Turkish sentences from Tatoeba 9

 0    1.000 flashcards    aleksandra.eska
mp3 indir Baskı oynamak kendini kontrol et
 
soru cevap
What is on Channel 10?
öğrenmeye başla
Onuncu kanalda ne var?
What is the next stop?
öğrenmeye başla
Sonraki durak nedir?
What made her do that?
öğrenmeye başla
Onu ona ne yaptırdı?
What makes you so sad?
öğrenmeye başla
Seni o kadar üzen nedir?
What size do you take?
öğrenmeye başla
Kaç beden giyiyorsunuz?
What time did you eat?
öğrenmeye başla
Saat kaçta yediniz?
What time do we leave?
öğrenmeye başla
Biz ne zaman yola çıkarız?
What time?
öğrenmeye başla
Saat kaç?
What'd the doctor say?
öğrenmeye başla
Doktor ne dedi?
What's the difference?
öğrenmeye başla
Ne farkeder?
What's this all about?
öğrenmeye başla
Bunun hepsi ne hakkında?
What's your shoe size?
öğrenmeye başla
Ayakkabı ölçün nedir?
When did he come here?
öğrenmeye başla
O buraya o zaman geldi?
When did they go home?
öğrenmeye başla
Onlar ne zaman eve gittiler?
When did you get back?
öğrenmeye başla
Ne zaman döndün?
When did you get here?
öğrenmeye başla
Buraya ne zaman geldiniz?
When did you get home?
öğrenmeye başla
Eve ne zaman vardın?
When did you go?
öğrenmeye başla
Ne zaman gittin?
When did you meet him?
öğrenmeye başla
Onunla ne zaman tanıştınız?
When is checkout time?
öğrenmeye başla
Ayrılma saati ne zaman?
When is your birthday?
öğrenmeye başla
Doğum günün ne zaman?
When will they arrive?
öğrenmeye başla
Ne zaman gelecekler?
When will you be free?
öğrenmeye başla
Ne zaman boş olacaksın?
Where are the showers?
öğrenmeye başla
Duş nerede?
Where do you stay?
öğrenmeye başla
Nerede kalıyorsun?
Where are your things?
öğrenmeye başla
Şeylerin nerede?
Where can I buy books?
öğrenmeye başla
Nereden kitap alabilirim?
Where do you see him?
öğrenmeye başla
Onu nerede gördün?
Where do I get stamps?
öğrenmeye başla
Pulları nereden alabilirim?
Where do they do that?
öğrenmeye başla
Onu nerede yapıyorlar.
Where do you live now?
öğrenmeye başla
Şimdi nerede yaşıyorsun?
Where is the elevator?
öğrenmeye başla
Asansör nerede?
Where is Tony playing?
öğrenmeye başla
Tony nerede oynuyor?
Where's the newspaper?
öğrenmeye başla
Gazete nerede?
Which way should I go?
öğrenmeye başla
Hangi yoldan gitmeliyim?
Who broke this window?
öğrenmeye başla
Bu camı kim kırdı?
Who built the snowman?
öğrenmeye başla
Kardan adamı kim yaptı.
Who can speak English?
öğrenmeye başla
Kim İngilizce konuşabilir?
Who discovered radium?
öğrenmeye başla
Radyumu kim keşfetti?
Who do you think I am?
öğrenmeye başla
Kim olduğumu sanıyorsun?
Who does he look like?
öğrenmeye başla
O kime benziyor?
Who does Tom work for?
öğrenmeye başla
Tom kim için çalışır?
Who helps your mother?
öğrenmeye başla
Annene kim yardım eder?
Who is standing there?
öğrenmeye başla
Orada kim duruyor.
Who is that gentleman?
öğrenmeye başla
O beyefendi kim?
Who is that old woman?
öğrenmeye başla
O yaşlı kadın kimdir?
Who told you the news?
öğrenmeye başla
Haberi size kim söyledi?
Who will come with me?
öğrenmeye başla
Kim benimle gelecek?
Who wrote that letter?
öğrenmeye başla
Bu mektubu kim yazdı?
Who's the D. J. today?
öğrenmeye başla
Bugün D.J. kim?
Whose books are these?
öğrenmeye başla
Bunlar kimin kitapları?
Whose books are those?
öğrenmeye başla
Onlar kimin kitapları?
Whose handbag is this?
öğrenmeye başla
Bu kimin el çantası?
Whose shoes are these?
öğrenmeye başla
Bunlar kimin ayakkabıları.
Whose shoes are those?
öğrenmeye başla
Şunlar kimin ayakkabıları?
Whose turn is it next?
öğrenmeye başla
Bir sonraki kimin sırası?
Why did you come here?
öğrenmeye başla
Neden buraya geldin?
Why don't you ask Tom?
öğrenmeye başla
Niçin Tom'a sormuyorsunuz?
Why don't you come in?
öğrenmeye başla
Niçin içeriye gelmiyorsun?
Will he come tomorrow?
öğrenmeye başla
O, yarın gelecek mi?
Will he get well soon?
öğrenmeye başla
O yakında iyileşecek mi?
Will it clear up soon?
öğrenmeye başla
Yakında hava açacak mı?
Will it rain tomorrow?
öğrenmeye başla
Yarın yağmur yağacak mı?
Will you give me some?
öğrenmeye başla
Bana biraz verir misin?
Will you go on a trip?
öğrenmeye başla
Bir seyahata gidecek misin?
Will you open the bag?
öğrenmeye başla
Çantayı açar mısın?
Will you stay at home?
öğrenmeye başla
Evde kalacak mısın?
Will you stop talking?
öğrenmeye başla
Konuşmayı keser misin?
Will you take a check?
öğrenmeye başla
Bir çek kabul eder misiniz?
Will you travel alone?
öğrenmeye başla
Yalnız seyahat edecekmisin?
Winter is coming soon.
öğrenmeye başla
Kış yakında geliyor.
Would you like a ride?
öğrenmeye başla
Bir gezinti ister misiniz?
Write me sometime, OK?
öğrenmeye başla
Bir ara bana yaz tamam mı?
Yeah. I think so, too.
öğrenmeye başla
Evet. Ben de öyle düşünüyorum.
You alone can do this.
öğrenmeye başla
Tek başına bunu yapabilirsin.
You are a mean person.
öğrenmeye başla
Sen kötü bir insansın.
You are a pretty girl.
öğrenmeye başla
Güzel bir kızsın.
You are going too far.
öğrenmeye başla
Çok ileri gidiyorsun.
You are her daughters.
öğrenmeye başla
Siz onun kızlarısınız.
You are not a student.
öğrenmeye başla
Sen bir öğrenci değilsin.
You are off the point.
öğrenmeye başla
Konunun dışına çıktın.
You came home at 5:00.
öğrenmeye başla
Sen 05:00'te eve geldin.
You can count on Jack.
öğrenmeye başla
Jack güvenebilirsiniz.
You can have the rest.
öğrenmeye başla
Dinlenebilirsiniz.
You cannot swim here.
öğrenmeye başla
Burada yüzemezsin.
You can't run my life.
öğrenmeye başla
Sen benim hayatımı yönetemezsin.
You deserve the prize.
öğrenmeye başla
Ödülü hak ediyorsun.
You don't have to eat.
öğrenmeye başla
Yemek zorunda değilsiniz.
You don't look so hot.
öğrenmeye başla
Çok sıcaklamış görünmüyorsun.
You must be joking!
öğrenmeye başla
Şaka yapıyor olmalısın.
You have to pay taxes.
öğrenmeye başla
Vergileri ödemek zorundasın.
You have to work hard.
öğrenmeye başla
Sıkı çalışmak zorundasın.
You may take the book.
öğrenmeye başla
Kitabı alabilirsin.
You must do your best.
öğrenmeye başla
Elinizden geleni yapmalısınız.
You must do your duty.
öğrenmeye başla
Görevini yapmalısın.
You must see a doctor.
öğrenmeye başla
Bir doktorla görüşmen gerekir.
You need not go there.
öğrenmeye başla
Oraya gitmenize gerek yok.
You recovered quickly.
öğrenmeye başla
Hızlı bir şekilde iyileştin.
You should make notes.
öğrenmeye başla
Notlar tutmalısın.
You should smoke less.
öğrenmeye başla
Daha az sigara içmelisin.
You'd better back off.
öğrenmeye başla
Geri adım atsan iyi olur.
You'll get it someday.
öğrenmeye başla
Bir gün onu alırsınız.
You'll miss the train.
öğrenmeye başla
Treni kaçıracaksın.
You'll never be alone.
öğrenmeye başla
Asla yalnız olma.
You always sing.
öğrenmeye başla
Her zaman şarkı söylüyorsun.
You arrived too early.
öğrenmeye başla
Çok erken geldin.
Your father wants you.
öğrenmeye başla
Baban seni istiyor.
Your hair is too long.
öğrenmeye başla
Saçınız çok uzun.
Your Japanese is good.
öğrenmeye başla
Senin Japoncan iyi.
Your nose is bleeding.
öğrenmeye başla
Burnun kanıyor.
Yukiko likes potatoes.
öğrenmeye başla
Yukiko patatesleri sever.
Zero comes before one.
öğrenmeye başla
Sıfır birden önce gelir.
A fox is a wild animal.
öğrenmeye başla
Tilki vahşi bir hayvandır.
A good idea struck her.
öğrenmeye başla
Onun aklına iyi bir fikir geldi.
A hard wind is blowing.
öğrenmeye başla
Sert bir rüzgar esiyor.
A horse is very useful.
öğrenmeye başla
Bir at çok faydalıdır.
A lot of fish perished.
öğrenmeye başla
Bir sürü balık öldü.
A magnet attracts iron.
öğrenmeye başla
Mıknatıs demiri çeker.
A mosquito just bit me.
öğrenmeye başla
Bir sivrisinek az önce beni ısırdı.
A promise is a promise.
öğrenmeye başla
Söz sözdür.
A rabbit has long ears.
