Turkish sentences from Tatoeba 8

 0    1.000 flashcards    aleksandra.eska
mp3 indir Baskı oynamak kendini kontrol et
 
soru cevap
I can't wait any more.
öğrenmeye başla
Ben daha fazla bekleyemem.
I carried three books.
öğrenmeye başla
Ben üç kitap taşıdım.
I come from Australia.
öğrenmeye başla
Avustralya'lıyım.
I did not meet anyone.
öğrenmeye başla
Ben kimseye rastlamadım.
I didn't get his joke.
öğrenmeye başla
Ben onun şakasını anlamadım.
I didn't get the joke.
öğrenmeye başla
Ben fıkrayı anlamadım.
I didn't study at all.
öğrenmeye başla
Hiç çalışmadım.
I dislike being alone.
öğrenmeye başla
Ben yalnız olmaktan hoşlanmam.
I do not get up early.
öğrenmeye başla
Erken kalkmam.
I do not go to school.
öğrenmeye başla
Ben okula gitmem.
I do not like science.
öğrenmeye başla
Ben bilimi sevmiyorum.
I don't care for beer.
öğrenmeye başla
Ben bira istemiyorum.
I don't care for eggs.
öğrenmeye başla
Yumurtalar umurumda değil.
I don't want meat.
öğrenmeye başla
Et istemiyorum.
I don't care for wine.
öğrenmeye başla
Ben şarap istemiyorum.
I don't drink alcohol.
öğrenmeye başla
Ben alkol içmem.
I don't have a ticket.
öğrenmeye başla
Benim bir biletim yok.
I don't have any pens.
öğrenmeye başla
Hiç kalemim yok.
I don't know anything.
öğrenmeye başla
Bir şey bilmiyorum.
I don't know his name.
öğrenmeye başla
Ben onun adını bilmiyorum.
I don't like drinking.
öğrenmeye başla
Ben içmeyi sevmiyorum.
I don't like her face.
öğrenmeye başla
Ben onun yüzünü sevmiyorum.
I don't like homework.
öğrenmeye başla
Ben ödev sevmiyorum.
I don't like studying.
öğrenmeye başla
Ben eğitimi sevmiyorum.
I don't like this hat.
öğrenmeye başla
Ben bu şapkayı sevmiyorum.
I don't like this one.
öğrenmeye başla
Ben bunu sevmiyorum.
I don't mind the cold.
öğrenmeye başla
Ben soğuğu umursamıyorum.
I don't mind the heat.
öğrenmeye başla
Sıcaklığı umursamıyorum.
I don't see Tom often.
öğrenmeye başla
Ben sık sık Tom'u görmem.
I don't want any more.
öğrenmeye başla
Ben artık istemiyorum.
I explained it to him.
öğrenmeye başla
Ben onu ona açıkladım.
I feed meat to my dog.
öğrenmeye başla
Benim köpeğimi etle besledim.
I feel like going out.
öğrenmeye başla
Canım dışarı gitmek istiyor.
I feel terrible today.
öğrenmeye başla
Ben bugün berbat hissediyorum.
I forgave his mistake.
öğrenmeye başla
Ben onun hatasını bağışladım.
I found out the truth.
öğrenmeye başla
Ben gerçeği öğrendim.
I found the book easy.
öğrenmeye başla
Ben kitabı kolay buldum.
I found the box empty.
öğrenmeye başla
Kutuyu boş buldum.
I found the game easy.
öğrenmeye başla
Ben oyunu kolay buldum.
I gave him my address.
öğrenmeye başla
Ona adresimi verdim.
I gave my cold to him.
öğrenmeye başla
Soğuk algınlığımı ona bulaştırdım.
I get lonely at times.
öğrenmeye başla
Bazen yalnız hissediyorum.
I go to bed about ten.
öğrenmeye başla
Ben yaklaşık onda yatağa giderim.
I go to bed at eleven.
öğrenmeye başla
Ben onda yatağa giderim.
I go to church by car.
öğrenmeye başla
Ben araba ile kiliseye giderim.
I go to school by bus.
öğrenmeye başla
Okula otobüs ile giderim.
I got a big pay raise.
öğrenmeye başla
Ben büyük bir ücret artışı aldım.
I got off at the park.
öğrenmeye başla
Ben parkta indim.
I got out of the taxi.
öğrenmeye başla
Taksiden indim.
I got wet to the skin.
öğrenmeye başla
İliklerime kadar ıslandım.
I guess you are right.
öğrenmeye başla
Haklısınız sanırım.
I guess you are right.
öğrenmeye başla
Sanırım haklısınız.
I had a narrow escape.
öğrenmeye başla
Zor kurtuldum.
I had a new suit made.
öğrenmeye başla
Yeni bir takım yaptırdım.
I had a race with him.
öğrenmeye başla
Onunla bir yarışım vardı.
I had my fortune told.
öğrenmeye başla
Ben falıma baktırdım.
I had my money stolen.
öğrenmeye başla
Paramı çaldırdım.
I had my room cleaned.
öğrenmeye başla
Odamı temizlemiştim.
I had my watch stolen.
öğrenmeye başla
Saatimi çaldırdım.
I had no other choice.
öğrenmeye başla
Başka seçimim yoktu.
I had to get up early.
öğrenmeye başla
Erken kalkmak zorundaydım.
I handed him a map.
öğrenmeye başla
Ona bir harita verdim.
I have a bad headache.
öğrenmeye başla
Korkunç derecede başım ağrıyor.
I have a favor to ask.
öğrenmeye başla
Bana bir iyilik yapmanı istiyorum.
I have a headache now.
öğrenmeye başla
Şimdi bir baş ağrım var.
I have a large family.
öğrenmeye başla
Benim büyük bir ailem var.
I have a slight fever.
öğrenmeye başla
Benim hafif bir ateşim var.
I have a student visa.
öğrenmeye başla
Benim bir öğrenci vizem var.
I have a tourist visa.
öğrenmeye başla
Benim bir turist vizem var.
I have an old bicycle.
öğrenmeye başla
Benim eski bir bisikletim var.
I have another sister.
öğrenmeye başla
Benim başka bir kız kardeşim var.
I have been to Canada.
öğrenmeye başla
Kanada'dadaydım.
I have been to London.
öğrenmeye başla
Londra'da bulundum.
I have class tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın dersim var.
I have got a new bike.
öğrenmeye başla
Benim yeni bir bisikletim var.
I have just come here.
öğrenmeye başla
Buraya az önce geldim.
I have kidney trouble.
öğrenmeye başla
Böbrek sorunum var.
I have life insurance.
öğrenmeye başla
Hayat sigortam var.
I have lost my pencil.
öğrenmeye başla
Ben kalemimi kaybettim.
I lost my purse.
öğrenmeye başla
Cüzdanımı kaybettim.
I have lost my wallet.
öğrenmeye başla
Ben cüzdanımı kaybettim.
I have many abilities.
öğrenmeye başla
Pek çok yeteneklerim var.
I have met her before.
öğrenmeye başla
Daha önce onunla tanıştım.
I have met him before.
öğrenmeye başla
Onunla daha önce tanıştım.
I have no money today.
öğrenmeye başla
Bugün hiç param yok.
I have nothing to say.
öğrenmeye başla
Söyleyecek bir şeyim yok.
I have three brothers.
öğrenmeye başla
Üç erkek kardeşim var.
I have to go shopping.
öğrenmeye başla
Ben alışverişe gitmek zorundayım.
I haven't decided yet.
öğrenmeye başla
Ben henüz karar vermedim.
I hear Robert is sick.
öğrenmeye başla
Robert'n hasta olduğunu duydum.
I hear Robert is sick.
öğrenmeye başla
Robert'ın hasta olduğunu duyuyorum.
I heard a funny noise.
öğrenmeye başla
Ben tuhaf bir gürültü duydum.
I heard the bell ring.
öğrenmeye başla
Ben zilin çaldığını duydum.
I heard the door open.
öğrenmeye başla
Ben kapının açıldığını duydum.
I hid under the table.
öğrenmeye başla
Ben masanın altına saklandım.
I hit him on the chin.
öğrenmeye başla
Onun çenesine vurdum.
I hope you'll like it.
öğrenmeye başla
Ondan hoşlanacağınızı umuyorum.
I know it well enough.
öğrenmeye başla
Ben onu yeterince iyi tanıyorum.
I know where he lives.
öğrenmeye başla
Onun nerede yaşadığını biliyorum.
I know where you live.
öğrenmeye başla
Nerede yaşadığınızı biliyorum.
I know you are clever.
öğrenmeye başla
Akıllı olduğunu biliyorum.
I know you don't care.
öğrenmeye başla
Umurunda olmadığını biliyorum.
I laughed at his joke.
öğrenmeye başla
Onun şakasına güldüm.
I lent him a magazine.
öğrenmeye başla
Ona bir dergi ödünç verdim.
I like dogs very much.
öğrenmeye başla
Ben köpekleri çok severim.
I like English better.
öğrenmeye başla
İngilizceyi daha çok severim.
I like Kenshin Uesugi.
öğrenmeye başla
Kenshin Uesugi'i seviyorum.
I like playing sports.
öğrenmeye başla
Spor yapmayı severim.
I like playing tennis.
öğrenmeye başla
Ben tenis oynamayı seviyorum.
I like Sachiko better.
öğrenmeye başla
Sachiko'yu daha çok seviyorum.
I like skating better.
öğrenmeye başla
Patenle kaymayı daha çok severim.
I like that young man.
öğrenmeye başla
O genç adamı seviyorum.
I like the color blue.
öğrenmeye başla
Ben mavi renkten hoşlanırım.
I like their pictures.
öğrenmeye başla
Ben onların resimlerini seviyorum.
I like this book best.
öğrenmeye başla
En çok bu kitabı seviyorum.
I like this love song.
öğrenmeye başla
Bu aşk şarkısını severim.
I like to play soccer.
öğrenmeye başla
Futbol oynamayı severim.
I live in the country.
öğrenmeye başla
Ben kırsal kesimde yaşamaktayım.
I looked into the box.
öğrenmeye başla
Ben kutuya baktım.
I love rock musicians.
öğrenmeye başla
Rock müzisyenleri seviyorum.
I love roller skating.
öğrenmeye başla
Ben pateni seviyorum.
I made a doll for Ann.
öğrenmeye başla
Ann için bir bebek yaptım.
I met her an hour ago.
öğrenmeye başla
Ben bir saat önce onunla karşılaştım.
I met her by accident.
öğrenmeye başla
Tesadüfen onunla karşılaştım.
