Turkish sentences from Tatoeba 17

 0    1.000 flashcards    aleksandra.eska
mp3 indir Baskı oynamak kendini kontrol et
 
soru cevap
Tom did it very carefully.
öğrenmeye başla
Tom onu çok dikkatli yaptı.
Tom did the best he could do.
öğrenmeye başla
Tom elinden gelenin en iyisini yaptı.
Tom did what he had to do.
öğrenmeye başla
Tom yapmak zorunda olduğu şeyi yaptı.
Tom didn't agree to do it.
öğrenmeye başla
Tom onu yapmayı kabul etmedi.
Tom didn't know that song.
öğrenmeye başla
Tom o şarkıyı bilmiyordu.
Tom didn't recognize Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi tanımadı.
Tom died at the age of 97.
öğrenmeye başla
Tom 97 yaşında öldü.
Tom died in a plane crash.
öğrenmeye başla
Tom bir uçak kazasında öldü.
Tom died in his seventies.
öğrenmeye başla
Tom yetmişli yaşlarında öldü.
Tom dislikes noisy cities.
öğrenmeye başla
Tom gürültülü şehirleri sevmiyor.
Tom doesn't eat breakfast.
öğrenmeye başla
Tom kahvaltı yapmaz.
Tom doesn't have a choice.
öğrenmeye başla
Tom'un bir seçimi yok.
Tom doesn't have a sister.
öğrenmeye başla
Tom'un bir kız kardeşi yok.
Tom doesn't have any cash.
öğrenmeye başla
Tom'un hiç nakiti yok.
Tom doesn't know I'm here.
öğrenmeye başla
Tom burada olduğumu bilmiyor.
Tom doesn't know who I am.
öğrenmeye başla
Tom kim olduğumu bilmiyor.
Tom doesn't like hot food.
öğrenmeye başla
Tom sıcak yiyeceği sevmiyor.
Tom doesn't like studying.
öğrenmeye başla
Tom eğitim yapmayı sevmiyor.
Tom doesn't need to hurry.
öğrenmeye başla
Tom'un acele etmesine gerek yoktur.
Tom doesn't smoke anymore.
öğrenmeye başla
Tom artık sigara içmiyor.
Tom doesn't speak to Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile konuşmuyor.
Tom doesn't use sunscreen.
öğrenmeye başla
Tom güneş kremi kullanmaz.
Tom drank a cup of coffee.
öğrenmeye başla
Tom bir fincan kahve içti.
Tom drew his gun and shot.
öğrenmeye başla
Tom silahını çekti ve ateş etti.
Tom dropped out of school.
öğrenmeye başla
Tom okulu bıraktı.
Tom enjoys reading novels.
öğrenmeye başla
Tom roman okumayı sever.
Tom even likes cold pizza.
öğrenmeye başla
Tom soğuk pizza bile seviyor.
Tom expected Mary to come.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin gelmesini umuyordu.
Tom extinguished the fire.
öğrenmeye başla
Tom yangını söndürdü.
Tom fastened his seatbelt.
öğrenmeye başla
Tom emniyet kemerini taktı.
Tom fell and hurt his leg.
öğrenmeye başla
Tom düştü ve bacağını incitti.
Tom felt a cold coming on.
öğrenmeye başla
Tom gelen bir soğuk hissetti.
Tom finally ate something.
öğrenmeye başla
Tom sonunda birşey yedi.
Tom finds Mary attractive.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi çekici buluyor.
Tom forgot Mary's address.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin adresini unuttu.
Tom found the door locked.
öğrenmeye başla
Tom kapıyı kilitli buldu.
Tom gave Mary a ride home.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi eve götürdü.
Tom gave Mary up for dead.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye kaybolmuş gözüyle baktı.
Tom gets off work at 5:00.
öğrenmeye başla
Tom 5:00'te işten ayrılır.
Tom got a speeding ticket.
öğrenmeye başla
Tom'un bir hız yapma cezası var.
Tom got on the 2:30 train.
öğrenmeye başla
Tom 2:30 trenine bindi.
Tom got promoted recently.
öğrenmeye başla
Tom son zamanlarda terfi ettirildi.
Tom got the job he wanted.
öğrenmeye başla
Tom istediği işi aldı.
Tom graduated with honors.
öğrenmeye başla
Tom pekiyi dereceyle mezun oldu.
Tom had a bad stomachache.
öğrenmeye başla
Tom'un kötü bir karın ağrısı vardı.
Tom had a change of heart.
öğrenmeye başla
Tom'un farklı bir yüreği vardı.
Tom had a fight with Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile kavga etti.
Tom had a little to drink.
öğrenmeye başla
Tom'un biraz içeceği vardı.
Tom had his picture taken.
öğrenmeye başla
Tom resmini çektirdim.
Tom had Mary wash the car.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye arabayı yıkattı.
Tom had no water to drink.
öğrenmeye başla
Tom'un içecek suyu yoktu.
Tom had to cover for Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin yerine işe bakmak zorunda kaldı.
Tom had to go there alone.
öğrenmeye başla
Tom oraya yalnız gitmek zorunda kaldı.
Tom handed a note to Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye bir not uzattı.
Tom handed Mary the money.
öğrenmeye başla
Tom parayı Mary'ye verdi.
Tom has a criminal record.
öğrenmeye başla
Tom'un sabıkası var.
Tom has a dark complexion.
öğrenmeye başla
Tom'un esmer bir cildi var.
Tom has a heart condition.
öğrenmeye başla
Tom'un bir kalp hastalığı var.
Tom has a lot of patience.
öğrenmeye başla
Tom çok sabırlı.
Tom has a lot on his mind.
öğrenmeye başla
Tom'un aklında çok şey var.
Tom has a severe headache.
öğrenmeye başla
Tom'un şiddetli bir baş ağrısı var.
Tom has a stuffed-up nose.
öğrenmeye başla
Tom'un tıkalı bir burnu var.
Tom has already gone home.
öğrenmeye başla
Tom zaten eve gitti.
Tom has bad table manners.
öğrenmeye başla
Tom'un kötü sofra adabı vardır.
Tom has been very patient.
öğrenmeye başla
Tom çok sabırlıydı.
Tom has been very unhappy.
öğrenmeye başla
Tom çok mutsuzdu.
Tom has found another job.
öğrenmeye başla
Tom başka bir iş buldu.
Tom has grown in strength.
öğrenmeye başla
Tom güçlendi.
Tom has never kissed Mary.
öğrenmeye başla
Tom asla Mary'yi öpmedi.
Tom has no sense of humor.
öğrenmeye başla
Tom'un mizah duygusu yok.
Tom has no sense of shame.
öğrenmeye başla
Tom'un utanma duygusu yok.
Tom has no sense of style.
öğrenmeye başla
Tom'un stil duygusu yok.
Tom has the perfect alibi.
öğrenmeye başla
Tom'un mükemmel bir mazereti var.
Tom has the right to vote.
öğrenmeye başla
Tom oy verme hakkına sahiptir.
Tom has to go to the bank.
öğrenmeye başla
Tom bankaya gitmek zorundadır.
Tom has to learn to relax.
öğrenmeye başla
Tom dinlenmeyi öğrenmek zorundadır.
Tom has to look for a job.
öğrenmeye başla
Tom bir iş aramak zorundadır.
Tom has to take this call.
öğrenmeye başla
Tom bu aramayı kabul etmek zorunda.
Tom has very little money.
öğrenmeye başla
Tom'un çok az parası var.
Tom hasn't been here long.
öğrenmeye başla
Tom uzun süredir burada değil.
Tom hates going to school.
öğrenmeye başla
Tom okula gitmekten nefret ediyor.
Tom ignored Mary's advice.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin tavsiyesini görmezden geldi.
Tom is a bundle of nerves.
öğrenmeye başla
Tom bir sinir demeti.
Tom is a Canadian citizen.
öğrenmeye başla
Tom bir Kanada vatandaşı.
Tom is a friend of Mary's.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin bir arkadaşıdır.
Tom is a good at swimming.
öğrenmeye başla
Tom yüzmede iyidir.
Tom is a man of few wants.
öğrenmeye başla
Tom azla yetinen bir insan.
Tom is a man of few words.
öğrenmeye başla
Tom az konuşan bir insan.
Tom is a typical Canadian.
öğrenmeye başla
Tom tipik bir Kanadalı.
Tom is a very busy person.
öğrenmeye başla
Tom çok meşgul bir kişidir.
Tom is a very good friend.
öğrenmeye başla
Tom çok iyi bir arkadaş.
Tom is a very patient man.
öğrenmeye başla
Tom, çok sabırlı bir adam.
Tom is a wonderful artist.
öğrenmeye başla
Tom harika bir sanatçı.
Tom is acting like a baby.
öğrenmeye başla
Tom, bir bebek gibi davranıyor.
Tom is afraid of the dark.
öğrenmeye başla
Tom karanlıktan korkuyor.
Tom is an excellent skier.
öğrenmeye başla
Tom mükemmel bir kayakçı.
Tom is an impulsive buyer.
öğrenmeye başla
Tom düşüncesiz bir alıcı.
Tom is as healthy as ever.
öğrenmeye başla
Tom her zamanki gibi sağlıklı.
Tom is behind in his rent.
öğrenmeye başla
Tom'un kira borcu vardır.
Tom is extremely busy now.
öğrenmeye başla
Tom şimdi son derece meşgul.
Tom is facing a challenge.
öğrenmeye başla
Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
Tom is first in his class.
öğrenmeye başla
Tom sınıfında birincidir.
Tom is friendly with Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile samimidir.
Tom is growing a mustache.
öğrenmeye başla
Tom bir bıyık uzatıyor.
Tom is Mary's best friend.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin en iyi arkadaşıdır.
Tom is Mary's grandfather.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin büyükbabasıdır.
Tom is old enough to vote.
öğrenmeye başla
Tom oy vermek için yeterince yaşlıdır.
Tom is out of the country.
öğrenmeye başla
Tom ülke dışında.
Tom is ready for anything.
öğrenmeye başla
Tom herhangi bir şey için hazırdır.
Tom is still in his teens.
öğrenmeye başla
Tom hala gençlik çağlarında.
Tom is sure Mary is right.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin haklı olduğundan emin.
Tom is teaching us French.
öğrenmeye başla
Tom bize Fransızca öğretiyor.
Tom is an excellent father.
öğrenmeye başla
Tom mükemmel bir baba.
Tom is too tired to study.
öğrenmeye başla
Tom çalışmak için çok yorgun.
Tom is too young to drink.
öğrenmeye başla
Tom içmek için çok genç.
Tom is up for a promotion.
öğrenmeye başla
Tom terfi için keyifli.
Tom is worried about Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary hakkında endişeli.
Tom isn't afraid of death.
öğrenmeye başla
Tom, ölümden korkmuyor.
Tom isn't all that honest.
öğrenmeye başla
Tom o kadar çok dürüst değil.
Tom isn't as tall as I am.
öğrenmeye başla
Tom, benim kadar uzun boylu değil.
Tom isn't as tall as Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary kadar uzun değil.
Tom isn't watching TV now.
öğrenmeye başla
Tom şimdi TV izlemiyor.
Tom jumped over the ditch.
öğrenmeye başla
Tom hendeğin üzerinden atladı.
Tom just can't stand Mary.