öğrenmeye başla
Bir tavşanın uzun kulakları vardır.
A stranger spoke to me.
öğrenmeye başla
Bir yabancı benimle konuştu.
A thousand yen will do.
öğrenmeye başla
Bin yen iş görür.
Aaron killed Elizabeth.
öğrenmeye başla
Aaron, Elizabeth'i öldürdü.
Alister killed Barbara.
öğrenmeye başla
Alister Barbara'yı öldürdü.
All Jack does is sleep.
öğrenmeye başla
Jack'in bütün yaptığı uyumak.
All of them went there.
öğrenmeye başla
Onların hepsi oraya gitti.
All right. It's a deal.
öğrenmeye başla
Pekala, anlaştık.
All the boys went away.
öğrenmeye başla
Bütün çocuklar uzaklaştı.
All the buses are full.
öğrenmeye başla
Tüm otobüsler dolu.
All the dogs are alive.
öğrenmeye başla
Bütün köpekler canlı.
All the money was gone.
öğrenmeye başla
Tüm para bitti.
Am I on the right road?
öğrenmeye başla
Doğru yolda mıyım?
Am I on the wrong road?
öğrenmeye başla
Yanlış yolda mıyım?
Anne has many admirers.
öğrenmeye başla
Anne'in birçok hayranları var.
Anything is OK with me.
öğrenmeye başla
Benim için her şey iyi.
Aoi's hobby is dancing.
öğrenmeye başla
Aoi'nin hobisi dans etmektir.
Are these bananas ripe?
öğrenmeye başla
Bu muzlar olgun mu?
Are you feeling better?
öğrenmeye başla
Daha iyi hissediyor musun?
Are you going anywhere?
öğrenmeye başla
Bir yere gidiyor musun?
Are you going to be OK?
öğrenmeye başla
Sen iyileşecek misin?
Are you laughing at me?
öğrenmeye başla
Bana gülüyor musun?
Are you looking for me?
öğrenmeye başla
Beni arıyor musun?
Are you ready to order?
öğrenmeye başla
Sipariş vermek için hazır mısınız?
Are you ready to start?
öğrenmeye başla
Başlamaya hazır mısın?
Are you related to him?
öğrenmeye başla
Onunla akraba mısınız?
Aren't they Englishmen?
öğrenmeye başla
Onlar İngiliz değiller mi?
Better late than never.
öğrenmeye başla
Geç olması hiç olmamasından daha iyidir.
Bill is my best friend.
öğrenmeye başla
Bill benim en iyi arkadaşımdır.
Bill is my best friend.
öğrenmeye başla
Bil benim en iyi arkadaşımdır.
Bin lived in Singapore.
öğrenmeye başla
Bin Singapurda yaşadı.
Bob became an engineer.
öğrenmeye başla
Bob bir mühendis oldu.
Bring me a moist towel.
öğrenmeye başla
Bana nemli bir havlu getirin.
Bring me the magazines.
öğrenmeye başla
Bana dergileri getir.
Bring me the newspaper.
öğrenmeye başla
Bana gazeteyi getir.
Bring me today's paper.
öğrenmeye başla
Bana bugünkü gazeteyi getir.
Business is looking up.
öğrenmeye başla
İş gelişiyor.
Business is quite slow.
öğrenmeye başla
İş oldukça yavaştır.
By all means. Go ahead.
öğrenmeye başla
Kesinlikle. Devam et.
Call me this afternoon.
öğrenmeye başla
Bu öğleden sonra beni ara.
Call up Tom right away.
öğrenmeye başla
Derhal Tom'u ara.
Can anyone believe you?
öğrenmeye başla
Herhangi biri sana inanabilir mi?
Can I have a paper bag?
öğrenmeye başla
Bir kağıt torba alabilir miyim?
Can I have a paper bag?
öğrenmeye başla
Kağıt bir torba alabilir miyim?
Can I have this orange?
öğrenmeye başla
Bu portakalı alabilir miyim?
Can she ride a bicycle?
öğrenmeye başla
O, bisiklet sürebilir mi?
Can we talk in private?
öğrenmeye başla
Özel konuşabilir miyiz?
Can you climb the tree?
öğrenmeye başla
Ağaca tırmanabilir misin?
Can you do bookkeeping?
öğrenmeye başla
Muhasebecilik yapabilir misin?
Can you give me a boat?
öğrenmeye başla
Bana bir tekne verebilir misin?
Can you give me a ride?
öğrenmeye başla
Beni götürebilir misin?
Can you lend me a dime?
öğrenmeye başla
Bana 10 sent ödünç verebilir misin?
Can you play the organ?
öğrenmeye başla
Org çalabilir misin?
Can you play the piano?
öğrenmeye başla
Piyano çalabilir misin?
Can you ride a bicycle?
öğrenmeye başla
Bisiklete binebilir misin?
Can you say that again?
öğrenmeye başla
Onu tekrar söyler misin?
Can you sing this song?
öğrenmeye başla
Bu şarkıyı söyleyebilir misin?
Can you use a computer?
öğrenmeye başla
Bilgisayar kullanabilir misin?
Carl looked very happy.
öğrenmeye başla
Carl çok mutlu görünüyordu.
Carlos waited a moment.
öğrenmeye başla
Carlos bir müddet bekledi.
Carol lives in Chicago.
öğrenmeye başla
Carol, Şikago'da yaşıyor.
Cathy has a hot temper.
öğrenmeye başla
Cathy'nin sıcacık bir ruh hali var.
Cats dislike being wet.
öğrenmeye başla
Kediler ıslak olmaktan hoşlanmazlar.
Cats usually hate dogs.
öğrenmeye başla
Kediler genellikle köpeklerden nefret ediyor.
Charge this bill to me.
öğrenmeye başla
Bu faturayı benim hesabıma yazın.
Charity begins at home.
öğrenmeye başla
Yardımseverlik evde başlar.
Choose between the two.
öğrenmeye başla
İkisi arasında seç.
Come on! We'll be late.
öğrenmeye başla
Haydi! Geç kalacağız.
Come whenever you like.
öğrenmeye başla
Ne zaman istersen gel.
Come with me, will you?
öğrenmeye başla
Benimle gel, olur mu?
Cooking is interesting.
öğrenmeye başla
Aşçılık ilginçtir.
Could I have the check?
öğrenmeye başla
Hesabı alabilir miyim.
Could I use your phone?
öğrenmeye başla
Telefonunu kullanabilir miyim?
Could you gift wrap it?
öğrenmeye başla
Onu hediye paketi yapar mısınız?
Could you turn it down?
öğrenmeye başla
Onu kısar mısın?
Did Tom arrive on time?
öğrenmeye başla
Tom zamanında vardı mı?
Did you enjoy yourself?
öğrenmeye başla
Eğlendiniz mi?
Did you find your keys?
öğrenmeye başla
Anahtarlarını buldun mu?
Did you finish the job?
öğrenmeye başla
İşi bitirdin mi?
Did you get good marks?
öğrenmeye başla
İyi notlar aldın mı?
Did you like the movie?
öğrenmeye başla
Siz filmi beğendiniz mi?
Did you order the book?
öğrenmeye başla
Kitabı sipariş ettin mi?
Did you read it at all?
öğrenmeye başla
Onu hiç okudunuz mu?
Did you see a bag here?
öğrenmeye başla
Burada bir çanta gördün mü?
Did you see him go out?
öğrenmeye başla
Onun dışarı gittiğini gördün mü?
Did you watch the game?
öğrenmeye başla
Maçı izledin mi?
Did you work yesterday?
öğrenmeye başla
Dün çalıştınız mı?
Dinner is almost ready.
öğrenmeye başla
Akşam yemeği hazır olmak üzeredir.
Dinner is almost ready.
öğrenmeye başla
Akşam yemeği neredeyse hazır.
Do as I told you to do.
öğrenmeye başla
Sana yapmanı söylediğim gibi yap.
Do ghosts really exist?
öğrenmeye başla
Hayaletler gerçekten var mı?
Do I make myself clear?
öğrenmeye başla
Amacımı açıklayabilir miyim?
Do I need an operation?
öğrenmeye başla
Ameliyat olmam gerekiyor mu?
Do I need to reconfirm?
öğrenmeye başla
Yeniden onaylamalı mıyım?
Do one thing at a time.
öğrenmeye başla
Bir seferde bir şey yapın.
Do those insects sting?
öğrenmeye başla
Bu böcekler sokarlar mı?
Do we have enough food?
öğrenmeye başla
Yeterli yiyeceğimiz var mı?
Do you believe in UFOs?
öğrenmeye başla
UFO'lara inanır mısın?
Do you give to charity?
öğrenmeye başla
Hayır kurumuna yardım eder misin?
Do you have a headache?
öğrenmeye başla
Başın ağrıyor mu?
Do you have an opinion?
öğrenmeye başla
Bir fikriniz var mı?
Do you have any apples?
öğrenmeye başla
Hiç bir elman var mı?
Do you have everything?
öğrenmeye başla
Her şeyin var mı?
Do you have hot towels?
öğrenmeye başla
Sıcak havluların var mı?
Do you know each other?
öğrenmeye başla
Birbirinizi tanıyor musunuz?
Do you know her at all?
öğrenmeye başla
Onu bir zerre tanıyor musun?
Do you know him at all?
öğrenmeye başla
Onu zerre kadar tanıyor musun?
Do you know Noah's ark?
öğrenmeye başla
Nuh'un gemisinin biliyor musunuz?
Do you know that hotel?
öğrenmeye başla
O oteli biliyor musun?
Do you know the reason?
öğrenmeye başla
Sebebi biliyor musunuz?
Do you know what it is?
öğrenmeye başla
Onun ne olduğunu biliyor musunuz?
Do you like this color?
öğrenmeye başla
Bu rengi sever misiniz?
May I smoke?
öğrenmeye başla
Sigara içebilir miyim?
Do you mind if I smoke?
öğrenmeye başla
Sigara içmemin sakıncası var mı?
Do you need much money?
