Turkish sentences from Tatoeba 18

 0    1.000 flashcards    aleksandra.eska
mp3 indir Baskı oynamak kendini kontrol et
 
soru cevap
He usually comes home late.
öğrenmeye başla
O genellikle eve geç gelir.
He visited Kyoto last year.
öğrenmeye başla
O, geçen yıl Kyoto'yu ziyaret etti.
She volunteered to help him.
öğrenmeye başla
O, ona yardım etmek için gönüllü oldu.
He walked all the way home.
öğrenmeye başla
Eve giderken bütün yolu yürüdü.
He walked on for some time.
öğrenmeye başla
O, bir süre yürüdü.
He wants to be an engineer.
öğrenmeye başla
O bir mühendis olmak istiyor.
He warned against violence.
öğrenmeye başla
O, şiddete karşı uyardı.
He warned me of the danger.
öğrenmeye başla
O, tehlike ile ilgili uyardı.
He was a poet and diplomat.
öğrenmeye başla
O bir şair ve diplomattı.
He was absent at roll call.
öğrenmeye başla
O, yoklamada yoktu.
He was almost hit by a car.
öğrenmeye başla
Neredeyse bir araba tarafından çarpılacaktı.
He was amazed at the sight.
öğrenmeye başla
Gördüğünde şaşırmıştı.
He was angry with his wife.
öğrenmeye başla
O, karısına kızgındı.
He was anxious to meet you.
öğrenmeye başla
O sizinle karşılaşmak için hevesliydi.
He was arrested for murder.
öğrenmeye başla
O cinayetten tutuklandı.
He was as good as his word.
öğrenmeye başla
O, sözü kadar iyiydi.
He was aware of the danger.
öğrenmeye başla
O tehlikenin farkındaydı.
He was awoken by the noise.
öğrenmeye başla
O, gürültü ile uyandırıldı.
He was convicted of murder.
öğrenmeye başla
O, cinayetten mahkum edildi.
He was crossing the street.
öğrenmeye başla
O, caddeyi geçiyordu.
He was elected mayor again.
öğrenmeye başla
Tekrar belediye başkanı seçildi.
He was jealous of his wife.
öğrenmeye başla
O, karısını kıskanıyordu.
He was killed with a sword.
öğrenmeye başla
O, bir kılıçla öldürüldü.
He was not an abolitionist.
öğrenmeye başla
O, köleliğin kaldırılmasından yana biri değildi.
He was popular with voters.
öğrenmeye başla
O, seçmenler arasında popülerdi.
He was promoted to general.
öğrenmeye başla
O, generalliğe terfi ettirildi.
He was reading a newspaper.
öğrenmeye başla
O, bir gazete okuyordu.
He was reluctant to answer.
öğrenmeye başla
O, cevaplamak için isteksizdi.
He was run over and killed.
öğrenmeye başla
O, çiğnendi ve öldürüldü.
He was sentenced to prison.
öğrenmeye başla
O hapse mahkum edildi.
He was silent all the time.
öğrenmeye başla
O, her zaman sessizdi.
He was silent all the time.
öğrenmeye başla
O her zaman sessizdi.
He was sitting up straight.
öğrenmeye başla
O dik oturuyordu.
He was suddenly very happy.
öğrenmeye başla
O birdenbire çok mutlu oldu.
He was trained as a lawyer.
öğrenmeye başla
O bir avukat olarak eğitildi.
He was trembling with rage.
öğrenmeye başla
O, öfke yüzünden titriyordu.
He was wounded by a bullet.
öğrenmeye başla
O, bir kurşun tarafından yaralandı.
He was wounded in the head.
öğrenmeye başla
O, kafasından yaralandı.
He wasn't watching TV then.
öğrenmeye başla
O, o zaman televizyon izlemiyordu.
He went by the post office.
öğrenmeye başla
O, postaneye kadar gitti.
He went skiing in Hokkaido.
öğrenmeye başla
O Hokkaido'da kayak yapmaya gitti.
He went to Tokyo yesterday.
öğrenmeye başla
O, dün Tokyo'ya gitti.
He will be back in an hour.
öğrenmeye başla
O, bir saat içinde dönecek.
He will be waiting for her.
öğrenmeye başla
O, onu bekliyor olacak.
He will be waiting for you.
öğrenmeye başla
O, seni bekliyor olacak.
He will get well very soon.
öğrenmeye başla
O kısa sürede iyileşecek.
He will make a good doctor.
öğrenmeye başla
O iyi bir doktor olacak.
He worked harder than ever.
öğrenmeye başla
O, her zamankinden daha çok çalıştı.
He works eight hours a day.
öğrenmeye başla
O, günde sekiz saat çalışır.
He works in the laboratory.
öğrenmeye başla
O labaratuarda çalışır.
He would have to surrender.
öğrenmeye başla
O teslim olmak zorunda kalacaktı.
He, too, would visit China.
öğrenmeye başla
O'da Çin'i ziyaret ederdi.
He's a high school student.
öğrenmeye başla
O, bir lise öğrencisidir.
He's a man you can rely on.
öğrenmeye başla
O, güvenebileceğin bir insandır.
He's a teacher and so am I.
öğrenmeye başla
O bir öğretmen ve ben de öyle.
He's always looking at you.
öğrenmeye başla
O, her zaman size bakıyor.
He's always reading comics.
öğrenmeye başla
O her zaman mizah dergileri okuyor.
He's by no means satisfied.
öğrenmeye başla
O, hiçbir şekilde tatmin olmadı.
He's much younger than Tom.
öğrenmeye başla
O, Tom'dan çok daha gençtir.
He's perfect at everything.
öğrenmeye başla
O, her şeyde mükemmeldir.
Help yourself to the fruit.
öğrenmeye başla
Meyveye buyrun.
Help yourself to the salad.
öğrenmeye başla
Salataya buyrun.
Her books sell pretty well.
öğrenmeye başla
Onun kitapları oldukça iyi satıyor.
Her crying was just an act.
öğrenmeye başla
Onun ağlaması sadece bir roldü.
Her family moved to Brazil.
öğrenmeye başla
Onun ailesi Brezilya'ya taşındı.
Her father is a bank clerk.
öğrenmeye başla
Onun babası bir banka memuru.
Her hair is wet with sweat.
öğrenmeye başla
Onun saçı terden ıslanmıştı.
Her home is in the suburbs.
öğrenmeye başla
Onun evi banliyölerde.
Her house is near the park.
öğrenmeye başla
Onun evi parkın yanında.
Her name was spelled wrong.
öğrenmeye başla
Onun adı yanlış hecelendi.
Her son is sure to succeed.
öğrenmeye başla
Onun oğlu başaracağından emin.
Her story touched my heart.
öğrenmeye başla
Onun hikayesi beni çok üzdü.
Here's my telephone number.
öğrenmeye başla
İşte benim telefon numaram.
Herold agreed to surrender.
öğrenmeye başla
Herold teslim olmayı kabul etti.
Hiroko sat there all alone.
öğrenmeye başla
Hiroko orada tek başına oturdu.
His business is doing well.
öğrenmeye başla
Onun işi iyi gidiyor.
His car fell into the lake.
öğrenmeye başla
Onun arabası göle düştü.
His car is similar to mine.
öğrenmeye başla
Onun arabası benimkine benziyor.
His children have grown up.
öğrenmeye başla
Onun çocukları büyüdü.
His death surprised us all.
öğrenmeye başla
Onun ölümü hepimizi şaşırttı.
His horse ran in the Derby.
öğrenmeye başla
Onun atı Derbi'de koştu.
His joke made us all laugh.
öğrenmeye başla
Onun şakası hepimizi güldürdü.
His joy showed on his face.
öğrenmeye başla
Onun sevinci yüzüne yansımıştı.
His lectures are very long.
öğrenmeye başla
Onun konferansları çok uzun.
His meaning is quite plain.
öğrenmeye başla
Onun söylemek istediği oldukça açık.
His name is familiar to us.
öğrenmeye başla
Onun adı bize tanıdık geliyor.
His old cat is still alive.
öğrenmeye başla
Onun yaşlı kedisi hala hayatta.
His policy was soon tested.
öğrenmeye başla
Onun politikası kısa sürede test edildi.
His sister became a doctor.
öğrenmeye başla
Onun kızkardeşi bir doktor oldu.
His son is eight years old.
öğrenmeye başla
Onun oğlu sekiz yaşında.
His supporters were afraid.
öğrenmeye başla
Taraftarları korkuyorlardı.
The Netherlands is a small country.
öğrenmeye başla
Hollanda küçük bir ülkedir.
Honesty is the best policy.
öğrenmeye başla
Dürüstlük en iyi politikadır.
Hoover said this was wrong.
öğrenmeye başla
Hoover bunun yanlış olduğunu söyledi.
How about calling it a day?
öğrenmeye başla
Paydos edelim mi?
How about going for a swim?
öğrenmeye başla
Yüzmeye gidelim mi?
How about going for a walk?
öğrenmeye başla
Yürüyüş yapmaya ne dersin?
How about going to the movies?
öğrenmeye başla
Sinemaya gitmeye ne dersin?
How can I start the engine?
öğrenmeye başla
Motoru nasıl çalıştırabilirim?
How did the secret get out?
öğrenmeye başla
Sır dışarıya nasıl sızdırıldı?
How did Tom start the fire?
öğrenmeye başla
Tom yangını nasıl başlattı?
How did you come to school?
öğrenmeye başla
Okula nasıl geldin?
How did you like Singapore?
öğrenmeye başla
Singapur'u nasıl buldun?
How did you like the party?
öğrenmeye başla
Parti hakkında fikrin nedir?
How do you make your money?
öğrenmeye başla
Paranızı nasıl kazanıyorsunuz?
How do you spell your name?
öğrenmeye başla
Adını nasıl hecelersin?
How do you use this camera?
öğrenmeye başla
Bu kamerayı nasıl kullanıyorsun?
How long do I have to wait?
öğrenmeye başla
Ne kadar süre beklemek zorundayım?
How long does a bear sleep?
öğrenmeye başla
Bir ayı ne kadar süre uyur?
How long has she been sick?
öğrenmeye başla
O, ne kadar süredir hasta?
How lucky to meet you here.
öğrenmeye başla
Seninle burada karşılaşmak ne şans.
How many books do you have?
öğrenmeye başla
Kaç tane kitabın var?
How many rooms do you have?
öğrenmeye başla
Kaç tane odan var?
How much money do you have?
öğrenmeye başla
Ne kadar paran var.
How much money do you want?
öğrenmeye başla
Ne kadar para istiyorsun.
How often do the buses run?
öğrenmeye başla
Otobüsler ne sıklıkla çalışırlar?
How often do you go abroad?
öğrenmeye başla
Yurtdışın ne kadar sıklıkla gidersiniz?
How often do you go abroad?
öğrenmeye başla
Ne sıklıkta yurt dışına gidersin?
How old is your oldest son?
öğrenmeye başla
En büyük erkek evladın kaç yaşında?
I added a room to my house.
öğrenmeye başla
Evime bir oda ilave ettim.
I advised him not to drive.
öğrenmeye başla
Ona araba sürmemesini tavsiye ettim.
I always had my eye on you.
öğrenmeye başla
Her zaman gözüm üstündeydi.
I am a high school student.
öğrenmeye başla
Ben bir lise öğrencisiyim.
I am an optimist by nature.
öğrenmeye başla
Ben doğuştan iyimserim.
I am at home every evening.
öğrenmeye başla
Her akşam evdeyim.
I am completely against it.
öğrenmeye başla
Tamamen ona karşıyım.