öğrenmeye başla
Tom sadece Mary'ye dayanamaz.
Tom just cleaned his room.
öğrenmeye başla
Tom sadece odasını temizledi.
Tom just missed the train.
öğrenmeye başla
Tom kıl payı treni kaçırdı.
Tom knew nothing about it.
öğrenmeye başla
Tom onun hakkında birşey bilmiyordu.
Tom know Mary pretty well.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi oldukça iyi biliyor.
Tom knows a lot of people.
öğrenmeye başla
Tom bir çok insan tanır.
Tom leads the soccer team.
öğrenmeye başla
Tom futbol takımını yönetiyor.
Tom left five minutes ago.
öğrenmeye başla
Tom beş dakika önce çıktı.
Tom let Mary pay the bill.
öğrenmeye başla
Tom hesabı Mary'ye ödetti.
Tom let out a deep breath.
öğrenmeye başla
Tom derin bir nefes verdi.
Tom likes to sit up front.
öğrenmeye başla
Tom önde oturmayı seviyor.
Tom is living with his parents.
öğrenmeye başla
Tom ailesiyle birlikte yaşıyor.
Tom looked out the window.
öğrenmeye başla
Tom pencereden dışarı baktı.
Tom looks a little shaken.
öğrenmeye başla
Tom biraz sarsılmış görünüyor.
Tom looks like his father.
öğrenmeye başla
Tom babasına benziyor.
Tom looks much better now.
öğrenmeye başla
Tom şimdi çok daha iyi görünüyor.
Tom lost all of his money.
öğrenmeye başla
Tom bütün parasını kaybetti.
Tom loves Mary's children.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin çocuklarını seviyor.
Tom made Jill a new dress.
öğrenmeye başla
Tom Jill'e yeni bir giysi yaptı.
Tom majored in psychology.
öğrenmeye başla
Tom psikoloji alanında uzmanlaşmıştır.
Tom missed the last train.
öğrenmeye başla
Tom son treni kaçırdı.
Tom must be Mary's father.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin babası olmalı.
Tom must be nearly thirty.
öğrenmeye başla
Tom yaklaşık otuz olmalı.
Tom needs reading glasses.
öğrenmeye başla
Tom'un okuma gözlüklerine ihtiyacı var.
Tom needs to talk to Mary.
öğrenmeye başla
Tom'un Mary ile konuşmaya ihtiyacı var.
Tom never arrives on time.
öğrenmeye başla
Tom asla zamanında varmaz.
Tom never cooks on Sunday.
öğrenmeye başla
Pazar günü Tom asla yemek yapmaz.
Tom never listens to Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi asla dinlemez.
Tom never sings in public.
öğrenmeye başla
Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.
Tom never works on Sunday.
öğrenmeye başla
Tom Pazar günü asla çalışmaz
Tom often drives too fast.
öğrenmeye başla
Tom bazen çok hızlı sürer.
Tom often talks with Mary.
öğrenmeye başla
Tom sık sık Mary ile konuşur.
Tom ought to stop smoking.
öğrenmeye başla
Tom sigara içmeyi bırakmalı.
Tom owes Mary 300 dollars.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye 300 dolar borçlu.
Tom pointed a gun at Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye bir silah çekti.
Tom predicted our success.
öğrenmeye başla
Tom başarımızı öngördü.
Tom pretended he was sick.
öğrenmeye başla
Tom hastaymış gibi davrandı.
Tom pretended not to care.
öğrenmeye başla
Tom umursamıyor gibi yaptı.
Tom punched his time card.
öğrenmeye başla
Tom saat kartını deldi.
Tom put on some sunscreen.
öğrenmeye başla
Tom biraz güneş kremi çaldı.
Tom put out his cigarette.
öğrenmeye başla
Tom sigarasını söndürdü.
Tom raises Arabian horses.
öğrenmeye başla
Tom Arap atları yetiştirir.
Tom really does hate dogs.
öğrenmeye başla
Tom gerçekten köpeklerden nefret eder.
Tom really enjoys his job.
öğrenmeye başla
Tom işini gerçekten seviyor.
Tom repacked his suitcase.
öğrenmeye başla
Tom valizini yeniden topladı.
Tom reported Mary missing.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin eksik olduğunu bildirdi.
Tom rewrote the paragraph.
öğrenmeye başla
Tom paragrafı yeniden yazdı.
Tom rubs me the wrong way.
öğrenmeye başla
Tom beni yanlış ovalıyor.
Tom sang a duet with Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile bir düet yaptı.
Tom sang his son to sleep.
öğrenmeye başla
Tom uyuması için oğluna şarkı söyledi.
Tom sat down at the table.
öğrenmeye başla
Tom masada oturdu.
Tom saw Mary at the party.
öğrenmeye başla
Tom partide Mary'yi gördü.
Tom seems to be depressed.
öğrenmeye başla
Tom depresyonda gibi görünüyor.
Tom seldom speaks to Mary.
öğrenmeye başla
Tom nadiren Mary ile konuşur.
Tom seldom wins arguments.
öğrenmeye başla
Tom nadiren tartışmaları kazanır.
Tom shook hands with Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile tokalaştı.
Tom shot Mary in the knee.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi dizinden vurdu.
Tom shot Mary three times.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi üç kez vurdu.
Tom needs to get some sleep.
öğrenmeye başla
Tom biraz uyumalı.
Tom soaked in the bathtub.
öğrenmeye başla
Tom küvetin içinde sırılsıklam oldu.
Tom stole Mary's computer.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin bilgisayarını çaldı.
Tom sympathized with Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye sempati duydu.
Tom talks a mile a minute.
öğrenmeye başla
Tom çok hızlı konuşur.
Tom talks like an old man.
öğrenmeye başla
Tom yaşlı bir adam gibi konuşur.
Tom thinks Mary is guilty.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin suçlu olduğunu düşünüyor.
Tom thinks that's strange.
öğrenmeye başla
Tom onun tuhaf olduğunu düşünüyor.
Tom thought it was unfair.
öğrenmeye başla
Tom onun adil olmadığını düşündü.
Tom threw out the garbage.
öğrenmeye başla
Tom çöpü dışarı attı.
Tom tipped the cab driver.
öğrenmeye başla
Tom taksi sürücüsüne bahşiş verdi.
Tom told Mary to be quiet.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye sessiz olmasını söyledi.
Tom took a trip to Boston.
öğrenmeye başla
Tom Boston'a bir gezi yaptı.
Tom took Mary in his arms.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi kollarına aldı.
Tom turned down the flame.
öğrenmeye başla
Tom ateşi kıstı.
Tom turned down the offer.
öğrenmeye başla
Tom teklifi geri çevirdi.
Tom turned off the faucet.
öğrenmeye başla
Tom musluğu kapattı.
Tom unlocked the car door.
öğrenmeye başla
Tom araba kapısını açtı.
Tom used to work for Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary için çalışırdı.
Tom used up all his money.
öğrenmeye başla
Tom bütün parasını tüketti.
Tom used up all his water.
öğrenmeye başla
Tom bütün suyunu tüketti.
Tom wanted an economy car.
öğrenmeye başla
Tom bir ekonomi araba istedi.
Tom wants Mary to be safe.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin güvende olmasını istiyor.
Tom wants to be a success.
öğrenmeye başla
Tom başarılı bir kimse olmak istiyor.
Tom wants to be with Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile olmak istiyor.
Tom wants to do something.
öğrenmeye başla
Tom bir şey yapmak istiyor.
Tom wants to donate money.
öğrenmeye başla
Tom para bağışlamak istiyor.
Tom wants to dye his hair.
öğrenmeye başla
Tom saçını boyamak istiyor.
Tom wants to go to Boston.
öğrenmeye başla
Tom Boston'a gitmek istiyor.
Tom was a little homesick.
öğrenmeye başla
Tom biraz vatan hasreti çekiyordu.
Tom was able to help Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye yardım edebildi.
Tom was attacked by a dog.
öğrenmeye başla
Tom bir köpek tarafından saldırıya uğradı.
Tom was chosen by lottery.
öğrenmeye başla
Tom piyango tarafından seçildi.
Tom was freezing to death.
öğrenmeye başla
Tom donarak ölüyordu.
Tom was just being polite.
öğrenmeye başla
Tom sadece kibarlaşıyordu.
Tom was lured into a trap.
öğrenmeye başla
Tom bir tuzağa çekildi.
Tom was Mary's first love.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin ilk aşkı idi.
Tom was obviously in pain.
öğrenmeye başla
Tom'un acı içinde olduğu belliydi.
Tom was sentenced to life.
öğrenmeye başla
Tom, ömür boyu hapse mahkum edildi.
Tom was somewhat doubtful.
öğrenmeye başla
Tom biraz şüpheliydi.
Tom was starving to death.
öğrenmeye başla
Tom açlıktan ölüyordu.
Tom was tall and handsome.
öğrenmeye başla
Tom uzun boylu ve yakışıklı idi.
Tom was very kind to Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye karşı çok nazikti.
Tom was very rude to Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye karşı çok kabaydı.
Tom washed all the towels.
öğrenmeye başla
Tom tüm havluları yıkadı.
Tom wasn't polite to Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye karşı nazik değildi.
Tom went back to his room.
öğrenmeye başla
Tom odasına geri döndü.
Tom will be sorely missed.
öğrenmeye başla
Tom şiddetle özlemiş olacak.
Tom wished Mary good luck.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye iyi şans diledi.
Tom wishes that were true.
öğrenmeye başla
Tom onun gerçek olmasını diliyor.
Tom won't do such a thing.
öğrenmeye başla
Tom öyle bir şey yapmayacaktır.
Tom wonders if it is true.
öğrenmeye başla
Tom, bunun doğru olup olmadığını merak ediyor.
Tom works the night shift.
öğrenmeye başla
Tom gece vardiyasında çalışıyor.
Tom wouldn't take my call.
öğrenmeye başla
Tom telefonumu cevaplamazdı.
Tom's answer surprised me.
öğrenmeye başla
Tom'un cevabı beni şaşırttı.
Tom's hands felt like ice.
öğrenmeye başla
Tom'un elleri buz gibi.
Tom's proposal was denied.
öğrenmeye başla
Tom'un önerisi reddedildi.
Tomorrow is Christmas Day.
öğrenmeye başla
Yarın Noel Günü.
Tony studies after dinner.
öğrenmeye başla
Tony akşam yemeğinden sonra çalışır.
Try not to make him angry.
öğrenmeye başla
Onu kızdırmamaya çalış.
Turn on the light, please.
öğrenmeye başla
Işığı aç, lütfen.
Turn on the radio, please.
öğrenmeye başla
Lütfen radyoyu aç.
Turn the key to the right.
öğrenmeye başla
Anahtarı sağa doğru dönder.
Twenty families live here.
öğrenmeye başla
Burada yirmi aile yaşar.
Two from ten leaves eight.
öğrenmeye başla
Ondan iki çıkarsa sekiz kalır.
Two seats remained vacant.
öğrenmeye başla
İki koltuk boş kaldı.
Unemployment rose sharply.
öğrenmeye başla
İşsizlik hızla artmıştır.
Wait five minutes, please.
öğrenmeye başla
Lütfen beş dakika bekle.
Wait until further notice.
öğrenmeye başla
Sonraki duyuruya kadar bekle.
Waitress, I'd like to order.