öğrenmeye başla
Çok paraya ihtiyacın var mı?
Do you play any sports?
öğrenmeye başla
Herhangi bir spor yapıyor musunuz?
You see what I mean?
öğrenmeye başla
Demek istediğimi anlıyor musun?
Do you sell mini disks?
öğrenmeye başla
Mini diskler satıyor musunuz?
Do you speak Esperanto?
öğrenmeye başla
Esperanto konuşabiliyor musun?
Do you study chemistry?
öğrenmeye başla
Kimya öğrenimi yapıyor musun?
Do you think I'm crazy?
öğrenmeye başla
Benim deli olduğumu düşünüyor musunuz?
Do you think I'm crazy?
öğrenmeye başla
Sizce ben deli miyim?
Do you want to be rich?
öğrenmeye başla
Zengin olmak ister misin?
Does he live near here?
öğrenmeye başla
O buraya yakın bir yerde mi yaşıyor?
Does she speak English?
öğrenmeye başla
O, ingilizce konuşur mu?
Does Tom like tomatoes?
öğrenmeye başla
Tom domatesten hoşlanır mı?
Does Tom work for Mary?
öğrenmeye başla
Tom Mary için çalışıyor mu?
Don't ask me for money.
öğrenmeye başla
Benden para isteme.
Don't be late for work.
öğrenmeye başla
İşe geç kalma.
Don't change your mind.
öğrenmeye başla
Fikrinizi değiştirmeyin.
Don't feed the animals.
öğrenmeye başla
Hayvanları besleme.
Don't go near the fire.
öğrenmeye başla
Ateşe yaklaşma.
Don't let him touch it.
öğrenmeye başla
Ona dokunmasına izin verme.
Don't lose your temper.
öğrenmeye başla
Kendini kaybetme.
Don't make fun of them.
öğrenmeye başla
Onlarla alay etme.
Don't release that dog.
öğrenmeye başla
O köpeği serbest bırakmayın.
Don't rely on his help.
öğrenmeye başla
Onun yardımına güvenme.
Don't say such a thing.
öğrenmeye başla
Öyle bir şey söylemeyin.
Don't sit on the floor.
öğrenmeye başla
Yere oturma.
Don't spoil your child.
öğrenmeye başla
Çocuğunu şımartma.
Don't tell anyone this.
öğrenmeye başla
Bunu kimseye söyleme.
Don't throw trash here.
öğrenmeye başla
Buraya çöp atmayın.
Don't waste your money.
öğrenmeye başla
Paranı boşa harcama.
Don't worry about that.
öğrenmeye başla
Bu konuda endişe etmeyin.
Ellie is very feminine.
öğrenmeye başla
Ellie çok dişil.
Ellie is very feminine.
öğrenmeye başla
Ellie çok kadınsı.
Emi will study English.
öğrenmeye başla
Emi İngilizce eğitimi alacak.
Eric has begun to sing.
öğrenmeye başla
Eric şarkı söylemeye başladı.
Even a child can do it.
öğrenmeye başla
Bir çocuk bile onu yapabilir.
Everybody puts me down.
öğrenmeye başla
Herkes beni küçümsüyor.
Everyone knew the song.
öğrenmeye başla
Herkes şarkıyı biliyordu.
Everything looked nice.
öğrenmeye başla
Her şey güzel görünüyordu.
Excuse me. Who are you?
öğrenmeye başla
Affedersiniz. Siz kimsiniz?
Fire is very dangerous.
öğrenmeye başla
Yangın çok tehlikelidir.
Fish live in the water.
öğrenmeye başla
Balıklar suda yaşar.
Foxes are wild animals.
öğrenmeye başla
Tilkiler yabani hayvanlardır.
Get me a chair, please.
öğrenmeye başla
Lütfen bana bir sandalye al.
Get me a cup of coffee.
öğrenmeye başla
Bana bir fincan kahve getir.
Get me a glass of milk.
öğrenmeye başla
Bana da bir bardak süt getir.
Give it to me straight.
öğrenmeye başla
Onu doğruca bana ver.
Give me a little money.
öğrenmeye başla
Bana biraz para ver.
Give me another chance.
öğrenmeye başla
Bana bir şans daha verin.
Give me some milk, too.
öğrenmeye başla
Bana da biraz süt ver.
Good morning, everyone.
öğrenmeye başla
Herkese günaydın.
Grace hasn't come yet.
öğrenmeye başla
Grace henüz gelmedi.
Happy Thanksgiving Day.
öğrenmeye başla
Mutlu Şükran Günü.
Has Flight 123 arrived?
öğrenmeye başla
Uçuş 123 geldi mi?
Has Mike quit drinking?
öğrenmeye başla
Mike içmeyi bıraktı mı?
Has something happened?
öğrenmeye başla
Birşey oldu mu?
Have him wait a moment.
öğrenmeye başla
Onu biraz beklet.
Have you been to Kyoto?
öğrenmeye başla
Kyota'da bulundun mu?
Have you ever seen her?
öğrenmeye başla
Onu hiç gördünüz mü?
He accepted my present.
öğrenmeye başla
O, benim hediyemi kabul etti.
He acted like a madman.
öğrenmeye başla
O, bir deli gibi hareket etti.
He admitted his defeat.
öğrenmeye başla
O, yenilgisini kabul etti.
He asked a favor of me.
öğrenmeye başla
O benden bir iyilik istedi.
He asked for my advice.
öğrenmeye başla
O benim tavsiyemi istedi.
He asked for my pardon.
öğrenmeye başla
O affımı rica etti.
He asked me a question.
öğrenmeye başla
O, bana bir soru sordu.
He attempted to escape.
öğrenmeye başla
O, kaçma girişiminde bulundu.
He began to cry loudly.
öğrenmeye başla
O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
He blew out the candle.
öğrenmeye başla
O, mumu söndürdü.
He bought a dozen eggs.
öğrenmeye başla
O bir düzine yumurta aldı.
He broke the door open.
öğrenmeye başla
O kapıyı kırarak girdi.
He brought us sad news.
öğrenmeye başla
O, bize üzücü haber getirdi.
He burst into laughter.
öğrenmeye başla
O, gülmekten kırıldı.
He called out for help.
öğrenmeye başla
O, bağırarak yardım istedi.
He came after you left.
öğrenmeye başla
Sen gittikten sonra geldi.
He came after you left.
öğrenmeye başla
Sen ayrıldıktan sonra geldi.
He came home very late.
öğrenmeye başla
O, eve çok geç geldi.
He came when I was out.
öğrenmeye başla
O ben dışardayken geldi.
He can drive a car now.
öğrenmeye başla
O, şimdi araba sürebiliyor.
He can play the guitar.
öğrenmeye başla
O gitar çalabilir.
He can't run very fast.
öğrenmeye başla
O çok hızlı koşamaz.
He can't speak English.
öğrenmeye başla
O, İngilizce konuşamaz.
He can't walk any more.
öğrenmeye başla
O artık yürüyemiyor.
He changed a few words.
öğrenmeye başla
O birkaç kelime değiştirdiler.
He changed his address.
öğrenmeye başla
O, adresini değiştirdi.
He delivers newspapers.
öğrenmeye başla
O gazete dağıtır.
He demanded better pay.
öğrenmeye başla
Daha iyi bir ücret talep etti.
He deserves punishment.
öğrenmeye başla
O cezayı hak ediyor.
He did it just for fun.
öğrenmeye başla
O, onu eğlence amacıyla yaptı.
He didn't come on time.
öğrenmeye başla
O, zamanında gelmedi.
He didn't say anything.
öğrenmeye başla
O, birşey söylemedi.
He didn't stop talking.
öğrenmeye başla
O, konuşmayı kesmedi.
He didn't stop the car.
öğrenmeye başla
O, arabayı durdurmadı.
He didn't study at all.
öğrenmeye başla
O hiç çalışmadı.
He died of lung cancer.
öğrenmeye başla
O akciğer kanserinden öldü.
He doesn't like coffee.
öğrenmeye başla
O, kahveyi sevmez.
He doesn't mince words.
öğrenmeye başla
O, dolambaçlı konuşmaz.
He earns a good salary.
öğrenmeye başla
O iyi bir aylık kazanıyor.
He escaped from prison.
öğrenmeye başla
O, hapishaneden kaçtı.
He fell into the river.
öğrenmeye başla
O, nehre düştü.
He found me a good job.
öğrenmeye başla
O bana iyi bir iş buldu.
He found me a nice tie.
öğrenmeye başla
O, bana hoş bir kravat buldu.
He gave a vague answer.
öğrenmeye başla
O, belirsiz bir yanıt verdi.
He gave me a hard time.
öğrenmeye başla
O bana zor zamanlar yaşattı.
He gave me some stamps.
öğrenmeye başla
O bana birkaç pul verdi.
He gave the dog a bone.
öğrenmeye başla
O, köpeğe bir kemik verdi.
He got his watch fixed.
öğrenmeye başla
O, saatini tamir ettirdi.
He got the first prize.
öğrenmeye başla
O, birincilik ödülü aldı.
He had a new suit made.
öğrenmeye başla
O, yeni bir takım yaptırdı.
He had a strange dream.
öğrenmeye başla
O tuhaf bir rüya gördü.
He had dark brown hair.
öğrenmeye başla
Koyu kahverengi saçları vardı.
He had the gas cut off.
öğrenmeye başla
O benzini kestirdi.
He handed a note to me.
öğrenmeye başla
O bana bir not uzattı.
He handed in his paper.
öğrenmeye başla
O, raporunu uzattı.
He handles horses well.
öğrenmeye başla
O atları iyi idare eder.
He has a good appetite.
öğrenmeye başla
Onun iyi bir iştahı var.
He has been to America.
öğrenmeye başla
O, Amerika'da bulunmuştur.
He has broad shoulders.
öğrenmeye başla
Onun geniş omuzları vardı.
He has gone to America.
öğrenmeye başla
O, Amerika'ya gitti.
He has gone to Britain.
öğrenmeye başla
O Britanya'ya gitti.