I am glad to hear the news.
öğrenmeye başla
Haberi duyduğuma memnun oldum.
I am happy to see you here.
öğrenmeye başla
Seni burada gördüğüm için mutluyum.
I am in no mood for joking.
öğrenmeye başla
Şaka yapacak durumda değilim.
I am interested in English.
öğrenmeye başla
İngilizceye ilgi duyuyorum.
I am interested in history.
öğrenmeye başla
Tarihe meraklıyım.
I am invited to this party.
öğrenmeye başla
Ben bu partiye davet edildim.
I am just going for a walk.
öğrenmeye başla
Ben sadece yürüyüşe gidiyorum.
I am never free on Sundays.
öğrenmeye başla
Pazar günleri asla boş değilim.
I am not as busy as Yoshio.
öğrenmeye başla
Ben Yoshio kadar meşgul değilim.
I am not concerned with it.
öğrenmeye başla
Ben onunla ilgili değilim.
I am not equal to the task.
öğrenmeye başla
Görev beni aşar.
I am not happy with my job.
öğrenmeye başla
İşimden memnun değilim.
I am not used to hard work.
öğrenmeye başla
Zor işe alışkın değilim.
I am not what I used to be.
öğrenmeye başla
Ben eskiden olduğum gibi değilim.
I am playing the piano now.
öğrenmeye başla
Şimdi piyano çalıyorum.
I am pleased with his work.
öğrenmeye başla
Ben onun çalışmasından memnunum.
I am reluctant to help him.
öğrenmeye başla
Ona yardım etmek için gönülsüzüm.
I am sick and tired of him.
öğrenmeye başla
Ben ondan bıktım ve usandım.
I am staying with a friend.
öğrenmeye başla
Bir arkadaşla birlikte kalıyorum.
I am staying with my uncle.
öğrenmeye başla
Ben amcam ile birlikte kalıyorum.
I am still a stranger here.
öğrenmeye başla
Ben hala burada bir yabancıyım.
I am tied up at the office.
öğrenmeye başla
Ofiste çok meşgulüm.
I am tired of hearing that.
öğrenmeye başla
Onu duymaktan usandım.
I anticipated his question.
öğrenmeye başla
Ben onun sorusunu önceden tahmin ettim.
I argued with him about it.
öğrenmeye başla
Onun hakkında onunla tartıştım.
I arrived in Tokyo at noon.
öğrenmeye başla
Ben öğleyin Tokyo'ya vardım.
I arrived later than usual.
öğrenmeye başla
Ben her zamankinden daha geç vardım.
I asked for their approval.
öğrenmeye başla
Ben onların onayını istedim.
I asked him if he was busy.
öğrenmeye başla
Onun meşgul olup olmadığını sordum.
I asked him where he lived.
öğrenmeye başla
Ona nerede yaşadığını sordum.
I asked them to fix my car.
öğrenmeye başla
Onlara arabamı tamir etmelerini rica ettim.
I ate three pieces of cake.
öğrenmeye başla
Üç parça kek yedim.
I believe he is a nice guy.
öğrenmeye başla
Onun iyi bir adam olduğuna inanıyorum.
I believe whatever he says.
öğrenmeye başla
O ne söylerse inanırım.
I belong to the brass band.
öğrenmeye başla
Bandoya üyeyim.
I belong to the drama club.
öğrenmeye başla
Bir tiyatro kulübüne üyeyim.
I belong to the music club.
öğrenmeye başla
Müzik kulübüne üyeyim.
I bought it for 10 dollars.
öğrenmeye başla
Onu on dolara aldım.
I bought two cotton shirts.
öğrenmeye başla
İki pamuk gömlek aldım.
I bought two dozen pencils.
öğrenmeye başla
İki düzine kalem satın aldım.
I came into a huge fortune.
öğrenmeye başla
Büyük bir mirasa kondum.
I came to Japan from China.
öğrenmeye başla
Çin'den Japonya'ya geldim.
I can easily touch my toes.
öğrenmeye başla
Ayak parmaklarıma kolayca dokunabilirim.
I can imagine how you felt.
öğrenmeye başla
Nasıl hissettiğini hayal edebiliyorum.
I can not afford to buy it.
öğrenmeye başla
Ben onu almayı göze alamam.
I can't afford to buy that.
öğrenmeye başla
Ben onu satın almayı göze alamam.
I can't attend the meeting.
öğrenmeye başla
Toplantıya katılamam.
I can't find my duffel bag.
öğrenmeye başla
Ben spor çantamı bulamıyorum.
I can't get by without him.
öğrenmeye başla
O olmadan yapamam.
I can't get rid of my cold.
öğrenmeye başla
Soğuk algınlığını atlatamıyorum.
I can't hear you very well.
öğrenmeye başla
Seni çok iyi duyamıyorum.
I can't keep pace with you.
öğrenmeye başla
Ben sana ayak uyduramam.
I can't lend you any money.
öğrenmeye başla
Sana hiç ödünç para veremem.
I can't lend you this book.
öğrenmeye başla
Sana bu kitabı ödünç veremem.
I can't possibly manage it.
öğrenmeye başla
Onu muhtemelen yönetemem.
I can't really describe it.
öğrenmeye başla
Ben gerçekten onu tarif edemem.
I can't run as fast as you.
öğrenmeye başla
Senin kadar hızlı koşamam.
I can't solve this problem.
öğrenmeye başla
Bu problemi çözemiyorum.
I can't take any more work.
öğrenmeye başla
Daha fazla iş alamam.
I catch the flu every year.
öğrenmeye başla
Her yıl grip olurum.
I caught up with them soon.
öğrenmeye başla
Kısa sürede onların hızına yetiştim.
I challenged him to a game.
öğrenmeye başla
Ona bir oyunda meydan okudum.
I compared my car with his.
öğrenmeye başla
Arabamı onunkiyle karşılaştırdım.
I cooked supper last night.
öğrenmeye başla
Dün akşam akşam yemeğini pişirdim.
I could not make the train.
öğrenmeye başla
Antreman yapamadım.
I couldn't believe my eyes.
öğrenmeye başla
Gözlerime inanamadım.
I couldn't catch the train.
öğrenmeye başla
Trene yetişemedim.
I cut myself while shaving.
öğrenmeye başla
Traş olurken kendimi kestim.
I did not take many photos.
öğrenmeye başla
Ben çok fotoğraf çekmedin.
I didn't agree to help Tom.
öğrenmeye başla
Tom'a yardım etmeyi kabul etmedim.
I didn't agree to meet Tom.
öğrenmeye başla
Tom'u karşılamayı kabul etmedim.
I didn't meet anyone there.
öğrenmeye başla
Orada kimseyle karşılaşmadım.
I didn't notice him go out.
öğrenmeye başla
Onun dışarı çıktığını farketmedim.
I didn't study math at all.
öğrenmeye başla
Ben hiç matematik eğitimi yapmadım.
I didn't want to alarm you.
öğrenmeye başla
Seni korkutmak istemedim.
I didn't want to alarm you.
öğrenmeye başla
Sizi telaşlandırmak istemedim.
I do everything for myself.
öğrenmeye başla
Kendim için her şeyi yaparım.
I do things at my own pace.
öğrenmeye başla
Ben işleri kendi tempomda yaparım.
I don't believe him at all.
öğrenmeye başla
Ben ona hiç inanmıyorum.
I don't belong to any club.
öğrenmeye başla
Ben herhangi bir kulübe ait değilim.
I don't belong to the club.
öğrenmeye başla
Ben kulübe üye değilim.
I don't care for green tea.
öğrenmeye başla
Ben yeşil çay istemiyorum.
I don't care for ice cream.
öğrenmeye başla
Dondurma istemiyorum.
I don't care what she eats.
öğrenmeye başla
Onun ne yediği umurumda değil.
I don't care what they say.
öğrenmeye başla
Ne dedikleri umrumda değil.
I don't dislike him at all.
öğrenmeye başla
Ona hiç antipati duymuyorum.
I don't feel like studying.
öğrenmeye başla
Canım çalışmak istemiyor.
I don't have a spare shirt.
öğrenmeye başla
Yedek bir gömleğim yok.
I don't have all the facts.
öğrenmeye başla
Tüm gerçeklere sahip değilim.
I don't have classes today.
öğrenmeye başla
Bugün derslerim yok.
I don't have much time now.
öğrenmeye başla
Benim şimdi çok vaktim yok.
I don't know if it is good.
öğrenmeye başla
Onun iyi olup olmadığını bilmiyorum.
I don't know if it is true.
öğrenmeye başla
Onun doğru olup olmadığını bilmiyorum.
I don't know what to study.
öğrenmeye başla
Ne çalışacağımı bilmiyorum.
I don't know what to think.
öğrenmeye başla
Ne düşüneceğimi bilmiyorum.
I don't know what you mean.
öğrenmeye başla
Ne demek istediğini bilmiyorum.
I don't know where he went.
öğrenmeye başla
Onun nereye gittiğini bilmiyorum.
I don't like pizza anymore.
öğrenmeye başla
Ben artık pizzayı sevmiyorum.
I don't like the idea much.
öğrenmeye başla
Ben fikri çok sevmiyorum.
I don't regret coming here.
öğrenmeye başla
Buraya geldiğime pişman değilim.
I don't study after school.
öğrenmeye başla
Ben okuldan sonra ders çalışmam.
I don't think I want to go.
öğrenmeye başla
Ben gitmek istediğimi sanmıyorum.
I don't think she is happy.
öğrenmeye başla
Onun mutlu olduğunu sanmıyorum.
I don't understand English.
öğrenmeye başla
İngilizceyi anlamam.
I don't want to go outside.
öğrenmeye başla
Dışarı çıkmak istemiyorum.
I don't want to take risks.
öğrenmeye başla
Riskleri almak istemiyorum.
I don't want to work today.
öğrenmeye başla
Bugün çalışmak istemiyorum.
I doubt if he will succeed.
öğrenmeye başla
Ben onun başarıp başarmayacağından şüpheliyim.
I doubt that Tom is guilty.
öğrenmeye başla
Tom'un suçlu olduğundan şüpheliyim.
I enjoyed talking with her.
öğrenmeye başla
Onunla konuşurken keyif aldım.
I enjoyed talking with him.
öğrenmeye başla
Onunla konuşmaktan keyf aldım.
I enjoyed talking with you.
öğrenmeye başla
Seninle konuşmaktan zevk aldım.
I exchanged seats with her.
öğrenmeye başla
Onunla koltukları değiştirdim.
I feel a little weak today.
öğrenmeye başla
Bugün biraz güçsüz hissediyorum.
I feel like another person.
öğrenmeye başla
Başka biri oldum gibi hissediyorum.
I feel like having a drink.
öğrenmeye başla
Canım içki içmek istiyor.
I feel on top of the world.
öğrenmeye başla
Dünyanın zirvesinde hissediyorum.
I felt it my duty to do so.
öğrenmeye başla
Ben bunu yapmayı bir görev olarak hissettim.
I filled a vase with water.
öğrenmeye başla
Bir vazoyu suyla doldurdum.
I finally passed that test.
öğrenmeye başla
O testi sonunda geçtim.
I find her very impressive.
öğrenmeye başla
Onu çok etkileyici buluyorum.
I fixed the bike yesterday.
öğrenmeye başla
Dün bisikleti tamir ettim.
I forget your phone number.
öğrenmeye başla
Ben telefon numaranızı unuttum.
I forgot to call him today.
öğrenmeye başla
Ben bugün onu aramayı unuttum.
I forget your telephone number.
öğrenmeye başla
Telefon numaranı unuttum.
I found the test difficult.
