
|
You have a gum infection. öğrenmeye başla
|
|
Diş eti enfeksiyonun var.
|
|
|
You have a regular pulse. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You have nothing to fear. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You have to come with me. öğrenmeye başla
|
|
Benimle gelmek zorundasın.
|
|
|
You have to get up early. öğrenmeye başla
|
|
Erken kalkmak zorundasın.
|
|
|
You look different today. öğrenmeye başla
|
|
Bugün farklı görünüyorsun.
|
|
|
You made a good decision. öğrenmeye başla
|
|
Sen iyi bir karar verdin.
|
|
|
You made a wise decision. öğrenmeye başla
|
|
Akıllıca bir karar verdin.
|
|
|
You managed it after all. öğrenmeye başla
|
|
Her şeye rağmen onu becerdin.
|
|
|
You may come if you like. öğrenmeye başla
|
|
İsterseniz gelebilirsiniz.
|
|
|
You may go if you choose. öğrenmeye başla
|
|
Eğer istiyorsan, gidebilirsin.
|
|
|
You must act more wisely. öğrenmeye başla
|
|
Daha akıllıca hareket etmelisin.
|
|
|
You must be here by five. öğrenmeye başla
|
|
Beşe kadar burada olmalısın.
|
|
|
You must clean your room. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You must clear the table. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You must endure the pain. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You must not stay in bed. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You need a change of air. öğrenmeye başla
|
|
Hava değişikliğine ihtiyacınız var.
|
|
|
You need to see a doctor. öğrenmeye başla
|
|
Bir doktorla görüşmelisin.
|
|
|
You need to stop smoking. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You never change, do you? öğrenmeye başla
|
|
Asla değişmezsin, değil mi
|
|
|
You should go to see him. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You should not trust him. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You should try to see it. öğrenmeye başla
|
|
Onu görmeye çalışmalısın.
|
|
|
You shouldn't go to work. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You speak fluent English. öğrenmeye başla
|
|
Sen akıcı İngilizce konuşuyorsun.
|
|
|
You swim well, don't you? öğrenmeye başla
|
|
Sen iyi yüzersin, değil mi?
|
|
|
You were right after all. öğrenmeye başla
|
|
Beklenenin tersine sen haklıydın.
|
|
|
You were taken in by her. öğrenmeye başla
|
|
Onun tarafından aldatıldın.
|
|
|
You were very kind to us. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You were wrong after all. öğrenmeye başla
|
|
Beklenenin tersine sen hatalıydın.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You're lying, aren't you? öğrenmeye başla
|
|
Yalan söylüyorsun, değil mi?
|
|
|
You're wasting your time. öğrenmeye başla
|
|
Zamanını boşa harcıyorsun.
|
|
|
You've arrived too early. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
You've been a great help. öğrenmeye başla
|
|
Muhteşem bir yardımcısın.
|
|
|
You've made me what I am. öğrenmeye başla
|
|
Beni bulunduğum duruma getiren sensin.
|
|
|
You've set a bad example. öğrenmeye başla
|
|
Sen kötü bir örnek oldun.
|
|
|
You've spilt your coffee. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Your book is on the desk. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Your shirt is inside out. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Your son has come of age. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Your tie has come undone. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Yours is not bad, either. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Yumi is happy, isn't she? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
A bone stuck in my throat. öğrenmeye başla
|
|
Boğazımda bir kemik sıkıştı.
|
|
|
A burnt child dreads fire. öğrenmeye başla
|
|
Yanmış bir çocuk ateşten korkar.
|
|
|
A button came off my coat. öğrenmeye başla
|
|
Ceketimden bir düğme düştü.
|
|
|
A cold bath refreshed him. öğrenmeye başla
|
|
Soğuk bir banyo onu canlandırdı.
|
|
|
A crowd waited to see him. öğrenmeye başla
|
|
Bir kalabalık onu görmek için bekledi.
|
|
|
A decision had to be made. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
A dog can see in the dark. öğrenmeye başla
|
|
Bir köpek karanlıkta görebilir.
|
|
|
A few days later, he came. öğrenmeye başla
|
|
Birkaç gün sonra, o geldi.
|
|
|
A fork fell off the table. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
A gentle wind was blowing. öğrenmeye başla
|
|
Nazik bir rüzgar esiyordu.
|
|
|
A girl appeared before me. öğrenmeye başla
|
|
Benim önümde bir kız göründü.
|
|
|
A girl stood there crying. öğrenmeye başla
|
|
Bir kız orada ağlayarak duruyordu.
|
|
|
A gun might come in handy. öğrenmeye başla
|
|
Bir silah işe yarayabilir.
|
|
|
A is 5 times as long as B. öğrenmeye başla
|
|
A, B'nin 5 katı kadar uzundur.
|
|
|
A nail punctured the tire. öğrenmeye başla
|
|
Bir çivi lastiği patlatmış
|
|
|
A nice boy talked to Kate. öğrenmeye başla
|
|
Güzel bir çocuk Kate'le konuştu.
|
|
|
A penny for your thoughts. öğrenmeye başla
|
|
Düşünceleriniz için bir peni.
|
|
|
A policeman came up to me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
A rat ran across the road. öğrenmeye başla
|
|
Bir sıçan yolu koşarak geçti.
|
|
|
A tear ran down her cheek. öğrenmeye başla
|
|
Bir göz yaşı onun yanağından aşağıya süzüldü.
|
|
|
A watched pot never boils. öğrenmeye başla
|
|
İzlenen demlik asla kaynamaz.
|
|
|
A wood floor is beautiful. öğrenmeye başla
|
|
Ahşap bir zemin güzeldir.
|
|
|
Add more salt to the soup. öğrenmeye başla
|
|
Çorbaya biraz daha tuz ekleyin.
|
|
|
Aim the gun at the target. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Air is a mixture of gases. öğrenmeye başla
|
|
Hava gazların karışımıdır.
|
|
|
All men are created equal. öğrenmeye başla
|
|
Bütün insanlar eşit yaratılırlar.
|
|
|
All men have equal rights. öğrenmeye başla
|
|
Bütün insanların eşit hakları vardır.
|
|
|
All you can do is to wait. öğrenmeye başla
|
|
Yapabileceğiniz bütün şey beklemektir.
|
|
|
All's well that ends well. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Almost all girls are kind. öğrenmeye başla
|
|
Neredeyse tüm kızlar nazik.
|
|
|
An accident just happened. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Ann doesn't have a sister. öğrenmeye başla
|
|
Ann'in bir kız kardeşi yok.
|
|
|
Ann likes music very much. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Ann likes music very much. öğrenmeye başla
|
|
Ann müzikten çok hoşlanır.
|
|
|
Ann swam across the river. öğrenmeye başla
|
|
Ann nehrin karşı tarafına yüzdü.
|
|
|
Any child can answer that. öğrenmeye başla
|
|
Herhangi bir çocuk ona cevap verebilir.
|
|
|
Any one of us could do it. öğrenmeye başla
|
|
Bizden herhangi biri onu yapabilirdi.
|
|
|
Anyway, you'll never know. öğrenmeye başla
|
|
Her neyse, asla bilmeyeceksin.
|
|
|
Aoi is a very good dancer. öğrenmeye başla
|
|
Aoi çok iyi bir dansçıdır.
|
|
|
Apples were on sale today. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Are all these books yours? öğrenmeye başla
|
|
Bütün bu kitaplar senin mi?
|
|
|
Are they speaking English? öğrenmeye başla
|
|
Onlar İngilizce konuşuyorlar mı?
|
|
|
Are you a college student? öğrenmeye başla
|
|
Sen bir üniversite öğrencisi misin?
|
|
|
Are you free after school? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Are you free this evening? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Are you free this weekend? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Are you looking for a job? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Are you trying to kill me? öğrenmeye başla
|
|
Beni öldürmeye mi çalışıyorsunuz?
|
|
|
As for me, I am satisfied. öğrenmeye başla
|
|
Bana gelince, ben tatmin oldum.
|
|
|
Ask her what she has done. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Ask the policeman the way. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
At first, it is difficult. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Be kind to little animals. öğrenmeye başla
|
|
Küçük hayvanlara karşı kibar ol.
|
|
|
Be polite to your parents. öğrenmeye başla
|
|
Ebeveynlerinize karşı nazik olun.
|
|
|
Be quiet and listen to me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Be sure to drop me a line. öğrenmeye başla
|
|
Bana iki satır yazmayı ihmal etmeyin.
|
|
|
Beggars can't be choosers. öğrenmeye başla
|
|
Dilenciler seçici olamaz.
|
|
|
Bill called me last night. öğrenmeye başla
|
|
Bill dün gece beni aradı.
|
|
|
Bill is a baseball player. öğrenmeye başla
|
|
Bill bir beyzbol oyuncusu.
|
|
|
Bill made me a nice dress. öğrenmeye başla
|
|
Bill bana güzel bir elbise yaptı.
|
|
|
Birds fly south in winter. öğrenmeye başla
|
|
Kuşlar kışın güneye doğru uçarlar.
|
|
|
Black cloth absorbs light. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Bob stared me in the face. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Bob wasn't in on the plan. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Boil my eggs hard, please. öğrenmeye başla
|
|
Yumurtamı katı kaynat lütfen.
|
|
|
Border fights were common. öğrenmeye başla
|
|
Sınır kavgaları yaygındı.
|
|
|
Both girls have blue eyes. öğrenmeye başla
|
|
Heriki kızın mavi gözleri var.
|
|
|
Both his parents are dead. öğrenmeye başla
|
|
Onun anne ve babası öldü.
|
|
|
Both of us are from Tampa. öğrenmeye başla
|
|
Her ikimiz de Tampa'lıyız.