He has left his family.
öğrenmeye başla
O ailesini terk etti.
He has no common sense.
öğrenmeye başla
Onun sağ duyusu yok.
He hasn't appeared yet.
öğrenmeye başla
O, henüz ortaya çıkmadı.
He hasn't returned yet.
öğrenmeye başla
O henüz dönmedi.
He held on to the rope.
öğrenmeye başla
O, ipe tutundu.
He hid behind the tree.
öğrenmeye başla
O, ağacın arkasına saklandı.
He is a careful player.
öğrenmeye başla
O dikkatli bir oyuncudur.
He is a careful worker.
öğrenmeye başla
O dikkatli bir işçidir.
He is a good carpenter.
öğrenmeye başla
O iyi bir marangozdur.
He is a good violinist.
öğrenmeye başla
O iyi bir kemancıdır.
He is a lovable person.
öğrenmeye başla
O, sevimli bir kişidir.
He is a man of ability.
öğrenmeye başla
O, bir yetenek insanı.
He is a real gentleman.
öğrenmeye başla
O gerçek bir centilmen.
He is a very smart boy.
öğrenmeye başla
O, çok zeki bir çocuktur.
He is afraid of snakes.
öğrenmeye başla
O, yılanlardan korkar.
He is allergic to dust.
öğrenmeye başla
Onun toza karşı allerjisi var.
He is always on the go.
öğrenmeye başla
O her zaman aktif.
He is an active person.
öğrenmeye başla
O aktif bir kişidir.
He is an expert driver.
öğrenmeye başla
O uzman bir sürücüdür.
He is an office worker.
öğrenmeye başla
O bir büro elemanıdır.
He is blind in one eye.
öğrenmeye başla
Onun bir gözü görmüyor.
He is busier than Taro.
öğrenmeye başla
O, Taro'dan daha meşguldür.
He is by no means kind.
öğrenmeye başla
O, hiçbir şekilde kibar değil.
He is crazy about jazz.
öğrenmeye başla
O cazı çok seviyor.
He is far from perfect.
öğrenmeye başla
O mükemmel olmaktan uzaktır.
He is fluent in French.
öğrenmeye başla
O, Fransızcada akıcıdır.
He is fond of painting.
öğrenmeye başla
O resim yapmaya düşkündür.
He is fond of swimming.
öğrenmeye başla
O yüzmeyi seviyor.
He is free to go there.
öğrenmeye başla
O, oraya gitmekte serbesttir.
He is good at basketball.
öğrenmeye başla
O, basketbolda iyidir.
He is good at handball.
öğrenmeye başla
O, hentbolde iyidir.
He is having lunch now.
öğrenmeye başla
O, şimdi öğle yemeği yiyor.
He is in an angry mood.
öğrenmeye başla
O, kızgın bir ruh hali içinde.
He is in great trouble.
öğrenmeye başla
Onun büyük bir sorunu var.
He is in great trouble.
öğrenmeye başla
Onun başı belada.
He is in love with her.
öğrenmeye başla
O, ona aşıktır.
He needs money.
öğrenmeye başla
Onun paraya ihtiyacı var.
He is in with the boss.
öğrenmeye başla
o patronla birlikte içeride.
He is leaving home now.
öğrenmeye başla
O, şimdi evden ayrılıyor.
He is nervous about it.
öğrenmeye başla
O bu konuda gergin olabilir.
He is on another phone.
öğrenmeye başla
O diğer telefonda.
He is paid by the week.
öğrenmeye başla
Ona haftalık ödenir.
He is playing outdoors.
öğrenmeye başla
O dışarıda oynuyor.
He is poor, but honest.
öğrenmeye başla
O fakir, ama dürüsttür.
He is proud of his son.
öğrenmeye başla
O, oğlu ile gurur duyar.
He is riding a bicycle.
öğrenmeye başla
O, bir bisiklet sürüyor.
He is speaking English.
öğrenmeye başla
O, İngilizce konuşuyor.
He is terrible at math.
öğrenmeye başla
O matematikte kötüdür.
He is thinking it over.
öğrenmeye başla
O üzerinde düşünüyor.
He is used to the work.
öğrenmeye başla
O, işe alışkındır.
He jumped on the train.
öğrenmeye başla
O, trene atladı.
He jumped over a ditch.
öğrenmeye başla
O hendekten atladı.
He kept an eye on them.
öğrenmeye başla
O, onlara göz kulak oldu.
He kept reading a book.
öğrenmeye başla
O, kitap okumayı sürdürdü.
He kept silent all day.
öğrenmeye başla
O, bütün gün sessiz kaldı.
He knocked at the door.
öğrenmeye başla
O, kapıyı çaldı.
He knows the city well.
öğrenmeye başla
O, şehri iyi bilir.
He lay awake all night.
öğrenmeye başla
Bütün gece uyumadan uzandı.
He lay down on the bed.
öğrenmeye başla
O, yatağa uzandı.
He learned how to swim.
öğrenmeye başla
O, yüzmeyi öğrendi.
He left three days ago.
öğrenmeye başla
O, üç gün önce ayrıldı.
He likes to read books.
öğrenmeye başla
O kitapları okumaktan hoşlanır.
He lives near my house.
öğrenmeye başla
O, evime yakın yaşıyor.
He looked at his watch.
öğrenmeye başla
O saatine baktı.
He looked into the box.
öğrenmeye başla
O kutuya baktı.
He loved her very much.
öğrenmeye başla
O, onu çok sevdi.
He loves you very much.
öğrenmeye başla
O seni çok seviyor.
He made a bet with her.
öğrenmeye başla
o, onunla bahis tutuştu.
He made her a new coat.
öğrenmeye başla
O ona yeni bir manto yaptı.
He made us do the work.
öğrenmeye başla
O, bize işi yaptırdı.
He married a rich girl.
öğrenmeye başla
O, zengin bir kızla evlendi.
He may have told a lie.
öğrenmeye başla
O bir yalan söylemiş olabilir.
He might come tomorrow.
öğrenmeye başla
O, yarın gelebilir.
He must be about forty.
öğrenmeye başla
O yaklaşık kırk olmalı.
He must be an American.
öğrenmeye başla
O bir Amerikalı olmalı.
He named his son James.
öğrenmeye başla
O, oğluna James adını verdi.
He often falls in love.
öğrenmeye başla
O, sık sık aşık olur.
He often goes to Tokyo.
öğrenmeye başla
O, sık sık Tokyo'ya gider.
He often quotes Milton.
öğrenmeye başla
O sık sık Milton'un sözlerinden alıntı yapar.
He picked up the phone.
öğrenmeye başla
O ahizeyi aldı.
He played piano by ear.
öğrenmeye başla
O, piyanoyu notasız çalabilir.
He postponed the party.
öğrenmeye başla
O, partiyi erteledi.
He probably won't come.
öğrenmeye başla
O, muhtemelen gelmeyecek.
He put down his racket.
öğrenmeye başla
O, raketini yere bıraktı.
He quit without notice.
öğrenmeye başla
O, uyarmadan ayrıldı.
He really turns me off.
öğrenmeye başla
O gerçekten beni bıktırıyor.
He regrets what he did.
öğrenmeye başla
O, yaptığına pişmandır.
He repairs his own car.
öğrenmeye başla
O kendi arabasını tamir eder.
He respects his father.
öğrenmeye başla
O, babasına saygı duyar.
He retires next spring.
öğrenmeye başla
O, gelecek bahar emekli olur.
He returned to America.
öğrenmeye başla
Amerika'ya geri döndü
He runs as fast as you.
öğrenmeye başla
O senin kadar hızlı koşar.
He said he could do it.
öğrenmeye başla
O, onu yapabileceğini söyledi.
He said that I must go.
öğrenmeye başla
O, gitmem gerektiğini söyledi.
He sat down by my side.
öğrenmeye başla
Yanıbaşıma oturdu.
He saves what he earns.
öğrenmeye başla
O kazandığını biriktirir.
He seems very pleasant.
öğrenmeye başla
O çok keyifli görünüyor.
He sent a card to Mary.
öğrenmeye başla
O Mary'ye bir kart gönderdi.
He shook hands with me.
öğrenmeye başla
O, benimle tokalaştı.
He sometimes visits me.
öğrenmeye başla
Beni bazen ziyaret eder.
He speaks English well.
öğrenmeye başla
O, iyi İngilizce konuşur.
He stayed in the hotel.
öğrenmeye başla
O, otelde kaldı.
He still wants to come.
öğrenmeye başla
O hala gelmek istiyor.
He told me a sad story.
öğrenmeye başla
O bana üzücü bir hikaye anlattı.
He told me where to go.
öğrenmeye başla
Bana nereye gideceğini söyledi.
He took a notebook out.
öğrenmeye başla
O, dizüstü bilgisayarı çıkardı.
He took out some coins.
öğrenmeye başla
O biraz para çıkardı.
He tore the book apart.
öğrenmeye başla
O, kitabı parçaladı.
He turned a somersault.
öğrenmeye başla
O parande attı.
He turned on the radio.
öğrenmeye başla
O, radyoyu açtı.
He used the dictionary.
öğrenmeye başla
O, sözlüğü kullandı.
He visited Nara by bus.
öğrenmeye başla
O, Nara'yı otobüsle ziyaret etti.
He was a brave soldier.
öğrenmeye başla
O, cesur bir askerdi.
He was dressed in blue.
öğrenmeye başla
O, mavi giyinmişti.
He was frozen to death.
öğrenmeye başla
O soğuktan donmuştu.
He was going to school.
öğrenmeye başla
O, okula gidiyordu.
He was happily married.
öğrenmeye başla
Onun mutlu bir evliliği oldu.
He was in good spirits.
öğrenmeye başla
O iyi bir ruh hali içerisindeydi.
He was learning a poem.
öğrenmeye başla
O bir şiir öğreniyordu.
He was sick of his job.
öğrenmeye başla
O işinden bıkmıştı.
He was too old to walk.