öğrenmeye başla
Ben testi zor buldum.
I gave the bag back to Ken.
öğrenmeye başla
Çantayı Ken'e geri verdim.
I generally walk to school.
öğrenmeye başla
Ben genellikle okula yürürüm.
I got along with everybody.
öğrenmeye başla
Herkesle iyi geçindim.
I got bitten by mosquitoes.
öğrenmeye başla
Sivrisinekler tarafından ısırıldım.
I got bruises on both legs.
öğrenmeye başla
Heriki bacağımdada morluklar var.
I got her to clean my room.
öğrenmeye başla
Ona odamı temizlettim.
I got him to repair my car.
öğrenmeye başla
Ona arabamı tamir ettirdim.
I got my hands quite dirty.
öğrenmeye başla
Ellerimi oldukça kirlettim.
I got my right leg injured.
öğrenmeye başla
Sağ bacağımı incittim.
I got Tom to mend my shoes.
öğrenmeye başla
Tom'a ayakkabılarımı tamir ettirdim.
I got up late this morning.
öğrenmeye başla
Bu sabah geç kalktım.
I grow many kinds of roses.
öğrenmeye başla
Çok çeşitli güller yetiştirdim.
I had a good night's sleep.
öğrenmeye başla
Gece iyi uyudum.
I had a nice chat with her.
öğrenmeye başla
Onunla hoş bir sohbet yaptım.
I had him carry my baggage.
öğrenmeye başla
Ona çantamı taşıttım.
I had intended to go there.
öğrenmeye başla
Ben oraya gitmek için niyet etmiştim.
I had the boy carry my bag.
öğrenmeye başla
Çocuğa çantamı taşıttım.
I had to decline his offer.
öğrenmeye başla
Onun teklifini geri çevirmek zorunda kaldım.
I had to have two fillings.
öğrenmeye başla
İki dolgu almak zorundayım.
I had to lend to him money.
öğrenmeye başla
Ona ödünç para vermek zorundaydım.
I hate unfinished business.
öğrenmeye başla
Yarım kalmış işten nefret ederim.
I hate unfinished business.
öğrenmeye başla
Bitirilmemiş işten nefret ederim.
I have a bottle of whiskey.
öğrenmeye başla
Bir şişe viskim var.
I have a burning pain here.
öğrenmeye başla
Burada yanan bir ağrım var.
I have a few English books.
öğrenmeye başla
Birkaç İngilizce kitabım var.
I have a friend in England.
öğrenmeye başla
İngilterede bir arkadaşım var.
I have a lot of work to do.
öğrenmeye başla
Yapacak bir sürü işim var.
I have almost no money now.
öğrenmeye başla
Şimdi neredeyse hiç param yok.
I have already eaten lunch.
öğrenmeye başla
Daha öce öğle yemeği yedim.
I have always kept my word.
öğrenmeye başla
Ben her zaman sözümü tuttum.
I have an appointment at 3.
öğrenmeye başla
Saat üçte bir randevum var.
I have been busy this week.
öğrenmeye başla
Bu hafta meşgulüm.
I have been to Kyoto twice.
öğrenmeye başla
Ben Kyoto'da iki kez bulundum.
I have been to the library.
öğrenmeye başla
Kütüphanedeydim.
I have done all that I can.
öğrenmeye başla
Yapabileceğim her şeyi yaptım.
I have just read this book.
öğrenmeye başla
Sadece bu kitabı okudum.
I have just washed the car.
öğrenmeye başla
Ben az önce arabayı yıkadım.
I have math homework today.
öğrenmeye başla
Bugün matematik ödevim var.
I have never been to Nikko.
öğrenmeye başla
Nikko'da asla bulunmadım.
I have never been to Paris.
öğrenmeye başla
Asla Paris'te bulunmadım.
I have no time to watch TV.
öğrenmeye başla
Televizyon izlemek için zamanım yok.
I have not seen her lately.
öğrenmeye başla
Ben son zamanlarda onu görmedim.
I have nothing more to say.
öğrenmeye başla
Söyleyecek başka bir şeyim yok.
I have nothing to live for.
öğrenmeye başla
Yaşamak için bir şeyim yok.
I have only a small garden.
öğrenmeye başla
Sadece küçük bir bahçem var.
I have read all his novels.
öğrenmeye başla
Onun bütün romanlarını okudum.
I have seen him many times.
öğrenmeye başla
Onu defalarca gördüm.
I have some shopping to do.
öğrenmeye başla
Benim yapacak biraz alışverişim var.
I have to be there by 7:00.
öğrenmeye başla
Saat yediye kadar orada olmalıyım.
I have to buy one tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın bir tane almak zorundayım.
I have to catch that train.
öğrenmeye başla
Ben o treni yakalamak zorundayım.
I have traveled many times.
öğrenmeye başla
Ben bir çok kez seyahat ettim.
I have two foreign friends.
öğrenmeye başla
İki yabancı arkadaşım var.
I haven't read either book.
öğrenmeye başla
Ben her iki kitabı okumadım.
I haven't seen you for a long time.
öğrenmeye başla
Uzun süredir seni görmedim.
I heard her singing a song.
öğrenmeye başla
Onun bir şarkı söylediğini duydum.
I helped her with her work.
öğrenmeye başla
Ona işinde yardım ettim.
I hid myself under the bed.
öğrenmeye başla
Kendimi yatağın altına sakladım.
I hope that John will come.
öğrenmeye başla
John'un geleceğini umuyorum.
I hope to see you sometime.
öğrenmeye başla
Bazen seni görmeyi umuyorum.
I hope you had a nice trip.
öğrenmeye başla
Umarım iyi bir gezi yaptınız.
I hope you will call again.
öğrenmeye başla
Tekrar arayacağınızı umuyorum.
I hung around for one hour.
öğrenmeye başla
Bir saat boyunca aylak aylak dolaştım.
I just flew in on business.
öğrenmeye başla
Ben işe az önce uçarak geldim.
I know he likes jazz music.
öğrenmeye başla
Ben onun caz müziği sevdiğini biliyorum.
I know that John is honest.
öğrenmeye başla
John'ın dürüst olduğunu biliyorum.
I know that she is Spanish.
öğrenmeye başla
Ben onun İspanyol olduğunu biliyorum.
I know where he comes from.
öğrenmeye başla
Onun nereli olduğunu biliyorum.
I leave for Paris tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın Paris'e hareket ediyorum.
I let the cat into my room.
öğrenmeye başla
Kedinin odama girmesine izin verdim.
I like dogs better than cats.
öğrenmeye başla
Köpekleri kedilerden daha çok severim.
I like going to the movies.
öğrenmeye başla
Ben sinemaya gitmeyi severim.
I like having plenty to do.
öğrenmeye başla
Yapacak çok şeye sahip olmayı severim.
I like news programs on TV.
öğrenmeye başla
Televizyonda haber proğramlarını severim.
I like this house as it is.
öğrenmeye başla
Bu evi olduğu gibi seviyorum.
I like to read story books.
öğrenmeye başla
Ben hikaye kitapları okumayı severim.
I like to travel by myself.
öğrenmeye başla
Tek başıma seyahat etmeyi severim.
I like to walk in the rain.
öğrenmeye başla
Yağmurda yürümek istiyorum.
I live at Akasaka in Tokyo.
öğrenmeye başla
Tokyo, Akasaka'da yaşıyorum.
I live in Hyogo Prefecture.
öğrenmeye başla
Ben Hyogo'da yaşıyorum.
I live on the bottom floor.
öğrenmeye başla
Ben alt katta yaşıyorum.
I looked it over once more.
öğrenmeye başla
Onu bir kez daha kısaca inceledim.
I lost interest in my work.
öğrenmeye başla
İşime olan ilgimi kaybettim.
I lost my shoe in the fire.
öğrenmeye başla
Yangında ayakkabımı kaybettim.
I lost my travelers checks.
öğrenmeye başla
Ben seyahat çeklerimi kaybettim.
I lost my way in the woods.
öğrenmeye başla
Ben ormanda yolumu kaybettim.
I lost no time in doing it.
öğrenmeye başla
Onu yapmada zaman kaybetmedim.
I lost sight of my friends.
öğrenmeye başla
Arkadaşlarımın görüntüsünü katbettim
I love going to the movies.
öğrenmeye başla
Ben sinemaya gitmeyi seviyorum.
I love jokes about animals.
öğrenmeye başla
Hayvanlar hakkındaki fıkraları seviyorum.
I love my mother very much.
öğrenmeye başla
Annemi çok severim.
I love watching basketball.
öğrenmeye başla
Basketbol izlemeyi severim.
I made him change his plan.
öğrenmeye başla
Ona planını değiştirttim.
I made him paint the house.
öğrenmeye başla
Ona evi boyattım.
I made him sweep the floor.
öğrenmeye başla
Ona yeri süpürttüm.
I met a tall man named Ken.
öğrenmeye başla
Ben Ken adlı uzun boylu bir adamla tanıştım.
I met a tall man named Ken.
öğrenmeye başla
Ben Ken adında uzun boylu bir adamla tanıştım.
I met her at Tokyo Station.
öğrenmeye başla
Onunla Tokyo İstasyonunda karşılaştım.
I met him at Tokyo Station.
öğrenmeye başla
Onu Tokyo İstasyonunda karşıladım.
I met his sister last week.
öğrenmeye başla
Geçen hafta onun kız kardeşiyle buluştum.
I must buy a pair of shoes.
öğrenmeye başla
Bir çift ayakkabı almalıyım.
I must get a new suit made.
öğrenmeye başla
Yeni bir takım elbise yaptırmalıyım.
I must have made a mistake.
öğrenmeye başla
Ben bir hata yapmış olmalıyım.
I must remember to see her.
öğrenmeye başla
Onunla görüşmeyi hatırlamalıyım.
I must send for the doctor.
öğrenmeye başla
Doktoru getirtmeliyim.
I need some bread and milk.
öğrenmeye başla
Biraz ekmek ve süte ihtiyacım var.
I need somebody to help me.
öğrenmeye başla
Bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
I need the following items.
öğrenmeye başla
Aşağıdaki malzemelere ihtiyacım var.
I need to go eat something.
öğrenmeye başla
Ben bir şey yemek için gitmeliyim.
I need to know by tomorrow.
öğrenmeye başla
Benim yarına kadar bilmem gerekiyor.
I never did like it anyway.
öğrenmeye başla
Zaten böyle bir şey asla yapmadım.
I only spent three dollars.
öğrenmeye başla
Ben sadece üç dolar harcadım.
I paid about fifty dollars.
öğrenmeye başla
Yaklaşık elli dolar ödedim.
I paid five dollars to him.
öğrenmeye başla
Ona beş dolar ödedim.
I passed on the job to him.
öğrenmeye başla
İşi ona devrettim.
I plan to go to the movies.
öğrenmeye başla
Ben sinemaya gitmeyi planlıyorum.
I plan to stay in the city.
öğrenmeye başla
Şehirde kalmayı planlıyorum.
I play golf every so often.
öğrenmeye başla
Arada bir golf oynarım.
I play tennis every Sunday.
öğrenmeye başla
Her Pazar tenis oynarım.
I prefer apples to oranges.
öğrenmeye başla
Elmaları portakallara tercih ederim.
I prefer red wine to white.
öğrenmeye başla
Kırmızı şarabı beyaza tercih ederim.
I prefer riding to walking.
öğrenmeye başla
Bisiklete binmeyi yürümeye tercih ederim.
I prefer to work on my own.
öğrenmeye başla
Tek başıma çalışmayı tercih ederim.
I prefer walking to cycling.