I met Ken at the park.
öğrenmeye başla
Parkta Ken'le karşılaştım.
I met your girlfriend.
öğrenmeye başla
Ben senin kız arkadaşınla karşılaştım.
I must go and see him.
öğrenmeye başla
Gitmeliyim ve onunla görüşmeliyim.
I must help my mother.
öğrenmeye başla
Anneme yardımcı olmalıyım.
I must hurry to class.
öğrenmeye başla
Hemen sınıfa gitmeliyim.
I must ride a bicycle.
öğrenmeye başla
Ben bisiklete binmek zorundayım.
I need a bit of sugar.
öğrenmeye başla
Benim biraz şekere ihtiyacım var.
I need it by tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarına kadar ona ihtiyacım var.
I need to get a stamp.
öğrenmeye başla
Ben bir pul almalıyım.
I never hear anything.
öğrenmeye başla
Ben asla bir şey duymuyorum.
I never liked biology.
öğrenmeye başla
Ben biyolojiyi hiç sevmedim.
I often get the blues.
öğrenmeye başla
Ben sık sık efkarlanırım.
I owe her 100,000 yen.
öğrenmeye başla
Ona 100.000 yen borçluyum.
I owe you ten dollars.
öğrenmeye başla
Sana on dolar borçluyum.
I paid for the damage.
öğrenmeye başla
Ben, hasar için ödeme yaptım.
I prefer cats to dogs.
öğrenmeye başla
Kedileri köpeklere tercih ederim.
I prefer fish to meat.
öğrenmeye başla
Balığı ete tercih ederim.
I ran a race with him.
öğrenmeye başla
Onunla bir yarış yaptım.
I ran away in a hurry.
öğrenmeye başla
Aceleyle kaçtım.
I ran toward the door.
öğrenmeye başla
Ben kapıya doğru koştum.
I rarely catch a cold.
öğrenmeye başla
Ben nadiren soğuk algınlığı olurum.
I really do want that.
öğrenmeye başla
Ben gerçekten onu istiyorum.
I really like my job.
öğrenmeye başla
İşimi gerçekten seviyorum.
I really wanted to go.
öğrenmeye başla
Ben gerçekten gitmek istedim.
I remember seeing her.
öğrenmeye başla
Onu gördüğümü hatırlıyorum.
I remember the letter.
öğrenmeye başla
Ben mektubu hatırlıyorum.
I saw him in the park.
öğrenmeye başla
Ben onu parkta gördüm.
I saw him twice today.
öğrenmeye başla
Ben bugün onu iki kez gördüm.
I saw my sister there.
öğrenmeye başla
Ben orada kızkardeşimi gördüm.
I saw Tom play tennis.
öğrenmeye başla
Tom'un tenis oynadığını gördüm.
I say it all the time.
öğrenmeye başla
Ben onu her zaman söylerim.
I see a red car ahead.
öğrenmeye başla
Ben önde kırmızı bir araba görüyorum.
I shave every morning.
öğrenmeye başla
Ben her sabah tıraş olurum.
I stayed home all day.
öğrenmeye başla
Bütün gün evde kaldım.
I stayed up all night.
öğrenmeye başla
Ben bütün gece yatmadım.
I sympathize with you.
öğrenmeye başla
Sana sempati duyuyorum.
I think I need braces.
öğrenmeye başla
Sanırım pantolon askısına ihtiyacım var.
I think Tom likes you.
öğrenmeye başla
Sanırım Tom senden hoşlanıyor.
I thought he was sick.
öğrenmeye başla
Ben onun hasta olduğunu düşündüm.
I thought it was true.
öğrenmeye başla
Ben onun doğru olduğunu düşündüm.
I told him what to do.
öğrenmeye başla
Ne yapacağımı ona söyledim.
I took a swing at him.
öğrenmeye başla
Ben ona bir yumruk attım.
I turned the doorknob.
öğrenmeye başla
Kapı kolunu çevirdim.
I used my imagination.
öğrenmeye başla
Ben hayal gücümü kullandım.
I usually get up late.
öğrenmeye başla
Ben genellikle geç kalkarım.
I usually play tennis.
öğrenmeye başla
Ben genellikle tenis oynarım.
I walked about a mile.
öğrenmeye başla
Ben yaklaşık bir mil yürüdüm.
I want a book to read.
öğrenmeye başla
Okumak için bir kitap istiyorum.
I want to be a doctor.
öğrenmeye başla
Ben bir doktor olmak istiyorum.
I want to go to Italy.
öğrenmeye başla
İtalya'ya gitmek istiyorum.
I want to go with you.
öğrenmeye başla
Ben sizinle birlikte gitmek istiyorum.
I want to leave early.
öğrenmeye başla
Ben erken ayrılmak istiyorum.
I want to lose weight.
öğrenmeye başla
Ben kilo vermek istiyorum.
I want to sing a song.
öğrenmeye başla
Ben bir şarkı söylemek istiyorum.
I want to take a rest.
öğrenmeye başla
Ben dinlenmek istiyorum.
I want to talk to her.
öğrenmeye başla
Onunla konuşmak istiyorum.
I want to visit Korea.
öğrenmeye başla
Kore'yi görmek istiyorum.
I want you to see her.
öğrenmeye başla
Ben onu görmeni istiyorum.
I was a healthy child.
öğrenmeye başla
Ben sağlıklı bir çocuktum.
I was a little afraid.
öğrenmeye başla
Ben biraz korkuyordum.
I was born in America.
öğrenmeye başla
Ben Amerika'da doğdum.
I was deceived by him.
öğrenmeye başla
Onun tarafından aldatıldım.
I was falsely accused.
öğrenmeye başla
Ben yanlışlıkla suçlandım.
I was happy yesterday.
öğrenmeye başla
Dün mutluydum.
I was not a bit tired.
öğrenmeye başla
Ben hiç te yorgun değildim.
I wasn't always happy.
öğrenmeye başla
Ben her zaman mutlu değildim.
I watch TV off and on.
öğrenmeye başla
Ara sıra televizyon izlerim.
I wear contact lenses.
öğrenmeye başla
Kontakt lens kullanıyorum.
I went out by bicycle.
öğrenmeye başla
Ben bisikletle dışarı gittim.
I went to the station.
öğrenmeye başla
Ben istasyona gittim.
I went up to the door.
öğrenmeye başla
Kapıya tırmandım.
I will do it tomorrow.
öğrenmeye başla
Onu yarın yapacağım.
I will get it for you.
öğrenmeye başla
Onu sizin için alacağım.
I will give it to you.
öğrenmeye başla
Onu sana vereceğim.
I will go if you come.
öğrenmeye başla
Eğer gelirsen gideceğim.
I will make her happy.
öğrenmeye başla
Onu mutlu edeceğim.
I will make you happy.
öğrenmeye başla
Ben seni mutlu edeceğim.
I wish I had seen her.
öğrenmeye başla
Keşke onu görseydim.
I wish I were younger.
öğrenmeye başla
Keşke daha genç olsam.
I wish to be a doctor.
öğrenmeye başla
Bir doktor olmak istiyorum.
I won't see her again.
öğrenmeye başla
Ben onu tekrar görmeyeceğim.
I wonder who they are.
öğrenmeye başla
Ben kim olduklarını merak ediyorum.
I work for a hospital.
öğrenmeye başla
Ben bir hastane için çalışıyorum.
I would rather go out.
öğrenmeye başla
Dışarı çıkmayı tercih ederim.
I would rather not go.
öğrenmeye başla
Gitmeyi tercih etmiyorum.
I'd bet my life on it.
öğrenmeye başla
Ben hayatımı bahis ediyorum.
I'd like orange juice.
öğrenmeye başla
Ben portakal suyu istiyorum
I'd like to check out.
öğrenmeye başla
Ben kontrol etmek istiyorum.
I'd like to go skiing.
öğrenmeye başla
Ben kayağa gitmek istiyorum.
I'd like you to drive.
öğrenmeye başla
Senin sürmeni istiyorum.
I'll be busy tomorrow.
öğrenmeye başla
Ben yarın meşgul olacağım.
I'll be there at once.
öğrenmeye başla
Derhal orada olacağım.
I'll call him tonight.
öğrenmeye başla
Onu bu gece arayacağım.
I'll call you at noon.
öğrenmeye başla
Ben öğleyin sizi ararım.
I'll do as you advise.
öğrenmeye başla
Tavsiye ettiğiniz gibi yapacağım.
I'll drive to Detroit.
öğrenmeye başla
Detroit'e gideceğim.
I'll get some glasses.
öğrenmeye başla
Birkaç bardak getireceğim.
I'll go meet him soon.
öğrenmeye başla
Kısa sürede onunla buluşmaya gideceğim.
I'll love you forever.
öğrenmeye başla
Seni ebediyen seveceğim.
I'll make some coffee.
öğrenmeye başla
Biraz kahve yapacağım.
I'll make tea for you.
öğrenmeye başla
Senin için çay yapacağım.
I'll meet them at six.
öğrenmeye başla
Saat altıda onları karşılayacağız.
I'll miss you so much.
öğrenmeye başla
Seni çok özleyeceğim.
I'll pick him up at 5.
öğrenmeye başla
Saat 5:00'da onu alacağım.
I'll see you Saturday.
öğrenmeye başla
Cumartesi görüşürüz.
I'll show you my room.
öğrenmeye başla
Ben sana odamı göstereceğim.
I'll show you the way.
öğrenmeye başla
Ben size yolu göstereceğim.
I'll stand up for you.
öğrenmeye başla
Ben seni savunacağım.
I'll stay if it rains.
öğrenmeye başla
Eğer yağmur yağarsa kalacağım.
I'll take these roses.
öğrenmeye başla
Ben bu gülleri alacağım.
I'll tell him so then.
öğrenmeye başla
Ben ona daha sonra söylerim.
I'll tell you a story.
öğrenmeye başla
Ben size bir hikaye anlatacağım.
I'll water the garden.
öğrenmeye başla
Bahçeyi sulayacağım.
I'm a big fan of golf.
öğrenmeye başla
Ben golfün büyük bir hayranıyım.
I'm a councillor, too.
öğrenmeye başla
Ben de, bir belediye meclisi üyesiyim.
I'm a country boy now.
öğrenmeye başla
Şimdi, bir taşra çocuğuyum.
I'm about ready to go.
öğrenmeye başla
Neredeyse gitmeye hazırım.
I'm all for your plan.
öğrenmeye başla
Tamamen senin planı destekliyorum.
I'm busy all the time.
öğrenmeye başla
Ben her zaman meşgulüm.