öğrenmeye başla
Garson, sipariş vermek istiyorum.
Was Ken at home yesterday?
öğrenmeye başla
Ken dün evde miydi?
Was Tom at home yesterday?
öğrenmeye başla
Tom dün evde miydi?
Wash your hands right now.
öğrenmeye başla
Derhal ellerini yıka.
Water is heavier than oil.
öğrenmeye başla
Su yağdan daha ağırdır.
We advanced to the finals.
öğrenmeye başla
Biz finale yükseldik.
We agreed among ourselves.
öğrenmeye başla
Biz kendi aramızda anlaştık.
We all knelt down to pray.
öğrenmeye başla
Dua etmek için hepimiz diz çöktük.
We all miss you very much.
öğrenmeye başla
Hepimiz seni çok özlüyoruz.
We all wish for happiness.
öğrenmeye başla
Hepimiz mutluluk diliyoruz.
We are basketball players.
öğrenmeye başla
Biz basketbol oyuncusuyuz.
We are brother and sister.
öğrenmeye başla
Biz erkek kardeş ve kız kardeşiz.
We are having a good time.
öğrenmeye başla
Biz iyi vakit geçiriyoruz.
We are having a good time.
öğrenmeye başla
Biz eğleniyoruz.
We aren't very hungry yet.
öğrenmeye başla
Henüz çok aç değiliz.
We ate breakfast at seven.
öğrenmeye başla
Biz yedide kahvaltı yaptık.
We ate until we were full.
öğrenmeye başla
Doyuncaya kadar yedik.
We began on a new project.
öğrenmeye başla
Biz yeni bir proje üzerinde başladık.
We began our work at noon.
öğrenmeye başla
İşimize öğleyin başladık.
We buy stationery in bulk.
öğrenmeye başla
Biz toptan kırtasiye satın alırız.
We could not overtake him.
öğrenmeye başla
Biz ona yetişemedik.
We crept toward the enemy.
öğrenmeye başla
Biz düşmana doğru süründük.
We didn't know what to do.
öğrenmeye başla
Biz ne yapacağımızı bilmiyorduk.
We eat many kinds of food.
öğrenmeye başla
Biz birçok çeşit yiyecek yeriz.
We elected James chairman.
öğrenmeye başla
Biz James'i başkan seçtik.
We enjoyed playing tennis.
öğrenmeye başla
Biz tenis oynamaktan keyif aldık.
We fixed the price at $15.
öğrenmeye başla
Biz fiyatı 15 dolarda sabitledik.
We go abroad every summer.
öğrenmeye başla
Her Yaz yurt dışına gideriz.
We had a chat for a while.
öğrenmeye başla
Biz bir süre sohbet ettik.
We had a lot of furniture.
öğrenmeye başla
Bir sürü mobilyamız vardı.
We had a party last night.
öğrenmeye başla
Dün gece bir parti verdik.
We had a pleasant evening.
öğrenmeye başla
Biz hoş bir akşam geçirdik.
We had a really good time.
öğrenmeye başla
Biz gerçekten çok iyi vakit geçirdik.
We had our roof blown off.
öğrenmeye başla
Biz çatımızı uçurduk.
We had Tom paint the wall.
öğrenmeye başla
Biz Tom'a duvarı boyattık.
We have a big supermarket.
öğrenmeye başla
Büyük bir süpermarketimiz var.
We have all kinds of time.
öğrenmeye başla
Her türlü zamanımız var.
We have lost sight of him.
öğrenmeye başla
Biz onu gözden kaybettik.
We have nothing in common.
öğrenmeye başla
Bizim ortak bir şeyimiz yok.
We have run short of food.
öğrenmeye başla
Yiyeceğimiz kalmadı.
We have several bags here.
öğrenmeye başla
Burada birkaç çantamız var.
We have six lessons a day.
öğrenmeye başla
Bir günde altı dersimiz var.
We have three meals a day.
öğrenmeye başla
Bir günde üç kez yemek yeriz.
We have to pull the weeds.
öğrenmeye başla
Biz yabani otları çekmek zorundayız.
We hope to meet you again.
öğrenmeye başla
Seninle tekrar görüşmeyi umuyoruz.
We keep a collie as a pet.
öğrenmeye başla
Biz evcil hayvan olarak İskoç çoban köpeği besliyoruz.
We live in the atomic age.
öğrenmeye başla
Biz atom çağında yaşıyoruz.
We lived close by the sea.
öğrenmeye başla
Biz denizin yanıbaşında yaşadık.
We made friends with Jane.
öğrenmeye başla
Biz Jane ile arkadaş edindik.
We made friends with them.
öğrenmeye başla
Onlarla arkadaş olduk.
We may be late for school.
öğrenmeye başla
Okula geç kalabiliriz.
We meet here once a month.
öğrenmeye başla
Ayda bir kez burada görüştük.
We moved into a new house.
öğrenmeye başla
Biz yeni bir eve taşındık.
We must begin before five.
öğrenmeye başla
Beşten önce başlamalıyız.
We must conform to the rules.
öğrenmeye başla
Biz kurallara uymalıyız.
We need a bottle of juice.
öğrenmeye başla
Bizim bir şişe meyve suyuna ihtiyacımız var.
We need action, not words.
öğrenmeye başla
Sözlere değil, eylemlere ihtiyacımız var.
We offered him a nice job.
öğrenmeye başla
Biz ona güzel bir iş teklif ettik.
We ordered 40 minutes ago.
öğrenmeye başla
Kırk dakika önce sipariş verdik.
We painted the door green.
öğrenmeye başla
Biz kapıyı yeşile boyadık.
We prepared for an attack.
öğrenmeye başla
Biz bir saldırı için hazırlandık.
We regard him as our hero.
öğrenmeye başla
Biz onu bir kahraman olarak görüyoruz.
We saw her enter the park.
öğrenmeye başla
Onun parka girdiğini gördük.
We saw her enter the room.
öğrenmeye başla
Onun odaya girişini gördüm.
We saw monkeys at the zoo.
öğrenmeye başla
Hayvanat bahçesinde maymunlar gördük.
We should be very careful.
öğrenmeye başla
Çok dikkatli olmalıyız.
We should call the doctor.
öğrenmeye başla
Biz doktoru aramalıyız.
We should call the police.
öğrenmeye başla
Biz polisi aramalıyız.
We should cancel the hike.
öğrenmeye başla
Yürüyüşü iptal etmeliyiz.
We speak English in class.
öğrenmeye başla
Biz sınıfta İngilizce konuşuyoruz.
We suspected him of lying.
öğrenmeye başla
Biz onun yalan söylediğinden şüphelendik.
We usually call him Toshi.
öğrenmeye başla
Biz genellikle ona Toshi deriz.
We usually walk to school.
öğrenmeye başla
Biz genellikle okula yürürüz.
We visited our old school.
öğrenmeye başla
Biz eski okulumuzu ziyaret ettik.
We walked along the beach.
öğrenmeye başla
Sahil boyunca yürüdük.
We walked along the river.
öğrenmeye başla
Nehir boyunca yürüdük.
We walked among the trees.
öğrenmeye başla
Biz ağaçların arasında yürüdük.
We walked around the pond.
öğrenmeye başla
Göletin etrafında yürüdük.
We want to know the facts.
öğrenmeye başla
Gerçekleri bilmek istiyoruz.
We watched TV after lunch.
öğrenmeye başla
Biz öğle yemeğinden sonra televizyon izledik.
We were caught in a storm.
öğrenmeye başla
Biz bir fırtınaya yakalandık.
We will fight to the last.
öğrenmeye başla
Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz.
We work from nine to five.
öğrenmeye başla
Biz dokuzdan beşe kadar çalışırız.
We'd better get a move on.
öğrenmeye başla
Acele etsek iyi olur.
We'd better send for help.
öğrenmeye başla
Yardım getirtsek iyi olur.
We'd like separate checks.
öğrenmeye başla
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
We're going to come again.
öğrenmeye başla
Biz tekrar geleceğiz.
We're going to the movies.
öğrenmeye başla
Biz sinemaya gidiyoruz.
Were you tired last night?
öğrenmeye başla
Dün gece yorgun muydun?
What are you crunching on?
öğrenmeye başla
Hatır hutur ne yiyorsun?
What are you going to see?
öğrenmeye başla
Ne göreceksiniz?
What are you trying to do?
öğrenmeye başla
Ne yapmaya çalışıyorsun?
What can I do to help you?
öğrenmeye başla
Size yardım etmek için ne yapabilirim.
What did she actually say?
öğrenmeye başla
O, gerçekten ne dedi?
What did you do yesterday?
öğrenmeye başla
Dün sen ne yaptın?
What did you go there for?
öğrenmeye başla
Oraya ne için gittin?
What did you open it with?
öğrenmeye başla
Onu ne ile açtın?
What did you say to Paula?
öğrenmeye başla
Paula'ya ne dedin?
What do the prisoners eat?
öğrenmeye başla
Mahkumlar ne yerler?
What do you do on Sundays?
öğrenmeye başla
Pazar günleri ne yaparsın?
What do you feed your dog?
öğrenmeye başla
Köpeğini ne ile beslersin?
What do you need me to do?
öğrenmeye başla
Ne yapmamı istersin?
What do you say to a beer?
öğrenmeye başla
Bir biraya ne dersin?
What do you want me to do?
öğrenmeye başla
Ne yapmamı istiyorsun?
What does this kanji mean?
öğrenmeye başla
Bu karakter ne anlama geliyor?
What does Tom see in Mary?
öğrenmeye başla
Tom Mary'de ne görüyor.
What does your job entail?
öğrenmeye başla
İşiniz ne gerektiriyor.
What evidence do you have?
öğrenmeye başla
Hangi kanıtın var?
What happened to our food?
öğrenmeye başla
Yiyeceğimize ne oldu?
What has brought you here?
öğrenmeye başla
Seni buraya ne getirdi?
What he said surprised me.
öğrenmeye başla
Söylediği şey beni şaşırttı.
What he said was not true.
öğrenmeye başla
Söylediği doğru değil.
What if he comes back now?
öğrenmeye başla
O şimdi geri dönerse ne olacak?
What is he so angry about?
öğrenmeye başla
o ne hakkında çok öfkeli?
What is she worried about?
öğrenmeye başla
O, ne hakkında endişeli.
What is Tom trying to say?
öğrenmeye başla
Tom ne söylemeye çalışıyor?
What keeps you up so late?
öğrenmeye başla
Çok geç saatlere kadar seni ayakta tutan nedir?
What number bus do I take?
öğrenmeye başla
Kaç numaralı otobüse bineceğim?
What she said wasn't true.
öğrenmeye başla
Onun söylediği doğru değildi.
What he said might be true.
öğrenmeye başla
Onun söylediği doğru olabilir.
What should I feed my dog?
öğrenmeye başla
Köpeğimi neyle beslemeliyim?
What symptoms do you have?
öğrenmeye başla
Hangi belirtilerin var?
What time are you leaving?
öğrenmeye başla
Ne zaman ayrılıyorsun?
What Tom says makes sense.
öğrenmeye başla
Tom'un söylediği anlamlıdır.
What was it I left behind?
öğrenmeye başla
Geride bıraktığım neydi?
What were her final words?
öğrenmeye başla
Onun son sözleri nelerdi?
What will you have to eat?