öğrenmeye başla
O, yürümek için çok yaşlıydı.
He was unwilling to go.
öğrenmeye başla
o gitmeye isteksizdi.
He wears thick glasses.
öğrenmeye başla
O, kalın gözlük takar.
He went along with her.
öğrenmeye başla
O, onunla birlikte gitti.
He went for the doctor.
öğrenmeye başla
O, doktor için gitti.
He went in place of me.
öğrenmeye başla
O benim yerime gitti.
He went off in a hurry.
öğrenmeye başla
O aceleyle gitti.
He went out in a hurry.
öğrenmeye başla
O, aceleyle dışarı çıktı.
He went out the window.
öğrenmeye başla
o pencereden çıktı.
He went to the dentist.
öğrenmeye başla
O, dişçiye gitti.
He will come back soon.
öğrenmeye başla
O, yakında geri dönecek.
He will come down soon.
öğrenmeye başla
Yakında burnu sürtülecek.
He will not come today.
öğrenmeye başla
O bugün gelmeyecek.
He won the race easily.
öğrenmeye başla
O, yarışı kolayca kazandı.
He won the third prize.
öğrenmeye başla
O, üçüncülük ödülünü kazandı.
He won't come, will he?
öğrenmeye başla
O gelmeyecek, değil mi?
He wore a dark sweater.
öğrenmeye başla
O koyu renkli bir kazak giymişti.
He wouldn't believe us.
öğrenmeye başla
O bize inanmazdı.
He zipped his bag shut.
öğrenmeye başla
O, çantasının fermuarını kapadı.
He'll be busy tomorrow.
öğrenmeye başla
O, yarın meşgul olacak.
He's afraid of the sea.
öğrenmeye başla
O, denizden korkar.
He's getting cold feet.
öğrenmeye başla
Onun gözü yemiyor.
He has lots of money.
öğrenmeye başla
Onun çok parası var.
He's nice to everybody.
öğrenmeye başla
O, herkese karşı sevimlidir.
He's not young anymore.
öğrenmeye başla
O artık genç değil.
He's out taking a walk.
öğrenmeye başla
Yürüyüş için dışarı çıktı.
He's probably sleeping.
öğrenmeye başla
O, muhtemelen uyuyor.
He's stronger than you.
öğrenmeye başla
O senden daha güçlüdür.
Henry wants to see you.
öğrenmeye başla
Henry seni görmek istiyor.
Her dress looked cheap.
öğrenmeye başla
Onun elbisesi ucuz görünüyordu.
Her father is Japanese.
öğrenmeye başla
Onun babası Japondur.
Her friend is a singer.
öğrenmeye başla
Onun arkadaşı bir şarkıcıdır.
Her hair is very short.
öğrenmeye başla
Onun saçı çok kısa.
Her sister looks young.
öğrenmeye başla
Onun kız kardeşi genç görünüyor.
Her son is a jet pilot.
öğrenmeye başla
Onun oğlu bir jet pilotudur.
Here comes our teacher.
öğrenmeye başla
İşte öğretmenimiz geliyor.
Here's my mail address.
öğrenmeye başla
İşte e-posta adresim.
Here's my mail address.
öğrenmeye başla
İşte posta adresim.
Hi, Susan. How are you?
öğrenmeye başla
Merhaba, Susan. Nasılsın?
His car is really cool.
öğrenmeye başla
Onun arabası gerçekten klas.
His father is Japanese.
öğrenmeye başla
Babası Japondur.
His money was all gone.
öğrenmeye başla
Bütün parası bitti.
His music is too noisy.
öğrenmeye başla
Onun müziği çok gürültülü.
His story must be true.
öğrenmeye başla
Onun hikayesi gerçek olmalı.
History repeats itself.
öğrenmeye başla
Tarih kendini tekrarlar.
Hope is not a strategy.
öğrenmeye başla
Ummak bir strateji değildir.
How about a cup of tea?
öğrenmeye başla
Bir bardak çaya ne dersiniz?
How about another beer?
öğrenmeye başla
Bir biraya daha ne dersin?
How are you these days?
öğrenmeye başla
Bugünlerde nasılsın?
How big is Tom's house?
öğrenmeye başla
Tom'un evi ne kadar büyük?
How can you be so calm?
öğrenmeye başla
Nasıl bu kadar sakin olabilirsin?
How did your speech go?
öğrenmeye başla
Konuşman nasıldı?
How do I get to Gate 5?
öğrenmeye başla
Kapı 5'e nasıl giderim?
How do I open the hood?
öğrenmeye başla
Kaputu nasıl açarım?
How high is Mont Blanc?
öğrenmeye başla
Blanc Dağı'nın yüksekliği nedir?
How high is that tower?
öğrenmeye başla
O kulenin yüksekliği nedir?
How long is that story?
öğrenmeye başla
O hikayenin uzunluğu nedir?
How long is the bridge?
öğrenmeye başla
Köprü ne kadar uzunluktadır?
How much is this dress?
öğrenmeye başla
Bu elbise ne kadar?
How much is this radio?
öğrenmeye başla
Bu radyo ne kadardır?
How much is this watch?
öğrenmeye başla
Bu saat ne kadar?
How old is that church?
öğrenmeye başla
O kilise kaç yıllık?
How old is this church?
öğrenmeye başla
Bu kilise kaç yıllık?
How old is your father?
öğrenmeye başla
Baban kaç yaşında?
How thick is the board?
öğrenmeye başla
Tahta ne kadar kalın?
How was your afternoon?
öğrenmeye başla
Öğleden sonran nasıldı?
How wide is this river?
öğrenmeye başla
Bu nehir ne kadar genişlikte?
I actually saw a ghost.
öğrenmeye başla
Gerçekten bir hortlak gördüm.
I advise you not to go.
öğrenmeye başla
Gitmemeni tavsiye ederim.
I agree to go with him.
öğrenmeye başla
Onunla gitmeyi kabul ediyorum.
I agreed with his plan.
öğrenmeye başla
Onun planını kabul ettim.
I allowed my horse run.
öğrenmeye başla
Atımın koşmasına izin verdim.
I always get up at six.
öğrenmeye başla
Ben her zaman altıda kalkarım.
I always keep promises.
öğrenmeye başla
Ben her zaman sözlerimi tutarım.
I am a 22 year-old man.
öğrenmeye başla
Ben, 22 yaşında bir adamım.
I am afraid she is ill.
öğrenmeye başla
Korkarım ki o hastadır.
I am aware of the fact.
öğrenmeye başla
Gerçeğin farkındayım.
I am friendly with her.
öğrenmeye başla
Ben onunla samimiyim.
I am friends with Mike.
öğrenmeye başla
Mike ile arkadaşım.
I am happy to help you.
öğrenmeye başla
Sana yardım ettiğim için mutluyum.
I am in charge of this.
öğrenmeye başla
Bundan ben sorumluyum.
I am in the music club.
öğrenmeye başla
Müzik kulübündeydim.
I am leaving next week.
öğrenmeye başla
Gelecek hafta ayrılıyorum.
I am moving next month.
öğrenmeye başla
Gelecek ay taşınıyorum.
I am off duty tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın izinliyim.
I'm ready to help you.
öğrenmeye başla
Sana yardım etmeye hazırım.
I am taking a bath now.
öğrenmeye başla
Şimdi banyo yapıyorum.
I am tired of homework.
öğrenmeye başla
Ev ödevinden bıktım.
I am tired of the work.
öğrenmeye başla
İşten bıktım.
I am to meet him there.
öğrenmeye başla
Onu orada karşılayacağım.
I appreciate your help.
öğrenmeye başla
Ben yardımınıza minnettarım.
I approve of your plan.
öğrenmeye başla
Ben planınızı onaylıyorum.
I asked a favor of him.
öğrenmeye başla
Ben ondan bir iyilik istedim.
I asked for Bob's help.
öğrenmeye başla
Bob'un yardımını istedim.
I asked her for a date.
öğrenmeye başla
Ondan bir randevu istedim.
I asked him a question.
öğrenmeye başla
Ona bir soru sordum.
I asked him to do that.
öğrenmeye başla
Ona onu yapmasını rica ettim.
I asked him to help me.
öğrenmeye başla
Ona bana yardım etmesini rica ettim.
I asked Ken to help me.
öğrenmeye başla
Ken'in bana yardımcı olmasını rica ettim.
I ate lunch in a hurry.
öğrenmeye başla
Acele ile öğle yemeği yedim.
I attended his funeral.
öğrenmeye başla
Ben onun cenaze törenine katıldım.
I begged her not to go.
öğrenmeye başla
Gitmemesi için ona yalvardım.
I believe Tom is right.
öğrenmeye başla
Tom'un haklı olduğuna inanıyorum.
I believe what he says.
öğrenmeye başla
Onun her dediğine inanırım.
I believe what he says.
öğrenmeye başla
Onun söylediğine inanırım.
I bought a good camera.
öğrenmeye başla
İyi bir kamera aldım.
I bought her a new car.
öğrenmeye başla
Ona yeni bir araba aldım.
I bought John an album.
öğrenmeye başla
John'a bir albüm satın aldım.
I can't agree with you.
öğrenmeye başla
Seninle aynı fikirde olamam.
I can't bear this pain.
öğrenmeye başla
Bu acıya dayanamam.
I can't drink any more.
öğrenmeye başla
Artık kahve içemem.
I can't figure him out.
öğrenmeye başla
Onu anlayamıyorum.
I can't go any farther.
öğrenmeye başla
Daha ileri gidemem.
I can't go any further.
öğrenmeye başla
Ben daha ileriye gidemem.
I can't hear very well.
öğrenmeye başla
Ben çok iyi duyamıyorum.
I can’t stand him.
öğrenmeye başla
Ona tahammül edemiyorum.
I can't read your mind.
öğrenmeye başla
Düşünceni okuyamam.
I can't sleep at night.
öğrenmeye başla
Gece uyuyamıyorum.
I can't stand raw fish.
öğrenmeye başla
Çiğ balığa katlanamam.