I'm doing my homework.
öğrenmeye başla
Ev ödevimi yapıyorum.
I'm from Tokyo, Japan.
öğrenmeye başla
Ben Tokyo, Japonya' lıyım.
I'm glad I could help.
öğrenmeye başla
Ben yardım edebildiğime sevindim.
I'm glad to hear that.
öğrenmeye başla
Bunu duyduğuma sevindim.
I'm glad you liked it.
öğrenmeye başla
Onu beğendiğine memnun oldum.
I'm going to Hokkaido.
öğrenmeye başla
Hokkaido'ya gidiyorum.
I'm going to the bank.
öğrenmeye başla
Ben bankaya gidiyorum.
I'm just doing my job.
öğrenmeye başla
Ben sadece işimi yapıyorum.
I'm leaving it to you.
öğrenmeye başla
Onu size bırakıyorum.
I'm leaving on Sunday.
öğrenmeye başla
Pazar günü gidiyorum.
I'm looking for a job.
öğrenmeye başla
Bir iş arıyorum.
I'm not hungry at all.
öğrenmeye başla
Ben hiç aç değilim.
I'm playing a TV game.
öğrenmeye başla
Ben bir TV oyunu oynuyorum.
I'm sure he will come.
öğrenmeye başla
Ben onun geleceğinden eminim.
I'm tied up right now.
öğrenmeye başla
Ben şu anda bağlıyım.
I'm tired of studying.
öğrenmeye başla
Ben eğitimden yoruldum.
I'm too tired to walk.
öğrenmeye başla
Yürümekten yoruldum.
I'm used to the noise.
öğrenmeye başla
Ben gürültüye alışkınım.
I've been there twice.
öğrenmeye başla
Ben iki kez orada bulundum.
I've been to the bank.
öğrenmeye başla
Bankadaydım.
I've been to the mall.
öğrenmeye başla
Alışveriş merkezine gittim.
I've climbed Mt. Fuji.
öğrenmeye başla
Mt. Fuji'ye tırmandım.
I've had a good sleep.
öğrenmeye başla
İyi bir uyku aldım.
I've run out of money.
öğrenmeye başla
Benim param bitti.
Is it a boy or a girl?
öğrenmeye başla
O, bir erkek mi yoksa bir kız mı?
Is it a direct flight?
öğrenmeye başla
O bir direkt uçuş mu?
Is it near your house?
öğrenmeye başla
O, evinize yakın mı?
Is it too far to walk?
öğrenmeye başla
Yürümek için çok uzak mı?
Is Okayama a big city?
öğrenmeye başla
Okayama büyük bir şehir mi?
Is that a common name?
öğrenmeye başla
O bir ortak isim midir?
Is that clock working?
öğrenmeye başla
O saat işliyor mu?
Is there a difference?
öğrenmeye başla
Bir fark var mıdır?
Is this a local train?
öğrenmeye başla
Bu yerel bir tren mi?
Is this your umbrella?
öğrenmeye başla
O senin şemsiyen mi?
Is your baby sleeping?
öğrenmeye başla
Bebeğinizin uyuyor mu?
Is your watch correct?
öğrenmeye başla
Saatinizin doğru mudur?
Isn't the answer easy?
öğrenmeye başla
Cevap kolay değil mi?
It frosted last night.
öğrenmeye başla
Dün gece buz tuttu.
It is of little value.
öğrenmeye başla
O, çok az değerlidir.
It is raining heavily.
öğrenmeye başla
Aşırı derecede yağmur yağıyor.
It is Sunday tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın pazar.
Tomorrow is Sunday.
öğrenmeye başla
Yarın Pazar.
It is too hot to work.
öğrenmeye başla
Hava çalışılmayacak kadar çok sıcak.
It is too warm for me.
öğrenmeye başla
Hava benim için çok sıcak.
It is under the chair.
öğrenmeye başla
O, sandalyenin altında.
It may not be a dream.
öğrenmeye başla
Bu bir rüya olmayabilir.
It serves our purpose.
öğrenmeye başla
Bu bizim amacımıza hizmet eder.
It takes two to tango.
öğrenmeye başla
Tango yapmak iki kişi gerektirir.
It tastes really good.
öğrenmeye başla
Onun tadı gerçekten iyi.
It was a terrible day.
öğrenmeye başla
O korkunç bir gündü.
It was a very hot day.
öğrenmeye başla
O çok sıcak bir gündü.
It was cold yesterday.
öğrenmeye başla
Dün soğuktu.
It was extremely cold.
öğrenmeye başla
Hava son derece soğuktu.
It was hot last night.
öğrenmeye başla
Dün gece sıcaktı.
It was real hard work.
öğrenmeye başla
O gerçekten zor bir işti.
It was Saturday night.
öğrenmeye başla
Cumartesi gecesi idi.
It was sunny and warm.
öğrenmeye başla
Hava güneşli ve sıcaktı.
That was so cool.
öğrenmeye başla
O çok güzeldi.
It was very difficult.
öğrenmeye başla
O çok zordu.
It will be ready soon.
öğrenmeye başla
Yakında hazır olacak.
It will clear up soon.
öğrenmeye başla
Yakında hava açık olacak.
It won't take so long.
öğrenmeye başla
O kadar uzun sürmez.
It'll definitely rain.
öğrenmeye başla
Yağmur kesinlikle yağacak.
It's a common mistake.
öğrenmeye başla
Bu yaygın bir hatadır.
It's almost rush hour.
öğrenmeye başla
Neredeyse yoğun saatler.
It's been a long time.
öğrenmeye başla
Uzun bir zaman oldu.
It's midnight already.
öğrenmeye başla
Zaten gece yarısı.
It's my favorite food.
öğrenmeye başla
Bu benim favori yiyeceğim.
It's my favorite song.
öğrenmeye başla
Bu benim en sevdiğim şarkı.
Nice to meet you.
öğrenmeye başla
Tanıştığımıza memnun oldum.
It's OK not to eat it.
öğrenmeye başla
Onu yemek zorunda değilsin.
It's our duty to help.
öğrenmeye başla
Yardımcı olmak bizim görevimizdir.
It's really hot there.
öğrenmeye başla
Hava orada gerçekten çok sıcak.
It's time for a break.
öğrenmeye başla
Mola zamanı.
Jack can speak French.
öğrenmeye başla
Jack Fransızca konuşabilir.
Jane looks very happy.
öğrenmeye başla
Jane çok mutlu görünüyor.
Jane plays tennis too.
öğrenmeye başla
Jane de tenis oynar.
Jane plays tennis too.
öğrenmeye başla
Jane de tenis oynuyor.
Jim can read Japanese.
öğrenmeye başla
Jim Japonca okuyabilir.
John broke the window.
öğrenmeye başla
John pencereyi kırdı.
John built a bookcase.
öğrenmeye başla
John bir kitaplık yaptı.
John is good at chess.
öğrenmeye başla
John satrançta iyidir.
John is on duty today.
öğrenmeye başla
John bugün görevde.
Judy dances very well.
öğrenmeye başla
Judy çok iyi dans eder.
Just a moment, please.
öğrenmeye başla
Bir saniye, lütfen.
Kate came home by bus.
öğrenmeye başla
Kate otobüsle eve geldi.
Kate is very charming.
öğrenmeye başla
Kate çok çekici.
Keep in touch with me.
öğrenmeye başla
Benimle iletişimi koparmayın.
Keep next Sunday free.
öğrenmeye başla
Önümüzdeki Pazar gününü boş tutun.
Keep your hands clean.
öğrenmeye başla
Ellerini temiz tut.
Leave it off the list.
öğrenmeye başla
Onu listeden kaldırın.
Leave my camera alone.
öğrenmeye başla
Benim kameramı yalnız bırakın.
Let in some fresh air.
öğrenmeye başla
Biraz temiz hava girsin.
Let me fix the switch.
öğrenmeye başla
Anahtarı onarayım.
Let the bird fly away.
öğrenmeye başla
Kuşun uçmasına izin ver.
Let's ask the teacher.
öğrenmeye başla
Öğretmene soralım.
Let's call him Snoopy.
öğrenmeye başla
Ona Snoopy diyelim.
Let's eat out tonight.
öğrenmeye başla
Bu gece dışarıda yiyelim.
Let's get off the bus.
öğrenmeye başla
Otobüsten inelim.
Let's get out of here.
öğrenmeye başla
Buradan çıkalım.
Let's go to the beach.
öğrenmeye başla
Haydi plaja gidelim.
Let's have a go at it.
öğrenmeye başla
Onu bir deneyelim.
Let's help each other.
öğrenmeye başla
Birbirimize yardım edelim.
Let's just go see him.
öğrenmeye başla
Onu görmeye gidelim.
Let's leave her alone.
öğrenmeye başla
Onu yalnız bırakalım.
Let's meet again soon.
öğrenmeye başla
Kısa sürede tekrar buluşalım.
Let's not do the work.
öğrenmeye başla
İşi yapmayalım.
Let's not play tennis.
öğrenmeye başla
Tenis oynamayalım.
Let's not talk to her.
öğrenmeye başla
Onunla konuşmayalım.
Let's open the window.
öğrenmeye başla
Pencereyi açalım.
Let's play dodge ball.
öğrenmeye başla
Yakar top oynayalım.
Let's play volleyball.
öğrenmeye başla
Voleybol oynayalım.
Let's postpone dinner.
öğrenmeye başla
Akşam yemeğini erteleyelim.
Let's review Lesson 5.
öğrenmeye başla
5. dersi tekrarlayalım.
Let's start the party.
öğrenmeye başla
Haydi partiyi başlat.
Let's start with beer.
öğrenmeye başla
Bira ile başlayalım.
Let's swim over there.
öğrenmeye başla
Orada yüzelim.
Let's take the subway.
öğrenmeye başla
Metroya binelim.
Let's talk man to man.
öğrenmeye başla
Erkek erkeğe konuşalım.
Let's turn off the TV.
öğrenmeye başla
TV'yi kapatalım.
Linda loves chocolate.
öğrenmeye başla
Linda çikolata seviyor.
Look at that building.
öğrenmeye başla
Şu binaya bakın.
Look at that mountain.
öğrenmeye başla
O dağa bakın.
Look at the next page.
öğrenmeye başla
Bir sonraki sayfaya bakın.
Make yourself at home.
öğrenmeye başla
Kendi evinizde gibi davranın.
Make yourself at home.
öğrenmeye başla
Kendi evinizdeymiş gibi davranın.
Many of us were tired.
öğrenmeye başla
Birçoğumuz yorgunduk.