öğrenmeye başla
Ne yemek zorunda kalacaksın?
What would you have me do?
öğrenmeye başla
Bana ne yaptırırdın?
What would you like to do?
öğrenmeye başla
Ne yapmak istersin?
What're you talking about?
öğrenmeye başla
Ne hakkında konuşuyorsun?
What's my book doing here?
öğrenmeye başla
Benim kitabımın burada ne işi var?
What's that tall building?
öğrenmeye başla
O uzun bina nedir?
What's your favorite band?
öğrenmeye başla
Senin en sevdiğin grup hangisidir?
What's your favorite book?
öğrenmeye başla
Senin en sevdiğin kitap hangisidir?
What's your favorite city?
öğrenmeye başla
En sevdiğin şehir hangisidir?
What's your favorite game?
öğrenmeye başla
Favori oyunun hangisidir?
What's your favorite hymn?
öğrenmeye başla
Favori ilahin hangisidir?
What's your favorite joke?
öğrenmeye başla
Favori fıkran hangisidir?
What's your favorite poem?
öğrenmeye başla
Favori şiirin hangisidir?
What's your favorite song?
öğrenmeye başla
Favori şarkın hangisidir?
What's your favorite wine?
öğrenmeye başla
Favori şarabın hangisidir?
What's your favorite word?
öğrenmeye başla
Favori kelimen hangisidir?
When can we eat, I wonder.
öğrenmeye başla
Ne zaman yiyebiliriz, merak ediyorum.
When did it begin to rain?
öğrenmeye başla
Ne zaman yağmur başladı?
When did Tom leave Boston?
öğrenmeye başla
Tom Boston'dan ne zaman ayrıldı?
When did you get to Kyoto?
öğrenmeye başla
Kyoto'ya ne zaman vardın.
When was the last time you saw Tom?
öğrenmeye başla
Tom'u en son ne zaman gördün?
When did you see her last?
öğrenmeye başla
Onu son olarak ne zaman gördün?
When did you see him last?
öğrenmeye başla
Onu en son ne zaman gördünüz?
When does the movie start?
öğrenmeye başla
Film ne zaman başlar?
When should I feed my dog?
öğrenmeye başla
Köpeğimi ne zaman beslemeliyim?
When was the castle built?
öğrenmeye başla
Kale ne zaman inşa edildi?
When was the castle built?
öğrenmeye başla
Kale ne zaman yapıldı?
When will she return home?
öğrenmeye başla
O, eve ne zaman dönecek?
When will you get married?
öğrenmeye başla
Ne zaman evleneceksin?
Where are the other girls?
öğrenmeye başla
Diğer kızlar neredeler?
Where are you from, Karen?
öğrenmeye başla
Nerelisin, Karen?
Where did he go yesterday?
öğrenmeye başla
O dün nereye gitti?
Where did you see the boy?
öğrenmeye başla
Çocuğu nerede gördün.
Where do I get the subway?
öğrenmeye başla
Metroya nereden gidebilirim?
Where do you go to school?
öğrenmeye başla
Okula nereye gidersin?
Where do you think Tom is?
öğrenmeye başla
Tom'un nerede olduğunu düşünüyorsunuz?
Where is the Avis counter?
öğrenmeye başla
Avis sayacı nerede?
Where is the bus terminal?
öğrenmeye başla
Otobüs terminali nerede?
Where is the ladies' room?
öğrenmeye başla
Bayanların odası nerede?
Where is the nearest bank?
öğrenmeye başla
En yakın banka nerede?
Where were you last night?
öğrenmeye başla
Dün gece neredeydin?
Where will you be staying?
öğrenmeye başla
Nerede kalacaksınız?
Which brand do you prefer?
öğrenmeye başla
Hangi markayı tercih edersiniz?
Which direction did he go?
öğrenmeye başla
O hangi yöne gitti?
Which way is Central Park?
öğrenmeye başla
Hangi yol Central Park'tır?
Who are they cheering for?
öğrenmeye başla
Onlar kim için tezahürat yapıyorlar?
Who committed this murder?
öğrenmeye başla
Bu cinayeti kim işledi?
Who found my missing book?
öğrenmeye başla
Kayıp kitabımı kim buldu?
Who invented this machine?
öğrenmeye başla
Bu makineyi kim icat etti?
Who is playing the guitar?
öğrenmeye başla
Gitarı kim çalıyor?
Who is taller, you or Ken?
öğrenmeye başla
Kim daha uzun, sen mi yoksa Ken mi?
Who is younger, him or me?
öğrenmeye başla
Kim daha genç, o mu yoksa ben mi?
Who is your dance partner?
öğrenmeye başla
Dans arkadaşınız kim?
Who should I meet but Tom?
öğrenmeye başla
Tom'un dışında kimle görüşmeliyim?
Who was it that he phoned?
öğrenmeye başla
Aradığı o kişi kimdi?
Who was it that he phoned?
öğrenmeye başla
Onun aradığı kimdi?
Who were you talking with?
öğrenmeye başla
Kimle konuşuyordun?
Who will act as spokesman?
öğrenmeye başla
Kim sözcülük yapacak?
Who would do such a thing?
öğrenmeye başla
Böyle bir şeyi kim yapardı?
Who's taller, Tom or Mary?
öğrenmeye başla
Kim daha uzun, Tom mu yoksa Mary mi?
Who is your favorite actor?
öğrenmeye başla
En sevdiğin aktör kimdir?
Whoever says so is a liar.
öğrenmeye başla
Öyle söyleyen yalancıdır.
Whose paintings are these?
öğrenmeye başla
Bunlar kimin tabloları?
Why didn't you believe me?
öğrenmeye başla
Niçin bana inanmadın?
Why didn't you call me up?
öğrenmeye başla
Niçin bana telefon etmedin?
Why do you think that way?
öğrenmeye başla
Niçin o şekilde düşünüyorsun?
Why don't we share a room?
öğrenmeye başla
Neden bir odayı paylaşmıyoruz?
Why don't you call him up?
öğrenmeye başla
Niçin ona telefon etmiyorsun?
Why don't you call Tom up?
öğrenmeye başla
Niçin Tom'u aramıyorsun?
Why should you suspect me?
öğrenmeye başla
Niçin benden şüphelenmen gerekiyor?
Will he come this evening?
öğrenmeye başla
O bu akşam gelecek mi?
Will it be sunny tomorrow?
öğrenmeye başla
Yarın güneşli olacak mı?
Will six o'clock suit you?
öğrenmeye başla
Saat altı size uyar mı?
Will you have some coffee?
öğrenmeye başla
Biraz kahve alır mısın?
Would you pass me the salt?
öğrenmeye başla
Bana tuzu uzatır mısın?
Will you rub my shoulders?
öğrenmeye başla
Omuzlarımı ovar mısın?
Will you show me the book?
öğrenmeye başla
Bana kitabı gösterir misin?
Will you warm up the soup?
öğrenmeye başla
Çorbayı ısıtır mısın?
Women didn't care for him.
öğrenmeye başla
Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
Won't you have some fruit?
öğrenmeye başla
Biraz meyve almaz mısın?
Would you care for drinks?
öğrenmeye başla
İçecekler ister misiniz?
Would you like some fruit?
öğrenmeye başla
Biraz meyve ister misin?
Would you like some salad?
öğrenmeye başla
Biraz salata ister misin?
Would you like some sugar?
öğrenmeye başla
Biraz şeker ister misin?
Would you mind if I smoked?
öğrenmeye başla
Sigara içebilir miyim?
Wow! That looks delicious.
öğrenmeye başla
Vay be! O lezzetli görünüyor.
Write down your name here.
öğrenmeye başla
Adınızı buraya yazın.
Write on every other line.
öğrenmeye başla
Her satırı yazın.
Yesterday was my birthday.
öğrenmeye başla
Dün benim doğum günümdü.
Yoga helps her to be calm.
öğrenmeye başla
Yoga, onu sakin olmasına yardımcı olur.
You and I are old friends.
öğrenmeye başla
Sen ve ben eski arkadaşız.
You are both in the wrong.
öğrenmeye başla
Her ikiniz de suçlusunuz.
You are not a child anymore.
öğrenmeye başla
Artık bir çocuk değilsin.
You are only just in time.
öğrenmeye başla
Sadece sen zamanında geldin.
You are selling him short.
öğrenmeye başla
Onu küçümsüyorsun.
You are tired, aren't you?
öğrenmeye başla
Yorgunsun, değil mi?
You aren't yourself today.
öğrenmeye başla
Bugün her zamanki gibi değilsin.
You can go if you want to.
öğrenmeye başla
İsterseniz, gidebilirsiniz.
You can just call me Taro.
öğrenmeye başla
Bana sadece Taro diyebilirsin.
You can stay till tonight.
öğrenmeye başla
Bu geceye kadar kalabilirsin.
You can tear the box open.
öğrenmeye başla
Kutuyu yırtarak açabilirsin.
You can't attend? Why not?
öğrenmeye başla
Katılamıyor musun? Neden?
You can't have both books.
öğrenmeye başla
Her iki kitaba sahip olamazsın.
You don't have to help me.
öğrenmeye başla
Bana yardım etmek zorunda değilsin.
You don't need to call me.
öğrenmeye başla
Beni aramana gerek yok.
You drink too much coffee.
öğrenmeye başla
Çok fazla kahve içiyorsun.
You had better go at once.
öğrenmeye başla
Derhal gitsen iyi olur.
You had to come yesterday.
öğrenmeye başla
Sen dün gelmek zorundaydın.
You have a gift for music.
öğrenmeye başla
Senin müziğe doğuştan yeteneğin var.
You have a sense of humor.
öğrenmeye başla
Senin bir mizah duygun var.
You have only to go there.
öğrenmeye başla
Sadece oraya gitmek zorundasın.
You've got the wrong number.
öğrenmeye başla
Yanlış numara çevirdiniz.
You have to eat regularly.
öğrenmeye başla
Düzenli olarak yemek zorundasın.
You have to pay the price.
öğrenmeye başla
Bedelini ödemek zorundasın.
You just need a good rest.
öğrenmeye başla
Sadece iyi bir dinlenmeye ihtiyacın var.
You keep a dog, don't you?
öğrenmeye başla
Sen bir köpek bakıyorsun, değil mi?
You look funny doing that.
öğrenmeye başla
Onu yaparken komik görünüyorsun.
You look good in a kimono.
öğrenmeye başla
Bir kimono içinde iyi görünüyorsun.
You may use my dictionary.
öğrenmeye başla
Sen benim sözlüğümü kullanabilirsin.
You may use my typewriter.
öğrenmeye başla
Daktilomu kullanabilirsin.
You must control yourself.
öğrenmeye başla
Kendinizi kontrol etmelisiniz.
You must do as I tell you.
öğrenmeye başla
Sana söylediğim gibi yapmalısın.
You must help your mother.
öğrenmeye başla
Annene yardım etmelisin.
You must not eat too much.
öğrenmeye başla
Çok fazla yememelisin.
You must not give up hope.
öğrenmeye başla
Umudunu kaybetmemelisin.
You must not go out today.
öğrenmeye başla
Bugün dışarı çıkmamalısın.
You must not speak loudly.
öğrenmeye başla
Yüksek sesle konuşmamalısın.
You must not stay up late.
öğrenmeye başla
Gece geç saatlere kadar oturmamalısın.
You need to stop drinking.