öğrenmeye başla
Yürümeyi bisiklete binmeye tercih ederim.
I promised not to tell him.
öğrenmeye başla
Ona anlatmak için söz verdim.
I put my coat on the table.
öğrenmeye başla
Ceketimi masanın üzerine koydum.
I ran into your girlfriend.
öğrenmeye başla
Kız arkadaşına doğru koştum.
I rang the bell and waited.
öğrenmeye başla
Zili çaldım ve bekledim.
I rarely saw him at school.
öğrenmeye başla
Ben okulda onu nadiren gördüm.
I read a book while eating.
öğrenmeye başla
Yemek yerken bir kitap okurum.
I read a few books last week.
öğrenmeye başla
Geçen hafta birkaç kitap okudum.
I really feel bad about it.
öğrenmeye başla
Onun hakkında gerçekten kötü hissediyorum.
I really miss the old days.
öğrenmeye başla
Eski günleri gerçekten özlüyorum.
I really trust his ability.
öğrenmeye başla
Ben gerçekten onun yeteneğine güveniyorum.
I regarded Tom as a friend.
öğrenmeye başla
Tom'u bir arkadaş olarak görüyorum.
I remember seeing her once.
öğrenmeye başla
Bir zamanlar onu gördüğümü hatırlıyorum.
I rent a room by the month.
öğrenmeye başla
Ben bir aylığına bir oda kiraladım.
I ripped the envelope open.
öğrenmeye başla
Zarfı yırtarak açtım.
I said nothing of the sort.
öğrenmeye başla
Ben böyle bir şey söylemedim.
I sat between Tom and John.
öğrenmeye başla
Tom ve John arasında oturdum.
I sat waiting on the bench.
öğrenmeye başla
Ben bankta otururken bekledim.
I saw a fly on the ceiling.
öğrenmeye başla
Tavanda bir sinek gördüm.
I saw a jumbo jet take off.
öğrenmeye başla
Bir jumbo jetin kalktığını gördüm.
I saw a little boy running.
öğrenmeye başla
Koşan küçük bir çocuk gördüm.
I saw a man enter the room.
öğrenmeye başla
Bir adamın odaya girdiğini gördüm.
I saw her a week ago today.
öğrenmeye başla
Onu bir hafta önce gördüm.
I saw her leaving the room.
öğrenmeye başla
Onun odadan ayrıldığını gördüm.
I saw him cross the street.
öğrenmeye başla
Ben onu caddeyi geçerken gördüm.
I saw him playing baseball.
öğrenmeye başla
Ben onu beyzbol oynarken gördüm.
I saw his mother scold him.
öğrenmeye başla
Ben annesinin onu azarladığını gördüm.
I saw the movie five times.
öğrenmeye başla
Film beş kez izledim.
I should go there sometime.
öğrenmeye başla
Birgün oraya gitmeliyim.
I should have come earlier.
öğrenmeye başla
Daha erken gelmeliydim.
I should have left earlier.
öğrenmeye başla
Daha önce yola çıkmalıydım.
I shouldn't have done that.
öğrenmeye başla
Onu yapmamalıydım.
I showed him into the room.
öğrenmeye başla
Ben ona odasını gösterdim.
I showed them how to do it.
öğrenmeye başla
Onu nasıl yapacaklarını onlara gösterdim.
I slept with the light off.
öğrenmeye başla
Işık kapalı iken uyudum.
I soon learned how to swim.
öğrenmeye başla
Kısa sürede nasıl yüzeceğimi öğrendim.
I suspect that he is lying.
öğrenmeye başla
Ben onun yalan söylediğinden şüpheliyim.
I take my health seriously.
öğrenmeye başla
Ben, sağlığımı ciddiye alıyorum.
I thanked Tom for his time.
öğrenmeye başla
Tom'a onun zamanı için teşekkür ettim.
I think he's an honest man.
öğrenmeye başla
Bence o dürüst bir adam.
I think I'll buy a new car.
öğrenmeye başla
Sanırım yeni bir araba satın alacağım.
I think I'll take this tie.
öğrenmeye başla
Sanırım bu kravatı alacağım.
I think I'm going to faint.
öğrenmeye başla
Sanırım bayılacağım.
I think I'm losing my mind.
öğrenmeye başla
Aklımı kaybettiğimi düşünüyorum.
I think it needs a tune-up.
öğrenmeye başla
Sanırım onun bir ayara ihtiyacı var.
I think it's going to rain.
öğrenmeye başla
Sanırım yağmur yağacak.
I think that it's possible.
öğrenmeye başla
Sanırım o imkansız.
I think that rumor is true.
öğrenmeye başla
Söylentinin gerçek olduğunu düşünüyorum.
I think that rumor is true.
öğrenmeye başla
Bence bu söylenti gerçek.
I think that she is honest.
öğrenmeye başla
Bence o dürüsttür.
I think that she will come.
öğrenmeye başla
Bence o gelecek.
I think you worry too much.
öğrenmeye başla
Sanırım çok fazla endişeleniyorsun.
I think you'll like it too.
öğrenmeye başla
Sanırım ondan sen de hoşlanacaksın.
I think you've got the flu.
öğrenmeye başla
Sanırım sen grip oldun.
I thought about the future.
öğrenmeye başla
Gelecek hakkında düşündüm.
I thought he wouldn't come.
öğrenmeye başla
Ben onun gelmeyeceğini düşündüm.
I thought Tom was sleeping.
öğrenmeye başla
Tom'un uyuduğunu düşündüm.
I threw down the newspaper.
öğrenmeye başla
Gazeteyi yere fırlattım.
I took a day off last week.
öğrenmeye başla
Geçen hafta bir gün izin aldım.
I took her for an American.
öğrenmeye başla
Onu bir Amerikalı sandım.
I took him a cup of coffee.
öğrenmeye başla
Ona bir fincan kahve götürdüm.
I took him up on his offer.
öğrenmeye başla
Onun teklifini kabul ettim.
I took part in the contest.
öğrenmeye başla
Ben yarışmaya katıldım.
I try not to bother anyone.
öğrenmeye başla
Kimseyi rahatsız etmemeye çalışıyorum.
I turned to him for advice.
öğrenmeye başla
Ben tavsiye için ona döndüm.
I understand what you mean.
öğrenmeye başla
Ne demek istediğini anlıyorum.
I understood what she said.
öğrenmeye başla
Onun ne dediğini anladım.
I usually go to bed at ten.
öğrenmeye başla
Genellikle onda yatarım.
I waited for a bus to come.
öğrenmeye başla
Otobüsün gelmesini bekledim.
I walk to school every day.
öğrenmeye başla
Okula hergün yürürüm.
I walked across the street.
öğrenmeye başla
Ben cadde boyunca yürüdüm.
I want a dozen cream puffs.
öğrenmeye başla
Bir düzine kremalı pasta istiyorum.
I want a few empty glasses.
öğrenmeye başla
Birkaç boş bardak istiyorum.
I want a new tennis racket.
öğrenmeye başla
Yeni bir tenis raketi istiyorum.
I want a personal computer.
öğrenmeye başla
Ben kişisel bir bilgisayar istiyorum.
I want some of these books.
öğrenmeye başla
Ben bu kitaplardan bazılarını istiyorum.
I want somebody to talk to.
öğrenmeye başla
Konuşmak için birini istiyorum.
I want to close my account.
öğrenmeye başla
Hesabımı kapatmak istiyorum.
I want to drink some water.
öğrenmeye başla
Biraz su içmek istiyorum.
I want to have my own room.
öğrenmeye başla
Kendi odam olmasını istiyorum.
I want to join Joe's group.
öğrenmeye başla
Joe'nun grubuna katılmak istiyorum.
I want to join Joe's group.
öğrenmeye başla
Joe'nun gurubuna katılmak istiyorum.
I want to learn how to ski.
öğrenmeye başla
Ben kayak yapmayı öğrenmek istiyorum.
I want to stay here longer.
öğrenmeye başla
Burada daha uzun kalmak istiyorum.
I want you to stay with me.
öğrenmeye başla
Benimle kalmanı istiyorum.
I want you to wash the car.
öğrenmeye başla
Arabayı yıkamanı istiyorum.
I wanted my hair cut short.
öğrenmeye başla
Saçımın kısa kesilmesini istedim.
I wanted to show it to you.
öğrenmeye başla
Ben size onu göstermek istedim.
I warned him of the danger.
öğrenmeye başla
Onu tehlikeyle ilgili uyardım.
I was a baby in those days.
öğrenmeye başla
O günlerde bir bebektim.
I was a stranger in Boston.
öğrenmeye başla
Ben Boston'da bir yabancıydım.
I was admiring his new car.
öğrenmeye başla
Ben onun yeni arabasına hayran oluyordum.
I was being made a fool of.
öğrenmeye başla
Ben bir aptal yerine konuluyorum.
I was born on June 4, 1974.
öğrenmeye başla
4 Haziran 1974 tarihinde doğdum.
I was feeling blue all day.
öğrenmeye başla
Bütün gün hüzünlü hissediyordum.
I was hit by the policeman.
öğrenmeye başla
Bana polis tarafından vuruldu.
I was invited to the party.
öğrenmeye başla
Partiye davet edildim.
I was just taking a shower.
öğrenmeye başla
Sadece duş alıyordum.
I was named after my uncle.
öğrenmeye başla
Bana amcamın adı verildi.
I was off duty at the time.
öğrenmeye başla
Ben o zaman görevde değildim.
I was reading a novel then.
öğrenmeye başla
O zaman bir roman okuyordum.
I was taking a shower then.
öğrenmeye başla
Ben o zaman duş alıyordum.
I was tired of watching TV.
öğrenmeye başla
Televizyon izlemekten usandım.
I washed my hands as usual.
öğrenmeye başla
Ben her zamanki gibi ellerimi yıkadım.
I watched a movie on video.
öğrenmeye başla
Videoda bir film izledim.
I went camping last summer.
öğrenmeye başla
Geçen yaz kamp yapmaya gittim.
I went fishing last Monday.
öğrenmeye başla
Geçen Pazartesi balık tutmaya gittim.
I went out with my friends.
öğrenmeye başla
Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.
I went skating on the lake.
öğrenmeye başla
Göl üzerinde buz pateni yapmaya gittim.
I went swimming in the sea.
öğrenmeye başla
Denizde yüzmeye gittim.
I went to America to study.
öğrenmeye başla
Öğrenim yapmak için Amerika'ya gittim.
I went to bed after eating.
öğrenmeye başla
Yemek yedikten sonra yatmaya gittim.
I went to school yesterday.
öğrenmeye başla
Dün okula gittim.
I went to the hotel by cab.
öğrenmeye başla
Ben otele taksi ile gittim.
I went to the park to play.
öğrenmeye başla
Oynamak için parka gittim.
I will be a doctor someday.
öğrenmeye başla
Birgün bir doktor olacağım.
I will be at home tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın evde olacağım.
I will be glad to help you.
öğrenmeye başla
Ben size yardımcı olmaktan mutlu olurum.
I will be the cook tonight.
öğrenmeye başla
Bu gece ben aşçı olacağım.
I will be the cook tonight.
öğrenmeye başla
Bu gece ben yemek pişireceğim.
I will be with you tonight.
öğrenmeye başla
Bu gece seninle birlikte olacağım.
I will call you in an hour.
öğrenmeye başla
Bir saat içinde seni arayacağım.
I will do anything for him.
öğrenmeye başla
Ben onun için birşey yapacağım.
I will do anything for you.
öğrenmeye başla
Senin için her hangi bir şey yaparım.
I will do well on the test.