Mary is Tom's ex-wife.
öğrenmeye başla
Mary'nin eski-karısıdır.
Masuo can bend spoons.
öğrenmeye başla
Masuo kaşıkları eğebilir.
May I ask you a favor?
öğrenmeye başla
Sizden bir iyilik isteyebilir miyim?
May I borrow this pen?
öğrenmeye başla
Bu kalemi ödünç alabilir miyim?
May I borrow your car?
öğrenmeye başla
Arabanızı ödünç alabilir miyim?
May I borrow your pen?
öğrenmeye başla
Ben senin kalemini ödünç alabilir?
May I do it right now?
öğrenmeye başla
Onu hemen yapabilir miyim?
Can I eat this orange?
öğrenmeye başla
Bu portakalı yiyebilir miyim?
May I escort you home?
öğrenmeye başla
Eve kadar size eşlik edebilir miyim?
May I go to the river?
öğrenmeye başla
Ben nehire gidebilir miyim?
May I lie on the sofa?
öğrenmeye başla
Kanepeye uzanabilir miyim?
May I show you around?
öğrenmeye başla
Sana etrafı göstereyim mi?
May I sit next to you?
öğrenmeye başla
Senin yanında oturabilir miyim?
May I talk to you now?
öğrenmeye başla
Seninle şimdi konuşabilir miyim?
May I use this pencil?
öğrenmeye başla
Bu kalemi kullanabilir miyim?
May I use your toilet?
öğrenmeye başla
Ben tuvaletinizi kullanabilir miyim?
Mayuko called me back.
öğrenmeye başla
Mayuko beni tekrar aradı.
Mayuko was dead tired.
öğrenmeye başla
Mayuko çok yorgundu.
Meg has a lovely face.
öğrenmeye başla
Meg'in güzel bir yüzü var.
Meg is as tall as Ken.
öğrenmeye başla
Meg Ken kadar uzun boylu.
Meg is beating a drum.
öğrenmeye başla
Meg bir davul çalıyor.
Mom didn't mention it.
öğrenmeye başla
Annem ondan bahsetmedi.
Move forward one step.
öğrenmeye başla
Bir adım ileriye ilerle.
Move your car, please.
öğrenmeye başla
Arabanı ilerlet, lütfen.
My back is killing me.
öğrenmeye başla
Sırtım beni öldürüyor.
My bicycle was stolen.
öğrenmeye başla
Benim bisikletim çalındı.
My brother is healthy.
öğrenmeye başla
Erkek kardeşim sağlıklı.
My brother swims well.
öğrenmeye başla
Erkek kardeşim iyi yüzer.
My car is not running.
öğrenmeye başla
Benim arabam çalışmıyor.
My father's a doctor.
öğrenmeye başla
Babam bir doktordur.
My father loves pizza.
öğrenmeye başla
Babam, pizza seviyor
My house is very cold.
öğrenmeye başla
Benim ev çok soğuk.
My left arm is asleep.
öğrenmeye başla
Sol kolum uyuşmuş.
My life was in danger.
öğrenmeye başla
Hayatım tehlikedeydi.
My mother loves music.
öğrenmeye başla
Annem müziği sever.
My mother makes cakes.
öğrenmeye başla
Annem kek yapar.
My nose is stuffed up.
öğrenmeye başla
Burnum tıkalı.
My right hand is numb.
öğrenmeye başla
Benim sağ elim uyuşmuş.
My room is very small.
öğrenmeye başla
Benim odam çok küçük.
My room is very small.
öğrenmeye başla
Odam çok küçük.
My shoes are worn out.
öğrenmeye başla
Benim ayakkabılar yıpranmış.
My sister got engaged.
öğrenmeye başla
Kız kardeşim nişanlandı.
My sister has a piano.
öğrenmeye başla
Kız kardeşimin bir piyanosu var.
My sister often cries.
öğrenmeye başla
Kız kardeşim sık sık ağlar.
My son is just idling.
öğrenmeye başla
Oğlum sadece aylaklık ediyor.
My suitcase is broken.
öğrenmeye başla
Valizim kırık.
My uncle runs a hotel.
öğrenmeye başla
Amcam bir otel çalıştırıyor.
My whole body is sore.
öğrenmeye başla
Benim bütün vücudum ağrıyor.
Nancy is stressed out.
öğrenmeye başla
Nancy aşırı stress altındadır.
Next time phone ahead.
öğrenmeye başla
Gelecek sefer önceden telefon edin.
Nice talking with you.
öğrenmeye başla
Sizinle konuşmak güzeldi.
Nice to see you again.
öğrenmeye başla
Seni tekrar görmek güzel.
No one knows her name.
öğrenmeye başla
Hiç kimse onun adını bilmiyor.
No one knows the fact.
öğrenmeye başla
Hiç kimse gerçeği bilmiyor.
No one seemed to hear.
öğrenmeye başla
Hiç kimse duymuş gibi görünmüyordu.
No, I didn't write it.
öğrenmeye başla
Hayır, ben onu yazmadım.
Nobody listened to me.
öğrenmeye başla
Kimse beni dinlemedi
Nobody understands me.
öğrenmeye başla
Kimse beni anlamıyor.
None of them is alive.
öğrenmeye başla
Onların hiçbiri hayatta değil.
None of us is perfect.
öğrenmeye başla
Hiçbirimiz mükemmel değiliz.
None of your business.
öğrenmeye başla
Seni ilgilendirmez.
Not a sound was heard.
öğrenmeye başla
Bir ses duyulmadı.
Not all birds can fly.
öğrenmeye başla
Bütün kuşlar uçamaz.
Nothing is ever right.
öğrenmeye başla
Şu ana kadar hiçbir şey doğru değil.
Obviously, he is lying.
öğrenmeye başla
Belli ki yalan söylüyor.
Obviously he is wrong.
öğrenmeye başla
Açıkçası o hatalı.
One of my teeth hurts.
öğrenmeye başla
Benim dişlerimden biri acıyor.
Open the door, please.
öğrenmeye başla
Kapıyı aç, lütfen.
Our dog has gone away.
öğrenmeye başla
Köpeğimiz uzaklaştı.
Our team won the game.
öğrenmeye başla
Bizim takım oyunu kazandı.
Our water pipes burst.
öğrenmeye başla
Bizim su boruları patlamış.
Pat is very talkative.
öğrenmeye başla
Pat çok geveze.
Paul was born in Rome.
öğrenmeye başla
Paul Roma'da doğdu
Paul was born in Rome.
öğrenmeye başla
Paul Roma'da doğdu.
Playing tennis is fun.
öğrenmeye başla
Tenis oynamak eğlenceli.
Please close the door.
öğrenmeye başla
Lütfen kapıyı kapatın.
Please copy this page.
öğrenmeye başla
Lütfen bu sayfayı kopyalayın.
Please give me a call.
öğrenmeye başla
Lütfen beni ara.
Please give me a hand.
öğrenmeye başla
Bana yardım et, lütfen.
Please go to the bank.
öğrenmeye başla
Lütfen bankaya git.
Please iron the shirt.
öğrenmeye başla
Lütfen gömleği ütüle.
Please leave me alone.
öğrenmeye başla
Lütfen beni yalnız bırak.
Please light a candle.
öğrenmeye başla
Lütfen bir mum yakın.
Please read that book.
öğrenmeye başla
Lütfen şu kitabı oku.
Please repair the car.
öğrenmeye başla
Lütfen arabayı tamir ediniz.
Please show me around.
öğrenmeye başla
Lütfen bana çevreyi göster.
Please take this seat.
öğrenmeye başla
Lütfen buraya oturun.
Please think about it.
öğrenmeye başla
Lütfen onun hakkında düşün.
Please throw the ball.
öğrenmeye başla
Lütfen topu at.
Please turn on the TV.
öğrenmeye başla
Lütfen TV'yi açın.
Please wait till noon.
öğrenmeye başla
Lütfen öğleye kadar bekleyin.
Please wake me at six.
öğrenmeye başla
Lütfen altıda beni uyandırır.
Put away your bicycle.
öğrenmeye başla
Bisikletini bir kenara koy.
Put it where you like.
öğrenmeye başla
Onu istediğiniz yere bırakın.
Put the baby to sleep.
öğrenmeye başla
Bebeği uyutun.
Put this into English.
öğrenmeye başla
Bunu İngilizceye çevir.
Raise your right hand.
öğrenmeye başla
Sağ elinizi kaldırın.
Rats carry the plague.
öğrenmeye başla
Sıçanlar veba taşırlar.
Sadako smiled at them.
öğrenmeye başla
Sadako, onlara gülümsedi.
Say it in another way.
öğrenmeye başla
Başka bir yolla söyle.
School begins at nine.
öğrenmeye başla
Okul dokuzda başlar.
School starts at 8:40.
öğrenmeye başla
Okul 08:40'da başlar.
Send me a new catalog.
öğrenmeye başla
Bana yeni bir katalog gönder.
She accepted his gift.
öğrenmeye başla
O onun hediyesini kabul etti.
She achieved her goal.
öğrenmeye başla
O hedefine ulaştık.
She acted in the play.
öğrenmeye başla
O oyunda rol yaptı.
She almost passed out.
öğrenmeye başla
O neredeyse bayıldı.
She always looks pale.
öğrenmeye başla
O hep soluk görünüyor.
She always works hard.
öğrenmeye başla
O her zaman çok çalışır.
She and I get on well.
öğrenmeye başla
O ve ben iyi geçiniriz.
She answered in tears.
öğrenmeye başla
O, gözyaşları içinde yanıtladı.
She baked three cakes.
öğrenmeye başla
O üç kek pişirdi.
She beat him to death.
öğrenmeye başla
O, onu öldüresiye dövdü.
She became an actress.
öğrenmeye başla
O bir aktris oldu.
She called him a fool.
öğrenmeye başla
Ona bir aptal dedi.
She called him a liar.
öğrenmeye başla
Ona bir yalancı dedi.
She came out of there.
öğrenmeye başla
O orada çıktı.
She can play the drum.
öğrenmeye başla
O davul çalabilir.
She can sew very well.
öğrenmeye başla
O çok iyi dikiş dikebilir.
She can speak Russian.
öğrenmeye başla
O, Rusça konuşabilir.
She cared for her son.
öğrenmeye başla
O oğluna baktı.
She committed a crime.
öğrenmeye başla
O bir suç işledi.
She cut a cake in two.
öğrenmeye başla
O pastayı ikiye kesti.
She decided not to go.
öğrenmeye başla
O gitmemeye karar verdi.
She decided to resign.