öğrenmeye başla
İçmeyi durdurmalısın.
You need to stop gambling.
öğrenmeye başla
Kumar oynamayı bırakmalısın.
You ought to have seen it.
öğrenmeye başla
Onu görmüş olmalısın.
You ought to see a doctor.
öğrenmeye başla
Bir doktorla görüşmelisin.
You really did a good job.
öğrenmeye başla
Gerçekten iyi bir iş yaptın.
You should eat more fruit.
öğrenmeye başla
Daha fazla meyve yemelisiniz.
You should take my advice.
öğrenmeye başla
Tavsiyemi dinlemelisin.
You should tell the truth.
öğrenmeye başla
Gerçeği söylemelisin.
You trust people too much.
öğrenmeye başla
İnsanlara çok güveniyorsun.
You understand, don't you?
öğrenmeye başla
Anlıyorsun değil mi?
You were lucky to find it.
öğrenmeye başla
Onu bulduğun için şanslıydın.
You will be busy tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın meşgul olacaksın.
You will make a good wife.
öğrenmeye başla
İyi bir eş yapacaksın.
You will succeed some day.
öğrenmeye başla
Bir gün başaracaksın.
You'd better not go there.
öğrenmeye başla
Oraya gitmesen iyi olur.
You'd better not go today.
öğrenmeye başla
Bugün gitmesen iyi olur.
You'd better not tell him.
öğrenmeye başla
Ona söylemesen iyi olur.
You'd better not tell Tom.
öğrenmeye başla
Tom'a söylemesen iyi olur.
You'd better see a doctor.
öğrenmeye başla
Bir doktorla görüşsen iyi olur.
You'll be told in advance.
öğrenmeye başla
Önceden sana söylenilecek.
You'll succeed if you try.
öğrenmeye başla
Çabalarsan, başarırsın.
You're a really good cook.
öğrenmeye başla
Sen gerçekten iyi bir aşçısın.
You're a very good dancer.
öğrenmeye başla
Sen gerçekten iyi bir dansçısın.
You're joking, aren't you?
öğrenmeye başla
Şaka yapıyorsun, değil mi?
You're on the right track.
öğrenmeye başla
Siz doğru yoldasınız.
You're too drunk to drive.
öğrenmeye başla
Araba süremeyecek kadar çok sarhoşsun.
You're very stylish today.
öğrenmeye başla
Bugün çok şıksın.
You're wrong in this case.
öğrenmeye başla
Bu durumda yanılıyorsunuz.
You've done a perfect job.
öğrenmeye başla
Mükemmel bir iş yaptın.
You've given me your cold.
öğrenmeye başla
Soğuk algınlığını bana bulaştırdın.
You've got plenty of time.
öğrenmeye başla
Çok zamanın var.
Your English is improving.
öğrenmeye başla
İngilizcen gelişiyor.
Your guess is quite wrong.
öğrenmeye başla
Tahminin oldukça yanlış.
Your house needs painting.
öğrenmeye başla
Evin boyanılmalı.
Your letter made me happy.
öğrenmeye başla
Mektubun beni mutlu etti.
Your watch has been found.
öğrenmeye başla
Sizin saatiniz bulundu.
Your watch is on the desk.
öğrenmeye başla
Sizin saatiniz masanın üstünde.
Yumi is one of my friends.
öğrenmeye başla
Yumi arkadaşlarımdan biridir.
Yumi is one of my friends.
öğrenmeye başla
Yumi benim arkadaşlarımdan biridir.
Yumi studies English hard.
öğrenmeye başla
Yumi İngilizceyi sıkı çalışır.
Yumi will not play tennis.
öğrenmeye başla
Yumi tenis oynamayacak.
Yumiko was a little angry.
öğrenmeye başla
Yumiko biraz kızmıştı.
3 to the third power is 27.
öğrenmeye başla
3'ün üçüncü gücü 27'dir.
A bird was caught by a cat.
öğrenmeye başla
Bir kuş bir kedi tarafından yakalandı.
A boy was beating the drum.
öğrenmeye başla
Bir çocuk davul çalıyordu.
A cat is lying on the sofa.
öğrenmeye başla
Kanapede bir kedi yatıyor.
A cry arose from the crowd.
öğrenmeye başla
Kalabalıktan bir çığlık yükseldi.
A few people have two cars.
öğrenmeye başla
Birkaç kişinin iki arabası var.
A global crisis is at hand.
öğrenmeye başla
Küresel bir kriz yakındır.
A good idea came across my mind.
öğrenmeye başla
Aklıma iyi bir fikir geldi.
A heavy rain began to fall.
öğrenmeye başla
Şiddetli yağmur yağmaya başladı.
A loud noise made him jump.
öğrenmeye başla
Şiddetli gürültü onu hoplattı.
A major is above a captain.
öğrenmeye başla
Binbaşı yüzbaşının üstündedir.
A man appeared at the door.
öğrenmeye başla
Kapıda bir adam göründü.
A man appeared at the site.
öğrenmeye başla
Sitede bir adam ortaya çıktı.
A policeman came up to him.
öğrenmeye başla
Bir polis ona doğru geldi.
A student wants to see you.
öğrenmeye başla
Bir öğrenci sizi görmek istiyor.
Add a bit of sugar, please.
öğrenmeye başla
Lütfen biraz şeker ilave edin.
After a storm comes a calm.
öğrenmeye başla
Her yokuşun bir inişi vardır.
Akira can play tennis well.
öğrenmeye başla
Akira tenisi iyi oynayabilir.
Alice rushed into her room.
öğrenmeye başla
Alice odasına koştu.
All is well that ends well.
öğrenmeye başla
İyi biten herşey iyidir.
All of the dogs were alive.
öğrenmeye başla
Bütün köpekler hayattaydı.
All of you have to read it.
öğrenmeye başla
Hepiniz onu okumak zorundasınız.
All right. Please order it.
öğrenmeye başla
Anlaşıldı. Lütfen onu ısmarla.
All students like holidays.
öğrenmeye başla
Bütün öğrenciler tatilleri severler.
All the seats are occupied.
öğrenmeye başla
Tüm koltuklar dolu.
All's fair in love and war.
öğrenmeye başla
Aşkta ve savaşta herşey adildir.
Almost no one believed her.
öğrenmeye başla
Neredeyse kimse ona inanmıyordu.
Almost no one believed him.
öğrenmeye başla
Neredeyse kimse ona inanmadı.
America was at war in 1864.
öğrenmeye başla
Amerika, 1864 yılında savaştaydı.
An apple fell off the tree.
öğrenmeye başla
Ağaçtan bir elma düştü.
Ann plays tennis very well.
öğrenmeye başla
Ann çok iyi tenis oynar.
Anybody can make a mistake.
öğrenmeye başla
Herkes hata yapabilir.
Are you a Japanese citizen?
öğrenmeye başla
Bir Japon vatandaşı mısınız?
Are you a Japanese student?
öğrenmeye başla
Sen bir Japon öğrencisi misin?
Are you a Japanese student?
öğrenmeye başla
Siz bir Japon öğrencisi misiniz?
Are you afraid of the dark?
öğrenmeye başla
Karanlıktan korkar mısın?
Are you American or French?
öğrenmeye başla
Sen Amerikalı mı yoksa Fransız mısın?
Are you going to sing here?
öğrenmeye başla
Burada şarkı söyleyecek misin?
Are you going to stay long?
öğrenmeye başla
Uzun kalacak mısın?
Are you having a good time?
öğrenmeye başla
İyi vakit geçiriyor musunuz?
Are you old enough to vote?
öğrenmeye başla
Oy kullanmak için yeterince yaşlı mısın?
Are you ready for the trip?
öğrenmeye başla
Yolculuk için hazır mısınız?
Are you ready to order now?
öğrenmeye başla
Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?
Are you sure of your facts?
öğrenmeye başla
Gerçeklerinden emin misin?
Aren't you being very rude?
öğrenmeye başla
Çok kabalaşmıyor musun?
Around here, everyone skis.
öğrenmeye başla
Burada, herkes kayak yapmaya gider.
Ask him the way to station.
öğrenmeye başla
Ona istasyona giden yolu sor.
At first, Meg was homesick.
öğrenmeye başla
İlk başta, Meg vatan hasreti çekti.
Banks open at nine o'clock.
öğrenmeye başla
Bankalar dokuzda açarlar.
Basketball is a lot of fun.
öğrenmeye başla
Basketbol çok eğlenceli.
Beef is expensive nowadays.
öğrenmeye başla
Et bugünlerde pahalı.
Betty is a dancing teacher.
öğrenmeye başla
Betty bir dans öğretmeni.
Beware of pickpockets here.
öğrenmeye başla
Burada yankesicilere dikkat edin.
Bill is not as tall as Bob.
öğrenmeye başla
Bill Bob kadar uzun değil.
Bill missed the first ball.
öğrenmeye başla
Bill ilk topu kaçırdı.
Bill was killed with a gun.
öğrenmeye başla
Bill, bir tabanca ile öldürüldü.
Blotting paper absorbs ink.
öğrenmeye başla
Kurutma kağıdı mürekkebi emer.
Both buildings burned down.
öğrenmeye başla
Heriki binada yandı.
Both of them are very cute.
öğrenmeye başla
Onların her ikisi de sevimli
Boys, don't make any noise.
öğrenmeye başla
Çocuklar, hiç gürültü yapmayın?
Breast cancer is a disease.
öğrenmeye başla
Meme kanseri bir hastalıktır.
Bring a couple more chairs.
öğrenmeye başla
Bir çift sandalye daha getir.
Bring me a bucket of water.
öğrenmeye başla
Bana bir kova su getirin.
Call the doctor right away.
öğrenmeye başla
Hemen doktoru arayın.
Can I borrow your scissors?
öğrenmeye başla
Makasını ödünç alabilir miyim?
Can I borrow your umbrella?
öğrenmeye başla
Şemsiyeni ödünç alabilir miyim.
May I have a talk with you?
öğrenmeye başla
Seninle konuşabilir miyim?
Can I stop over in Chicago?
öğrenmeye başla
Şikago'da mola verebilir miyim?
Can she endure a long trip?
öğrenmeye başla
O, uzun bir yolculuğa dayanabilir mi?
Can you answer this riddle?
öğrenmeye başla
Bu bilmeceyi cevaplayabilir misin?
Can you dance the two-step?
öğrenmeye başla
İki-adım dansını yapabilir misin?
Can you find your way home?
öğrenmeye başla
Eve giden yolu bulabilir misin?
Can you give him first aid?
öğrenmeye başla
Ona ilk yardımda bulunabilir misiniz?
Could you give me a discount?
öğrenmeye başla
Bana bir indirim yapar mısın?
Can you give me the recipe?
öğrenmeye başla
Bana tarifi verebilir misiniz?
Can you lend me 10,000 yen?
öğrenmeye başla
Bana 10,000 yen ödünç verebilir misin?
Would you lend me some money?
öğrenmeye başla
Bana biraz ödünç para verir misin?
Can you measure the length?
öğrenmeye başla
Uzunluğu ölçebilir misin?
Can you see the difference?
öğrenmeye başla
Farkı görebiliyor musun?
Can you weigh this, please?
öğrenmeye başla
Lütfen bunu tartabilir misiniz?
Cats are related to tigers.