öğrenmeye başla
Ben testte iyi yapacağım.
I will eat supper at seven.
öğrenmeye başla
Akşam yemeğini saat yedide yiyeceğim.
I will give you a notebook.
öğrenmeye başla
Sana bir dizüstü bilgisayar vereceğim.
I will go abroad next year.
öğrenmeye başla
Gelecek yıl yurtdışına gideceğim.
I will go even if it rains.
öğrenmeye başla
Yağmur yağsa bile gideceğim.
I will help you, of course.
öğrenmeye başla
Sana yardım edeceğim, elbette.
I will keep the fish alive.
öğrenmeye başla
Ben balığı canlı tutacağım.
I will never see him again.
öğrenmeye başla
Onu asla tekrar görmeyeceğim.
I will pay for it by check.
öğrenmeye başla
Ben onu çek ile ödeyeceğim.
I will show you my new car.
öğrenmeye başla
Sana yeni arabamı göstereceğim.
I will stop him from going.
öğrenmeye başla
Onun gitmekten alıkoyacağım.
I will take you for a swim.
öğrenmeye başla
Seni yüzmeye götüreceğim.
I will write Judy a letter.
öğrenmeye başla
Ben Judy'ye bir mektup yazacağım.
I will write you back soon.
öğrenmeye başla
Ben kısa sürede size tekrar yazacağım.
I wish he were on our team.
öğrenmeye başla
O, keşke bizim takımda olsa.
I wish I could go to Japan.
öğrenmeye başla
Keşke Japonya'ya gidebilsem.
I wish I earned more money.
öğrenmeye başla
Keşke daha fazla para kazansam.
I wish I had seen the film.
öğrenmeye başla
Keşke filmi izleseydim.
I wish I were in Paris now.
öğrenmeye başla
Şu an keşke Paris'te olsam.
I wish the rain would stop.
öğrenmeye başla
Keşke yağmur dursa.
I wish we had won the game.
öğrenmeye başla
Keşke oyunu kazansaydık.
I wonder if she is married.
öğrenmeye başla
Onun evli olup olmadığını merak ediyorum.
I wonder if Tom ever cries.
öğrenmeye başla
Tom'un her zaman ağlayıp ağlamadığını merak ediyorum.
I wonder where she has gone.
öğrenmeye başla
Onun nereye gittiğini merak ediyorum.
I wonder who discovered it.
öğrenmeye başla
Onu kimin keşfettiğini merak ediyorum.
I wonder whose car this is.
öğrenmeye başla
Bunun kimin arabası olduğunu merak ediyorum.
I wonder why he was absent.
öğrenmeye başla
Onun niçin gelmediğini merak ediyorum.
I work best under pressure.
öğrenmeye başla
Ben en iyi baskı altında çalışırım.
I work for a travel agency.
öğrenmeye başla
Ben bir seyahat acentası için çalışıyorum.
I would appreciate a reply.
öğrenmeye başla
Bir cevaba minnettar olurdum.
I would like to rent a car.
öğrenmeye başla
Bir araba kiralamak istiyorum.
I'd like a receipt, please.
öğrenmeye başla
Bir makbuz istiyorum, lütfen.
I'd like a vodka and tonic.
öğrenmeye başla
Bir votka ve tonik istiyorum.
I'd like to ask a question.
öğrenmeye başla
Bir soru sormak istiyorum.
I'd like to be a guitarist.
öğrenmeye başla
Ben bir gitarist olmak istiyorum.
I'd like to call a meeting.
öğrenmeye başla
Toplantıya çağırmak istiyorum.
I'd like to call my parents.
öğrenmeye başla
Ailemi aramak istiyorum.
I'd like to change my room.
öğrenmeye başla
Odamı değiştirmek istiyorum.
I'd like to change my seat.
öğrenmeye başla
Koltuğumu değiştirmek istiyorum.
I'd like to dance with you.
öğrenmeye başla
Seninle dans etmek istiyorum.
I'd like to master English.
öğrenmeye başla
İngilizceye hakim olmak istiyorum.
I'd like to order the same.
öğrenmeye başla
Ben de aynı siparişi vermek istiyorum.
I'd like to reserve a seat.
öğrenmeye başla
Ben bir koltuk rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
I'd like to see the doctor.
öğrenmeye başla
Doktorla görüşmek istiyorum.
I'd like to talk with Tony.
öğrenmeye başla
Tony ile konuşmak istiyorum.
I'd like whiskey and water.
öğrenmeye başla
Viski ve su istiyorum.
I'd like you to come early.
öğrenmeye başla
Erken gelmeni istiyorum.
I'd love to come and visit.
öğrenmeye başla
Gelmek ve ziyaret etmek istiyorum.
I'd think twice about this.
öğrenmeye başla
Bu konu hakkında iki kez düşünürdüm.
I'll be with you in spirit.
öğrenmeye başla
Ben ruhen sizinle birlikte olacağım.
I'll be your first patient.
öğrenmeye başla
Ben ilk hastan olacağım.
I'll buy this desk for him.
öğrenmeye başla
Bu masayı onun için alacağım.
I'll call for you at three.
öğrenmeye başla
Saat üçte sizi arayacağım.
I'll call on you on Sunday.
öğrenmeye başla
Pazar günü seni arayacağım.
I'll come as soon as I can.
öğrenmeye başla
Elimden geldiğince kısa sürede geleceğim.
I'll discard my old jacket.
öğrenmeye başla
Eski ceketimi atacağım.
I'll finish it in one hour.
öğrenmeye başla
Bir saat içinde onu bitireceğim.
I'll get a bucket of water.
öğrenmeye başla
Ben bir kova su alacağım.
I'll give her some flowers.
öğrenmeye başla
Ona bazı çiçekler vereceğim.
I'll give you five dollars.
öğrenmeye başla
Sana beş dolar vereceğim.
I'll give you this pendant.
öğrenmeye başla
Bu kolyeyi size vereceğim.
I'll leave the rest to you.
öğrenmeye başla
Geriye kalanını sana bırakacağım.
I'll look after that child.
öğrenmeye başla
O çocukla ilgileneceğim.
I'll play a sonata for you.
öğrenmeye başla
Senin için bir sonat çalacağım.
I'll reconsider the matter.
öğrenmeye başla
Ben konuyu yeniden değerlendireceğim.
I'll send the book by mail.
öğrenmeye başla
Kitabı sana postayla göndereceğim.
I'll take back what I said.
öğrenmeye başla
Söylediğimi geri alacağım.
I'll take care of this dog.
öğrenmeye başla
Ben bu köpekle ilgileneceğim.
I'll take over your duties.
öğrenmeye başla
Görevlerini devralacağım.
I'll take you on at tennis.
öğrenmeye başla
Teniste seninle boy ölçüşeceğim.
I'm a bit pushed for money.
öğrenmeye başla
Biraz paraya sıkıştım.
I'm a good-for-nothing bum.
öğrenmeye başla
Ben beş para etmez bir serseriyim.
I'm a stranger here myself.
öğrenmeye başla
Ben kendim burada bir yabancıyım.
I'm afraid I caught a cold.
öğrenmeye başla
Korkarımki üşüttüm.
I'm afraid of wild animals.
öğrenmeye başla
Vahşi hayvanlardan korkarım.
I'm afraid you're mistaken.
öğrenmeye başla
Korkarım ki yanılıyorsun.
I'm always on call at home.
öğrenmeye başla
Ben her zaman evde bekliyorum.
I'm bad at singing karaoke.
öğrenmeye başla
Karaoke söylemede kötüyüm.
I'm bottle-feeding my baby.
öğrenmeye başla
Biberonla bebeğimi besliyorum.
I'm cutting down on sweets.
öğrenmeye başla
Şekerlemeyi azaltıyorum.
I'm dying for a cold drink.
öğrenmeye başla
Soğuk bir içecek için can atıyorum.
I'm dying to see my mother.
öğrenmeye başla
Annemi görmek için can atıyorum.
I'm excited about the move.
öğrenmeye başla
Hareket hakkında heyecanlıyım.
I'm from Fukuoka in Kyushu.
öğrenmeye başla
Ben Kyushu'da Fukuoka'lıyım.
I'm glad that you can come.
öğrenmeye başla
Gelebilmene memnun oldum.
I'm going fishing with him.
öğrenmeye başla
Ben onunla birlikte balık tutmaya gidiyorum.
I'm going to buy a new car.
öğrenmeye başla
Yeni bir araba satın alacağım.
I'm going to rock the boat.
öğrenmeye başla
İşleri karıştıracağım.
I'm happy to see you again.
öğrenmeye başla
Seni tekrar gördüğüm için mutluyum.
I'm immediately behind her.
öğrenmeye başla
Onun hemen arkasındayım.
I'm just about to check in.
öğrenmeye başla
Tam giriş yapmak üzereyim.
I'm listening to the radio.
öğrenmeye başla
Radyo dinliyorum.
I'm listening to this band.
öğrenmeye başla
Ben bu grubu dinliyorum.
I'm looking at that flower.
öğrenmeye başla
Şu çiçeğe bakıyorum.
I'm looking for an old man.
öğrenmeye başla
Yaşlı bir adam arıyorum.
I'm not used to spicy food.
öğrenmeye başla
Baharatlı yiyeceğe alışkın değilim.
I'm on good terms with him.
öğrenmeye başla
Onunla aram iyi.
I'm satisfied with my work.
öğrenmeye başla
Ben işimden memnunum.
I'm saving money for a car.
öğrenmeye başla
Bir araba için tasarruf yapıyorum.
I'm sorry about my mistake.
öğrenmeye başla
Hatam hakkında üzgünüm.
I'm sorry my father is out.
öğrenmeye başla
Üzgünüm babam dışarıda.
I'm sorry to interrupt you.
öğrenmeye başla
Sözünüzü kestiğim için üzgünüm.
I'm still in love with you.
öğrenmeye başla
Sana hala aşığım.
I'm studying art at school.
öğrenmeye başla
Okulda sanat eğitimi yapıyorum.
I'm studying English drama.
öğrenmeye başla
İngilizce tiyatro eğitimi alıyorum.
I'm sure that he is clever.
öğrenmeye başla
Onun akıllı olduğundan eminim.
I'm very glad to hear that.
öğrenmeye başla
Onu duyduğuma memnun oldum.
I'm very happy to meet you.
öğrenmeye başla
Seninle tanıştığım içi mutluyum.
I'm very sleepy today, too.
öğrenmeye başla
Bu gün de çok uykuluyum.
I'm working for McDonald's.
öğrenmeye başla
McDonald's için çalışıyorum.
I've been in New York once.
öğrenmeye başla
New York'ta bir kez bulundum.
I've been to the dentist's.
öğrenmeye başla
Diş hekiminde idim.
I've been told to help you.
öğrenmeye başla
Sana yardım etmem söylendi.
I've been very busy lately.
öğrenmeye başla
Son zamanlarda çok meşgulüm.
I've come here to help you.
öğrenmeye başla
Sana yardım etmek için buraya geldim.
I've got a pain in my side.
öğrenmeye başla
Yan tarafımda bir ağrı var.
I've got to catch some Z's.
öğrenmeye başla
Biraz uyumalıyım.
I've had enough, thank you.
öğrenmeye başla
Yeterince aldım, teşekkür ederim.
I've heard a lot about you.
öğrenmeye başla
Sizin hakkınızda çok şey duydum.
I've just been to the bank.
öğrenmeye başla
Az önce bankadaydım.
I have just finished my work.
öğrenmeye başla
İşimi az önce bitirdim.
I've just finished packing.
öğrenmeye başla
Az önce paketlemeyi bitirdim.