öğrenmeye başla
O istifa etmeye karar verdi.
She felt like dancing.
öğrenmeye başla
Onun canı dansetmek istedi.
She followed him home.
öğrenmeye başla
O onu eve kadar izledi.
She gave me a present.
öğrenmeye başla
O, bana bir hediye verdi.
She gave us a present.
öğrenmeye başla
O bize bir hediye verdi.
She gave us some food.
öğrenmeye başla
O bize biraz yiyecek verdi.
She got him a new hat.
öğrenmeye başla
O, ona yeni bir şapka aldı.
She got home at seven.
öğrenmeye başla
O saat yedide eve vardı.
She had to go herself.
öğrenmeye başla
Kendi gitmek zorunda kaldı.
She handed him a book.
öğrenmeye başla
O, ona bir kitap uzattı.
She has a good figure.
öğrenmeye başla
O iyi bir şahsiyete sahiptir.
She has a pretty doll.
öğrenmeye başla
Onun güzel bir bebeği var.
She has a pretty face.
öğrenmeye başla
Onun güzel bir yüzü var.
She has been to Paris.
öğrenmeye başla
O Paris'te bulundu.
She has gone to Italy.
öğrenmeye başla
O İtalya'ya gitti.
He left for Paris.
öğrenmeye başla
O, Paris'e gitti.
She has lunch at home.
öğrenmeye başla
Öğle yemeğini evde yedi.
She hated her husband.
öğrenmeye başla
Kocasından nefret etti.
She hated her husband.
öğrenmeye başla
Eşinden nefret etti.
She hated him so much.
öğrenmeye başla
O ondan çok fazla nefret ediyordu.
She held out her hand.
öğrenmeye başla
O elini uzattı.
She helped cook lunch.
öğrenmeye başla
O öğle yemeğini pişirmeye yardım etti.
She hit the ball hard.
öğrenmeye başla
O, topa sert vurdu.
She ironed his shirts.
öğrenmeye başla
O onun gömleğini ütüledi.
She is a great talker.
öğrenmeye başla
O, harika bir konuşmacıdır.
He is about to leave.
öğrenmeye başla
O gitmek üzere.
She is afraid of cats.
öğrenmeye başla
O kedilerden korkuyor.
She is afraid of dogs.
öğrenmeye başla
O köpeklerden korkuyor.
He's always smiling.
öğrenmeye başla
O her zaman gülümsüyor.
She is as tall as you.
öğrenmeye başla
O senin kadar uzun boylu.
She is close to sixty.
öğrenmeye başla
O altmışa yakındır.
She is engaged to him.
öğrenmeye başla
O onunla nişanlıdır.
She is evidently sick.
öğrenmeye başla
O açıkça hastadır.
She is five years old.
öğrenmeye başla
O beş yaşında.
She is good at skiing.
öğrenmeye başla
O kaymada iyidir.
She is good with kids.
öğrenmeye başla
O çocuklarla iyidir.
She is likely to come.
öğrenmeye başla
O muhtemelen gelecek.
She is related to him.
öğrenmeye başla
O onunla ilgileniyor.
She is sewing a dress.
öğrenmeye başla
O bir elbise dikiyor.
She is visiting Paris.
öğrenmeye başla
O, Paris'i ziyaret ediyor.
She is weak by nature.
öğrenmeye başla
O yaratılıştan zayıftır.
She isn't a good cook.
öğrenmeye başla
O iyi bir aşçı değildir.
She isn't at home now.
öğrenmeye başla
O şimdi evde değil.
She isn't kind to him.
öğrenmeye başla
O, ona karşı nazik değildir.
She likes Lake Mashuu.
öğrenmeye başla
O, Mashuu Gölünü sever.
She likes the teacher.
öğrenmeye başla
O, öğretmeni seviyor.
She lived a long life.
öğrenmeye başla
O uzun bir ömür yaşadı.
She lives in Yokohama.
öğrenmeye başla
O Yokohama'da yaşıyor.
She looked all around.
öğrenmeye başla
O bütün etrafına bakındı.
She looks very afraid.
öğrenmeye başla
O çok korkuyor görünüyor.
She looks very lovely.
öğrenmeye başla
O çok hoş görünüyor.
She loves Tom, not me.
öğrenmeye başla
O, Tom'u sever, beni değil.
She made a man of him.
öğrenmeye başla
O ondan bir adam yaptı.
She must be very busy.
öğrenmeye başla
O çok meşgul olmalı.
She named him Charles.
öğrenmeye başla
O, ona Charles adını verdi.
She played basketball.
öğrenmeye başla
O basketbol oynadı.
She put it in the box.
öğrenmeye başla
O onu kutunun içine koydu.
She refused his offer.
öğrenmeye başla
Onun teklifini reddeti.
She returned his kiss.
öğrenmeye başla
Onun öpücüğünü döndürdü.
She said with a smile.
öğrenmeye başla
O bir tebessümle söyledi.
She screamed for help.
öğrenmeye başla
O yardım için çığlık attı.
She seems to be happy.
öğrenmeye başla
O mutlu gibi görünüyor.
She seems to hate you.
öğrenmeye başla
O, senden nefret ediyor gibi görünüyor.
She sings out of tune.
öğrenmeye başla
O uyumsuz şarkı söylüyor.
She stayed at a hotel.
öğrenmeye başla
O bir otelde kaldı.
She stood on her head.
öğrenmeye başla
O, başının üzerinde durdu.
She taught us singing.
öğrenmeye başla
O bize şarkı söylemeyi öğretti.
He told her to study.
öğrenmeye başla
O, ona çalışmasını söyledi.
She took off her coat.
öğrenmeye başla
O ceketini çıkardı.
She turned eighty-one.
öğrenmeye başla
O seksenbir yaşına girdi.
She understands music.
öğrenmeye başla
O müzikten anlar.
She wanted me to come.
öğrenmeye başla
O benim gelmemi istedi.
She wants to kiss him.
öğrenmeye başla
Onu öpmek istiyor.
She was aging quickly.
öğrenmeye başla
O, hızla yaşlanıyordu.
She was kissed by him.
öğrenmeye başla
O onun tarafından öpüldü.
She was unkind to him.
öğrenmeye başla
O ona karşı kabaydı.
She was wearing pumps.
öğrenmeye başla
O dans ayakkabıları giyiyordu.
She watched him dance.
öğrenmeye başla
Onun dansını izledi.
She weeded the garden.
öğrenmeye başla
Bahçenin yabani otlarını temizledi.
She weighs 120 pounds.
öğrenmeye başla
O, 120 paund ağırlığındadır.
She will be a teacher.
öğrenmeye başla
O bir öğretmen olacak.
She wore a pretty hat.
öğrenmeye başla
O güzel bir şapka giydi.
She's in a depression.
öğrenmeye başla
O bir depresyonda.
She's in the restroom.
öğrenmeye başla
O tuvalettedir.
She's my older sister.
öğrenmeye başla
O, benim ablam.
She's taller than him.
öğrenmeye başla
O ondan daha uzun boyludur.
Should I take the bus?
öğrenmeye başla
Otobüse binmeli miyim?
Show me another watch.
öğrenmeye başla
Bana başka bir saat göster.
Show me today's paper.
öğrenmeye başla
Bana bugünkü gazeteyi göster.
Shut the door, please.
öğrenmeye başla
Kapıyı kapat, lütfen.
Sign across the stamp.
öğrenmeye başla
Pulun üzerini imzalayın.
Sit down on the bench.
öğrenmeye başla
Bankta oturun.
Sit wherever you like.
öğrenmeye başla
İstediğiniz yere oturun.
So you give up, right?
öğrenmeye başla
Öyleyse vazgeçiyorsun, doğru mu?
Some people were late.
öğrenmeye başla
Bazı insanlar geç kalmıştı.
Someone lost a wallet.
öğrenmeye başla
Birisi bir cüzdan kaybetti.
Someone stole my cash.
öğrenmeye başla
Birisi benim paramı çaldı.
Sorry, I've got to go.
öğrenmeye başla
Üzgünüm, gitmek zorundayım.
Stocks hit a new high.
öğrenmeye başla
Hisse senetleri yeni bir zirve yaptı.
Tadpoles become frogs.
öğrenmeye başla
Tetarlar kurbağa olurlar.
Take care of yourself.
öğrenmeye başla
Kendinize iyi bakın.
Take hold of the rope.
öğrenmeye başla
Halatı tutun.
Taro is studying hard.
öğrenmeye başla
Taro, sıkı çalışıyor.
Tell me what happened.
öğrenmeye başla
Bana ne olduğunu anlat.
Tell me what you mean.
öğrenmeye başla
Ne demek istediğini bana söyle.
Tell me what you want.
öğrenmeye başla
Bana ne istediğinizi söyleyin.
Tell me when to start.
öğrenmeye başla
Ne zaman başlayacağını bana söyle.
Tests start next week.
öğrenmeye başla
Testler önümüzdeki hafta başlar.
Thank you for calling.
öğrenmeye başla
Aradığınız için teşekkür ederim.
Thank you for writing.
öğrenmeye başla
Yazdığın için teşekkür ederim.
Thanks for your reply.
öğrenmeye başla
Cevabınız için teşekkürler.
That apple is bruised.
öğrenmeye başla
O elma çürümüş.
That car is quite new.
öğrenmeye başla
O araba oldukça yeni.
That cost him his job.
öğrenmeye başla
O onun işine maloldu.
That is an old camera.
öğrenmeye başla
O eski bir kamera.
That is an old castle.
öğrenmeye başla
O eski bir kale.
That is my dictionary.
öğrenmeye başla
O benim sözlüğümdür.
That joke isn't funny.
öğrenmeye başla
Bu fıkra komik değil.
That serves you right.
öğrenmeye başla
O sana hak ettiğin cezayı verir.
That smells delicious.
öğrenmeye başla
O lezzetli kokuyor.
That was a close call.
öğrenmeye başla
O yakın bir çağrıydı.
That's a nice T-shirt.
öğrenmeye başla
O güzel bir T-shirt.
That's enough for now.
öğrenmeye başla
Şimdilik bu kadar yeterli.
That's good, isn't it?
öğrenmeye başla
O iyi, değil mi?
That's not a bad idea.
öğrenmeye başla
O kötü bir fikir değil.
That's not my concern.
öğrenmeye başla
Benim endişem bu değil.
That's what I thought.
öğrenmeye başla
Düşündüğüm odur.
That's why I was late.
öğrenmeye başla
Geç kalmamın nedeni odur.
The baby smiled at me.
öğrenmeye başla
Bebek bana gülümsedi.