öğrenmeye başla
Kediler kaplanlarla akrabadırlar.
Cats don't like to get wet.
öğrenmeye başla
Kediler ıslanmaktan hoşlanmazlar.
Charles Guiteau was insane.
öğrenmeye başla
Charles Guiteau deliydi.
Check your answer with his.
öğrenmeye başla
Cevabını onunki ile karşılaştır.
Christmas is December 25th.
öğrenmeye başla
Noel 25 Aralıktadır.
Circumstances have changed.
öğrenmeye başla
Şartlar değişti.
Classes begin next Tuesday.
öğrenmeye başla
Dersler gelecek salı başlar.
Close the window, will you?
öğrenmeye başla
Pencereyi kapatın, olur mu?
Come into the room at once.
öğrenmeye başla
Derhal odaya gel.
Come over here and join us.
öğrenmeye başla
Buraya gel ve bize katıl.
Come see me again tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın beni tekrar görmeye gel.
Could I ask a favor of you?
öğrenmeye başla
Sizden bir iyilik isteyebilir miyim?
Could I get your autograph?
öğrenmeye başla
İmzanızı alabilir miyim?
Could I have a screwdriver?
öğrenmeye başla
Bir tornavida alabilir miyim?
Could I have some more tea?
öğrenmeye başla
Biraz daha çay alabilir miyim?
Could I make a reservation?
öğrenmeye başla
Bir rezervasyon yaptırabilir miyim?
Could you give this to Tom?
öğrenmeye başla
Bunu Tom'a veriri misin?
Could you keep this for me?
öğrenmeye başla
Buna benim için bakar mısın?
Could you lend me the book?
öğrenmeye başla
Bana kitabı ödünç verir misiniz?
Could you show me this bag?
öğrenmeye başla
Bana bu çantayı gösterir misin?
Count from 10 down to zero.
öğrenmeye başla
Ondan sıfıra kadar geri say.
Did he tell you what to do?
öğrenmeye başla
O sana ne yapacağını söyledi mi.
Did she come here to relax?
öğrenmeye başla
O dinlenmek için mi buraya geldi?
Did Tom used to play hooky?
öğrenmeye başla
Tom okuldan kaçar mıydı?
Did you buy a nice bicycle?
öğrenmeye başla
Güzel bir bisiklet aldın mı?
Did you call me up last night?
öğrenmeye başla
Dün gece beni aradın mı?
Did you enjoy your holiday?
öğrenmeye başla
Tatilin tadını çıkardın mı?
Did you forget to buy eggs?
öğrenmeye başla
Yumurtaları satın almayı unuttun mu?
Did you go to see a doctor?
öğrenmeye başla
Bir doktorla görüşecek misin?
Did you have a nice summer?
öğrenmeye başla
Güzel bir yaz geçirdin mi?
Did you receive the letter?
öğrenmeye başla
Mektubu aldın mı?
Did you request a new desk?
öğrenmeye başla
Yeni bir masa istediniz mi?
Did you want anything else?
öğrenmeye başla
Başka birşey istedin mi?
Did you watch TV yesterday?
öğrenmeye başla
Dün televizyon izledin mi?
Did your mother make those?
öğrenmeye başla
Annen onları yaptı mı?
Didn't you see the musical?
öğrenmeye başla
Müzikali görmedin mi?
Do I have to change trains?
öğrenmeye başla
Trenleri değiştirmek zorunda mıyım?
Do whatever you think is right.
öğrenmeye başla
Doğru olduğunu düşündüğün şeyi yap.
Do you accept credit cards?
öğrenmeye başla
Kredi kartlarını kabul ediyor musunuz?
Do you accept credit cards?
öğrenmeye başla
Kredi kartları kabul ediyor musunuz?
Do you belong to any clubs?
öğrenmeye başla
Herhangi bir kulübe üyemisin?
Do you charge for delivery?
öğrenmeye başla
Teslimat için bir ücret alıyor musunuz?
Do you go to school by bus?
öğrenmeye başla
Okula otobüsle gidiyor musunuz?
Do you have a cheaper room?
öğrenmeye başla
Daha ucuz bir odanız var mı?
Do you have a smaller size?
öğrenmeye başla
Daha küçük bir boyutu olan var mı?
Do you have an appointment?
öğrenmeye başla
Randevun var mı?
Do you have any complaints?
öğrenmeye başla
Hiç şikayetiniz var mı?
Do you have any light beer?
öğrenmeye başla
Hiç hafif biran var mı?
Do you have much snow here?
öğrenmeye başla
Burada çok fazla kar var mı?
Do you have to make dinner?
öğrenmeye başla
Akşam yemeği hazırlamak zorunda mısın?
Do you hear from her often?
öğrenmeye başla
Ondan sık sık haber alır mısın?
Do you know what day it is?
öğrenmeye başla
Bugün hangi gün olduğunu biliyor musun?
Do you know where he lives?
öğrenmeye başla
Onun nerede yaşadığını biliyor musun?
Do you like Mozart's music?
öğrenmeye başla
Mozart'ın müziğini sever misiniz?
Do you like playing sports?
öğrenmeye başla
Spor yapmayı sever misiniz?
Do you often hear from him?
öğrenmeye başla
Ondan sık sık haber alıyor musun?
Do you plan to go overseas?
öğrenmeye başla
Yurtdışına gitmeyi düşünüyor musunuz?
Do you talk to your plants?
öğrenmeye başla
Bitkilerinle konuşur musun?
Do you think fish can hear?
öğrenmeye başla
Balığın duyabileceğini düşünüyor musun?
Do you think I'm beautiful?
öğrenmeye başla
Benim güzel olduğumu düşünüyor musunuz?
Do you think I'm beautiful?
öğrenmeye başla
Sizce ben güzel miyim?
Do you think it's my fault?
öğrenmeye başla
Onun benim hatam olduğunu düşünüyor musunuz?
Do you think it's my fault?
öğrenmeye başla
Sizce o benim hatam mı?
Do you think Tom is guilty?
öğrenmeye başla
Tom'un suçlu olduğunu düşünüyor musun?
Doctors removed the bullet.
öğrenmeye başla
Doktorlar kurşunu çıkardılar.
Does it hurt when you chew?
öğrenmeye başla
Çiğnerken dişin ağrıyor mu?
Does she work in this city?
öğrenmeye başla
O, bu şehirde çalışıyor mu?
Does Tom have a girlfriend?
öğrenmeye başla
Tom'un bir kız arkadaşı var mı?
Don't believe what she says.
öğrenmeye başla
Onun söylediğine inanma.
Don't buy things on credit.
öğrenmeye başla
Eşyaları kredili almayın.
Don't cut down those trees.
öğrenmeye başla
Bu ağaçları kesme.
Don't fail to call me back.
öğrenmeye başla
Beni tekrar aramayı unutma.
Don't judge by appearances.
öğrenmeye başla
Görünüşe göre yargılamayın.
Don't lose sleep over that.
öğrenmeye başla
Onunla ilgili uykunu kaçırma.
Don't make fun of children.
öğrenmeye başla
Çocuklarla alay etme.
Don't meddle in my affairs.
öğrenmeye başla
İşlerime karışmayın.
Don't pay attention to him.
öğrenmeye başla
Onu dinlemeyin.
Don't pick on younger kids.
öğrenmeye başla
Daha genç çocuklarla uğraşmayın.
Don't point your gun at me.
öğrenmeye başla
Silahını bana doğrultma.
Don't sit down on the sofa.
öğrenmeye başla
Koltuğa oturma.
Don't spend too much money.
öğrenmeye başla
Çok fazla para harcama.
Don't worry about the past.
öğrenmeye başla
Geçmiş hakkında üzülme.
Dreams sometimes come true.
öğrenmeye başla
Rüyalar bazen gerçek olur.
Drive with the utmost care.
öğrenmeye başla
Son derece dikkatli sür.
Dry your face with a towel.
öğrenmeye başla
Yüzünüzü bir havlu ile kurulayın.
Each of them has a bicycle.
öğrenmeye başla
Onların her birinin bir bisikleti var.
Eat whatever food you like.
öğrenmeye başla
İstediğin yiyeceği ye.
Eat whichever one you like.
öğrenmeye başla
Hoşlandığın herhangi birini ye.
Eggs are sold by the dozen.
öğrenmeye başla
Yumurtalar düzine ile satılırlar.
Electricity is very useful.
öğrenmeye başla
Elektrik çok faydalıdır.
English is not easy for me.
öğrenmeye başla
İngilizce benim için kolay değil.
English is not easy for us.
öğrenmeye başla
İngilizce bizim için kolay değildir.
Eric is on our soccer team.
öğrenmeye başla
Eric bizim futbol takımında.
Even a child can answer it.
öğrenmeye başla
Bir çocuk bile ona cevap verebilir.
Even a child can read this.
öğrenmeye başla
Bir çocuk bile bunu okuyabilir.
Everyone but Tom was there.
öğrenmeye başla
Tom hariç herkes oradaydı.
Everyone except me knew it.
öğrenmeye başla
Ben hariç herkes onu biliyordu.
Excuse me, but I feel sick.
öğrenmeye başla
Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.
Few students knew his name.
öğrenmeye başla
Birkaç öğrenci onun adını biliyordu.
Few visitors could see him.
öğrenmeye başla
Az sayıda ziyaretçi onu görebildi.
Fill out this form, please.
öğrenmeye başla
Bu formu doldurunuz, lütfen.
Fill the bottle with water.
öğrenmeye başla
Şişeyi suyla doldur.
Fill the bucket with water.
öğrenmeye başla
Kovayı su ile doldurun.
Five colonists were killed.
öğrenmeye başla
Beş sömürgeci öldürüldü.
Flour is sold by the pound.
öğrenmeye başla
Un paundla satılır.
Food is necessary for life.
öğrenmeye başla
Yiyecek yaşam için gereklidir.
Fortunately, I was on time.
öğrenmeye başla
Neyseki, zamanında oradaydım.
French is spoken in France.
öğrenmeye başla
Fransızca Fransa'da konuşulur.
Friends do things together.
öğrenmeye başla
Arkadaşlar şeyleri birlikte yaparlar.
Frogs are afraid of snakes.
öğrenmeye başla
Kurbağalar yılanlardan korkarlar.
George works on a big farm.
öğrenmeye başla
George büyük bir çiftlikte çalışır.
Get this stuff out of here.
öğrenmeye başla
Bu şeyi buradan çıkarın.
Get up as early as you can.
öğrenmeye başla
Kalkabildiğin kadar erken kalk.
Give it to anyone you like.
öğrenmeye başla
Onu istediğin birine ver.
Give me $1.00 back, please.
öğrenmeye başla
Bana bir dolar geri verin, lütfen.
Give me a light, would you?
öğrenmeye başla
Bana bir ışık ver, lütfen.
Give me another cup of tea.
öğrenmeye başla
Bana bir fincan daha çay verin.
Give me some water, please.
öğrenmeye başla
Lütfen bana biraz su ver.
Give me something to drink.
öğrenmeye başla
Bana içecek bir şey ver.
Give my shoes a good shine.
öğrenmeye başla
Ayakkabılarımı iyice parlat.
Give my thanks to your son.
öğrenmeye başla
Oğlunuza teşekkürlerimi iletin.
Giving up isn't the answer.
öğrenmeye başla
Vazgeçmek cevap değildir.