I've left my watch at home.
öğrenmeye başla
Saatimi evde bıraktım.
I've lost interest in golf.
öğrenmeye başla
Golfe olan ilgimi kaybettim.
I've made up my mind to go.
öğrenmeye başla
Gitmeye karar verdim.
I've never seen a real cow.
öğrenmeye başla
Gerçek bir inek görmedim.
I've often heard about you.
öğrenmeye başla
Senin hakkında sık sık duydum.
I've read both these books.
öğrenmeye başla
Heriki kitabı da okudum.
If we hurry, we'll make it.
öğrenmeye başla
Acele edersek, onu yaparız.
In 1917, Europe was at war.
öğrenmeye başla
1917 de, Avrupa savaştaydı.
In my opinion, he is wrong.
öğrenmeye başla
Bence, o hatalı.
Is eating raw pumpkin safe?
öğrenmeye başla
Çiğ kabak yemek güvenli midir?
Is eating whale meat wrong?
öğrenmeye başla
Balina eti yemek hata mıdır?
Is he in favor of the plan?
öğrenmeye başla
O, planı destekliyor mu?
Is one thousand yen enough?
öğrenmeye başla
Bin yen yeterli midir?
Is ten thousand yen enough?
öğrenmeye başla
On bin yen yeterli mi?
Is that a cow or a buffalo?
öğrenmeye başla
O bir inek mi yoksa bizon mu?
Is that dog male or female?
öğrenmeye başla
O köpek erkek mi yoksa dişi mi?
Is that what you have mind?
öğrenmeye başla
Aklınızda olan o mudur?
Is the mouse dead or alive?
öğrenmeye başla
Fare ölü mü yoksa canlı mı?
Is the snake alive or dead?
öğrenmeye başla
Yılan diri mi yoksa ölü mü?
Is the snake alive or dead?
öğrenmeye başla
Yılan sağ mı yoksa ölü mü?
Is the snake alive or dead?
öğrenmeye başla
Yılan yaşıyor mu yoksa öldü mü?
Is there a doctor on board?
öğrenmeye başla
Gemide bir doktor var mı?
Is there a handling charge?
öğrenmeye başla
Teslim giderleri var mı?
Is this word in common use?
öğrenmeye başla
Bu kelime yaygın olarak kullanılıyor mu?
Is this your tape recorder?
öğrenmeye başla
Bu senin teybin mi?
Is your uncle still abroad?
öğrenmeye başla
Amcan hala yurtdışında mı?
Isn't that an English book?
öğrenmeye başla
O, bir İngilizce kitap değil mi?
Isn't that skirt too short?
öğrenmeye başla
O etek çok kısa değil mi?
It almost never rains here.
öğrenmeye başla
Burada neredeyse hiç yağmur yağmaz.
It happened near the house.
öğrenmeye başla
O, evin yanında oldu.
It happened quite recently.
öğrenmeye başla
O, oldukça yakın zamanda oldu.
It hardly ever rains there.
öğrenmeye başla
Orada neredeyse hiç yağmur yağmaz.
It has become quite common.
öğrenmeye başla
O, oldukça yaygın olmuştur.
It has snowed for two days.
öğrenmeye başla
İki gün boyunca kar yağdı.
It is a nice day, isn't it?
öğrenmeye başla
Güzel bir gün, değil mi?
It is a pleasant day today.
öğrenmeye başla
Bugün hoş bir gün.
It is five minutes to nine.
öğrenmeye başla
Saat dokuza beş var.
It is fun to play baseball.
öğrenmeye başla
Beyzbol oynamak eğlencelidir.
It is getting dark outside.
öğrenmeye başla
Dışarda hava kararıyor.
It is getting on my nerves.
öğrenmeye başla
O, sinirlerimi bozuyor.
It is good to get up early.
öğrenmeye başla
Erken kalkmak iyidir.
It is just half past seven.
öğrenmeye başla
Saat tam yedi buçuk.
It is likely to rain again.
öğrenmeye başla
Muhtemelen tekrar yağmur yağacak.
It is likely to rain today.
öğrenmeye başla
Bugün muhtemelen yağmur yağacak.
It is long way to the town.
öğrenmeye başla
O kasabaya giden uzun yoldur.
It is raining all the time.
öğrenmeye başla
Her zaman yağmur yağıyor.
It is raining hard tonight.
öğrenmeye başla
Bu gece şiddetli yağmur yağıyor.
It is time that you got up.
öğrenmeye başla
Kalkma zamanın geldi de geçti.
It is time to go to school.
öğrenmeye başla
Okula gitme zamanı.
It is too hot to stay here.
öğrenmeye başla
Burası kalmak için çok sıcak.
It is wrong to steal money.
öğrenmeye başla
Para çalmak yanlıştır.
It kept raining for a week.
öğrenmeye başla
Bir hafta boyunca yağmur yağmaya devam etti.
It lasted for twenty years.
öğrenmeye başla
O yirmi yıl sürdü.
It makes little difference.
öğrenmeye başla
O, küçük bir fark yaratır.
It may rain in the evening.
öğrenmeye başla
Akşam yağmur yağabilir.
It may rain this afternoon.
öğrenmeye başla
Bu öğleden sonra yağmur yağabilir.
It may snow in the evening.
öğrenmeye başla
Bu akşam kar yağabilir.
It rained during the night.
öğrenmeye başla
Gece boyunca yağmur yağdı.
It seemed that he was fine.
öğrenmeye başla
O, iyi gibi görünüyordu.
It seemed that he was sick.
öğrenmeye başla
O, hasta gibi görünüyordu.
It seems that Jack is sick.
öğrenmeye başla
Jack hasta görünüyor.
It seems that she is happy.
öğrenmeye başla
O, mutlu gibi görünüyor.
It seems to be clearing up.
öğrenmeye başla
Aydınlanıyor gibi görünüyor.
It was a great shock to me.
öğrenmeye başla
O benim için büyük bir şoktu.
It was a strange situation.
öğrenmeye başla
O, tuhaf bir durumdu.
It was a terrible accident.
öğrenmeye başla
O, korkunç bir kazaydı.
It was here that I saw her.
öğrenmeye başla
Onu gördüğüm yer burasıydı.
It was nice and cool there.
öğrenmeye başla
Orada hava güzel ve serindi.
It was pitch black outside.
öğrenmeye başla
Dışarısı zifiri karanlıktı.
It wasn't much of a bridge.
öğrenmeye başla
Büyük bir köprü değildi.
It wasn't much of a debate.
öğrenmeye başla
Büyük bir tartışma değildi.
It will be cloudy tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın hava bulutlu olacak.
It's 4:30 in the afternoon.
öğrenmeye başla
Saat öğleden sonra 4:30'dur.
It's a fact you can't deny.
öğrenmeye başla
Bu inkar edemeyeceğin bir gerçektir.
It's about time for dinner.
öğrenmeye başla
Yaklaşık akşam yemeği zamanı.
It's about time you got up.
öğrenmeye başla
Yaklaşık kalkma zamanı.
It's been nice meeting you.
öğrenmeye başla
Seninle tanışmak hoştu.
It's easier said than done.
öğrenmeye başla
Söylemek yapmaktan daha kolaydır.
It's easy to work in jeans.
öğrenmeye başla
Kot pantolonla çalışmak kolaydır.
It's even very cold in May.
öğrenmeye başla
Mayısta bile hava çok soğuk.
It's fun to watch the race.
öğrenmeye başla
Yarışı izlemek eğlenceli.
It's just a little further.
öğrenmeye başla
O sadece biraz daha uzak.
It is just your imagination.
öğrenmeye başla
O sadece sizin kuruntunuz.
It's much too cold to swim.
öğrenmeye başla
Yüzmek için hava çok soğuk.
It's my turn to drive next.
öğrenmeye başla
Gelecek sefer sürme sırası benim.
It's next to that building.
öğrenmeye başla
O, o binaya bitişiktir.
It's none of your business.
öğrenmeye başla
Seni ilgilendirmez.
It's rather cold for April.
öğrenmeye başla
Nisan ayına göre hava oldukça soğuk.
It's time to hit the books.
öğrenmeye başla
Şimdi kitaplardan öğrenme zamanıdır.
Jackson stayed for a while.
öğrenmeye başla
Jackson bir süre kaldı.
Jane calls a spade a spade.
öğrenmeye başla
Jane dobra dobra konuşur.
Jane calls a spade a spade.
öğrenmeye başla
Jane açıkça konuşur.
Jane is in serious trouble.
öğrenmeye başla
Jane'in başı ciddi belada.
Jane is in serious trouble.
öğrenmeye başla
Jane'in ciddi bir sorunu var.
Jane will get straight A's.
öğrenmeye başla
Jane doğrudan A alacaktır.
Japan is an island country.
öğrenmeye başla
Japonya bir ada ülkesidir.
Jim got down from the tree.
öğrenmeye başla
Jim ağaçtan indi.
Jim is watering the garden.
öğrenmeye başla
Jim bahçeyi suluyor.
Jim kicks a ball very well.
öğrenmeye başla
Jim bir topa çok iyi vurur.
Jim likes to play the drum.
öğrenmeye başla
Jim davul çalmayı seviyor.
John and I are old friends.
öğrenmeye başla
John ve ben eski arkadaşız.
John can't play the guitar.
öğrenmeye başla
John gitar çalamaz.
John hates me and it shows.
öğrenmeye başla
John benden nefret ediyor ve o gösteriyor.
John is having a good time.
öğrenmeye başla
John iyi vakit geçiriyor.
John is interested in golf.
öğrenmeye başla
John golf ile ilgileniyor.
John is my younger brother.
öğrenmeye başla
John benim küçük erkek kardeşim.
John is wrestling with Tom.
öğrenmeye başla
John Tom'la güreşiyor.
John stared at the picture.
öğrenmeye başla
John resme baktı.
Just step right over there.
öğrenmeye başla
Sadece oraya doğru bir adım atın.
Karen is not angry with me.
öğrenmeye başla
Karen, bana kızgın değil.
Kate is majoring in German.
öğrenmeye başla
Kate asıl branş olarak Almancayı alıyor.
Ken is busy this afternoon.
öğrenmeye başla
Ken bu öğleden sonra meşgul.
Ken plays soccer every day.
öğrenmeye başla
Ken her gün futbol oynar.
Ken was in Japan last year.
öğrenmeye başla
Ken, geçen yıl Japonya'da idi.
Kim and I are the same age.
öğrenmeye başla
Kim ve ben aynı yaştayız.
Kim's smile was very sweet.
öğrenmeye başla
Kim'in gülümsemesi çok tatlıydı.
Kumi is playing tennis now.
öğrenmeye başla
Kumi, şimdi tenis oynuyor.
Kumiko runs as fast as Tom.
öğrenmeye başla
Kumiko Tom kadar hızlı koşar.
Large cars use lots of gas.
öğrenmeye başla
Büyük arabalar çok yakıt kullanırlar.
Learn these names by heart.
öğrenmeye başla
Bu isimleri ezbere öğren.
Leave me a message, please.
öğrenmeye başla
Bana bir mesaj bırak lütfen.
Lend me some books to read.
öğrenmeye başla
Okumak için bana bazı kitaplar ödünç ver.
Let me buy you another one.
öğrenmeye başla
Sana bir tane daha alayım.
Let me carry your suitcase.
öğrenmeye başla
Valizini taşıyayım.
Let me do my work in peace.
öğrenmeye başla
İşimi barış içinde yapmama izin verin.
Let Tom do that by himself.
öğrenmeye başla
Tom onu yalnız başına yapsın.
Let's call the dog Skipper.