I can't stand the cold.
öğrenmeye başla
Soğuğa dayanamıyorum.
I can't stand the heat.
öğrenmeye başla
Sıcağa dayanamam.
I change my mind a lot.
öğrenmeye başla
Ben fikrimi çok değiştiririm.
I chose him a nice tie.
öğrenmeye başla
Ona güzel bir kravat seçtim.
I completely forget it.
öğrenmeye başla
Onu tamamen unuttum.
I contacted my parents.
öğrenmeye başla
Ebeveynlerimle temas kurdum.
I cried all night long.
öğrenmeye başla
Ben bütün gece boyunca ağladım.
I decided to buy a car.
öğrenmeye başla
Bir araba almaya karar verdim.
I decided to try again.
öğrenmeye başla
Tekrar denemeye karar verdim.
I didn't get your name.
öğrenmeye başla
Ben adınızı almadım.
I didn't used to smoke.
öğrenmeye başla
Sigara içmezdim.
I dislike cold weather.
öğrenmeye başla
Soğuk havayı sevmem.
I do not have a sister.
öğrenmeye başla
Bir kız kardeşim yok.
I don't agree with him.
öğrenmeye başla
Onunla aynı fikirde değilim.
I don't agree with you.
öğrenmeye başla
Sizinle aynı fikirde değilim.
I don't care for Alice.
öğrenmeye başla
Alice umrumda değil.
I don't have a bicycle.
öğrenmeye başla
Bir bisikletim yok.
I don't have much time.
öğrenmeye başla
Çok zamanım yok.
I don't know who he is.
öğrenmeye başla
Onun kim olduğunu bilmiyorum.
I don't like it at all.
öğrenmeye başla
Onu hiç sevmiyorum.
I don't like shellfish.
öğrenmeye başla
Kabuklu deniz hayvanlarını sevmiyorum.
I don't need your help.
öğrenmeye başla
Benim sizin yardımınıza ihtiyacımız yok.
I don't speak Japanese.
öğrenmeye başla
Japonca konuşamıyorum.
I don't want to go out.
öğrenmeye başla
Ben dışarı çıkmak istemiyorum.
I enjoyed your company.
öğrenmeye başla
Sizin şirketten hoşlandım.
I envied his new house.
öğrenmeye başla
Onun yeni evini kıskandım.
I expected him to come.
öğrenmeye başla
Onun gelmesini umuyordum.
I feel like crying now.
öğrenmeye başla
Şimdi ağlayacak gibi hissediyorum.
I feel much better now.
öğrenmeye başla
Şimdi çok daha iyi hissediyorum.
I feel secure with him.
öğrenmeye başla
Onunla birlikte güvenli hissediyorum.
I fell down on the ice.
öğrenmeye başla
Buzun üstünde düştüm.
I felt a little scared.
öğrenmeye başla
Biraz korktuğumu hissettim.
I felt like I was dead.
öğrenmeye başla
Ölü gibi hissettim.
I felt the floor shake.
öğrenmeye başla
Yerin sallandığını hissettim.
I felt the house shake.
öğrenmeye başla
Ben evin sallandığını hissettim.
I finished work at six.
öğrenmeye başla
Altıda işi bitirdim.
I forgot, she answered.
öğrenmeye başla
Unuttum, o cevap verdi.
I found a real bargain.
öğrenmeye başla
Ben gerçek bir kelepir buldum.
I found my car missing.
öğrenmeye başla
Arabamı kayıp buldum.
I found the cage empty.
öğrenmeye başla
Kafesi boş buldum.
I found the room empty.
öğrenmeye başla
Odayı boş buldum.
I gave him a few books.
öğrenmeye başla
Ona birkaç kitap verdim.
I gave him some advice.
öğrenmeye başla
Ona biraz nasihat verdim.
I go skiing very often.
öğrenmeye başla
Ben çok sık kayak yapmaya giderim.
I go to bed very early.
öğrenmeye başla
Ben çok erken yatarım.
I walk to school.
öğrenmeye başla
Okula yaya giderim.
I go to work every day.
öğrenmeye başla
Her gün işe giderim.
I got a traffic ticket.
öğrenmeye başla
Ben bir trafik cezası aldım.
I got lost in the snow.
öğrenmeye başla
Karda kayboldum.
I got on the wrong bus.
öğrenmeye başla
Ben yanlış otobüse bindim.
I got the engine going.
öğrenmeye başla
Motoru çalıştırdım.
I guess that she is 40.
öğrenmeye başla
Onun 40 olduğunu sanıyorum.
I had a wonderful time.
öğrenmeye başla
Harika bir zaman geçirdim.
I had an asthma attack.
öğrenmeye başla
Bir astım krizi geçirdim.
I had him carry my bag.
öğrenmeye başla
Ona çantamı taşıttım.
I had him fix my watch.
öğrenmeye başla
Ona saatimi tamir ettirdim.
I had him wash the car.
öğrenmeye başla
Ona arabayı yıkattım.
I had my camera stolen.
öğrenmeye başla
Kameramı çaldırdım.
I had my hat blown off.
öğrenmeye başla
Şapkamı uçurdum.
I had my house painted.
öğrenmeye başla
Evimi boyattım.
I had my picture taken.
öğrenmeye başla
Resmimi çektirdim.
I had my shoes cleaned.
öğrenmeye başla
Ayakkabılarımı temizlettim.
I had my wallet stolen.
öğrenmeye başla
Cüzdanımı çaldırdım.
I had to go to America.
öğrenmeye başla
Amerika'ya gitmek zorunda kaldım.
I have a bad pain here.
öğrenmeye başla
Burada kötü bir ağrım var.
I have a bad toothache.
öğrenmeye başla
Kötü bir diş ağrım var.
I have a business visa.
öğrenmeye başla
Benim iş vizem var.
I have a cat and a dog.
öğrenmeye başla
Benim bir kedim ve bir köpeğim var.
I have a dog and a cat.
öğrenmeye başla
Bir köpeğim ve bir kedim var.
I have a good appetite.
öğrenmeye başla
İyi bir iştahım var.
I have a poor appetite.
öğrenmeye başla
Kötü bir iştahım var.
I have a terrible pain.
öğrenmeye başla
Berbat bir ağrım var.
I have about 5,000 yen.
öğrenmeye başla
Benim yaklaşık 5,000 yenim var.
I have already done it.
öğrenmeye başla
Ben onu zaten yaptım.
I am busy today.
öğrenmeye başla
Bugün meşgulüm.
I have done it already.
öğrenmeye başla
Ben onu şimdiden yaptım.
I have heard the story.
öğrenmeye başla
Hikayeyi duydum.
I have many model cars.
öğrenmeye başla
Çok sayıda model arabalarım var.
I have no energy today.
öğrenmeye başla
Bugün enerjim yok.
I have no time to read.
öğrenmeye başla
Okuyacak zamanım yok.
I have nothing to hide.
öğrenmeye başla
Saklayacak bir şeyim yok.
I have often been here.
öğrenmeye başla
Sık sık burada bulundum.
I have only just begun.
öğrenmeye başla
Daha az önce başladım.
I have seen her before.
öğrenmeye başla
Daha önce onu gördüm.
I have tennis practice.
öğrenmeye başla
Tenis çalışmam var.
I have the blues today.
öğrenmeye başla
Bugün sıkıntıdan patlıyorum.
I have to change tires.
öğrenmeye başla
Ben lastikleri değiştirmek zorundayım.
I have to comb my hair.
öğrenmeye başla
Saçımı taramak zorundayım.
I have to do something.
öğrenmeye başla
Ben bir şey yapmak zorundayım.
I have to leave school.
öğrenmeye başla
Okuldan ayrılmak zorundayım.
I have visited America.
öğrenmeye başla
Amerika'yı ziyaret ettim.
I hear a strange sound.
öğrenmeye başla
Tuhaf bir ses duyuyorum.
I heard a woman scream.
öğrenmeye başla
Bir kadının çığlık attığını duydum.
I heard my name called.
öğrenmeye başla
Adımın çağrıldığını duydum.
I heard someone scream.
öğrenmeye başla
Birinin çığlık attığını duydum.
I heard that he'd died.
öğrenmeye başla
Onun öldüğünü duydum.
I heard the door close.
öğrenmeye başla
Kapının kapandığını duydum.
I helped him yesterday.
öğrenmeye başla
Dün ona yardım ettim.
I hit him in the belly.
öğrenmeye başla
Onun midesine vurdum.
I hit upon a good idea.
öğrenmeye başla
İyi bir fikir buldum.
I hope that John comes.
öğrenmeye başla
John'un geleceğini umuyorum.
I just had an accident.
öğrenmeye başla
Az önce bir kaza gördüm.
I knew he would accept.
öğrenmeye başla
Kabul edeceğini biliyordum.
I know how old you are.
öğrenmeye başla
Kaç yaşında olduğunu biliyorum.
I know neither of them.
öğrenmeye başla
Onlardan hiçbirini tanımıyorum.
I know he is sleeping.
öğrenmeye başla
Onun uyuduğunu biliyorum.
I know you can make it.
öğrenmeye başla
Yapabileceğini biliyorum.
I left my purse behind.
öğrenmeye başla
Çantamı geride bıraktım.
I like classical music.
öğrenmeye başla
Ben klasik müziği severim.
I like dark red better.
öğrenmeye başla
Koyu kırmızıyı daha çok severim.
I like music very much.
öğrenmeye başla
Müziği çok severim.
I like my steak medium.
öğrenmeye başla
Bifteğimi orta büyüklükte severim.
I like neither of them.
öğrenmeye başla
Onlardan hiç birini sevmiyorum.
I like pizza very much.
öğrenmeye başla
Ben pizzayı çok severim.
I like spring the best.
öğrenmeye başla
En çok İlkbaharı severim.
I like summer the best.
öğrenmeye başla
En çok yaz mevsimini seviyorum.
I like tennis and golf.
öğrenmeye başla
Tenis ve Golfü severim.
I like this blue dress.