|
|
|
Bourbon is made from corn. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Bravery is a great virtue. öğrenmeye başla
|
|
Kahramanlık büyük bir erdemdir.
|
|
|
Bread is baked in an oven. öğrenmeye başla
|
|
Ekmek bir fırında pişirilir.
|
|
|
Brian lives over the hill. öğrenmeye başla
|
|
Brian tepenin üzerinde yaşıyor.
|
|
|
Bring me a glass of water. öğrenmeye başla
|
|
Bana bir bardak su getir.
|
|
|
Bring me a piece of chalk. öğrenmeye başla
|
|
Bana bir parça tebeşir getir.
|
|
|
Bring me something to eat. öğrenmeye başla
|
|
Bana yiyecek bir şey getir.
|
|
|
Bring your children along. öğrenmeye başla
|
|
Çocuklarınızı yanınızda getirin.
|
|
|
Can I buy only the lenses? öğrenmeye başla
|
|
Ben sadece lensleri satın alabilir miyim?
|
|
|
Can I do anything for you? öğrenmeye başla
|
|
Sizin için bir şey yapabilir miyim?
|
|
|
Can I fix you a hot drink? öğrenmeye başla
|
|
Sana sıcak bir içecek hazırlayabilir miyim?
|
|
|
Can I get you another one? öğrenmeye başla
|
|
Size bir tane daha alabilir miyim?
|
|
|
Can I have some more milk? öğrenmeye başla
|
|
Ben biraz daha süt alabilir miyim?
|
|
|
Can I put this up for you? öğrenmeye başla
|
|
Sizin için bunu götürebilir miyim?
|
|
|
Can I take your order now? öğrenmeye başla
|
|
Siparişinizi şimdi alabilir miyim?
|
|
|
Can I use this dictionary? öğrenmeye başla
|
|
Bu sözlüğü kullanabilir miyim?
|
|
|
Can I use your dictionary? öğrenmeye başla
|
|
Ben senin sözlüğünü kullanabilir miyim?
|
|
|
Can I use your typewriter? öğrenmeye başla
|
|
Daktilonu kullanabilir miyim?
|
|
|
Can you add these numbers? öğrenmeye başla
|
|
Bu sayıları toplayabilir misin?
|
|
|
Can you cash these for me? öğrenmeye başla
|
|
Bunları benim için nakite çevirir misin?
|
|
|
Can you come to the party? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Can you finish it by noon? öğrenmeye başla
|
|
Öğleye kadar onu bitirebilir misin?
|
|
|
Can you guess what I have? öğrenmeye başla
|
|
Neye sahip olduğumu tahmin edebilir misin?
|
|
|
Can you help me lift this? öğrenmeye başla
|
|
Bunu kaldırmama yardım eder misin?
|
|
|
Can you mail these for me? öğrenmeye başla
|
|
Bunları benim için postalar mısın?
|
|
|
Can you make the deadline? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Can you pay me in advance? öğrenmeye başla
|
|
Bana peşin ödeyebilir misiniz?
|
|
|
Can you put me up tonight? öğrenmeye başla
|
|
Bu akşam beni misafir eder misin?
|
|
|
Can you reach the ceiling? öğrenmeye başla
|
|
Tavana ulaşabilir misiniz?
|
|
|
Carol is studying Spanish. öğrenmeye başla
|
|
Carol İspanyolca çalışıyor.
|
|
|
Cats hate vacuum cleaners. öğrenmeye başla
|
|
Kediler vakum temizleyicilerden nefret ediyorlar.
|
|
|
Change trains at Shinjuku. öğrenmeye başla
|
|
Shinjuku'da trenleri değiştirin.
|
|
|
Charge this to my account. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Charge this to my company. öğrenmeye başla
|
|
Bunu benim şirketin hesabına yaz.
|
|
|
Children play with blocks. öğrenmeye başla
|
|
Çocuklar bloklarla oynarlar.
|
|
|
Choose any dress you like. öğrenmeye başla
|
|
İstediğin herhangi bir elbiseyi seç.
|
|
|
Choose whichever you like. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Choose whichever you want. öğrenmeye başla
|
|
İstediğiniz hangi birisini seçin.
|
|
|
Chris can't work tomorrow. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Come and have tea with me. öğrenmeye başla
|
|
Gel ve benimle birlikte çay iç.
|
|
|
Come and see me right now. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Come at any time you like. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Come at ten o'clock sharp. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Come on! Give me a chance. öğrenmeye başla
|
|
Haydi! Bana bir şans ver.
|
|
|
Come to my house at eight. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Coming here was a mistake. öğrenmeye başla
|
|
Buraya gelmek bir hataydı.
|
|
|
Communications broke down. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Cookie is under the table. öğrenmeye başla
|
|
Bisküvi masanın altındadır.
|
|
|
Cookie was raised by Kate. öğrenmeye başla
|
|
Bebek Kate tarafından yetiştirildi.
|
|
|
Could you get me some tea? öğrenmeye başla
|
|
Bana biraz çay getirir misin?
|
|
|
Could you spell it please? öğrenmeye başla
|
|
Onu heceler misin, lütfen?
|
|
|
Could you tell me the way? öğrenmeye başla
|
|
Bana yolu söyleyebilir misiniz?
|
|
|
Cows are sacred to Hindus. öğrenmeye başla
|
|
İnekler Hindular için kutsaldır.
|
|
|
Cut the cake with a knife. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Dan bought a new computer. öğrenmeye başla
|
|
Dan yeni bir bilgisayar satın aldı.
|
|
|
Dan came for Julie at six. öğrenmeye başla
|
|
Dan altıda Julie için geldi.
|
|
|
Dewey was suddenly a hero. öğrenmeye başla
|
|
Dewey birdenbire bir kahraman oldu.
|
|
|
Did he look like a doctor? öğrenmeye başla
|
|
O bir doktora benziyor muydu?
|
|
|
Did he tell you the truth? öğrenmeye başla
|
|
O, size gerçeği söyledi mi?
|
|
|
Did you do it by yourself? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Did you go out last night? öğrenmeye başla
|
|
Dün gece dışarı çıktın mı?
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Did you learn it from him? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Did you notice any change? öğrenmeye başla
|
|
Herhangi bir değişiklik fark ettiniz mi?
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Did you rent an apartment? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Did you see anybody there? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Did you study by yourself? öğrenmeye başla
|
|
Eğitimi yalnız mı yaptınız?
|
|
|
Didn't you visit the park? öğrenmeye başla
|
|
Parkı ziyaret etmedin mi?
|
|
|
Dinner will be ready soon. öğrenmeye başla
|
|
Akşam yemeği yakında hazır olacak.
|
|
|
Dinosaurs are now extinct. öğrenmeye başla
|
|
Şimdi dinazorların nesli tükendi.
|
|
|
Do a better job next time. öğrenmeye başla
|
|
Gelecek sefer daha iyi bir iş çıkar.
|
|
|
Do I have to go right now? öğrenmeye başla
|
|
Hemen gitmek zorunda mıyım?
|
|
|
Do I have to write in ink? öğrenmeye başla
|
|
Mürekkeple yazmak zorunda mıyım?
|
|
|
Do it as soon as possible. öğrenmeye başla
|
|
Onu mümkün olduğunca kısa sürede yap.
|
|
|
Do what you think is best. öğrenmeye başla
|
|
En iyi olduğunu düşündüğünüz şeyi yapın.
|
|
|
Do you believe in fairies? öğrenmeye başla
|
|
Perilere inanıyor musunuz?
|
|
|
Do you deliver on Sundays? öğrenmeye başla
|
|
Pazar günleri teslimat yapıyor musunuz?
|
|
|
Do you have a better idea? öğrenmeye başla
|
|
Daha iyi bir fikrin var mı?
|
|
|
Do you have a larger size? öğrenmeye başla
|
|
Daha büyük bir bedeni var mı?
|
|
|
Do you have a lot of pens? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Do you have a lot of time? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Do you have a reservation? öğrenmeye başla
|
|
Bir rezervasyonunuz var mı?
|
|
|
Do you have any allergies? öğrenmeye başla
|
|
Herhangi bir alerjiniz var mı?
|
|
|
Do you have any day tours? öğrenmeye başla
|
|
Hiç günlük turunuz var mı?
|
|
|
Do you have any questions? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Do you have any vacancies? öğrenmeye başla
|
|
Boş yeriniz var mı - Boş yeriniz var mı
|
|
|
Do you have enough energy? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Do you have one-day tours? öğrenmeye başla
|
|
Bir günlük turlarınız var mı?
|
|
|
Do you have Time magazine? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Do you have your passport? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Do you know what happened? öğrenmeye başla
|
|
Ne olduğunu biliyor musun?
|
|
|
Do you know what she said? öğrenmeye başla
|
|
Onun ne söylediğini biliyor musun?
|
|
|
Do you know where he went? öğrenmeye başla
|
|
Onun nereye gittiğini biliyor musun?
|
|
|
Do you know where we live? öğrenmeye başla
|
|
Nerede yaşadığımızı biliyor musun?
|
|
|
Do you like Japanese food? öğrenmeye başla
|
|
Japon yemeklerini sever misin?
|
|
|
Do you like San Francisco? öğrenmeye başla
|
|
San Francisco'yu sever misiniz?
|
|
|
Do you like tea or coffee? öğrenmeye başla
|
|
Çay mı yoksa kahve mi seversin.
|
|
|
Do you think I need to go? öğrenmeye başla
|
|
Gitmem gerektiğini düşünüyor musunuz?
|
|
|
Do you think I need to go? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Do you think I'm handsome? öğrenmeye başla
|
|
Benim yakışıklı olduğumu düşünüyor musunuz?
|
|
|
Do you think I'm handsome? öğrenmeye başla
|
|
Sizce ben yakışıklımıyım.
|
|
|
Do you think I'm to blame? öğrenmeye başla
|
|
Suçlanacağımı düşünüyor musun?
|
|
|
Do you think I'm too tall? öğrenmeye başla
|
|
Benim çok fazla uzun boylu olduğumu düşünüyor musunuz?
|
|
|
Do you think it will work? öğrenmeye başla
|
|
Onun işe yarayacağını düşünüyor musun?
|
|
|
Do you want to come along? öğrenmeye başla
|
|
Birlikte gelmek ister misin?
|
|
|
Does he go to work by bus? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Does he have any brothers? öğrenmeye başla
|
|
Onun hiç erkek kardeşi var mı?
|
|
|
Does he have any children? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Does he know what you did? öğrenmeye başla
|
|
O ne yaptığını biliyor mu?
|
|
|
Does it look cloudy today? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Does that float your boat? öğrenmeye başla
|
|
O, senin sandalı yüzdürür mü?
|
|
|
Does the room have a bath? öğrenmeye başla
|
|
Odanın bir banyosu var mı?