öğrenmeye başla
Köpeğe Skipper diyelim.
Let's check that shop, too.
öğrenmeye başla
O dükkanı da kontrol edelim.
Let's do this first of all.
öğrenmeye başla
Herşeyden önce bunu yapalım.
Let's drink to his success.
öğrenmeye başla
Onun başarısına içelim.
Let's eat out for a change.
öğrenmeye başla
Değişiklik olması için dışarıda yiyelim.
Let's eat out this evening.
öğrenmeye başla
Bu akşam dışarıda yiyelim.
Let's finish it right away.
öğrenmeye başla
Onu derhal bitirelim.
Let's finish up in a hurry.
öğrenmeye başla
Çabucak bitirelim.
Let's get off the bus here.
öğrenmeye başla
Burada otobüsten inelim.
Let's get together tonight.
öğrenmeye başla
Bu gece birlikte olalım.
Let's have a party tonight.
öğrenmeye başla
Bu gece bir parti verelim.
Let's listen to some music.
öğrenmeye başla
Biraz müzik dinleyelim.
Let's put up our tent here.
öğrenmeye başla
Çadırımızı buraya kuralım.
Let's split the bill today.
öğrenmeye başla
Bugün hesabı bölüşelim.
Let's stop and take a rest.
öğrenmeye başla
Duralım ve dinlenelim.
Let's talk over the matter.
öğrenmeye başla
Madde üzerinde konuşalım.
Let's talk over the matter.
öğrenmeye başla
Konu üzerinde konuşalım.
Let's turn and go back now.
öğrenmeye başla
Şimdi dönelim ve geri gidelim.
Lie down on your left side.
öğrenmeye başla
Sol tarafına uzan.
Lightning can be dangerous.
öğrenmeye başla
Yıldırım tehlikeli olabilir.
Lightning struck the tower.
öğrenmeye başla
Yıldırım kuleyi vurdu.
Lincoln himself was silent.
öğrenmeye başla
Lincoln kendini sessizdi.
Lincoln repeated the words.
öğrenmeye başla
Lincoln sözlerini tekrarladı.
Lincoln was not well-known.
öğrenmeye başla
Lincoln iyi tanınmıyordu.
Linda stuck her tongue out.
öğrenmeye başla
Linda, dilini dışarı çıkardı.
Long skirts are in fashion.
öğrenmeye başla
Uzun etekler moda.
Look at that shooting star.
öğrenmeye başla
Şu film yıldızına bak.
Look at the map on page 25.
öğrenmeye başla
Sayfa yirmi beşteki haritaya bak.
Look at those black clouds.
öğrenmeye başla
Şu siyah bulutlara bak.
Make a copy of this report.
öğrenmeye başla
Bu raporun bir kopyasını alın.
Make good use of your time.
öğrenmeye başla
Zamanınızı iyi kullanın.
Many of the dogs are alive.
öğrenmeye başla
Köpeklerin çoğu yaşıyor.
Many people became Mormons.
öğrenmeye başla
Birçok insan Mormon oldu.
Marconi invented the radio.
öğrenmeye başla
Marconi radyoyu icat etti.
Mariko speaks English well.
öğrenmeye başla
Mariko İngilizceyi güzel konuşur.
Mary is a very pretty girl.
öğrenmeye başla
Mary çok güzel bir kız.
Mary is helping her mother.
öğrenmeye başla
Mary annesine yardım ediyor.
Mary is Tom's older sister.
öğrenmeye başla
Mary Tom'un ablasıdır.
Mary is Tom's stepdaughter.
öğrenmeye başla
Mary Tom'un üvey kızıdır.
Mary looks like her mother.
öğrenmeye başla
Mary annesine benziyor.
Mary spoke Japanese slowly.
öğrenmeye başla
Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
Mary spoke Japanese slowly.
öğrenmeye başla
Mary yavaşça Japonca konuştu.
Mary swims as fast as Jack.
öğrenmeye başla
Mary Jack kadar hızlı yüzer.
May I ask which you prefer?
öğrenmeye başla
Hangisini tercih ettiğini sorabilir miyim?
May I call on you some day?
öğrenmeye başla
Ben, bir gün sizi ziyaret edebilir miyim?
May I come and see you now?
öğrenmeye başla
Şimdi gelip sizi görebilir miyim.
May I give you some advice?
öğrenmeye başla
Sana biraz tavsiye verebilir miyim?
May I have a bus route map?
öğrenmeye başla
Bir otobüs güzergahı haritası alabilir miyim?
May I have your birth date?
öğrenmeye başla
Doğum tarihinizi alabilir miyim?
May I invite you to dinner?
öğrenmeye başla
Ben sizi akşam yemeğine davet edebilir miyim?
Mayuko argued for the plan.
öğrenmeye başla
Mayuko planı savundu.
Mayuko had a strange dream.
öğrenmeye başla
Mayuko garip bir rüya gördü.
Meg didn't even look at me.
öğrenmeye başla
Meg bana bakmadı bile.
Meg is preparing breakfast.
öğrenmeye başla
Meg kahvaltı hazırlanıyor.
Men like to look masculine.
öğrenmeye başla
Erkekler erkeksi görünmek isterler.
Mike goes to school by bus.
öğrenmeye başla
Mike okula otobüsle gider.
Mike goes to school by bus.
öğrenmeye başla
Mike otobüsle okula gider.
Milk is a popular beverage.
öğrenmeye başla
Süt popüler bir içecektir.
Money cannot buy happiness.
öğrenmeye başla
Para mutluluğu satın alamaz.
Money has changed his life.
öğrenmeye başla
Para onun hayatını değiştirdi.
Most cars have clear glass.
öğrenmeye başla
Çoğu arabanın şaffaf camı var.
Most people were satisfied.
öğrenmeye başla
Birçok kişi memnundu.
Motorcycles are very cheap.
öğrenmeye başla
Motorsikletler çok ucuz.
Music makes our life happy.
öğrenmeye başla
Müzik yaşamımızı mutlu eder.
My aunt has three children.
öğrenmeye başla
Halamın üç çocuğu var.
My aunt has three children.
öğrenmeye başla
Teyzemin üç çocuğu var.
My aunt lived a happy life.
öğrenmeye başla
Teyzem mutlu bir hayat yaşadı.
My bicycle has a flat tire.
öğrenmeye başla
Benim bisikletim kabak bir lastiğe sahip.
My birthday is coming soon.
öğrenmeye başla
Benim doğum günüm yaklaşıyor.
My birthday is in November.
öğrenmeye başla
Benim doğum günüm Kasım ayında.
My birthday is on March 22.
öğrenmeye başla
Benim doğum günüm 22 Martta.
My boss will not say 'yes'.
öğrenmeye başla
Patronum 'evet' demeyecek.
My brother can drive a car.
öğrenmeye başla
Erkek kardeşim bir araba sürebilir.
My brother works in a bank.
öğrenmeye başla
Erkek kardeşim bir bankada çalışmaktadır.
My car is at your disposal.
öğrenmeye başla
Benim arabam emrinize amade.
My college has a dormitory.
öğrenmeye başla
Benim üniversitenin bir yurdu var.
My university has dormitories.
öğrenmeye başla
Benim üniversitemin yurtları var.
My daughter is fast asleep.
öğrenmeye başla
Kızım derin uykuda.
My dog is wagging his tail.
öğrenmeye başla
Benim köpek kuyruğunu sallıyor.
My father drives very well.
öğrenmeye başla
Babam iyi araba sürer.
My father is a businessman.
öğrenmeye başla
Babam bir iş adamıdır.
My father is busy just now.
öğrenmeye başla
Babam şu anda meşgul.
My father must do the work.
öğrenmeye başla
Babam işi yapmalı.
My father stopped drinking.
öğrenmeye başla
Babam içmeyi bıraktı.
My father works for a bank.
öğrenmeye başla
Babam bir banka için çalışıyor.
My hair has grown too long.
öğrenmeye başla
Saçım çok uzadı.
My hobby is reading comics.
öğrenmeye başla
Hobim çizgi roman okumaktır.
My hobby is reading novels.
öğrenmeye başla
Benim hobim roman okumaktır.
My house is in the suburbs.
öğrenmeye başla
Benim evim banliyölerde.
My job is teaching English.
öğrenmeye başla
Benim işim İngilizce öğretmektir.
My knife has lost its edge.
öğrenmeye başla
Benim bıçak köreldi.
My letter made Susie angry.
öğrenmeye başla
Benim mektup Susie'yi kızdırdı.
My mother is making a cake.
öğrenmeye başla
Annem bir pasta yapıyor.
My mother lives by herself.
öğrenmeye başla
Anne tek başına yaşıyor.
My niece is a serious girl.
öğrenmeye başla
Yiğenim ciddi bir kızdır.
My old car brought me $100.
öğrenmeye başla
Benim eski arabam bana 100 dolar getirdi.
My parents let me go there.
öğrenmeye başla
Ebeveynlerim oraya gitmeme izin verdi.
My sister has a nice piano.
öğrenmeye başla
Kız kardeşimin hoş bir piyanosu var.
My sister is a good typist.
öğrenmeye başla
Kız kardeşim iyi bir daktilocu.
My sister is fond of music.
öğrenmeye başla
Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
My sister is fond of music.
öğrenmeye başla
Ablam müziğe meraklıdır.
My sister married a doctor.
öğrenmeye başla
Kızkardeşim bir doktorla evlendi.
My son entered high school.
öğrenmeye başla
Oğlum yüksek okula girdi.
My son is taller than I am.
öğrenmeye başla
Oğlum benden daha uzun boylu.
My uncle gave me a present.
öğrenmeye başla
Amcam bana bir hediye verdi.
My uncle gave me the watch.
öğrenmeye başla
Amcam bana saat verdi.
My uncle lives in New York.
öğrenmeye başla
Amcam New York'ta yaşıyor.
My work is almost finished.
öğrenmeye başla
İşim hemen hemen bitti.
Nancy looks like my sister.
öğrenmeye başla
Nancy kız kardeşime benziyor.
Neither of them seemed old.
öğrenmeye başla
Onlardan hiç biri yaşlı görünmüyordu.
Neither side would give up.
öğrenmeye başla
Hiç bir taraf vazgeçmedi.
New York is worth visiting.
öğrenmeye başla
New York ziyaret etmeye değer.
No one is too old to learn.
öğrenmeye başla
Hiç kimse öğrenmek için çok yaşlı değildir.
No one knows his real name.
öğrenmeye başla
Hiç kimse onun gerçek adını bilmiyor.
No one trusts him any more.
öğrenmeye başla
Artık ona hiç kimse güvenmiyor.
Nobody lives in this house.
öğrenmeye başla
Bu evde hiç kimse yaşamıyor.
Nobody there knew him well.
öğrenmeye başla
Oradaki hiç kimse onu iyi tanımıyordu.
None of the money is yours.
öğrenmeye başla
Paranın hiçbiri sizin değil.
Not everyone can be a poet.
öğrenmeye başla
Herkes şair olamaz.
Now is the time for action.
öğrenmeye başla
Şimdi eylem zamanı.
Now let's get down to work.
öğrenmeye başla
Şimdi çalışmaya başlayalım.
Oh, don't worry about that.
öğrenmeye başla
Oh, o konuda endişelenmeyin.
Old people deserve respect.
öğrenmeye başla
Yaşlı insanlar saygıyı hakediyor.
One should do one's duties.
öğrenmeye başla
İnsan görevlerini yapmalıdır.
Only you can carry the bag.
öğrenmeye başla
Çantayı sadece siz taşıyabilirsiniz.
Osamu Dazai killed himself.