Hamilton died the next day.
öğrenmeye başla
Hamilton ertesi gün öldü.
Hang your coat on the hook.
öğrenmeye başla
Ceketini askıya as.
Have a little of this cake.
öğrenmeye başla
Pastadan bir parça al.
Have you ever been to Guam?
öğrenmeye başla
Hiç Guam'a gittin mi?
Have you ever been to Kobe?
öğrenmeye başla
Hiç Kobe'de bulundun mu?
Have you ever been to Nara?
öğrenmeye başla
Hiç Nara'da bulundun mu?
Have you ever eaten turkey?
öğrenmeye başla
Hiç hindi yedin mi?
Have you ever heard of him?
öğrenmeye başla
Ondan hiç haber aldın mı?
Have you ever seen a panda?
öğrenmeye başla
Hiç bir panda gördün mü?
Have you ever seen a whale?
öğrenmeye başla
Hiç balina gördün mü?
Have you ever seen it hail?
öğrenmeye başla
Hiç dolu yağdığını gördün mü?
Have you ever visited Rome?
öğrenmeye başla
Roma'yı hiç ziyaret ettin mi?
Have you finished dressing?
öğrenmeye başla
Giyinmeyi bitirdin mi?
Have you finished ordering?
öğrenmeye başla
Siparişi bitirdin mi?
Have you read the book yet?
öğrenmeye başla
Henüz kitabı okudun mu?
Have you read this article?
öğrenmeye başla
Bu makaleyi okudun mu?
He accepted the nomination.
öğrenmeye başla
O adaylığı kabul etti.
He advised me not to smoke.
öğrenmeye başla
O, bana sigara içmememi tavsiye etti.
He also needs many workers.
öğrenmeye başla
Onun ayrıca çok sayıda işçiye ihtiyacı var.
He appealed to us for help.
öğrenmeye başla
O yardım için bize başvurdu.
He appeared in many movies.
öğrenmeye başla
O, pek çok filmde göründü.
He asked me for some money.
öğrenmeye başla
O benden biraz para istedi.
He asked us what we wanted.
öğrenmeye başla
O bize ne istediğimizi sordu.
He ate a box of chocolates.
öğrenmeye başla
Bir kutu çikolata yedim.
He became a great musician.
öğrenmeye başla
O büyük bir müzisyen oldu.
He became a nice young man.
öğrenmeye başla
O, tatlı genç bir adam oldu.
He began to look for a job.
öğrenmeye başla
O bir iş aramaya başladı.
He began to whistle a tune.
öğrenmeye başla
O, bir melodiyi ıslıkla çalmaya başladı.
He believes whatever I say.
öğrenmeye başla
O, söylediğim her şeye inanır.
He bought his son a camera.
öğrenmeye başla
O, oğluna bir kamera satın aldı.
He bought me a nice camera.
öğrenmeye başla
O bana hoş bir kamera aldı.
He brought his lunch today.
öğrenmeye başla
Bugün öğle yemeğini getirdi.
He built forty-eight forts.
öğrenmeye başla
O, kırksekiz kale yaptı.
He calculated the expenses.
öğrenmeye başla
O, giderleri hesapladı.
He came again after a week.
öğrenmeye başla
Bir haftadan sonra o geri geldi.
He came from the Northeast.
öğrenmeye başla
O, Kuzeydoğuluydu.
He can handle English well.
öğrenmeye başla
O, İngilizcenin üstesinden iyi gelir.
He can read English easily.
öğrenmeye başla
O kolayca İngilizce okuyabilir.
He can't swim like she can.
öğrenmeye başla
O, onun yüzebildiği gibi yüzemez.
He carved designs in ivory.
öğrenmeye başla
O, fildişi tasarımlar oydu.
He carved me a wooden doll.
öğrenmeye başla
Bana tahtadan bir oyuncak bebek oydu.
He comes here once a month.
öğrenmeye başla
O ayda bir kez buraya gelir.
He comes here twice a week.
öğrenmeye başla
O, haftada iki kez buraya gelir.
He comes round once a week.
öğrenmeye başla
O, haftada bir kez uğrar.
He could get no more money.
öğrenmeye başla
O, artık para alamadı.
He could not go to college.
öğrenmeye başla
O, üniversiteye gidemedi.
He cut off a slice of meat.
öğrenmeye başla
O, bir dilim et kesti.
He dashed out of the store.
öğrenmeye başla
O, dükkandan dışarı fırladı.
He decided to go to France.
öğrenmeye başla
Fransa'ya gitmeye karar verdi.
She decided to have the operation.
öğrenmeye başla
Ameliyat edilmeye karar verdi.
He decided to quit smoking.
öğrenmeye başla
Sigarayı bırakmaya karar verdi.
He decided to sell the car.
öğrenmeye başla
Arabayı satmaya karar verdi.
He decided to study harder.
öğrenmeye başla
O daha çok çalışmaya karar verdi.
He deserves the punishment.
öğrenmeye başla
O, cezayı hak ediyor.
He did his best to the end.
öğrenmeye başla
O sonuna kadar elinden geleni yaptı.
He did not put up his hand.
öğrenmeye başla
O, elini havaya kaldırmadı.
He did the work on his own.
öğrenmeye başla
O, işi kendi başına yaptı.
He did well for a beginner.
öğrenmeye başla
O, bir acemi için iyi yaptı.
He didn't do it on purpose.
öğrenmeye başla
O onu kasıtlı yapmadı.
He didn't give up the plan.
öğrenmeye başla
O, plandan vazgeçmedi.
He didn't mean to hurt you.
öğrenmeye başla
O seni incitmek istemiyordu.
He died an unnatural death.
öğrenmeye başla
O doğal olmayan bir ölümle öldü.
He does not live in Sendai.
öğrenmeye başla
O, Sendai'de yaşamıyor.
He doesn't read many books.
öğrenmeye başla
O, çok sayıda kitap okumaz.
He doesn't watch television at all.
öğrenmeye başla
O, hiç televizyon izlemez.
He drank a shot of whiskey.
öğrenmeye başla
O biraz viski içti.
He drove down to the hotel.
öğrenmeye başla
O, araba ile otele doğru gitti.
He enjoys eating ice cream.
öğrenmeye başla
O dondurma yemekten hoşlanır.
He failed to take the exam.
öğrenmeye başla
Sınava giremedi.
He failed to wake Harry up.
öğrenmeye başla
O Harry'yi kaldırmada başarısız oldu.
He fell asleep immediately.
öğrenmeye başla
O derhal uyudu.
He felt a pain in his back.
öğrenmeye başla
O, sırtında bir ağrı hissetti.
He felt utterly humiliated.
öğrenmeye başla
O, tamamen aşağılanmış hissetti.
He forgot to lock the door.
öğrenmeye başla
O, kapıyı kilitlemeyi unuttu.
He gave away all his money.
öğrenmeye başla
O, tüm parasını bağışladı.
He gave her a nice present.
öğrenmeye başla
Ona güzel bir hediye verdi.
He gave her her first kiss.
öğrenmeye başla
O ona ilk öpücüğünü verdi.
He glanced at her name tag.
öğrenmeye başla
O, onun yaka kartına baktı.
He got a nice job recently.
öğrenmeye başla
O son zamanlarda hoş bir iş buldu.
He got home at seven sharp.
öğrenmeye başla
O, saat tam yedide eve geldi.
He got ready for departure.
öğrenmeye başla
O, kalkış için hazırlandı.
He got the car for nothing.
öğrenmeye başla
O, arabayı boşuna aldı.
He got the lady some water.
öğrenmeye başla
O, bayana bir bardak su getirdi.
He got to London yesterday.
öğrenmeye başla
O, dün Londra'ya vardı.
He got up at five as usual.
öğrenmeye başla
O, her zamanki gibi saat beşte kalktı.
He greeted me with a smile.
öğrenmeye başla
O bir tebessümle beni selamladı.
She greeted me with a smile.
öğrenmeye başla
O, beni tebessümle selamladı.
He grew a variety of crops.
öğrenmeye başla
O, çeşitli ekinler büyüttü.
He had a bitter experience.
öğrenmeye başla
Onun acı bir deneyimi oldu.
He had a lot of work to do.
öğrenmeye başla
Onun yapacak çok işi vardı.
He had an accident at work.
öğrenmeye başla
O iş yerinde bir kaza geçirdi.
He had breakfast all alone.
öğrenmeye başla
O yalnız başına kahvaltı yaptı.
He had long hair last year.
öğrenmeye başla
Geçen yıl o uzun saça sahipti.
He had no house to live in.
öğrenmeye başla
Onun yaşamak için bir evi yoktu.
He had the room to himself.
öğrenmeye başla
O, odayı kendine aldı.
He had to find another way.
öğrenmeye başla
O, başka bir yol bulmak zorundaydı.
He has a family to support.
öğrenmeye başla
Onun destekleyecek bir ailesi var.
He has a lot of confidence.
öğrenmeye başla
Onun oldukça fazla kendine güveni var.
He has already gone to bed.
öğrenmeye başla
O, zaten yatmaya gitti.
He has an eye for antiques.
öğrenmeye başla
Onun antikalarda gözü var.
He has an interesting book.
öğrenmeye başla
Onun ilginç bir kitabı var.
He has any number of books.
öğrenmeye başla
Onun çok sayıda kitabı vardır.
He has been busy this week.
öğrenmeye başla
O, bu hafta meşguldü.
He has been gaining weight.
öğrenmeye başla
O kilo almaktadır.
He has been to many places.
öğrenmeye başla
O birçok yerde bulunmuştur.
He has begun on a new book.
öğrenmeye başla
O, yeni bir kitap üzerinde başladı.
He has gone out for a walk.
öğrenmeye başla
O bir yürüyüş için dışarı çıktı.
He has gone to Switzerland.
öğrenmeye başla
O, İsviçre'ye gitti.
He has her under his thumb.
öğrenmeye başla
O, onun kontrolü altında.
He has no redeeming traits.
öğrenmeye başla
Onun kurtarıcı özelliği yok.
He has no room to study in.
öğrenmeye başla
Onun çalışacak bir yeri yok.
He has quite a few friends.
öğrenmeye başla
Onun pek çok arkadaşı var.
He has quite a few records.
öğrenmeye başla
Onun epeyce rekoru var.
He has set off for America.
öğrenmeye başla
O, Amerika'ya yola çıktı.
He has three older sisters.
öğrenmeye başla
Onun üç ablası var.
He has to repair the clock.
öğrenmeye başla
O, saati onarmak zorundadır.
He has too many wild ideas.
öğrenmeye başla
Onun pek çok vahşi fikirleri vardır.
He hates cleaning his room.
öğrenmeye başla
O, odasını temizlemekten nefret ediyor.
He held a pen in his hands.
öğrenmeye başla
O, elinde bir kalem tutuyor.
He held out his hand to me.
öğrenmeye başla
O, elini bana uzattı.
He hit a ball with the bat.
öğrenmeye başla
O, beyzbol sopasıyla topa vurdu.
He hung his coat on a hook.
öğrenmeye başla
O, ceketini bir askıya astı.
He invited me to his house.
öğrenmeye başla
O, beni evine davet etti.
He invited me to the party.
öğrenmeye başla
O beni partiye davet etti.
He is a cheerful young man.
öğrenmeye başla
O neşeli bir genç insan.