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
Köpekler sadık hayvanlardır.
|
|
|
Don't be so noisy, please. öğrenmeye başla
|
|
Çok gürültücü olma, lütfen.
|
|
|
Don't fail to write to me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Don't get in people's way. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Don't get so carried away. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Don't hang up yet, please. öğrenmeye başla
|
|
Telefonu henüz kapatmayın, lütfen.
|
|
|
Don't hold it upside down. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Don't ignore her feelings. öğrenmeye başla
|
|
Onun duygularını görmezden gelmeyin.
|
|
|
Don't jump to conclusions. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Don't let anybody see you. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Don't let him do it alone. öğrenmeye başla
|
|
Onu ona tek başına yaptırma.
|
|
|
Don't look at me that way. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Don't look down on others. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Don't tell him the answer. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Don't treat me like a dog. öğrenmeye başla
|
|
Bana bir köpek gibi davranmayın.
|
|
|
Draw a line on your paper. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Each student has a locker. öğrenmeye başla
|
|
Her öğrencinin kilitli bir dolabı var.
|
|
|
Eat more fresh vegetables. öğrenmeye başla
|
|
Daha çok taze sebze yiyin.
|
|
|
Even I can't believe that. öğrenmeye başla
|
|
Ben bile ona inanamıyorum.
|
|
|
Everybody agrees with you. öğrenmeye başla
|
|
Herkes sizinle aynı fikirde.
|
|
|
Everybody had a good time. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Everybody had a good year. öğrenmeye başla
|
|
Herkes iyi bir yıl geçirdi.
|
|
|
Everybody had a hard time. öğrenmeye başla
|
|
Herkes zor zaman geçirdi.
|
|
|
Everybody laughed at Jack. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Everybody looks up to him. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Everyone, please be quiet. öğrenmeye başla
|
|
Herkes, lütfen sakin olsun.
|
|
|
Everything is fine so far. öğrenmeye başla
|
|
Şu ana kadar her şey iyi.
|
|
|
Everything is on schedule. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Express your idea clearly. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Farmers were doing better. öğrenmeye başla
|
|
Çiftçiler daha iyi yapıyorlardı.
|
|
|
Few farms had electricity. öğrenmeye başla
|
|
Birkaç çiftliğin elektriği vardı.
|
|
|
For me, time is not money. öğrenmeye başla
|
|
Benim için, vakit nakit değildir.
|
|
|
Forgive me for being late. öğrenmeye başla
|
|
Geç kaldığım için beni affedin.
|
|
|
Forty people were present. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Frankly, I don't like him. öğrenmeye başla
|
|
Açıkçası, ben onu sevmiyorum.
|
|
|
Fruits have seeds in them. öğrenmeye başla
|
|
Meyvelerin içlerinde tohumları vardır.
|
|
|
Gasoline is used for fuel. öğrenmeye başla
|
|
Benzin yakıt için kullanılır.
|
|
|
George failed in business. öğrenmeye başla
|
|
George işinde başarısız oldu.
|
|
|
George is quite talkative. öğrenmeye başla
|
|
George oldukça gevezedir.
|
|
|
George was broken-hearted. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Germany borders on France. öğrenmeye başla
|
|
Almanya Fransa'nın sınır komşusudur.
|
|
|
Get off at Himeji Station. öğrenmeye başla
|
|
Himeji İstasyonun'da inin.
|
|
|
Give me a break, will you? öğrenmeye başla
|
|
Bana bir mola ver, ne dersin?
|
|
|
Give me a definite answer. öğrenmeye başla
|
|
Bana kesin bir cevap verin.
|
|
|
Give me a definite answer. öğrenmeye başla
|
|
Bana kesin bir cevap ver.
|
|
|
Give that book back to me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Go and beat up that bully. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Go and sit by your father. öğrenmeye başla
|
|
Git ve babanın yanında otur.
|
|
|
Go upstairs and go to bed. öğrenmeye başla
|
|
Üst kata çık ve yatmaya git.
|
|
|
Gold is heavier than iron. öğrenmeye başla
|
|
Altın demirden daha ağırdır.
|
|
|
Gold was discovered there. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Grapes are made into wine. öğrenmeye başla
|
|
Üzümler şarap haline getirilir.
|
|
|
Green doesn't go with red. öğrenmeye başla
|
|
Yeşil kırmızı ile gitmez.
|
|
|
Green looks good on Alice. öğrenmeye başla
|
|
Yeşil Alice'in üstünde iyi görünüyor.
|
|
|
Guess what happened to me. öğrenmeye başla
|
|
Bil bakalım, bana ne oldu?
|
|
|
Guess what happened to me. öğrenmeye başla
|
|
Bana ne olduğunu tahmin etsene!
|
|
|
Hand me that book, please. öğrenmeye başla
|
|
Bana o kitabı uzat, lütfen.
|
|
|
Hang up your coat, please. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Hang your hat on the hook. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Happiness can't be bought. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Has he stayed here before? öğrenmeye başla
|
|
O daha önce burada kaldı mı?
|
|
|
Has the movie started yet? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Has Tom ever been married? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Has Tony been watching TV? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Have you been here before? öğrenmeye başla
|
|
Daha önce burada bulundun mu?
|
|
|
Have you been to Hokkaido? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Have you eaten dinner yet? öğrenmeye başla
|
|
Henüz akşam yemeğini yedin mi?
|
|
|
Have you eaten supper yet? öğrenmeye başla
|
|
Akşam yemeğini henüz yedin mi?
|
|
|
Have you ever been abroad? öğrenmeye başla
|
|
Hiç yurtdışında oldun mu?
|
|
|
Have you ever been mugged? öğrenmeye başla
|
|
Bugüne kadar hiç soyuldun mu?
|
|
|
Have you ever loved a man? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Have you ever played golf? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Have you ever seen a lion? öğrenmeye başla
|
|
Şu ana kadar bir aslan gördün mü?
|
|
|
Have you finished already? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Have you finished talking? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Have you tried that store? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Haven't I seen you before? öğrenmeye başla
|
|
Sizi daha önce görmemiş miydim?
|
|
|
He acknowledged his fault. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He acted fairly toward me. öğrenmeye başla
|
|
O, bana karşı açıkça davrandı.
|
|
|
He advised an early start. öğrenmeye başla
|
|
Erken bir başlangıcı tavsiye etti.
|
|
|
He advised me to go there. öğrenmeye başla
|
|
O, oraya gitmemi tavsiye etti.
|
|
|
He agrees with my opinion. öğrenmeye başla
|
|
O, benim fikrimi kabul ediyor.
|
|
|
He asked for their advice. öğrenmeye başla
|
|
O, onların tavsiyelerini istedi.
|
|
|
He asked me if I was busy. öğrenmeye başla
|
|
O, bana meşgul olup olmadığımı sordu.
|
|
|
He became a famous singer. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He became a national hero. öğrenmeye başla
|
|
O ulusal bir kahraman oldu.
|
|
|
He began to learn English. öğrenmeye başla
|
|
O, İngilizce öğrenmeye başladı.
|
|
|
He blew on his fingertips. öğrenmeye başla
|
|
O, parmak uçlarına üfledi.
|
|
|
He bought a dress for her. öğrenmeye başla
|
|
O, onun için bir elbise aldı.
|
|
|
He bought a pair of shoes. öğrenmeye başla
|
|
O bir çift ayakkabı satın aldı.
|
|
|
He broke the world record. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He called me a stupid boy. öğrenmeye başla
|
|
Bana aptal bir çocuk dediler.
|
|
|
He came back before eight. öğrenmeye başla
|
|
Sekizden önce geri döndü.
|
|
|
He came back from America. öğrenmeye başla
|
|
O, Amerika'dan geri geldi.
|
|
|
He came down to breakfast. öğrenmeye başla
|
|
O aşağıya kahvaltıya indi.
|
|
|
He came down with the flu. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He came straight up to me. öğrenmeye başla
|
|
O, dosdoğru bana doğru geldi.
|
|
|
He came to listen to jazz. öğrenmeye başla
|
|
O, caz dinlemek için geldi.
|
|
|
He can also speak Russian. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He can run faster than me. öğrenmeye başla
|
|
O, benden daha hızlı koşabilir.
|
|
|
He can speak 10 languages. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He can speak Russian, too. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He can't afford a new car. öğrenmeye başla
|
|
Yeni bir araba için parası yok.
|
|
|
He can't be an honest man. öğrenmeye başla
|
|
O, dürüst bir adam olamaz.
|
|
|
He caught a terrible cold. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He caught hold of my hand. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He climbed over the fence. öğrenmeye başla
|
|
O, çitin üzerine tırmandı.
|
|
|
He committed five murders. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He couldn't run very fast. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He cut down a cherry tree. öğrenmeye başla
|
|
O, bir kiraz ağacını kesti.