The bear ran after me.
öğrenmeye başla
Ayı beni kovaladı.
The birds are singing.
öğrenmeye başla
Kuşlar şakıyorlar.
The box was too heavy.
öğrenmeye başla
Kutu çok ağırdı.
The boy is over there.
öğrenmeye başla
Çocuk orada.
The brake didn't work.
öğrenmeye başla
Fren işe yaramadı.
The bus has just left.
öğrenmeye başla
Otobüs az önce ayrıldı.
The candle burned out.
öğrenmeye başla
Mum yandı.
The drawer won't open.
öğrenmeye başla
Çekmece açılmaz.
The faucet is leaking.
öğrenmeye başla
Musluk sızdırıyor.
The girl smiled at me.
öğrenmeye başla
Kız bana gülümsedi.
The goldfish is alive.
öğrenmeye başla
Akvaryum balığı canlı.
The guitar is in tune.
öğrenmeye başla
Bu gitar akortlu.
The house caught fire.
öğrenmeye başla
Ev yandı.
The ice is very thick.
öğrenmeye başla
Buz çok kalın.
The kettle is boiling.
öğrenmeye başla
Çaydanlık kaynıyor.
The king was executed.
öğrenmeye başla
Kral idam edildi.
The lake is deep here.
öğrenmeye başla
Göl burada derin.
The man lost all hope.
öğrenmeye başla
Adam bütün umudunu kaybetmişti.
The man lost all hope.
öğrenmeye başla
Adam bütün ümidini kaybetmişti.
The meat has gone bad.
öğrenmeye başla
Et koktu.
The milk has gone bad.
öğrenmeye başla
Süt kötüleşti.
The news made her sad.
öğrenmeye başla
Haber onu üzdü.
The old man looks sad.
öğrenmeye başla
Yaşlı adam üzgün görünüyor.
The other boys smiled.
öğrenmeye başla
Diğer çocuklar gülümsedi.
The pain was terrible.
öğrenmeye başla
Ağrı korkunçtu.
The pond has dried up.
öğrenmeye başla
Gölet kurudu.
The radio is too loud.
öğrenmeye başla
Radyonun sesi çok yüksek.
The rent is very high.
öğrenmeye başla
Kira çok yüksek.
The river is very low.
öğrenmeye başla
Nehirin seviyesi çok düşük.
The rumor may be true.
öğrenmeye başla
Söylenti doğru olabilir.
The secret leaked out.
öğrenmeye başla
Sır dışarı sızdı.
The soap hurt my eyes.
öğrenmeye başla
Sabun gözlerimi acıttı.
The sound woke her up.
öğrenmeye başla
Ses onu uyandırdı.
The station is nearby.
öğrenmeye başla
İstasyon yakındır.
The story seems true.
öğrenmeye başla
Hikaye gerçek görünüyor.
The story was amusing.
öğrenmeye başla
Hikaye eğlenceliydi.
The sun has set.
öğrenmeye başla
Güneş battı.
The sun is setting.
öğrenmeye başla
Güneş batıyor.
The sun is rising now.
öğrenmeye başla
Güneş şimdi yükseliyor.
The tide is coming in.
öğrenmeye başla
Gelgit içeri geliyor
The time is up to you.
öğrenmeye başla
Zaman size kalmış.
The train has arrived.
öğrenmeye başla
Tren geldi.
The train was crowded.
öğrenmeye başla
Tren kalabalıktı.
The treaty was signed.
öğrenmeye başla
Antlaşma imzalandı.
The typhoon hit Tokyo.
öğrenmeye başla
Tayfun Tokyo'yu vurdu.
The war ended in 1945.
öğrenmeye başla
1945 yılında savaş sona erdi.
The war ended in 1954.
öğrenmeye başla
1954 yılında savaş sona erdi.
The weather was ideal.
öğrenmeye başla
Hava ideal idi.
The wind blew all day.
öğrenmeye başla
Rüzgar bütün gün esti.
Their son grew bigger.
öğrenmeye başla
Onların oğlu büyüdü.
There are no problems.
öğrenmeye başla
Sorun yok.
There is no salt left.
öğrenmeye başla
Hiç tuz kalmadı.
There was no bathroom.
öğrenmeye başla
Hiç banyo yoktu.
There's nothing there.
öğrenmeye başla
Orada bir şey yok.
These grapes are ripe.
öğrenmeye başla
Bu üzümler olgun.
These shoes are Tom's.
öğrenmeye başla
Bu ayakkabılar Tom'unki.
They all looked happy.
öğrenmeye başla
Herkes mutlu görünüyordu.
They are all the same.
öğrenmeye başla
Onların hepsi aynı.
They are out shopping.
öğrenmeye başla
Onlar dışarıda alışveriş yapıyorlar.
They are the same age.
öğrenmeye başla
Onlar aynı yaşta.
They arrived too soon.
öğrenmeye başla
Onlar çok kısa sürede geldi.
They burned some coal.
öğrenmeye başla
Onlar biraz kömür yaktılar.
They could hardly see.
öğrenmeye başla
Onlar güçlükle görebiliyordu.
They found each other.
öğrenmeye başla
Onlar birbirlerini buldular.
They hated each other.
öğrenmeye başla
Onlar birbirlerinden nefret ediyordu.
They have tea at five.
öğrenmeye başla
Onlar saat beşte çay içerler.
They know how to swim.
öğrenmeye başla
Onlar nasıl yüzüleceğini biliyor.
They liked large cars.
öğrenmeye başla
Onlar büyük arabaları seviyorlardı.
They look alike to me.
öğrenmeye başla
Onlar bana benziyor.
They look happy today.
öğrenmeye başla
Onlar bugün mutlu görünüyor.
They made fun of Mary.
öğrenmeye başla
Onlar Mary ile alay ettiler.
They made fun of Mary.
öğrenmeye başla
Onlar Mary ile alay etti.
They made me go there.
öğrenmeye başla
Onlar beni oraya gönderdi.
They meet once a week.
öğrenmeye başla
Onlar haftada bir kez buluşurlar.
They missed the train.
öğrenmeye başla
Onlar treni kaçırdılar.
They remained friends.
öğrenmeye başla
Onlar arkadaş kaldı.
They sat side by side.
öğrenmeye başla
Onlar yan yana oturdular.
They sat under a tree.
öğrenmeye başla
Bir ağacın altına oturdular.
They sat up all night.
öğrenmeye başla
Onlar bütün gece oturdular.
They saw us yesterday.
öğrenmeye başla
Onlar dün bizi gördüler.
They settled in Japan.
öğrenmeye başla
Onlar Japonya'da yerleştiler.
They shouted for help.
öğrenmeye başla
Onlar yardım için bağırdılar.
They will never agree.
öğrenmeye başla
Onlar asla aynı fikirde olmayacaklar.
They're eating apples.
öğrenmeye başla
Onlar elmalar yiyorlar.
This blouse is cotton.
öğrenmeye başla
Bu bluz pamuktur.
This book is very new.
öğrenmeye başla
Bu kitap çok yeni.
This cloth feels soft.
öğrenmeye başla
Bu kumaş yumuşak.
This curry is too hot.
öğrenmeye başla
Bu köri çok acı.
This dog is a mongrel.
öğrenmeye başla
Bu köpek bir melez.
This game was put off.
öğrenmeye başla
Bu oyun ertelendi.
This heater burns gas.
öğrenmeye başla
Bu ısıtıcı gaz yakar.
This is a free ticket.
öğrenmeye başla
Bu ücretsiz bir bilet.
This is a wooden comb.
öğrenmeye başla
Bu tahta bir tarak.
This is based on fact.
öğrenmeye başla
Bu gerçeğe dayalıdır.
This is how I made it.
öğrenmeye başla
Onu bu şekilde yaptım.
This is Kenji's chair.
öğrenmeye başla
Bu Kenji'nin sandalyesi.
This is my dictionary.
öğrenmeye başla
Bu benim sözlük.
This is my friend Tom.
öğrenmeye başla
Bu benim arkadaşım Tom.
This is not important.
öğrenmeye başla
Bu önemli değildir.
This is the last game.
öğrenmeye başla
Bu son oyun.
This is the last time.
öğrenmeye başla
Bu, son kez.
This is what I wanted.
öğrenmeye başla
İstediğim budur.
This meat cuts easily.
öğrenmeye başla
Bu et kolayca kesiliyor.
This milk tastes sour.
öğrenmeye başla
Bu sütün tadı ekşi.
This pear smells nice.
öğrenmeye başla
Bu armut güzel kokuyor.
This room is for rent.
öğrenmeye başla
Bu oda kiralık.
This room is for VIPs.
öğrenmeye başla
Bu oda VIP'ler için.
This room is too dark.
öğrenmeye başla
Bu oda çok karanlık.
This should be plenty.
öğrenmeye başla
Bu yeterli olmalıdır.
This soup tastes good.
öğrenmeye başla
Bu çorbanın tadı iyi.
This string is strong.
öğrenmeye başla
Bu ip güçlü.
This sure tastes good!
öğrenmeye başla
Gerçekten güzel bir tadı var.
This textbook is good.
öğrenmeye başla
Bu ders kitabı iyidir.
This wine tastes good.
öğrenmeye başla
Bu şarabın tadı iyi.
This work doesn't pay.
öğrenmeye başla
Bu iş karşılığını ödemiyor.
Those are my trousers.
öğrenmeye başla
Onlar benim pantolon.
Those are their books.
öğrenmeye başla
Onlar onların kitapları.
Those photos are hers.
öğrenmeye başla
Şu fotoğraflar onun.
Tom and I are friends.
öğrenmeye başla
Tom ve ben arkadaşız.
Tom apologized to her.
öğrenmeye başla
Tom ona özür diledi.
Tom appealed for help.
öğrenmeye başla
Tom yardım başvurusunda bulundu.
Tom looks confused.
öğrenmeye başla
Tom kafası karışmış görünüyordu.
Tom asked for a raise.
öğrenmeye başla
Tom bir zam istedi.
Tom ate three hotdogs.
öğrenmeye başla
Tom üç sosisli sandviç yedi.
Tom awoke at daybreak.
öğrenmeye başla
Tom şafakta uyandı.
Tom boarded the plane.
öğrenmeye başla
Tom uçağa bindi.
Tom boiled some water.
öğrenmeye başla
Tom biraz su kaynattı.
Tom broke his glasses.
öğrenmeye başla
Tom gözlüğünü kırdı.
Tom called me by name.
öğrenmeye başla
Tom, adıyla beni aradı.