He is a considerate father.
öğrenmeye başla
O, düşünceli bir babadır.
He is a good husband to me.
öğrenmeye başla
O bana karşı iyi bir koca.
He is a good tennis player.
öğrenmeye başla
O iyi bir tenis oyuncusu.
He is a handsome young man.
öğrenmeye başla
O, yakışıklı bir genç adamdır.
He is a jack-of-all-trades.
öğrenmeye başla
O, on parmağında on marifet olan bir kimsedir.
He is a really good worker.
öğrenmeye başla
O, gerçekten iyi bir işçidir.
He is a teacher of English.
öğrenmeye başla
O bir İngilizce öğretmenidir.
He is a very decent fellow.
öğrenmeye başla
O, çok hoşgörülü bir adamdır.
He is absorbed in his work.
öğrenmeye başla
O tüm dikkatini işine vermiş.
He is afraid of his father.
öğrenmeye başla
O, babasından korkar.
He is always full of ideas.
öğrenmeye başla
O, her zaman fikirlerle dolu.
He is always up to no good.
öğrenmeye başla
O, her zaman bir fırıldak çevirir.
He is an expert at fishing.
öğrenmeye başla
O, balık tutmada uzmandır.
He is as talkative as ever.
öğrenmeye başla
O, her zamanki kadar geveze.
He is as tall as my father.
öğrenmeye başla
O, benim babam kadar uzundur.
He is careless about money.
öğrenmeye başla
O, para hakkında dikkatsiz.
He is crazy about baseball.
öğrenmeye başla
O beyzbolu çok fazla seviyor.
He is doing fine in school.
öğrenmeye başla
O okulda iyi yapıyor.
He is eager to go to China.
öğrenmeye başla
O, Çin'e gitmek için istekli.
He is employed on the farm.
öğrenmeye başla
Ona çiftlikte iş verilmektedir.
He is far from being happy.
öğrenmeye başla
O, mutlu olmaktan uzaktır.
He is going to the concert.
öğrenmeye başla
O konsere gidiyor.
He is good at flying kites.
öğrenmeye başla
O, uçurtmaları uçurmada iyidir.
He is good at fund raising.
öğrenmeye başla
O, fon sağlamada iyidir.
He is hunted by the police.
öğrenmeye başla
O, polis tarafından avlandı.
He is looking forward to seeing you.
öğrenmeye başla
O seni görmek için sabırsızlanıyor.
He is in front of the door.
öğrenmeye başla
O kapının önünde.
He is in the prime of life.
öğrenmeye başla
O, hayatının baharında.
He is just an ordinary man.
öğrenmeye başla
O sadece sıradan bir insan.
He is like a brother to me.
öğrenmeye başla
O, benim için bir kardeş gibidir.
He is mentally handicapped.
öğrenmeye başla
O, zihinsel engelli.
He is not guilty of murder.
öğrenmeye başla
O, cinayetten suçlu değildir.
He is now staying in Paris.
öğrenmeye başla
O, şimdi Paris'te kalıyor.
He is really in good shape.
öğrenmeye başla
O gerçekten iyi durumda.
He is said to be very poor.
öğrenmeye başla
Onun çok fakir söyleniliyor.
He is standing on the hill.
öğrenmeye başla
O, tepede duruyor.
He is still full of energy.
öğrenmeye başla
O hala enerji dolu.
He is studying agriculture.
öğrenmeye başla
O, tarım eğitimi görmektedir.
He is studying at his desk.
öğrenmeye başla
O, masasında çalışıyor.
He is sure to win the game.
öğrenmeye başla
O, oyunu kazanacağından emin.
He is swimming in the pool.
öğrenmeye başla
O havuzda yüzüyor.
He is the talk of the town.
öğrenmeye başla
O, kasabanın gündemindedir.
He is too proud to give up.
öğrenmeye başla
O vazgeçemeyecek kadar çok gururludur.
He is very a dangerous man.
öğrenmeye başla
O, çok tehlikeli bir adam.
He is very friendly to her.
öğrenmeye başla
O, ona karşı çok samimi.
He is wanted by the police.
öğrenmeye başla
O, polis tarafından aranıyor.
He isn't able to buy a car.
öğrenmeye başla
O bir araba alamaz.
He joined the English club.
öğrenmeye başla
O, İngilizce kulübüne katıldı.
He kept silent for a while.
öğrenmeye başla
Bir müddet sessiz kaldı.
He kept silent for a while.
öğrenmeye başla
Bir süre sessiz kaldı.
She kissed him on the cheek.
öğrenmeye başla
O, onu yanağından öptü.
He knows Mr. Davidson well.
öğrenmeye başla
O, Bay Davidson'u iyi tanır.
He leaned against the wall.
öğrenmeye başla
O, duvara dayandı.
He leaves for Tokyo at ten.
öğrenmeye başla
O saat onda Tokyo'ya hareket eder.
He left after he had lunch.
öğrenmeye başla
Öğle yemeği yedikten sonra gitti.
He left for America by air.
öğrenmeye başla
O hava yoluyla Amerikaya gitti.
He let me stay for a night.
öğrenmeye başla
O, benim bir gece kalmama izin verdi.
He likes English very much.
öğrenmeye başla
O, İngilizceyi çok seviyor.
He likes jazz, and so do I.
öğrenmeye başla
O jazz sever, ve ben de öyle.
He lived in a town near by.
öğrenmeye başla
O yakındaki bir kasabada yaşıyordu.
He lived next to his uncle.
öğrenmeye başla
O amcasına bitişik yaşadı.
He lived to a ripe old age.
öğrenmeye başla
Olgun bir yaşa kadar yaşadı.
He looks as if he were ill.
öğrenmeye başla
O hastaymış gibi görünüyor.
He looks like your brother.
öğrenmeye başla
O, erkek kardeşine benziyor.
She looks young for her age.
öğrenmeye başla
O, yaşına göre genç görünüyor.
He loses his temper easily.
öğrenmeye başla
O kolayca kontrolünü kaybeder.
He lost his temper with me.
öğrenmeye başla
O bana öfkelendi.
He made a journey to Paris.
öğrenmeye başla
O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
He made her clean the room.
öğrenmeye başla
O, ona odayı temizletti.
He made me a box yesterday.
öğrenmeye başla
O bana dün bir kutu yaptı.
He made me happy yesterday.
öğrenmeye başla
O dün beni mutlu etti.
He made the children laugh.
öğrenmeye başla
O, çocukları güldürdü.
He made up for the deficit.
öğrenmeye başla
O, zararı telafi etti.
He made up the whole story.
öğrenmeye başla
O, bütün hikayeyi uydurdu.
He married a Canadian girl.
öğrenmeye başla
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
He may come, or he may not.
öğrenmeye başla
O gelebilir yada gelmeyebilir.
He may have left for Kyoto.
öğrenmeye başla
O, Kyotoya hareket etmiş olabilir.
He may have missed the bus.
öğrenmeye başla
O, otobüsü kaçırmış olabilir.
He might have lost his way.
öğrenmeye başla
O, yolunu kaybetmiş olabilir.
He motioned me to stand up.
öğrenmeye başla
O, ayağa kalkmam için eli ile işaret etti.
He occasionally visited me.
öğrenmeye başla
O, zaman zaman beni ziyaret etti.
He played golf last Sunday.
öğrenmeye başla
O, geçen Pazar günü golf oynadı.
He played tennis yesterday.
öğrenmeye başla
O, dün tenis oynadı.
He plays golf every Sunday.
öğrenmeye başla
O, her Pazar golf oynar.
He pressed the brake pedal.
öğrenmeye başla
O, fren pedaline bastı.
He proofread my manuscript.
öğrenmeye başla
O benim yazımı düzeltti.
He provided them with food.
öğrenmeye başla
O, onlara yiyecek sağladı.
He put live bait on a hook.
öğrenmeye başla
O, oltaya canlı yem taktı.
He put the key in the lock.
öğrenmeye başla
O kilidi anahtara soktu.
He ran as fast as he could.
öğrenmeye başla
O elinden geldiğince hızlı koştu.
He ran away with the money.
öğrenmeye başla
O para ile kaçtı.
He reads a novel every day.
öğrenmeye başla
O, her gün bir roman okur.
He refuses to listen to me.
öğrenmeye başla
O, beni dinlemeyi reddediyor.
He said he could swim well.
öğrenmeye başla
O iyi yüzebileceğini söyledi.
He said that he was hungry.
öğrenmeye başla
O, aç olduğunu söyledi.
He saved a hundred dollars.
öğrenmeye başla
O, yüz dolar tasarruf yaptı.
He saw a dog near the door.
öğrenmeye başla
O, kapının yanında bir köpek gördü.
He saw the picture clearly.
öğrenmeye başla
O, resmi açıkça gördü.
He seemed to have been ill.
öğrenmeye başla
O, hasta olmuş görünüyordu.
He seems to be very sleepy.
öğrenmeye başla
O, çok uykulu gibi görünüyor.
He seems to have been rich.
öğrenmeye başla
O zengin olmuş gibi görünüyor.
He sent me a birthday card.
öğrenmeye başla
O bana bir doğum günü kartı gönderdi.
He should be put in prison.
öğrenmeye başla
O ceza evine konulmalıdır.
He showed us some pictures.
öğrenmeye başla
Bize birkaç resim gösterdi.
He slipped and nearly fell.
öğrenmeye başla
O kaydı ve neredeyse düşecekti.
She smiled and said goodbye.
öğrenmeye başla
O, gülümsedi ve hoşçakal dedi.
He solved all the problems.
öğrenmeye başla
O bütün problemleri çözdü.
He speaks English a little.
öğrenmeye başla
O, biraz İngilizce konuşur.
He speaks English fluently.
öğrenmeye başla
O, akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor.
He started washing his car.
öğrenmeye başla
O, arabasını yıkamaya başladı.
He stayed here for a while.
öğrenmeye başla
O, bir süre burada kaldı.
He stays in touch with her.
öğrenmeye başla
O, onunla temasını sürdürdü.
He stood there for a while.
öğrenmeye başla
O, bir süre orada durdu.
He stopped talking to them.
öğrenmeye başla
O, onlarla konuşmayı kesti.
He stopped to talk to them.
öğrenmeye başla
O onlarla konuşmak için durdu.
He studied English history.
öğrenmeye başla
O İngiliz tarihi okudu.
He succeeded to his estate.
öğrenmeye başla
O, mülküne varis olarak sahip oldu.
He told me all the details.
öğrenmeye başla
O, bana tüm detayları anlattı.
He told me to wash my face.
öğrenmeye başla
O, bana yüzümü yıkamamı söyledi.
He told me when to say yes.
öğrenmeye başla
O, bana ne zaman evet diyeceğimi öğretti.
He told us to come on time.
öğrenmeye başla
Zamanında gelmemizi söyledi.
He took us back in his car.
öğrenmeye başla
O bizi arabasına geri aldı.
He turned pale with fright.
öğrenmeye başla
Onun korkudan benzi attı.
He turned up an hour later.
öğrenmeye başla
O, bir saat sonra geldi.
He understands the problem.
öğrenmeye başla
O, sorunu anlıyor.
He used me as a guinea pig.
öğrenmeye başla
O beni bir kobay gibi kullandı.
He used to go out at night.
öğrenmeye başla
O, gece dışarı çıkardı.

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.