|
|
|
He decided to be a lawyer. öğrenmeye başla
|
|
O bir avukat olmaya karar verdi.
|
|
|
He did it out of kindness. öğrenmeye başla
|
|
O onu nezaketsiz olarak yaptı.
|
|
|
He did not like to travel. öğrenmeye başla
|
|
O, seyahat etmekten hoşlanmadı.
|
|
|
He didn't go for the idea. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He didn't help his father. öğrenmeye başla
|
|
O, babasına yardım etmedi.
|
|
|
He didn't like being poor. öğrenmeye başla
|
|
O, fakir olmaktan hoşlanmıyordu.
|
|
|
He died of a heart attack. öğrenmeye başla
|
|
O bir kalp krizinden öldü.
|
|
|
He does not play baseball. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He doesn't believe in God. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He doesn't understand you. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He drank a bottle of wine. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He dreamed about his home. öğrenmeye başla
|
|
O, evi hakkında hayal kurdu.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He dropped in on a friend. öğrenmeye başla
|
|
O, bir arkadaşını ziyaret etti.
|
|
|
He elbowed me in the ribs. öğrenmeye başla
|
|
O, kaburgalarıma dirsek vurdu.
|
|
|
He explained it in detail. öğrenmeye başla
|
|
O, onu ayrıntılı olarak açıkladı.
|
|
|
He extended his right arm. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He failed to come on time. öğrenmeye başla
|
|
O zamanında gelmeyi başaramadı.
|
|
|
He fell asleep right away. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He fell down on the floor. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He fell flat on the floor. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He fell into a deep sleep. öğrenmeye başla
|
|
O derin bir uykuya daldı.
|
|
|
He fixed the broken table. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He fixed the watch for me. öğrenmeye başla
|
|
O, saati benim için tamir etti.
|
|
|
He forced her to sit down. öğrenmeye başla
|
|
O, onu oturması için zorladı.
|
|
|
He gave a rap on the door. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He gave me a vague answer. öğrenmeye başla
|
|
Bana belirsiz bir cevap verdi.
|
|
|
He goes abroad every year. öğrenmeye başla
|
|
O, her yıl yurt dışına gider.
|
|
|
He goes to school on foot. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He got no answer from her. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He grew up to be a doctor. öğrenmeye başla
|
|
O bir doktor olmak için büyüdü.
|
|
|
He had a book in his hand. öğrenmeye başla
|
|
Onun elinde bir kitap vardı.
|
|
|
He had a traffic accident. öğrenmeye başla
|
|
O bir trafik kazası geçirdi.
|
|
|
He had his hair cut short. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He has a cat and two dogs. öğrenmeye başla
|
|
Onun bir kedisi ve bir köpeği var.
|
|
|
He has a dog and six cats. öğrenmeye başla
|
|
O bir köpeğe ve altı kediye sahiptir.
|
|
|
He has a dual personality. öğrenmeye başla
|
|
O bir çift kişiliğe sahiptir.
|
|
|
He has a good eye for art. öğrenmeye başla
|
|
Onun sanat için iyi bir gözü var.
|
|
|
He has a nice personality. öğrenmeye başla
|
|
O güzel bir kişiliğe sahiptir.
|
|
|
He has a pain in his side. öğrenmeye başla
|
|
Onun yan tarafında bir ağrısı var.
|
|
|
He has excellent reflexes. öğrenmeye başla
|
|
O, mükemmel reflekslere sahip.
|
|
|
He has his office in town. öğrenmeye başla
|
|
Onun şehirde bir ofisi var.
|
|
|
He has not been to France. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He held her by the sleeve. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He hid it behind the door. öğrenmeye başla
|
|
O, onu kapının arkasına sakladı.
|
|
|
He hired some new workers. öğrenmeye başla
|
|
O bazı yeni işçileri işe aldı.
|
|
|
He hung his head in shame. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He hurried to the station. öğrenmeye başla
|
|
O aceleyle istasyona gitti.
|
|
|
He is a danger to society. öğrenmeye başla
|
|
O, toplum için bir tehlikedir.
|
|
|
He is a good man at heart. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is a kind man at heart. öğrenmeye başla
|
|
O, aslında nazik bir insandır.
|
|
|
He is a novelist and poet. öğrenmeye başla
|
|
O bir romancı ve şairdir.
|
|
|
He is a very fast swimmer. öğrenmeye başla
|
|
O, çok hızlı bir yüzücüdür.
|
|
|
He is a very nice student. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is a volleyball player. öğrenmeye başla
|
|
O bir voleybol oyuncusudur.
|
|
|
He is always day-dreaming. öğrenmeye başla
|
|
O her zaman hayal kuruyor.
|
|
|
He is as good as his word. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is as old as my father. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is as timid as a mouse. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is at church right now. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is confined to bed now. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is dead and buried now. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is either drunk or mad. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is famous as a pianist. öğrenmeye başla
|
|
O bir piyanist olarak ünlüdür.
|
|
|
He is good at mathematics. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is inclined to be lazy. öğrenmeye başla
|
|
O tembel olmaya eğimlidir.
|
|
|
He is inclined to get mad. öğrenmeye başla
|
|
O deli almak için eğimlidir.
|
|
|
He is interested in music. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is known to the public. öğrenmeye başla
|
|
O halk tarafından bilinir.
|
|
|
He is much older than Ken. öğrenmeye başla
|
|
O, Ken'den çok daha yaşlı.
|
|
|
He is nothing but a child. öğrenmeye başla
|
|
O bir çocuktan başka bir şey değil.
|
|
|
He is often late for work. öğrenmeye başla
|
|
O, her zaman işe geç kalır.
|
|
|
He is old enough to drink. öğrenmeye başla
|
|
O içmek için yeterince yaşlıdır.
|
|
|
He is old enough to drive. öğrenmeye başla
|
|
O, araba sürmek için yeterince yaşlıdır.
|
|
|
He is older and wiser now. öğrenmeye başla
|
|
O,şimdi daha yaşlı ve daha akıllıdır.
|
|
|
He is one of my neighbors. öğrenmeye başla
|
|
O, benim komşularımdan biri.
|
|
|
He is one of my neighbors. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is playing in his room. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is prepared to help me. öğrenmeye başla
|
|
O bana yardım etmeye hazır.
|
|
|
He is proud of his family. öğrenmeye başla
|
|
O, ailesiyle gurur duyuyor.
|
|
|
He is reading a novel now. öğrenmeye başla
|
|
O, şimdi bir roman okuyor.
|
|
|
He is said to be a genius. öğrenmeye başla
|
|
Onun bir deha olduğu söyleniyor.
|
|
|
He is too fat to run fast. öğrenmeye başla
|
|
O, hızlı koşamayacak kadar çok şişmandır.
|
|
|
He is very afraid of dogs. öğrenmeye başla
|
|
O, köpeklerden çok korkar.
|
|
|
He is very formal with us. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He is very friendly to us. öğrenmeye başla
|
|
O bize karşı çok samimidir.
|
|
|
He is walking very slowly. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He kept the window closed. öğrenmeye başla
|
|
O, pencereyi kapalı tuttu.
|
|
|
He left his son a fortune. öğrenmeye başla
|
|
O, oğluna bir servet bıraktı.
|
|
|
He left the door unlocked. öğrenmeye başla
|
|
O, kapıyı kilitlemeden bıraktı.
|
|
|
He left the motor running. öğrenmeye başla
|
|
O motoru çalışırken bıraktı.
|
|
|
He left the water running. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He likes bread and butter. öğrenmeye başla
|
|
O ekmek ve tereyağı seviyor.
|
|
|
He likes to live in Tokyo. öğrenmeye başla
|
|
O Tokyo'da yaşamayı seviyor.
|
|
|
He likes to travel abroad. öğrenmeye başla
|
|
O yurt dışında seyahat etmeyi sever.
|
|
|
He listened to my opinion. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He lived there by himself. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He lives across the river. öğrenmeye başla
|
|
O, nehrin karşı tarafında yaşıyor.
|
|
|
He lives in a large house. öğrenmeye başla
|
|
O büyük bir evde yaşıyor.
|
|
|
He lives in the next town. öğrenmeye başla
|
|
O, sonraki kasabada yaşıyor.
|
|
|
He looked around the room. öğrenmeye başla
|
|
O, odada etrafına bakındı.
|
|
|
He looked like a rich man. öğrenmeye başla
|
|
O zengin bir adama benziyordu.
|
|
|
He looked up at the stars. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He looks as young as ever. öğrenmeye başla
|
|
O, her zamanki gibi genç görünüyor.
|
|
|
He lost sight of the bird. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He made a small dog house. öğrenmeye başla
|
|
O küçük bir köpek kulübesi yaptı.
|
|
|
He made it for his sister. öğrenmeye başla
|
|
O, onu kız kardeşi için yaptı.
|
|
|
He makes wine from grapes. öğrenmeye başla
|
|
O üzümlerden şarap yapar.
|
|
|
He must be the one for me. öğrenmeye başla
|
|
O, bana göre biri olmalı.
|
|
|
He must go there tomorrow. öğrenmeye başla
|
|
Yarın oraya gitmek zorunda.
|
|
|
He must like taking walks. öğrenmeye başla
|
|
O yürümekten hoşlanıyor olmalı.
|
|
|
He narrowly escaped death. öğrenmeye başla
|
|
O kılpayı ölümden kurtuldu.
|
|
|
He objected to my smoking. öğrenmeye başla
|
|
O, benim sigara içmeme itiraz etti.
|
|
|
He often dropped in on me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He often plays the guitar. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He ordered me to go alone. öğrenmeye başla
|
|
O benim yalnız gitmemi emretti.
|
|
|
He ordered me to stand up. öğrenmeye başla
|
|
O bana ayağa kalkmamı emretti.