Tom can count on Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye güvenebilir.
Tom can't drive a bus.
öğrenmeye başla
Tom, bir otobüsü süremez.
Tom can't forget Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi unutamıyor.
Tom can't play tennis.
öğrenmeye başla
Tom tenis oynayamaz.
Tom can't read French.
öğrenmeye başla
Yom Fransızca okuyamaz.
Tom can't swim at all.
öğrenmeye başla
Tom hiç yüzemiyor.
Tom caught a big fish.
öğrenmeye başla
Tom büyük bir balık yakaladı.
Tom clapped his hands.
öğrenmeye başla
Tom ellerini alkışladı.
Tom cleared the table.
öğrenmeye başla
Tom tabloyu temizledi.
Tom collects antiques.
öğrenmeye başla
Tom antikalar toplar.
Tom could barely walk.
öğrenmeye başla
Tom güçlükle yürüyebiliyordu.
Tom cried for an hour.
öğrenmeye başla
Tom bir saat ağladı.
Tom cried like a baby.
öğrenmeye başla
Tom bir bebek gibi ağladı.
Tom cut classes again.
öğrenmeye başla
Tom tekrar dersleri astı.
Tom deserves a reward.
öğrenmeye başla
Tom bir ödülü hak ediyor.
Tom did fifty sit-ups.
öğrenmeye başla
Tom elli mekik yaptı.
Tom did it by himself.
öğrenmeye başla
Tom onu kendi başına yaptı.
Tom did it on purpose.
öğrenmeye başla
Tom onu bilerek yaptı.
Tom didn't have lunch.
öğrenmeye başla
Tom öğle yemeği yemedi.
Tom didn't marry Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile evlenmedi.
Tom didn't say a word.
öğrenmeye başla
Tom bir kelime söylemedi.
Tom died in his sleep.
öğrenmeye başla
Tom uykusunda öldü.
Tom disappointed Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi hayal kırıklığına uğrattı.
Tom does quality work.
öğrenmeye başla
Tom kaliteli iş yapar.
Tom doesn't feel well.
öğrenmeye başla
Tom iyi hissetmiyor.
Tom doesn't know Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi tanımıyor.
Tom doesn't like beef.
öğrenmeye başla
Tom sığır eti sevmez.
Tom doesn't like cats.
öğrenmeye başla
Tom kedileri sevmez.
Tom doesn't like dogs.
öğrenmeye başla
Tom köpekleri sevmez.
Tom doesn't like Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'den hoşlanmıyor.
Tom doesn't like pork.
öğrenmeye başla
Tom domuz eti sevmez.
Tom doesn't like this.
öğrenmeye başla
Tom bundan hoşlanmaz.
Tom doesn't talk much.
öğrenmeye başla
Tom çok konuşmaz.
Tom doesn't want pity.
öğrenmeye başla
Tom merhamet istemiyor.
Tom eats like a horse.
öğrenmeye başla
Tom bir at gibi yiyor.
Tom felt like dancing.
öğrenmeye başla
Tom'un canı dans etmek istedi.
Tom finally got a job.
öğrenmeye başla
Tom sonunda bir iş buldu.
Tom finished the race.
öğrenmeye başla
Tom yarışı bitirdi.
Tom flirted with Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile flört etti.
Tom gave a brief talk.
öğrenmeye başla
Tom kısa bir konuşma yaptı.
Tom gets angry easily.
öğrenmeye başla
Tom kolayca sinirlenir.
Tom gets on my nerves.
öğrenmeye başla
Tom benim sinirime dokunuyor.
Tom gets tired easily.
öğrenmeye başla
Tom kolayca yorulur.
Tom goes to bed early.
öğrenmeye başla
Tom yatmaya erken gider.
Tom got into the boat.
öğrenmeye başla
Tom tekneye bindi.
Tom got off the plane.
öğrenmeye başla
Tom uçaktan indi.
Tom got over his cold.
öğrenmeye başla
Tom soğuk algınlığını atlattı.
Tom grew up in Boston.
öğrenmeye başla
Tom Boston'da büyüdü.
Tom had a hectic week.
öğrenmeye başla
Tom yoğun bir hafta geçirdi.
Tom had his palm read.
öğrenmeye başla
Tom avuç içini okuttu.
Tom had no money left.
öğrenmeye başla
Tom'un hiç parası kalmamıştı.
Tom had to go himself.
öğrenmeye başla
Tom kendisi gitmek zorunda kaldı.
Tom has a big problem.
öğrenmeye başla
Tom'un büyük bir sorunu var.
Tom has a bloody nose.
öğrenmeye başla
Tom'un kanayan bir burnu var.
Tom has a good memory.
öğrenmeye başla
Tom, iyi bir belleğe sahiptir.
Tom has a nice camera.
öğrenmeye başla
Tom'un güzel bir kamerası var.
Tom has a pierced ear.
öğrenmeye başla
Tom'un delinmiş bir kulağı var.
Tom has a poor memory.
öğrenmeye başla
Tom'un zayıf bir hafızası var.
Tom has a reservation.
öğrenmeye başla
Tom'un bir rezervasyonu var.
Tom has a sore throat.
öğrenmeye başla
Tom'un boğazı ağrıyor.
Tom has a stomachache.
öğrenmeye başla
Tom'un midesi ağrıyor.
Tom has a sweet tooth.
öğrenmeye başla
Tom'un tatlıya düşkünlüğü var.
Tom has decided to go.
öğrenmeye başla
Tom gitmeye karar verdi.
Tom has gained weight.
öğrenmeye başla
Tom kilo aldı.
Tom has good eyesight.
öğrenmeye başla
Tom'un iyi görme yeteneği var.
Tom has good reflexes.
öğrenmeye başla
Tom'un iyi refleksleri var.
Tom has lost his keys.
öğrenmeye başla
Tom, anahtarlarını kaybetti.
Tom has poor eyesight.
öğrenmeye başla
Tom'un görme duyusu iyi değil.
Tom has three cameras.
öğrenmeye başla
Tom'un üç kamerası var.
Tom has three cousins.
öğrenmeye başla
Tom'un üç kuzeni var.
Tom has time to spare.
öğrenmeye başla
Tom'un ayıracak zamanı vardı.
Tom has to go to work.
öğrenmeye başla
Tom işe gitmek zorundadır.
Tom has turned thirty.
öğrenmeye başla
Tom otuza girdi.
Tom heard Mary crying.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin ağladığını duydu.
Tom heard Mary scream.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin çığlık attığını duydu.
Tom hid under the bed.
öğrenmeye başla
Tom yatağın altına saklandı.
Tom is a good athlete.
öğrenmeye başla
Tom, iyi bir atlet.
Tom is a good student.
öğrenmeye başla
Tom, iyi bir öğrencidir.
Tom is a good swimmer.
öğrenmeye başla
Tom, iyi bir yüzücü.
Tom is a handsome man.
öğrenmeye başla
Tom yakışıklı bir adam.
Tom is a househusband.
öğrenmeye başla
Tom bir ev erkeğidir.
Tom is a truck driver.
öğrenmeye başla
Tom bir kamyon şoförü.
Tom is about to leave.
öğrenmeye başla
Tom gitmek üzeredir.
Tom is afraid of dogs.
öğrenmeye başla
Tom köpeklerden korkar.
Tom is afraid of Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'den korkuyor.
Tom is as tall as Jim.
öğrenmeye başla
Tom Jim kadar uzundur.
Tom is gaining weight.
öğrenmeye başla
Tom kilo alıyor.
Tom is getting better.
öğrenmeye başla
Tom daha da iyileşiyor.
Tom is good at skiing.
öğrenmeye başla
Tom kayakta iyidir.
Tom is hard to please.
öğrenmeye başla
Tom'u memnun etmesi zordur.
Tom is in good health.
öğrenmeye başla
Tom'un sağlık durumu iyi.
Tom is Mary's brother.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin erkek kardeşi.
Tom is Mary's husband.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin kocası.
Tom is Mary's stepson.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin üvey oğlu.
Tom is Mary's teacher.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin öğretmeni.
Tom is off duty today.
öğrenmeye başla
Tom bugün çalışmıyor.
Tom is on his own now.
öğrenmeye başla
Tom şu anda kendi başına.
Tom is probably right.
öğrenmeye başla
Tom muhtemelen haklı.
Tom is quite a talker.
öğrenmeye başla
Tom tam bir konuşmacı.
Tom is thirty at most.
öğrenmeye başla
Tom en fazla otuzdur.
Tom is unfit for that job.
öğrenmeye başla
Tom bu işe uygun değildir.
Tom is very dexterous.
öğrenmeye başla
Tom çok hünerli.
Tom is very sarcastic.
öğrenmeye başla
Tom çok alaycı.
Tom isn't a good cook.
öğrenmeye başla
Tom, iyi bir aşçı değildir.
Tom isn't at home now.
öğrenmeye başla
Tom şimdi evde değil.
Tom isn't cold at all.
öğrenmeye başla
Tom hiç üşümedi.
Tom isn't so gullible.
öğrenmeye başla
Tom o kadar saf dilli değildir.
Tom jumped out of bed.
öğrenmeye başla
Tom yataktan fırladı.
Tom keeps a black cat.
öğrenmeye başla
Tom siyah bir kedi besliyor.
Tom knocked Mary down.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye vurup yere serdi.
Tom knows Boston well.
öğrenmeye başla
Tom Boston'u iyi bilir.
Tom knows many things.
öğrenmeye başla
Tom çok şey bilir.
Tom knows some French.
öğrenmeye başla
Tom biraz Fransızca bilir.
Tom knows who Mary is.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin kim olduğunu biliyor.
Tom likes being alone.
öğrenmeye başla
Tom yalnız kalmaktan hoşlanıyor.
Tom likes to have fun.
öğrenmeye başla
Tom eğlenmeyi seviyor.
Tom looked very happy.
öğrenmeye başla
Tom çok mutlu görünüyordu.
Tom looks happy today.
öğrenmeye başla
Tom bugün mutlu görünüyor.
Tom lost his eyesight.
öğrenmeye başla
Tom görme yeteneğini kaybetti.
Tom lost his passport.
öğrenmeye başla
Tom pasaportunu kaybetti.
Tom lost his umbrella.
öğrenmeye başla
Tom şemsiyesini kaybetti.
Tom misses Mary a lot.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi çok özlüyor.
Tom named his dog Rex.
öğrenmeye başla
Tom, köpeğinin adını Rex koydu.
Tom named his dog Rex.
öğrenmeye başla
Tom köpeğine Rex adını verdi.
Tom needed assistance.