öğrenmeye başla
Osamu Dazai kendini öldürdü.
Our boss is hard to please.
öğrenmeye başla
Patronumuzu memnun etmek zordur.
Our school is 80 years old.
öğrenmeye başla
Okulumuz seksen yaşında.
Our teacher lives close by.
öğrenmeye başla
Bizim öğretmen yakında yaşıyor.
Our train stopped suddenly.
öğrenmeye başla
Bizim tren aniden durdu.
Parking is prohibited here.
öğrenmeye başla
Burada parketme yasaktır.
Pass me the butter, please.
öğrenmeye başla
Yağı bana uzat lütfen.
Pass me the salt, will you?
öğrenmeye başla
Lütfen bana tuzu uzatırmısın?
Physics is my weak subject.
öğrenmeye başla
Fizik benim zayıf dersim.
Pierce was elected in 1852.
öğrenmeye başla
Pierce 1852 yılında seçildi.
Please be quiet, everybody.
öğrenmeye başla
Lütfen herkes sessiz olsun.
Please beat the rug, first.
öğrenmeye başla
Lütfen ilk önce halıyı temizle.
Please book a room for her.
öğrenmeye başla
Lütfen onun için bir oda ayır.
Please call me at any time.
öğrenmeye başla
Lütfen istediğiniz zaman beni arayın.
Please don't speak so fast.
öğrenmeye başla
Lütfen çok hızlı konuşma.
Please eat only soft foods.
öğrenmeye başla
Lütfen sadece yumuşak yiyecekler ye.
Please find me my overcoat.
öğrenmeye başla
Lütfen bana paltomu bul.
Please give me a hamburger.
öğrenmeye başla
Lütfen bana bir hamburger verin.
Please give me some coffee.
öğrenmeye başla
Lütfen bana biraz kahve ver.
Please go to San Francisco.
öğrenmeye başla
Lütfen San Francisco'ya git.
Please introduce me to her.
öğrenmeye başla
Lütfen beni onunla tanıştır.
Please let me try the game.
öğrenmeye başla
Lütfen oyunu denememe izin verin.
Please lie on your stomach.
öğrenmeye başla
Lütfen karnınızın üstüne yatın.
Please pay at the register.
öğrenmeye başla
Lütfen kasaya ödeyin.
Please pay at this counter.
öğrenmeye başla
Lütfen bu kasada ödeyin.
Please send me a catalogue.
öğrenmeye başla
Lütfen bana bir katalog gönder.
Please show it to me again.
öğrenmeye başla
Lütfen onu bana tekrar göster.
Please show me another one.
öğrenmeye başla
Lütfen bana başka bir tane daha gösterin.
Please sign your name here.
öğrenmeye başla
Lütfen burayı imzalayın.
Please take off your shirt.
öğrenmeye başla
Lütfen gömleğini çıkar.
Please take off your shoes.
öğrenmeye başla
Lütfen ayakkabılarınızı çıkarın.
Please think nothing of it.
öğrenmeye başla
Lütfen onunla ilgili birşey düşünmeyin.
Please turn down the radio.
öğrenmeye başla
Lütfen radyonun sesini kıs.
Please wake me up at seven.
öğrenmeye başla
Lütfen beni yedide uyandır.
Please write with a pencil.
öğrenmeye başla
Lütfen bir kurşun kalemle yaz.
Pork doesn't agree with me.
öğrenmeye başla
Pork benimle aynı fikirde değil.
Probably he will come soon.
öğrenmeye başla
Muhtemelen yakında gelecek.
Put in a little more sugar.
öğrenmeye başla
Biraz daha şeker koyun.
Put some salt on your meat.
öğrenmeye başla
Etinin üzerine biraz tuz koy.
Radio is a great invention.
öğrenmeye başla
Radyo büyük bir buluş.
Read after me all together.
öğrenmeye başla
Benden sonra hep birlikte okuyun.
Rome wasn't built in a day.
öğrenmeye başla
Roma bir günde yapılmadı.
Roosevelt kept his promise.
öğrenmeye başla
Roosevelt sözünü tuttu.
Saddam rejected the demand.
öğrenmeye başla
Saddam talebi reddetti.
Sam went skiing in January.
öğrenmeye başla
Sam, Ocak ayında kayak yapmaya gitti.
Santa Ana begged for mercy.
öğrenmeye başla
Santa Ana merhamet için yalvardı.
See the footnote on page 5.
öğrenmeye başla
Sayfa beşteki dipnota bakın.
See you tomorrow at school.
öğrenmeye başla
Yarın okulda görüşürüz.
Shall we take this outside?
öğrenmeye başla
Bunu dışarı götürelim mi?
She abandoned her children.
öğrenmeye başla
O çocuklarını terk etti.
She abandoned her children.
öğrenmeye başla
O, çocuklarını terketti.
She abstains from drinking.
öğrenmeye başla
O içkiden uzak duruyor.
She acted like a real baby.
öğrenmeye başla
O, gerçek bir bebek gibi davrandı.
She advised me to go there.
öğrenmeye başla
O, oraya gitmemi tavsiye etti.
She allegedly murdered him.
öğrenmeye başla
İddiaya göre onu o öldürdü.
She always walks to school.
öğrenmeye başla
O, her zaman okula yürür.
She and I are the same age.
öğrenmeye başla
O ve ben aynı yaştayız.
She asked him to marry her.
öğrenmeye başla
O, ona onunla evlenmesini rica etti.
She asked me how old I was.
öğrenmeye başla
O bana kaç yaşında olduğumu sordu.
She asked me to bring them.
öğrenmeye başla
O benden onları getirmemi rica etti.
She beckoned me to come in.
öğrenmeye başla
O bana içeri girmem için işaret etti.
She bought a loaf of bread.
öğrenmeye başla
O, bir somun ekmek aldı.
She bought a pair of boots.
öğrenmeye başla
O, bir çift çizme aldı.
She bought a shirt for him.
öğrenmeye başla
Onun için bir gömlek satın aldı.
She bought a yard of cloth.
öğrenmeye başla
O bir yarda kumaş satın aldı.
She bought an album for me.
öğrenmeye başla
O, benim için bir albüm satın aldı.
She called while I was out.
öğrenmeye başla
O, ben dışardayken aradı.
She came across the street.
öğrenmeye başla
O, caddeyi geçti.
She came back before eight.
öğrenmeye başla
O, sekizden önce geri geldi.
She can both ski and skate.
öğrenmeye başla
O hem kayak hem paten yapabilir.
She can speak Spanish well.
öğrenmeye başla
O, İspanyolcayı iyi konuşabilir.
She cannot have told a lie.
öğrenmeye başla
O yalan söylemiş olamaz.
She cared for the children.
öğrenmeye başla
Çocuklara o baktı.
She decided to be a doctor.
öğrenmeye başla
O bir doktor olmaya karar verdi.
She devoted herself to him.
öğrenmeye başla
O, kendini ona adadı.
She did not come until two.
öğrenmeye başla
O, ikiye kadar gelmedi.
She didn't have much money.
öğrenmeye başla
Onun çok parası yoktu.
She didn't know what to do.
öğrenmeye başla
O ne yapacağını bilmiyordu.
She didn't seem interested.
öğrenmeye başla
O, ilgili görünmüyordu.
She didn't want him to die.
öğrenmeye başla
O, onun ölmesini istemiyordu.
She divorced him last year.
öğrenmeye başla
O, geçen yıl ondan boşandı.
She doesn't believe in God.
öğrenmeye başla
O, Tanrıya inanmaz.
She doesn't care for sushi.
öğrenmeye başla
O suşi istemiyor.
She drives an imported car.
öğrenmeye başla
O ithal bir araç sürer.
She fell into a deep sleep.
öğrenmeye başla
O, derin bir uykuya daldı.
She felt her knees tremble.
öğrenmeye başla
O, dizlerinin titrediğini hissetti.
She felt hurt at his words.
öğrenmeye başla
O, onun sözlerinden incindi.
She felt very bad that day.
öğrenmeye başla
O, o gün çok kötü hissetti.
She forced him to sit down.
öğrenmeye başla
Oturması için onu zorladı.
She forgot to feed her dog.
öğrenmeye başla
O, köpeğini beslemeyi unuttu.
She gave him a tender kiss.
öğrenmeye başla
O, onu şefkatle öptü.
She gave him mixed signals.
öğrenmeye başla
O, ona karışık sinyaller verdi.
She gave me a strange look.
öğrenmeye başla
O bana tuhaf bir şekilde baktı.
She gave us a vague answer.
öğrenmeye başla
O bize belirsiz bir yanıt verdi.
She goes to school on foot.
öğrenmeye başla
O, okula yaya gider.
She got no answer from him.
öğrenmeye başla
O, ondan bir cevap almadı.
She got the money from him.
öğrenmeye başla
O, parayı ondan aldı.
She greeted him cheerfully.
öğrenmeye başla
O, onu neşeyle selamladı.
She gripped my arm tightly.
öğrenmeye başla
O, kolumu sıkıca kavradı.
She had a clear conscience.
öğrenmeye başla
Onun açık bir bilinci vardı.
She had an early breakfast.
öğrenmeye başla
O, erken bir kahvaltı yaptı.
She had her hair cut short.
öğrenmeye başla
O, saçını kısa kestirdi.
She had her handbag stolen.
öğrenmeye başla
O el çantasını çaldırdı.
She had to accept her fate.
öğrenmeye başla
O, kaderini kabul etmek zorunda kaldı.
She had to accept her fate.
öğrenmeye başla
O kaderi kabul etmek zorunda kaldı.
She handed in a blank test.
öğrenmeye başla
O, boş bir test teslim etti.
She has a brilliant future.
öğrenmeye başla
O parlak bir geleceğe sahiptir.
She has a passion for cake.
öğrenmeye başla
Onun pasta tutkusu var.
She has a rose in her hand.
öğrenmeye başla
Onun elinde bir gülü vardı.
She has a sense of fashion.
öğrenmeye başla
Onun bir moda duygusu var.
She has a very good figure.
öğrenmeye başla
Onun çok iyi bir figürü var.
She has just turned twelve.
öğrenmeye başla
O, sadece onikiye girdi.
She has just turned twenty.
öğrenmeye başla
O henüz yirmiye girdi.
She has long arms and legs.
öğrenmeye başla
Onun uzun kolları ve bacakları var.
She has many handkerchiefs.
öğrenmeye başla
Onun birçok mendili var.
She has no one to speak to.
öğrenmeye başla
Onun konuşacak hiç kimsesi yok.
She has no sense of beauty.
öğrenmeye başla
Onun güzellik duygusu yoktur.
She has two thousand books.
öğrenmeye başla
Onun ikibin kitabı var.
She held him by the sleeve.
öğrenmeye başla
O, onu kolundan tuttu.
She helped him tie his tie.
öğrenmeye başla
Ona kravatını bağlaması için yardımcı oldu.
She ignores him completely.
öğrenmeye başla
O, onu tamamen görmezden geliyor.
She insisted on helping me.
öğrenmeye başla
O, bana yardım etmek için ısrar etti.
She intends to play tennis.
öğrenmeye başla
O, tenis oynamaya niyetlidir.
She invited me to her home.
öğrenmeye başla
Beni evine davet etti.
She is a very good teacher.
öğrenmeye başla
O çok iyi bir öğretmendir.
She is a very refined lady.
öğrenmeye başla
O, çok klas bir bayan.
She is a well-known singer.
öğrenmeye başla
O, iyi tanınmış bir şarkıcıdır.
She is always hard at work.
öğrenmeye başla
O, iş yerinde her zaman katıdır.

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.