|
|
|
He overslept this morning. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He picked a fight with me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He picked flowers for her. öğrenmeye başla
|
|
O, onun için çiçek topladı.
|
|
|
He picked it up carefully. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He plays golf on weekends. öğrenmeye başla
|
|
O hafta sonlarında golf oynar.
|
|
|
He plays tennis every day. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He put a mark on the page. öğrenmeye başla
|
|
O, sayfaya bir işaret koydu.
|
|
|
He put milk in his coffee. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He put on his hat at once. öğrenmeye başla
|
|
O, derhal şapkasını giydi.
|
|
|
He ran an ad in the paper. öğrenmeye başla
|
|
O, gazeteye bir reklam verdi.
|
|
|
He ran into the classroom. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He ran the fastest of all. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He reached for the pistol. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He read the letter slowly. öğrenmeye başla
|
|
O, mektubu yavaşça okudu.
|
|
|
He receives a high salary. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He refused to shake hands. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He sat next to the stream. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He sat up late last night. öğrenmeye başla
|
|
O dün gece geç saatlere kadar oturdu.
|
|
|
He seems to be all thumbs. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He seems to be in a slump. öğrenmeye başla
|
|
O bir çöküş içinde görünüyor.
|
|
|
He seems to be in trouble. öğrenmeye başla
|
|
Onun sorunu var gibi görünüyor.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He seldom comes to see me. öğrenmeye başla
|
|
O nadiren beni görmeye gelir.
|
|
|
He showed off his new car. öğrenmeye başla
|
|
O, yeni arabasıyla hava attı.
|
|
|
He stabbed me in the back! öğrenmeye başla
|
|
O beni sırtımdan bıçakladı!
|
|
|
He stole my purse from me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He stopped reading a book. öğrenmeye başla
|
|
O, kitap okumayı bıraktı.
|
|
|
He studied how birds flew. öğrenmeye başla
|
|
O kuşların nasıl uçtuğu üzerine çalışma yaptı.
|
|
|
He studied law at Harvard. öğrenmeye başla
|
|
O, Harvard'da hukuk okudu.
|
|
|
He swims better than I do. öğrenmeye başla
|
|
O, benden daha iyi yüzer.
|
|
|
He takes after his father. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He talked to the chairman. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He taught me how to write. öğrenmeye başla
|
|
O bana nasıl yazacağımı öğretti.
|
|
|
He tends to talk too much. öğrenmeye başla
|
|
O çok fazla konuşma eğilimindedir.
|
|
|
He threw a stone at a dog. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He tied the dog to a tree. öğrenmeye başla
|
|
O, köpeği bir ağaca bağladı.
|
|
|
He took over the business. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He took poison by mistake. öğrenmeye başla
|
|
O yanlışlıkla zehir aldı.
|
|
|
He traveled west by train. öğrenmeye başla
|
|
O trenle batıya seyahat etti.
|
|
|
He tried hard, but failed. öğrenmeye başla
|
|
O çok çalıştı, fakat başarısız oldu.
|
|
|
He tried opening the door. öğrenmeye başla
|
|
O, kapıyı açmaya çalıştı.
|
|
|
He tried to master French. öğrenmeye başla
|
|
O, Fransızcaya hakim olmaya çalıştı.
|
|
|
He used to be a gentleman. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He used to be a quiet man. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He usually gets up at six. öğrenmeye başla
|
|
O, genellikle altıda kalkar.
|
|
|
He walked along the river. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He walked along the shore. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He walked at a quick pace. öğrenmeye başla
|
|
O büyük bir hızla yürüdü.
|
|
|
He walked toward the door. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He wanted to buy the book. öğrenmeye başla
|
|
O, kitabı satın almak istedi.
|
|
|
He wanted to come with us. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He wants to go to America. öğrenmeye başla
|
|
O, Amerika'ya gitmek istiyor.
|
|
|
He wants you to stay here. öğrenmeye başla
|
|
O, burada kalmanı istiyor.
|
|
|
He was absent from school. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He was afraid of his wife. öğrenmeye başla
|
|
O, karısından korkuyordu.
|
|
|
He was afraid of the dark. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He was afraid to go there. öğrenmeye başla
|
|
O, oraya gitmeye korkuyordu.
|
|
|
He was amazed at the news. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He was among those chosen. öğrenmeye başla
|
|
O, seçilenler arasındaydı.
|
|
|
He was angry with himself. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He was angry with his son. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He was covered with sweat. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He was educated at Oxford. öğrenmeye başla
|
|
O, Oxford Üniversitesi'nde eğitim gördü.
|
|
|
He was fired for stealing. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He was in bed with a cold. öğrenmeye başla
|
|
O, soğuk algınlığından yataktaydı.
|
|
|
He was in prison for life. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He was in time for school. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He was listening to music. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He was looking at the sky. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He was loved by everybody. öğrenmeye başla
|
|
O herkes tarafından sevilirdi.
|
|
|
He was lying on the grass. öğrenmeye başla
|
|
O çimlerin üzerinde yatıyordu.
|
|
|
He was playing with a toy. öğrenmeye başla
|
|
O, bir oyuncakla oynuyordu.
|
|
|
He was sentenced to death. öğrenmeye başla
|
|
O, ölüm cezasına çarptırıldı.
|
|
|
He was sharpening a knife. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He was sitting on a bench. öğrenmeye başla
|
|
O, bir bankta oturuyordu.
|
|
|
He was too angry to speak. öğrenmeye başla
|
|
O, konuşamayacak kadar çok öfkeliydi.
|
|
|
He was wounded in the war. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He went on a one-day trip. öğrenmeye başla
|
|
O bir günlük seyahate çıktı.
|
|
|
He went out without a hat. öğrenmeye başla
|
|
O, dışarıya şapkasız gitti.
|
|
|
He went there on business. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He will be a good husband. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He will be a good teacher. öğrenmeye başla
|
|
O, iyi bir öğretmen olacak.
|
|
|
He will come back at four. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He will come on June 24th. öğrenmeye başla
|
|
O, 24 Haziran'da gelecek.
|
|
|
He will not agree with us. öğrenmeye başla
|
|
O bizimle aynı fikirde olmayacak.
|
|
|
He won't be a good player. öğrenmeye başla
|
|
O iyi bir oyuncu olmayacaktır.
|
|
|
He won't be away for long. öğrenmeye başla
|
|
O uzun süre uzakta olmayacak.
|
|
|
He won't come if it rains. öğrenmeye başla
|
|
O, yağmur yağarsa gelmez.
|
|
|
He won't live a long life. öğrenmeye başla
|
|
O, uzun ömürlü olmayacak.
|
|
|
He won't live a long life. öğrenmeye başla
|
|
O, uzun bir hayat yaşamayacak.
|
|
|
He would never walk again. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He would often go fishing. öğrenmeye başla
|
|
O sık sık balık tutmaya giderdi.
|
|
|
He would seek re-election. öğrenmeye başla
|
|
O yeniden seçilmek için aday olurdu.
|
|
|
He wrote a lot of stories. öğrenmeye başla
|
|
O, bir sürü hikaye yazdı.
|
|
|
He wrote me a long letter. öğrenmeye başla
|
|
O bana uzun bir mektup yazdı.
|
|
|
He wrote me a love letter. öğrenmeye başla
|
|
O bana bir aşk mektubu yazdı.
|
|
|
He'll clutch at any straw. öğrenmeye başla
|
|
O her hangi bir samanı yakalamaya çalışacak.
|
|
|
He's a very fine musician. öğrenmeye başla
|
|
O çok iyi bir müzisyendir.
|
|
|
He's agreed to do the job. öğrenmeye başla
|
|
O işi yapmayı kabul etti.
|
|
|
He's almost as tall as me. öğrenmeye başla
|
|
O, neredeyse benim kadar uzundur.
|
|
|
He's always chasing girls. öğrenmeye başla
|
|
O her zaman kızların peşinde.
|
|
|
He's as strong as a horse. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He's as timid as a rabbit. öğrenmeye başla
|
|
O, bir tavşan kadar ürkek.
|
|
|
He's much taller than you. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He's running for Congress. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
He's sleeping like a baby. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Help yourself to the cake. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Her courage supported her. öğrenmeye başla
|
|
Onun cesareti onu destekledi.
|
|
|
Her father is a policeman. öğrenmeye başla
|
|
Onun babası bir polistir.
|
|
|
Her hat looked very funny. öğrenmeye başla
|
|
Onun şapkası çok komik görünüyordu.
|
|
|
Her heart was full of joy. öğrenmeye başla
|
|
Onun yüreği sevinç doluydu.
|
|
|
Here is their photo album. öğrenmeye başla
|
|
İşte onların fotoğraf albümü.
|
|
|
Hey guys, please be quiet. öğrenmeye başla
|
|
Hey beyler, lütfen biraz sakin olun.
|
|
|
Hi, my name is Ken Saitou. öğrenmeye başla
|
|
Merhaba, benim adım Ken Saitou.
|
|
|
His ashes are buried here. öğrenmeye başla
|
|
Onun külleri burada gömülüdür.
|
|
|
His bag was badly damaged. öğrenmeye başla
|
|
Onun çantası ağır hasar gördü.
|
|
|
His concert was very good. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
His death is a great loss. öğrenmeye başla
|
|
Onun ölümü büyük bir kayıptır.
|
|
|
His English is quite good. öğrenmeye başla
|
|
Onun İngilizcesi oldukça iyidir.
|
|
|
His hair has turned white. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
His house is by the river. öğrenmeye başla
|
|
Onun evi nehrin yanındadır.
|
|
|
His house is easy to find. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
His house is near a river. öğrenmeye başla
|
|
Onun evi bir nehre yakındır.