öğrenmeye başla
Tom'un yardıma ihtiyacı vardı.
Tom needs a dry towel.
öğrenmeye başla
Tom'un kuru bir havluya ihtiyacı var.
Tom needs Mary's help.
öğrenmeye başla
Tom'un Mary'nin yardımına ihtiyacı var.
Tom never eats quiche.
öğrenmeye başla
Tom asla kiş yemez.
Tom never got married.
öğrenmeye başla
Tom asla evlenmedi.
Tom never said a word.
öğrenmeye başla
Tom asla bir kelime söylemedi.
Tom never wears a hat.
öğrenmeye başla
Tom asla şapka takmaz.
Tom often eats in bed.
öğrenmeye başla
Tom sık sık yatakta yiyor.
Tom often skips meals.
öğrenmeye başla
Tom genellikle öğün atlar.
Tom plugged in the TV.
öğrenmeye başla
Tom televizyonu prize taktı.
Tom ran into the room.
öğrenmeye başla
Tom odaya koştu.
Tom ran up the stairs.
öğrenmeye başla
Tom merdivenlerden yukarı koştu.
Tom rang the doorbell.
öğrenmeye başla
Tom kapı zilini çaldı.
Tom really likes Mary.
öğrenmeye başla
Tom gerçekten Mary'yi seviyor.
Tom ruined my weekend.
öğrenmeye başla
Tom, benim hafta sonumu harap etti.
Tom saved Mary a seat.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye bir yer ayırdı.
Tom saved Mary's life.
öğrenmeye başla
Tom Mary'nin hayatını kurtardı.
Tom screamed for help.
öğrenmeye başla
Tom yardım için çığlık attı.
Tom scrubbed his feet.
öğrenmeye başla
Tom ayaklarını yıkadı.
Tom seems quite upset.
öğrenmeye başla
Tom çok üzgün görünüyor.
Tom seems to be happy.
öğrenmeye başla
Tom mutlu gibi görünüyor.
Tom seems to be sleeping.
öğrenmeye başla
Tom uyuyor gibi görünüyor.
Tom sent Mary packing.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi ambalajlamaya gönderdi.
Tom sold Mary his car.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye arabasını sattı.
Tom sounded exhausted.
öğrenmeye başla
Tom çok yorgun görünüyordu.
Tom looked surprised.
öğrenmeye başla
Tom şaşırmış görünüyordu.
Tom stood on his head.
öğrenmeye başla
Tom başının üzerinde durdu.
Tom talked me into it.
öğrenmeye başla
Tom beni ona ikna etti.
Tom teaches us French.
öğrenmeye başla
Tom bize Fransızca öğretir.
Tom thought it was OK.
öğrenmeye başla
Tom onun tamam olduğunu düşündü.
Tom threw me an apple.
öğrenmeye başla
Tom bana bir elma attı.
Tom tipped the waiter.
öğrenmeye başla
Tom garsona bahşiş verdi.
Tom told Mary his age.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye yaşını söyledi.
Tom took his own life.
öğrenmeye başla
Tom intihar etti.
Tom turned himself in.
öğrenmeye başla
Tom kendini ihbar etti.
Tom turned off the TV.
öğrenmeye başla
Tom TV'yi kapattı.
Tom twisted his ankle.
öğrenmeye başla
Tom bileğini burktu.
Tom twisted the truth.
öğrenmeye başla
Tom gerçeği çarpıttı.
Tom opened the safe.
öğrenmeye başla
Tom kasayı açtı.
Tom untied the ribbon.
öğrenmeye başla
Tom kurdeleyı çözdü.
Tom used to date Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary ile çıkardı.
Tom used to love Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'yi severdi.
Tom wants more coffee.
öğrenmeye başla
Tom daha fazla kahve istiyor.
Tom wants to hug Mary.
öğrenmeye başla
Tom Mary'ye sarılmak istiyor.
Tom wants to know why.
öğrenmeye başla
Tom nedenini bilmek istiyor.
Tom was a bad student.
öğrenmeye başla
Tom kötü bir öğrenci idi.
Tom is disappointed.
öğrenmeye başla
Tom hayal kırıklığına uğradı.
Tom was in the shower.
öğrenmeye başla
Tom duştaydı.
Tom was third in line.
öğrenmeye başla
Tom sırada üçüncü idi.
Tom was very reliable.
öğrenmeye başla
Tom çok güvenilirdi.
Tom went back to work.
öğrenmeye başla
Tom işe geri döndü.
Tom went to the beach.
öğrenmeye başla
Tom plaja gitti.
Tom will be fine.
öğrenmeye başla
Tom iyi olacak.
Tom will be here soon.
öğrenmeye başla
Tom yakında burada olacak.
Tom won't let Mary go.
öğrenmeye başla
Tom, Mary'nin gitmesine izin vermeyecektir.
Tom wouldn't say that.
öğrenmeye başla
Tom onu söylemezdi.
Tom zipped up his bag.
öğrenmeye başla
Tom çanta fermuarını kapadı.
Tom zipped up his fly.
öğrenmeye başla
Tom fermuarını kapadı.
Tom, I need your help.
öğrenmeye başla
Tom, yardımına ihtiyacım var.
Tomorrow is a holiday.
öğrenmeye başla
Yarın tatil.
Tomorrow is Christmas.
öğrenmeye başla
Yarın Noel.
Tomorrow's my day off.
öğrenmeye başla
Yarın benim izin günüm.
Tony is a fast runner.
öğrenmeye başla
Tony hızlı bir koşucu.
Turn in your homework.
öğrenmeye başla
Ev ödevini teslim et.
Two men came up to me.
öğrenmeye başla
İki adam bana geldi.
Two seats were vacant.
öğrenmeye başla
İki koltuk boş.
Wait till I count ten.
öğrenmeye başla
Ben ona sayana kadar bekleyin.
Was anybody else hurt?
öğrenmeye başla
Başka kimse yaralandı mı?
Was it cold yesterday?
öğrenmeye başla
Dün soğuk muydu?
We accepted his offer.
öğrenmeye başla
Biz onun önerisini kabul ettik.
We agreed to the plan.
öğrenmeye başla
Biz planı kabul ettik.
We all agree with you.
öğrenmeye başla
Biz hepimiz seninle aynı fikirdeyiz.
We all hope for peace.
öğrenmeye başla
Hepimiz barış için umut ediyoruz.
We are short of money.
öğrenmeye başla
Bizim paramız yok.
We are soccer players.
öğrenmeye başla
Biz futbolcularız.
We call his son Jimmy.
öğrenmeye başla
Biz onun oğluna Jimmy diyoruz.
We captured the thief.
öğrenmeye başla
Biz hırsızı ele geçirdik.
We cut the pie in two.
öğrenmeye başla
Biz tartı ikiye kestik.
We didn't go very far.
öğrenmeye başla
Biz çok uzağa gitmedik.
We got along famously.
öğrenmeye başla
Biz mükemmel bir biçimde geçindik.
We got an early start.
öğrenmeye başla
Biz erken bir başlangıç yaptık.
We had an early lunch.
öğrenmeye başla
Biz erken bir öğle yemeği yedik.
We have time to spare.
öğrenmeye başla
Ayıracak zamanımız var.
We have two daughters.
öğrenmeye başla
Biz iki kıza sahibiz.
We helped one another.
öğrenmeye başla
Birbirimize yardımcı olduk.
We knelt down to pray.
öğrenmeye başla
Biz dua etmek için diz çöktük.
We left him some cake.
öğrenmeye başla
Biz ona biraz kek bıraktık.
We left the door open.
öğrenmeye başla
Kapıyı açık bıraktık.
We live in a big city.
öğrenmeye başla
Biz büyük bir şehirde yaşıyoruz.
We lost by two points.
öğrenmeye başla
Biz iki puanla kaybetti.
We love eating apples.
öğrenmeye başla
Elma yemeyi severiz.
We miss you very much.
öğrenmeye başla
Sizi çok özlüyoruz.
We must start at once.
öğrenmeye başla
Biz hemen başlamalıyız.
We must study English.
öğrenmeye başla
Biz İngilizce öğrenimi yapmalıyız.
We need to study more.
öğrenmeye başla
Biz daha çok çalışmalıyız.
We often eat fish raw.
öğrenmeye başla
Biz sık sık balığı çiğ yedik.
We ought to leave now.
öğrenmeye başla
Biz şimdi gitmeliyiz.
We ran short of money.
öğrenmeye başla
Paramız kalmadı.
We rested for a while.
öğrenmeye başla
Biz bir süre dinlendik.
We should do our best.
öğrenmeye başla
Biz elimizden geleni yapmalıyız.
We sometimes see them.
öğrenmeye başla
Biz bazen onlarla görüşürüz.
We sometimes see them.
öğrenmeye başla
Onlarla bazen görüşürüz.
We stood face to face.
öğrenmeye başla
Biz yüz yüze durduk.
We took turns driving.
öğrenmeye başla
Nöbetleşe arabayı sürdük.
We want something new.
öğrenmeye başla
Biz yeni bir şey istiyoruz.
We watch TV every day.
öğrenmeye başla
Biz her gün TV izleriz.
We went to the museum.
öğrenmeye başla
Biz müzeye gittik.
We will soon take off.
öğrenmeye başla
Yakında yola çıkacağız.
We'll begin work soon.
öğrenmeye başla
Biz, yakında çalışmaya başlayacağız.
We're on our way home.
öğrenmeye başla
Biz evimize gidiyoruz.
Well, I must be going.
öğrenmeye başla
Pekala, gidiyor olmalıyım.
What are the symptoms?
öğrenmeye başla
Belirtiler nelerdir?
What are they made of?
öğrenmeye başla
Onlar neyden yapılmıştır?
What can I do for you?
öğrenmeye başla
Sizin için ne yapabilirim?
What did you do there?
öğrenmeye başla
Orada ne yaptınız?
What do you recommend?
öğrenmeye başla
Ne tavsiye edersiniz?
What does your son do?
öğrenmeye başla
Oğlunuz ne iş yapar?
What else do you want?
öğrenmeye başla
Başka ne istiyorsun?
What floats your boat?
öğrenmeye başla
Tekneni ne yüzdürür?
What grade are you in?
öğrenmeye başla
Hangi sınıftasın?
What grade are you in?
öğrenmeye başla
Hangi sınıfa gidiyorsun?
What is he driving at?
öğrenmeye başla
O ne demek istiyor?
What is his wife like?
öğrenmeye başla
Eşi kime benziyor?
What is in the garden?
öğrenmeye başla
Bahçedeki nedir?

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.