öğrenmeye başla
Bu mavi elbiseyi seviyorum.
I like this color, too.
öğrenmeye başla
Ben de bu rengi severim.
I like to travel alone.
öğrenmeye başla
Yalnız seyahat etmeyi severim.
I like you a whole lot.
öğrenmeye başla
Senden gerçekten çok hoşlanıyorum.
I live in a small town.
öğrenmeye başla
Küçük bir kasabada yaşıyorum.
I live in an apartment.
öğrenmeye başla
Bir apartmanda yaşıyorum.
I live with my parents.
öğrenmeye başla
Ebeveynlerimle birlikte yaşıyorum.
I love American movies.
öğrenmeye başla
Amerikan filmlerini seviyorum.
I love that commercial.
öğrenmeye başla
O reklamı seviyorum.
I made my dog lie down.
öğrenmeye başla
Köpeğimi yatırdım.
I made the woman angry.
öğrenmeye başla
Kadını kızdırdım.
I meet her once a week.
öğrenmeye başla
Haftada bir kez onunla buluşurum.
I meet him at the club.
öğrenmeye başla
Kulüpte ona rastladım.
I met him in the crowd.
öğrenmeye başla
Onunla kalabalıkta buluştum.
I met Jane by accident.
öğrenmeye başla
Kazara Jane ile karşılaştım.
I met your father once.
öğrenmeye başla
Bir keresinde babanla karşılaştım.
I must open the window.
öğrenmeye başla
Pencereyi açmalıyım.
I must return his call.
öğrenmeye başla
Onun çağrısına geri dönmeliyim.
I need an extra pillow.
öğrenmeye başla
Ekstra bir yastığa ihtiyacım var.
I must buy new skis.
öğrenmeye başla
Yeni kayaklar almam gerekiyor.
I never agree with him.
öğrenmeye başla
Onunla asla aynı fikirde değilim.
I never heard him sing.
öğrenmeye başla
Onun şarkı söylediğini asla duymadım.
I never read that book.
öğrenmeye başla
O kitabı hiç okumadım.
I never read that book.
öğrenmeye başla
O kitabı asla okumam.
I only slept two hours.
öğrenmeye başla
Ben sadece iki saat uyudum.
I played the accordion.
öğrenmeye başla
Akardeon çaldı.
I prefer coffee to tea.
öğrenmeye başla
Ben kahveyi çaya tercih ederim.
I prefer rice to bread.
öğrenmeye başla
Pirinci ekmeğe tercih ederim.
I prefer tea to coffee.
öğrenmeye başla
Ben çayı kahveye tercih ederim.
I put bait on the hook.
öğrenmeye başla
Oltaya yem taktım.
I put handcuffs on him.
öğrenmeye başla
Ona kelepçe taktım.
I read it to my family.
öğrenmeye başla
Onu aileme okurum.
I remembered everybody.
öğrenmeye başla
Ben herkesi hatırladım.
I returned from abroad.
öğrenmeye başla
Yurt dışından döndüm.
I sat next to him.
öğrenmeye başla
Onun yanına oturdum.
I saw a beautiful bird.
öğrenmeye başla
Güzel bir kuş gördüm.
I saw a flock of sheep.
öğrenmeye başla
Bir koyun sürüsü gördüm.
I saw a light far away.
öğrenmeye başla
Ben uzakta bir ışık gördüm.
I saw a woman in black.
öğrenmeye başla
Siyah giyinmiş bir kadın gördüm.
I saw Bob this morning.
öğrenmeye başla
Bu sabah Bob'ı gördüm.
I saw her at the party.
öğrenmeye başla
Onu partide gördüm.
I saw him running away.
öğrenmeye başla
Onu kaçarken gördüm.
I saw him wash the car.
öğrenmeye başla
Onu araba yıkarken gördüm.
I saw Tom a while back.
öğrenmeye başla
Bir süre önce Tom'u gördüm.
I seem to have a fever.
öğrenmeye başla
Benim ateşim var gibi geliyor.
I sell clothing online.
öğrenmeye başla
İnternetten giysi satıyorum.
I sell clothing online.
öğrenmeye başla
Ben çevrimiçi giysi satarım.
I shook hands with her.
öğrenmeye başla
Onunla tokalaştım.
I should read the book.
öğrenmeye başla
Kitabı okumalıyım.
I skipped my breakfast.
öğrenmeye başla
Sabah kahvaltımı atladım.
I slept only two hours.
öğrenmeye başla
Sadece iki saat uyudum.
I started to make stew.
öğrenmeye başla
Ben güveç yapmaya başladım.
I stayed with my uncle.
öğrenmeye başla
Amcamla birlikte kaldım.
I studied for one hour.
öğrenmeye başla
Bir saat çalıştım.
I study hard at school.
öğrenmeye başla
Okulda sıkı çalışıyorum.
I support the proposal.
öğrenmeye başla
Ben öneriyi destekliyorum.
I suppose you like her.
öğrenmeye başla
Ondan hoşlandığını sanıyorum.
I think Ann loves Jack.
öğrenmeye başla
Sanırım Ann Jack'i seviyor.
I think he has done it.
öğrenmeye başla
Sanırım o onu yaptı.
I think he is a doctor.
öğrenmeye başla
Onun bir doktor olduğunu düşünüyorum.
I think he's competent.
öğrenmeye başla
Sanırım o yeteneklidir.
I think I broke my leg.
öğrenmeye başla
Sanırım bacağımı kırdım.
I think I'll go skiing.
öğrenmeye başla
Ben kayağa gitmeyi düşünüyorum.
I think I'm just tired.
öğrenmeye başla
Ben sadece yorgun olduğumu düşünüyorum.
I think it's true.
öğrenmeye başla
Sanırım o doğru.
I think Tom likes Mary.
öğrenmeye başla
Sanırım Tom Mary'den hoşlanıyor.
I think you can get it.
öğrenmeye başla
Ben onu alabileceğinizi düşünüyorum.
I told him to be quiet.
öğrenmeye başla
Ona sakin olmasını söyledim.
I took a trip to Tokyo.
öğrenmeye başla
Tokyo'ya bir gezi yaptım.
I trust him completely.
öğrenmeye başla
Ona tamamen güveniyorum.
I turned on the lights.
öğrenmeye başla
Işıkları açtım.
I used to keep a diary.
öğrenmeye başla
Bir günlük tutardım.
I want a chamomile tea.
öğrenmeye başla
Ben bir papatya çayı istiyorum.
I want a quart of milk.
öğrenmeye başla
Ben bir litre süt istiyorum.
I want him to go there.
öğrenmeye başla
Onun oraya gitmesini istiyorum.
I want some fresh eggs.
öğrenmeye başla
Birkaç taze yumurta istiyorum.
I want something sweet.
öğrenmeye başla
Tatlı bir şeyler istiyorum.
I want to be a pianist.
öğrenmeye başla
Bir piyanist olmak istiyorum.
I want to do it myself.
öğrenmeye başla
Onu kendim yapmak istiyorum.
I want to go and cheer.
öğrenmeye başla
Gidip tezahürat yapmak istiyorum.
I want to go to London.
öğrenmeye başla
Londra'ya gitmek isterim.
I want to learn French.
öğrenmeye başla
Fransızca öğrenmek istiyorum.
I want to live forever.
öğrenmeye başla
Ebediyen yaşamak istiyorum.
I want to ride a horse.
öğrenmeye başla
Bir ata binmek istiyorum.
I want to study abroad.
öğrenmeye başla
Yurt dışında eğitim yapmak istiyorum.
I want to study French.
öğrenmeye başla
Fransızca eğitimi yapmak istiyorum.
I was able to help her.
öğrenmeye başla
Ona yardım edebildim.
I was born in Yokohama.
öğrenmeye başla
Yokohama'da doğdum.
I was happy to see him.
öğrenmeye başla
Onu gördüğüme sevinmiştim.
I was in the mountains.
öğrenmeye başla
Ben dağlardaydım.
I was invited to lunch.
öğrenmeye başla
Öğle yemeğine davet edildim.
I was just making sure.
öğrenmeye başla
Sadece emin oluyordum.
I was made to go there.
öğrenmeye başla
Oraya gönderildim.
I was robbed of my bag.
öğrenmeye başla
Çantamı soydular.
I was taken for a ride.
öğrenmeye başla
Bir gezi için götürüldüm.
I was used to the heat.
öğrenmeye başla
Sıcağa alışkındım.
I watched TV yesterday.
öğrenmeye başla
Dün TV izledim.
I wear size six gloves.
öğrenmeye başla
Altı numara eldiven giyerim.
I weigh about 60 kilos.
öğrenmeye başla
Yaklaşık 60 kiloyum.
I went over the report.
öğrenmeye başla
Ben raporu tekrar gözden geçirdim.
I went there yesterday.
öğrenmeye başla
Dün oraya gittim.
I went to Kyoto by car.
öğrenmeye başla
Kyoto'ya arabayla gittim.
I will be back by nine.
öğrenmeye başla
Dokuza kadar geri döneceğim.
I will do it right now.
öğrenmeye başla
Onu derhal yapacağım.
I will gladly help you.
öğrenmeye başla
Ben size memnuniyetle yardımcı olurum.
I will show you around.
öğrenmeye başla
Sana etrafı göstereceğim.
I wish I were a prince.
öğrenmeye başla
Keşke bir prens olsam.
I wish to go to Hawaii.
öğrenmeye başla
Hawaii'ye gitmeyi arzuluyorum.
I wonder what happened.
öğrenmeye başla
Ne olduğunu merak ediyorum.
I wonder who to invite.
öğrenmeye başla
Kimin davet edeceğini merak ediyorum.
I work at this company.
öğrenmeye başla
Bu şirkette çalışırım.
I would like mine rare.
öğrenmeye başla
Benimkini az pişmiş istiyorum.
I would like this book.
öğrenmeye başla
Bu kitabı istiyorum.
I would like to see it.
öğrenmeye başla
Ben onu görmek istiyorum.