|
|
|
His illness may be cancer. öğrenmeye başla
|
|
Onun hastalığı kanser olabilir.
|
|
|
His letter made her angry. öğrenmeye başla
|
|
Onun mektubu onu kızdırdı.
|
|
|
His opinions carry weight. öğrenmeye başla
|
|
Onun fikirleri önemlidir.
|
|
|
His room was brightly lit. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
His smile put her at ease. öğrenmeye başla
|
|
Onun tebessümü onu rahatlattı.
|
|
|
His son is in college now. öğrenmeye başla
|
|
Oğlu şu anda üniversitede.
|
|
|
His speech went on and on. öğrenmeye başla
|
|
Onun konuşması uzayıp gitti.
|
|
|
His story amused everyone. öğrenmeye başla
|
|
Onun hikayesi herkesi eğlendirdi.
|
|
|
His story may not be true. öğrenmeye başla
|
|
Hikâyesi doğru olmayabilir.
|
|
|
His team is likely to win. öğrenmeye başla
|
|
Onun takımı muhtemelen kazanacak.
|
|
|
His view is quite logical. öğrenmeye başla
|
|
Onun görüşü oldukça mantıklı.
|
|
|
How are you getting along? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
How did you hear about us? öğrenmeye başla
|
|
Bizden nasıl haberdar oldunuz?
|
|
|
How do I get to Chinatown? öğrenmeye başla
|
|
Çin mahallesine nasıl giderim?
|
|
|
How do you come to school? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
How do you heat the house? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
How do you like this town? öğrenmeye başla
|
|
Bu kasabayı nasıl buluyorsun?
|
|
|
How do you like your eggs? öğrenmeye başla
|
|
Yumurtalarınız hakkında ne düşünüyorsun?
|
|
|
How far is it to New York? öğrenmeye başla
|
|
O, New York'a ne kadar uzakta?
|
|
|
How high is that building? öğrenmeye başla
|
|
O binanın yüksekliği nedir?
|
|
|
How high is that mountain? öğrenmeye başla
|
|
O dağın yüksekliği nedir?
|
|
|
How late is the bank open? öğrenmeye başla
|
|
Banka ne kadar geç saatlere kadar açık?
|
|
|
How long will you be gone? öğrenmeye başla
|
|
Ne kadar süre gideceksin?
|
|
|
How long will you be here? öğrenmeye başla
|
|
Ne kadar süre burada olacaksın?
|
|
|
How many bags do you have? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
How many cars do you have? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
How many kids do you have? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
How many pens do you have? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
How much sugar do you use? öğrenmeye başla
|
|
Ne kadar şeker kullanırsın?
|
|
|
How much were the glasses? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
How old are your children? öğrenmeye başla
|
|
Çocuklarınız kaç yaşındalar?
|
|
|
How old do you think I am? öğrenmeye başla
|
|
Kaç yaşında olduğumu düşünüyorsun?
|
|
|
How would you like to pay? öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
Humans can't live on Mars. öğrenmeye başla
|
|
İnsanlar Mars'ta yaşayamaz.
|
|
|
I accepted her invitation. öğrenmeye başla
|
|
Onun davetini kabul ettim.
|
|
|
I accepted his invitation. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I accused him of cheating. öğrenmeye başla
|
|
Onu hilekarlıkla suçladım.
|
|
|
I admit having done wrong. öğrenmeye başla
|
|
Ben yanlış yaptığımı itiraf ediyorum.
|
|
|
I agree with that opinion. öğrenmeye başla
|
|
Ben o görüşe katılıyorum.
|
|
|
I agree with your opinion. öğrenmeye başla
|
|
Ben senin görüşüne katılıyorum.
|
|
|
I allowed Kate to go home. öğrenmeye başla
|
|
Kate'e eve gitmesi için izin verdim.
|
|
|
I almost laughed out loud. öğrenmeye başla
|
|
Neredeyse kahkaha patlatacaktım.
|
|
|
I almost missed the train. öğrenmeye başla
|
|
Az daha treni kaçırıyordum.
|
|
|
I almost missed the train. öğrenmeye başla
|
|
Neredeyse treni kaçırıyordum.
|
|
|
I am a citizen of Sapporo. öğrenmeye başla
|
|
Ben bir Sapporo vatandaşıyım.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
Ben bir üniversite öğrencisiyim.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I am afraid he won't come. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I am due to speak tonight. öğrenmeye başla
|
|
Bu gece konuşmam bekleniyor.
|
|
|
I am feeling sad about it. öğrenmeye başla
|
|
Ben bu konu hakkında üzgün hissediyorum.
|
|
|
I am going to be fourteen. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I am going to play tennis. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I am interested in sports. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I am learning how to type. öğrenmeye başla
|
|
Nasıl yazacağımı öğreniyorum.
|
|
|
I am living with my uncle. öğrenmeye başla
|
|
Amcamla birlikte yaşıyorum.
|
|
|
I am majoring in medicine. öğrenmeye başla
|
|
Ben tıpta uzmanlaşıyorum.
|
|
|
I am not a morning person. öğrenmeye başla
|
|
Ben bir sabah kişisi değilim.
|
|
|
I am not getting involved. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I am now in an old castle. öğrenmeye başla
|
|
Şimdi eski bir kaledeyim.
|
|
|
I am on holiday this week. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I am playing football now. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I am ready to go with you. öğrenmeye başla
|
|
Ben sizinle birlikte gitmek için hazırım.
|
|
|
I am studying English now. öğrenmeye başla
|
|
Şimdi İngilizce çalışıyorum.
|
|
|
I am through with my work. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I am very busy these days. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I am very glad to see you. öğrenmeye başla
|
|
Seni gördüğüme çok memnunum.
|
|
|
I am watering the flowers. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I am writing a letter now. öğrenmeye başla
|
|
Şimdi bir mektup yazıyorum.
|
|
|
I appreciate your concern. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I arrived here last night. öğrenmeye başla
|
|
Ben dün gece buraya geldim.
|
|
|
I arrived there too early. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I asked where he had been. öğrenmeye başla
|
|
Onun nerede olduğunu sordum.
|
|
|
I ate a hotdog for lunch. öğrenmeye başla
|
|
Ben öğle yemeği için bir sosisli sandviç yedim.
|
|
|
I awoke from a long dream. öğrenmeye başla
|
|
Ben uzun bir rüyadan uyandım.
|
|
|
I barely caught the train. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I belong to a tennis club. öğrenmeye başla
|
|
Ben bir tenis kulübünün üyesiyim.
|
|
|
I bought a book yesterday. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I bought a new television. öğrenmeye başla
|
|
Yeni bir televizyon aldım.
|
|
|
I bought a pair of gloves. öğrenmeye başla
|
|
Ben bir çift eldiven aldım.
|
|
|
I bought a red sports car. öğrenmeye başla
|
|
Kırmızı bir spor araba aldım.
|
|
|
I bought a red sports car. öğrenmeye başla
|
|
Ben kırmızı bir spor otomobil satın aldım.
|
|
|
I called him this morning. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I called him up yesterday. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I came to Japan last year. öğrenmeye başla
|
|
Japonya'ya geçen yıl geldim.
|
|
|
I can do without his help. öğrenmeye başla
|
|
Onun yardımı olmadan yapabilirim.
|
|
|
I can put things in a box. öğrenmeye başla
|
|
Eşyaları bir kutuya koyabilirim.
|
|
|
I can reach the top shelf. öğrenmeye başla
|
|
Ben en üst rafa ulaşabilirim.
|
|
|
I can read Spanish easily. öğrenmeye başla
|
|
Kolaylıkla İspanyolca okuyabilirim.
|
|
|
I can run faster than Ken. öğrenmeye başla
|
|
Ken'den daha hızlı koşabilirim.
|
|
|
I can swim as well as you. öğrenmeye başla
|
|
Ben sizin kadar iyi yüzebilirim.
|
|
|
I can't afford a new coat. öğrenmeye başla
|
|
Ben yeni bir palto almayı göze alamam.
|
|
|
I can't bear living alone. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I can't bend my right arm. öğrenmeye başla
|
|
Ben sağ kolumu bükemiyorum.
|
|
|
I can't explain it either. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I can't find my briefcase. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I can't go until he comes. öğrenmeye başla
|
|
O gelene kadar ben gidemem.
|
|
|
I can't keep my eyes open. öğrenmeye başla
|
|
Gözlerimi açık tutamıyorum.
|
|
|
I can't lift my right arm. öğrenmeye başla
|
|
Ben sağ kolumu kaldıramıyorum.
|
|
|
I can't live without a TV. öğrenmeye başla
|
|
Televizyon olmadan yaşayamam.
|
|
|
I can't live without a TV. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I can't make it this time. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I can't praise him enough. öğrenmeye başla
|
|
Onu yeterince övemiyorum.
|
|
|
I can't reach the ceiling. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I can't remember her name. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I can't remember her name. öğrenmeye başla
|
|
Onun adını hatırlayamadım?
|
|
|
I can't shake off my cold. öğrenmeye başla
|
|
Soğuk algınlığından kurtulamıyorum.
|
|
|
I can't stop my nosebleed. öğrenmeye başla
|
|
Burun kanamamı durduramıyorum.
|
|
|
I can't take another step. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I can't think of his name. öğrenmeye başla
|
|
Ben onun adını düşünemiyorum.
|
|
|
I cannot accept this gift. öğrenmeye başla
|
|
Bu hediyeyi kabul edemem.
|
|
|
I cannot accept your gift. öğrenmeye başla
|
|
Ben hediyeni kabul edemem.
|
|
|
I caught up with him soon. öğrenmeye başla
|
|
Kısa sürede onunla arayı kapattım.
|
|
|
I couldn't find his house. öğrenmeye başla
|
|
Ben onun evini bulamadım.
|
|
|
I couldn't speak Japanese. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I cut myself with a knife. öğrenmeye başla
|
|
Bir bıçakla kendimi kestim.
|
|
|
I decided to study abroad. öğrenmeye başla
|
|
Ben yurt dışında öğrenim görmeye karar verdim.
|
|
|
I didn't have lunch today. öğrenmeye başla
|
|
Bugün öğle yemeği yemedim.
|
|
|
I didn't hear you come in. öğrenmeye başla
|
|
İçeri girdiğini duymadım.
|
|
|
I didn't know what to say. öğrenmeye başla
|
|
Ne söyleyeceğimi bilmiyordum.
|
|
|
I didn't mean to hurt you. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I didn't mean to hurt you. öğrenmeye başla
|
|
Amacım seni incitmek değildi.
|
|
|
I didn't mean to hurt you. öğrenmeye başla
|
|
Seni incitmek istememiştim.
|
|
|
I didn't need to tell him. öğrenmeye başla
|
|
Ona söylememe gerek yoktu.
|
|
|
I disposed of my old coat. öğrenmeye başla
|
|
Benim eski paltoyu elden çıkardım.
|
|
|
I do not know any of them. öğrenmeye başla
|
|
Onlardan birini tanımıyorum.
|
|
|
I do not mind what you do. öğrenmeye başla
|
|
Ne yaptığın umurumda değil.
|
|
|
I do not want your houses. öğrenmeye başla
|
|
Sizin evlerinizi istemiyorum.
|
|
|
I do not watch television. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I don't care what happens. öğrenmeye başla
|
|
Ne olduğu umurumda değil.
|
|
|
I don't care what he does. öğrenmeye başla
|
|
Onun ne yaptığı umurumda değil.
|
|
|
I don't care what he says. öğrenmeye başla
|
|
Onun ne dediği umrumda değil.
|
|
|
I don't get what you mean. öğrenmeye başla
|
|
Ne demek istediğini anlamıyorum.
|
|
|
I don't have any brothers. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I don't have any cavities. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I don't have any children. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I don't have time to read. öğrenmeye başla
|
|
Benim okumak için zamanım yok.
|
|
|
I don't like both of them. öğrenmeye başla
|
|
Ben onlarınher ikisini de sevmiyorum.
|
|
|
I don't like either watch. öğrenmeye başla
|
|
Her iki saati de sevmiyorum.
|
|
|
I don't like men like him. öğrenmeye başla
|
|
Onun gibi insanları sevmem.
|
|
|
I don't like this sweater. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I don't like warm winters. öğrenmeye başla
|
|
Ben sıcak kışları sevmiyorum.
|
|
|
I don't like what he said. öğrenmeye başla
|
|
Onun söylediğinden hoşlanmıyorum.
|
|
|
I don't live in Maigo now. öğrenmeye başla
|
|
Şimdi Maigo'da yaşamıyorum.
|
|
|
I don't meet him so often. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I don't need anything now. öğrenmeye başla
|
|
Şu an bir şeye ihtiyacım yok.
|
|
|
I don't remember his name. öğrenmeye başla
|
|
Onun ismini hatırlamıyorum.
|
|
|
I don't support his ideas. öğrenmeye başla
|
|
Ben onun fikirlerini desteklemiyorum.
|
|
|
I don't understand German. öğrenmeye başla
|
|
Almanca'yı anlayamıyorum.
|
|
|
I doubt if he is a lawyer. öğrenmeye başla
|
|
Onun bir avukat olup olmadığından şüpheliyim.
|
|
|
I doubt that Tom is happy. öğrenmeye başla
|
|
Tom'un mutlu olduğundan şüpheliyim.
|
|
|
I easily found his office. öğrenmeye başla
|
|
Ben onun ofisini kolayca buldum.
|
|
|
I eat breakfast every day. öğrenmeye başla
|
|
Ben hergün kahvaltı yaparım.
|
|
|
I expect him to come soon. öğrenmeye başla
|
|
Onun yakında gelmesini umuyorum.
|
|
|
I experimented on animals. öğrenmeye başla
|
|
Hayvanlar üzerinde deney yaptım.
|
|
|
I fed some meat to my dog. öğrenmeye başla
|
|
Köpeğime biraz et yedirdim.
|
|
|
I feed my dog twice a day. öğrenmeye başla
|
|
Köpeğimi günde iki kez beslerim.
|
|
|
I feel like taking a walk. öğrenmeye başla
|
|
Canım yürüyüş yapmak istiyor.
|
|
|
I feel very sorry for him. öğrenmeye başla
|
|
Ben onun için çok üzülüyorum.
|
|
|
I felt my way to the door. öğrenmeye başla
|
|
Kapıya doğru yolumu el yordamıyla buldum.
|
|
|
I felt the engine running. öğrenmeye başla
|
|
Motor çalışırken hissettim.
|
|
|
I finally gave up smoking. öğrenmeye başla
|
|
Sonunda sigara içmeyi bıraktım.
|
|
|
I fixed the car yesterday. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I flew to Osaka yesterday. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I forget to telephone him. öğrenmeye başla
|
|
Ona telefon etmeyi unuturum.
|
|
|
I forgot his phone number. öğrenmeye başla
|
|
Ben onun telefon numarasını unuttum.
|
|
|
I gave her a lift to town. öğrenmeye başla
|
|
Onu arabayla şehre bıraktım.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I go home early every day. öğrenmeye başla
|
|
Her gün eve erken giderim.
|
|
|
I go to bed after I study. öğrenmeye başla
|
|
Çalıştıktan sonra yatmaya giderim.
|
|
|
I go to bed late at night. öğrenmeye başla
|
|
Gece yatmaya geç giderim.
|
|
|
I go to church on Sundays. öğrenmeye başla
|
|
Pazar günleri kiliseye giderim.
|
|
|
I got a new pair of shoes. öğrenmeye başla
|
|
Yeni bir çift ayakkabım var.
|
|
|
I got him to stop smoking. öğrenmeye başla
|
|
Ona sigara içmeyi bıraktırdım.
|
|
|
I got married 8 years ago. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I got my bicycle repaired. öğrenmeye başla
|
|
Bisikletimi tamir ettirdim.
|
|
|
I got my left arm bruised. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I got some sand in my eye. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I got the machine running. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I got the ticket for free. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I got there ahead of time. öğrenmeye başla
|
|
Oraya vaktinden önce vardım.
|
|
|
I got tired with the work. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I groped for a flashlight. öğrenmeye başla
|
|
El fenerini el yordamıyla aradım.
|
|
|
I had a chance to see him. öğrenmeye başla
|
|
Onu görmek için bir fırsatım vardı.
|
|
|
I had a good night's rest. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I had a healthy breakfast. öğrenmeye başla
|
|
Sağlıklı bir kahvaltı yaptım.
|
|
|
I had him take my picture. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I had my photograph taken. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I had no choice but to go. öğrenmeye başla
|
|
Gitmekten başka seçeneğim yoktu.
|
|
|
I had no idea who she was. öğrenmeye başla
|
|
Onun kim olduğu hakkında bir fikrim yoktu.
|
|
|
I had to work on an essay. öğrenmeye başla
|
|
Ben bir deneme üzerinde çalışmak zorunda kaldım.
|
|
|
I have a dog and two cats. öğrenmeye başla
|
|
Bir köpeğim ve iki kedim var.
|
|
|
I have a little money now. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I have a lot of questions. öğrenmeye başla
|
|
Benim bir sürü sorum var.
|
|
|
I have a persistent cough. öğrenmeye başla
|
|
İnatçı bir öksürüğüm var.
|
|
|
I have a severe pain here. öğrenmeye başla
|
|
Benim burada ciddi bir ağrım var.
|
|
|
I have a surprise for you. öğrenmeye başla
|
|
Senin için bir sürprizim var.
|
|
|
I have almost no appetite. öğrenmeye başla
|
|
Hemen hemen hiç iştahım yok.
|
|
|
I have an allergy to milk. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I have an irregular pulse. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I have another engagement. öğrenmeye başla
|
|
Başka bir sorumluluğum var.
|
|
|
I have at least ten books. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I have been to Kyoto once. öğrenmeye başla
|
|
Kyoto'da bir kez bulundum.
|
|
|
I have breakfast at seven. öğrenmeye başla
|
|
Saat yedide kahvaltı yaparım.
|
|
|
I have difficulty chewing. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I have met him many times. öğrenmeye başla
|
|
Onunla defalarca karşılaştım.
|
|
|
I have no home to live in. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I have no time to see you. öğrenmeye başla
|
|
Seni görmek için zamanım yok.
|
|
|
I have not finished lunch. öğrenmeye başla
|
|
Öğle yemeğini bitirmedim.
|
|
|
I have not seen him since. öğrenmeye başla
|
|
O zamandan beri onu görmedim.
|
|
|
I have prepared your bath. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I have run short of money. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I have six mouths to feed. öğrenmeye başla
|
|
Besleyecek altı nüfusum var.
|
|
|
I have to go there myself. öğrenmeye başla
|
|
Oraya kendim gitmek zorundayım.
|
|
|
I have to look for my pen. öğrenmeye başla
|
|
Dolma kalemimi aramak zorundayım.
|
|
|
I have to obey his orders. öğrenmeye başla
|
|
Ben onun emirlerine uymak zorundayım.
|
|
|
I have to tighten my belt. öğrenmeye başla
|
|
Ben kemerimi sıkmak zorundayım.
|
|
|
I have visited Paris once. öğrenmeye başla
|
|
Paris'i bir kez ziyaret ettim.
|
|
|
I haven't lost any weight. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I haven't seen him lately. öğrenmeye başla
|
|
Son zamanlarda onu görmedim.
|
|
|
I haven't seen Tom lately. öğrenmeye başla
|
|
Son zamanlarda Tom'u görmedim.
|
|
|
I haven't smoked for ages. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I hear that he eats frogs. öğrenmeye başla
|
|
Ben onun kurbağa yediğini duyuyorum.
|
|
|
I hear you have been sick. öğrenmeye başla
|
|
Hasta olduğunu işitiyorum.
|
|
|
I heard a noise behind me. öğrenmeye başla
|
|
Arkamda bir gürültü duydum.
|
|
|
I helped carry those bags. öğrenmeye başla
|
|
Şu çantaları taşımaya yardım ettim.
|
|
|
I hope everything is okay. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I hope to be a journalist. öğrenmeye başla
|
|
Ben bir gazeteci olmayı umuyorum.
|
|
|
I hope to become a singer. öğrenmeye başla
|
|
Bir şarkıcı olmayı ümit ediyorum.
|
|
|
I hope you are having fun. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I intended to go with him. öğrenmeye başla
|
|
Onunla gitmeye niyet ettim.
|
|
|
I invited him to my house. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I ironed my handkerchiefs. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I ironed the handkerchief. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I just adore your new hat. öğrenmeye başla
|
|
Yeni şapkana tam anlamıyla bayılıyorum.
|
|
|
I just got by on the test. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I just meant it as a joke. öğrenmeye başla
|
|
Onu sadece bir şaka olarak yaptım.
|
|
|
I know how to cook dinner. öğrenmeye başla
|
|
Akşam yemeğini nasıl pişireceğimi biliyorum.
|
|
|
I know how to drive a car. öğrenmeye başla
|
|
Nasıl araba sürüleceğini biliyorum.
|
|
|
I know how to drive a car. öğrenmeye başla
|
|
Nasıl araba süreceğimi biliyorum.
|
|
|
I know some of these boys. öğrenmeye başla
|
|
Bu çocuklardan bazılarını tanıyorum.
|
|
|
I know that you live here. öğrenmeye başla
|
|
Burada yaşadığını biliyorum.
|
|
|
I know what is in the box. öğrenmeye başla
|
|
Kutuda ne olduğunu biliyorum.
|
|
|
I laid a blanket over her. öğrenmeye başla
|
|
Ben onun üzerine bir battaniye serdim.
|
|
|
I left an umbrella behind. öğrenmeye başla
|
|
Arkada bir şemsiye bıraktım.
|
|
|
I left the money with him. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I like all kinds of music. öğrenmeye başla
|
|
Bütün müzik türlerini severim.
|
|
|
I like baseball very much. öğrenmeye başla
|
|
Ben beyzbolu çok severim.
|
|
|
I like both dogs and cats. öğrenmeye başla
|
|
Hem kedileri hem köpekleri severim.
|
|
|
I like climbing mountains. öğrenmeye başla
|
|
Ben dağlara tırmanmayı severim.
|
|
|
I like instrumental music. öğrenmeye başla
|
|
Ben enstrümantal müzikten hoşlanırım.
|
|
|
I like listening to music. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I like my brandy straight. öğrenmeye başla
|
|
Ben brendimi sek severim.
|
|
|
I like swimming very much. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I like the way Mary looks. öğrenmeye başla
|
|
Mary'nin görünme şeklini beğeniyorum.
|
|
|
I like the way she smiles. öğrenmeye başla
|
|
Onun gülüş tarzını seviyorum.
|
|
|
I like to play basketball. öğrenmeye başla
|
|
Basketbol oynamayı severim.
|
|
|
I like to travel by train. öğrenmeye başla
|
|
Trenle seyahat etmeyi severim.
|
|
|
I live in a rooming house. öğrenmeye başla
|
|
Bir pansiyonda yaşıyorum.
|
|
|
I looked over my shoulder. öğrenmeye başla
|
|
Omuzumun üzerinden göz gezdirdim.
|
|
|
I lost my watch yesterday. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I lost my way in New York. öğrenmeye başla
|
|
New York'ta yolumu kaybettim.
|
|
|
I made a careless mistake. öğrenmeye başla
|
|
Ben dikkatsiz bir hata yaptım.
|
|
|
I made him tell the truth. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I made his son a new suit. öğrenmeye başla
|
|
Onun oğluna yeni bir takım elbise yaptım.
|
|
|
I made these boxes myself. öğrenmeye başla
|
|
Bu kutuları kendim yaptım.
|
|
|
I may have made a mistake. öğrenmeye başla
|
|
Bir hata yapmış olabilirim.
|
|
|
I met him at the barber's. öğrenmeye başla
|
|
Onunla berber dükkanında karşılaştım.
|
|
|
I misplaced your blue pen. öğrenmeye başla
|
|
Mavi kalemini yanlış yere koydum.
|
|
|
I must have caught a cold. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I need some writing paper. öğrenmeye başla
|
|
Biraz yazı kağıdına ihtiyacım var.
|
|
|
I need someone to help me. öğrenmeye başla
|
|
Bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
|
|
|
I need to get some stamps. öğrenmeye başla
|
|
Bazı pullar almam gerekiyor.
|
|
|
I often lie on this bench. öğrenmeye başla
|
|
Ben sık sık bu bankta uzanırım.
|
|
|
I often stay up all night. öğrenmeye başla
|
|
Sık sık gece geç saatlere kadar yatmam.
|
|
|
I often visited his house. öğrenmeye başla
|
|
Onun evini sık sık ziyaret ettim.
|
|
|
I order you to turn right. öğrenmeye başla
|
|
Sana sağa dönmeni emrediyorum
|
|
|
I painted the fence green. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I play the piano a little. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I played soccer yesterday. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I prefer modern furniture. öğrenmeye başla
|
|
Modern mobilyayı tercih ederim.
|
|
|
I prefer spring to autumn. öğrenmeye başla
|
|
İlkbaharı Sonbahara tercih ederim.
|
|
|
I prefer to travel by air. öğrenmeye başla
|
|
Hava yolu ile seyahat etmeyi tercih ediyorum.
|
|
|
I put on my cap to go out. öğrenmeye başla
|
|
Dışarı çıkmak için kepimi giydim.
|
|
|
I put on my shoes at once. öğrenmeye başla
|
|
Derhal ayakkabılarımı giydim.
|
|
|
I ran as fast as possible. öğrenmeye başla
|
|
Ben mümkün olduğunca hızlı koştum.
|
|
|
I rang the bell six times. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I rarely go to the movies. öğrenmeye başla
|
|
Sinemalara nadiren giderim.
|
|
|
I read a book as I walked. öğrenmeye başla
|
|
Ben yürürken bir kitap okudum.
|
|
|
I read the New York Times. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I really don't want to go. öğrenmeye başla
|
|
Gerçekten gitmek istemiyorum.
|
|
|
I really need a drink now. öğrenmeye başla
|
|
Şimdi gerçekten bir içkiye ihtiyacım var.
|
|
|
I remember the first time. öğrenmeye başla
|
|
Ben ilk seferi hatırlıyorum.
|
|
|
I remember writing to her. öğrenmeye başla
|
|
Ona yazdığımı hatırlıyorum.
|
|
|
I saw an American musical. öğrenmeye başla
|
|
Ben bir Amerikan müzikali gördüm.
|
|
|
I saw her only a week ago. öğrenmeye başla
|
|
Ben sadece bir hafta önce onu gördüm.
|
|
|
I saw him coming upstairs. öğrenmeye başla
|
|
Onu üst kata gelişini gördüm.
|
|
|
I saw him enter the house. öğrenmeye başla
|
|
Onun eve girdiğini gördüm.
|
|
|
I saw it with my own eyes. öğrenmeye başla
|
|
Onu kendi gözlerimle gördüm.
|
|
|
I saw the figure of a man. öğrenmeye başla
|
|
Ben bir insan figürü gördüm.
|
|
|
I saw them enter the bank. öğrenmeye başla
|
|
Onların bankaya girdiğini gördüm.
|
|
|
I saw you with a tall boy. öğrenmeye başla
|
|
Seni uzun boylu bir çocukla gördüm.
|
|
|
I see him once in a while. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I shut the door behind me. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I slept all day yesterday. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I smell something burning. öğrenmeye başla
|
|
Yanan bir şeyin kokusunu alıyorum.
|
|
|
I sold it for ten dollars. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I sold off all my records. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I sometimes dream of home. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I sometimes see him on TV. öğrenmeye başla
|
|
Bazen onu televizyonda görürüm.
|
|
|
I speak English every day. öğrenmeye başla
|
|
Hergün İngilizce konuşurum.
|
|
|
I spent 100 dollars today. öğrenmeye başla
|
|
Bugün 100 dolar harcadım.
|
|
|
I stood waiting for a bus. öğrenmeye başla
|
|
Otobüs beklerken ayakta durdum.
|
|
|
I study English every day. öğrenmeye başla
|
|
Hergün İngilizce çalışırım.
|
|
|
I suppose he will be late. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I suppose they are coming. öğrenmeye başla
|
|
Sanırım onlar geliyorlar.
|
|
|
I suspected he was a liar. öğrenmeye başla
|
|
Ben onun bir yalancı olduğundan şüphelendim.
|
|
|
öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I talked on the telephone. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I think I'll buy this tie. öğrenmeye başla
|
|
Sanırım bu kravatı alacağım.
|
|
|
I think it's worth asking. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I think that ghosts exist. öğrenmeye başla
|
|
Hayaletlerin var olduğunu düşünüyorum.
|
|
|
I think that he is honest. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I think that he will come. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I think that you're wrong. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I think that Yumi is sick. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I think the rumor is true. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|
I think the rumor is true. öğrenmeye başla
|
|
Söylentinin gerçek olduğunu düşünüyorum.
|
|
|
I think this book is easy. öğrenmeye başla
|
|
|
|
|