I wrote him to ask why.
öğrenmeye başla
Sebebini sormak için ona yazdım.
I'd like a Bloody Mary.
öğrenmeye başla
Bir Bloody Mary istiyorum.
I'd like a double room.
öğrenmeye başla
Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
I'd like a window seat.
öğrenmeye başla
Pencere yanında koltuk istiyorum.
I'd like for you to go.
öğrenmeye başla
Gitmenizi istiyorum.
I'd like to go cycling.
öğrenmeye başla
Bisiklete binmeyi severim.
I'd like to rent a car.
öğrenmeye başla
Bir araba kiralamak istiyorum.
I want to change that.
öğrenmeye başla
Onu değiştirmek istiyorum.
I'd like to see my son.
öğrenmeye başla
Oğlumu görmek istiyorum.
I'd prefer a brown one.
öğrenmeye başla
Kahverengi olanını tercih ederim.
I'd rather go swimming.
öğrenmeye başla
Yüzmeye gitmeyi tercih ederim.
I'll accept your offer.
öğrenmeye başla
Teklifini kabul edeceğim.
I'll be back in a wink.
öğrenmeye başla
Gözle kaş arasında geri döneceğim.
I'll be busy next week.
öğrenmeye başla
Gelecek hafta meşgul olacağım.
I'll be here by Monday.
öğrenmeye başla
Pazartesi gününe kadar burada olacağım.
I'll be reading a book.
öğrenmeye başla
Kitap okuyor olacağım.
I'll be there tomorrow.
öğrenmeye başla
Yarın orada olacağım.
I'll call you at seven.
öğrenmeye başla
Saat yedide seni arayacağım.
I'll call you later.
öğrenmeye başla
Seni daha sonra arayacağım.
I'll check my schedule.
öğrenmeye başla
Proğramımı kontrol edeceğim.
I'll check your vision.
öğrenmeye başla
Görüşünü kontrol edeceğim.
I'll come if necessary.
öğrenmeye başla
Gerekirse geleceğim.
I'll do the best I can.
öğrenmeye başla
Yapabileceğimin en iyisini yapacağım.
I'll go no matter what.
öğrenmeye başla
Ben ne olursa olsun gideceğim.
I'll leave that to you.
öğrenmeye başla
Onu sana bırakıyorum.
I'll make a phone call.
öğrenmeye başla
Bir telefon konuşması yapacağım.
I'll miss your cooking.
öğrenmeye başla
Aşçılığını özleyeceğim.
I'll start with a beer.
öğrenmeye başla
Bir bira ile başlayacağım.
I'll study your report.
öğrenmeye başla
Ben senin raporunu çalışacağım.
I'll take the next bus.
öğrenmeye başla
Bir sonraki otobüse bineceğim.
I'll tell Daddy on you.
öğrenmeye başla
Seni babama gammazlayacağım.
I'll tell you a secret.
öğrenmeye başla
Sana bir sır söyleyeceğim.
I'll tell you my story.
öğrenmeye başla
Sana hikayemi anlatacağım.
I'm afraid to go alone.
öğrenmeye başla
Yalnız gitmeye korkuyorum.
I'm applying for a job.
öğrenmeye başla
Bir iş başvurusu yapıyorum.
I'm at the airport now.
öğrenmeye başla
Şimdi hava alanındayım.
I'm busy right now.
öğrenmeye başla
Şu anda meşgulüm.
I'm doing this for you.
öğrenmeye başla
Bunu senin için yapıyorum.
I'm dying to see Paris.
öğrenmeye başla
Paris'i görmek için can atıyorum.
I'm in the tennis club.
öğrenmeye başla
Ben tenis kulübündeyim.
I'm kind of sick today.
öğrenmeye başla
Bugün hasta gibiyim.
I'm looking for my key.
öğrenmeye başla
Anahtarımı arıyorum.
I'm looking for my pen.
öğrenmeye başla
Kalemimi arıyorum.
I'm not that drunk.
öğrenmeye başla
O kadar sarhoş değilim.
I'm not as tall as you.
öğrenmeye başla
Ben senin kadar uzun değilim.
I'm not sure right now.
öğrenmeye başla
Şu anda emin değilim.
I'm proud of my father.
öğrenmeye başla
Babamla gurur duyuyorum.
I'm proud of my school.
öğrenmeye başla
Ben benim okulum ile gurur duyuyorum.
I'm quite sure of that.
öğrenmeye başla
Ondan tamamen eminim.
I'm rather proud of it.
öğrenmeye başla
Onunla oldukça gurur duyuyorum.
I'm ready to leave now.
öğrenmeye başla
Şimdi gitmeye hazırım.
I'm sick of hearing it.
öğrenmeye başla
Onu dinlemekten bıktım.
I'm sorry to hear that.
öğrenmeye başla
Bunu duyduğuma üzgünüm.
I'm thinking about you.
öğrenmeye başla
Senin hakkında düşünüyorum.
I'm too tired to think.
öğrenmeye başla
Düşünemeyecek kadar çok yorgunum.
I am doing the dishes.
öğrenmeye başla
Bulaşıkları yıkıyorum.
I'm working on his car.
öğrenmeye başla
Onun arabasının üzerinde çalışıyorum.
I'm younger than he is.
öğrenmeye başla
Ben ondan daha gencim.
I've caught a bad cold.
öğrenmeye başla
Ben kötü bir soğuk almışım.
I've got to leave soon.
öğrenmeye başla
Ben yakında ayrılmak zorundayım.
I've never been abroad.
öğrenmeye başla
Yurt dışında hiç bulunmadım.
I've never played golf.
öğrenmeye başla
Asla golf oynamadım.
In a sense, it is true.
öğrenmeye başla
Bir bakıma, o doğrudur.
Iron is a useful metal.
öğrenmeye başla
Demir yararlı bir metaldir.
Is anyone absent today?
öğrenmeye başla
Bugün devamsız biri var mı?
Is eating people wrong?
öğrenmeye başla
İnsanları yemek yanlış mıdır?
Is he any better today?
öğrenmeye başla
O, bugün daha iyi mi?
Is he going to help us?
öğrenmeye başla
O bize yardım edecek mi?
Is his father a doctor?
öğrenmeye başla
Onun babası bir doktor mu?
Is it a recent picture?
öğrenmeye başla
O, yeni bir resim mi?
Is it hard to fool you?
öğrenmeye başla
Seni aptal yerine koymak zor mu?
Is it OK if I sit here?
öğrenmeye başla
Burada oturmamın sakıncası var mı?
Is Kumi playing tennis?
öğrenmeye başla
Kumi tenis oynuyor mu?
Is that a cat or a dog?
öğrenmeye başla
O bir kedi mi yoksa bir köpek midir?
Is that boy Tom or Ben?
öğrenmeye başla
O çocuk Tom mu yoksa Ben mi?
Is that seat available?
öğrenmeye başla
O koltuk müsait mi.
Is there a parking lot?
öğrenmeye başla
Bir park yeri var mıdır?
Is there any salt left?
öğrenmeye başla
Hiç tuz kaldı mı?
Is this Canadian money?
öğrenmeye başla
Bu Kanadalı parası mı?
Is your mother at home?
öğrenmeye başla
Annen evde mi?
It doesn't surprise me.
öğrenmeye başla
O beni şaşırtmıyor.
It has stopped raining.
öğrenmeye başla
Yağmur yağışı durdu.
It is a kind of orange.
öğrenmeye başla
O bir tür portakal.
It is finally all over.
öğrenmeye başla
Sonunda hepsi bitti.
It is hot in this room.
öğrenmeye başla
Bu odada hava sıcak.
It is me that is wrong.
öğrenmeye başla
Hatalı olan benim.
It is not far to Paris.
öğrenmeye başla
Paris'e uzak değildir.
It is not his business.
öğrenmeye başla
O onun işi değildir.
It looks like an apple.
öğrenmeye başla
Bu bir elmaya benziyor.
It may rain any minute.
öğrenmeye başla
Her an yağmur yağabilir.
It needs new batteries.
öğrenmeye başla
Onun yeni bataryalara ihtiyacı var.
It rained hard all day.
öğrenmeye başla
Bütün gün çok yağmur yağdı.
It rains a lot in June.
öğrenmeye başla
Haziranda çok yağmur yağar.
It seems to be serious.
öğrenmeye başla
O, ciddi gibi görünüyor.
It smelled really good.
öğrenmeye başla
Gerçekten güzel koktu.
It smelled really good.
öğrenmeye başla
Sahiden güzel koktu.
It sounds like a dream.
öğrenmeye başla
Rüya gibi görünüyor.
It was a very big room.
öğrenmeye başla
O çok büyük bir odaydı.
It was chilly that day.
öğrenmeye başla
O gün serindi.
It was such a nice day.
öğrenmeye başla
Çok güzel bir gündü.
It's a present for you.
öğrenmeye başla
O sizin için bir hediye.
It's a very quiet room.
öğrenmeye başla
O çok sessiz bir oda.
It's across the street.
öğrenmeye başla
O, caddenin karşı tarafında.
It's against the rules.
öğrenmeye başla
Bu kurallara aykırıdır.
It's ahead of schedule.
öğrenmeye başla
Proğramdan ilerdeyiz.
It's almost time to go.
öğrenmeye başla
Neredeyse gitme zamanı.
It's fairly warm today.
öğrenmeye başla
Hava bugün oldukça sıcak.
It's for you to decide.
öğrenmeye başla
Size kalmış.
It's for you to decide.
öğrenmeye başla
Karar vermek size kalmış.
It's going to clear up.
öğrenmeye başla
Hava açacak.
It's great to meet you.
öğrenmeye başla
Seninle tanışmak harika.
It's no trouble at all.
öğrenmeye başla
Bu hiç sorun değil.
It's not my cup of tea.
öğrenmeye başla
Benim tarzım değil.
It's not us who did it.
öğrenmeye başla
Onu yapan biz değiliz.
It's October the third.
öğrenmeye başla
Bugün üç Ekim.
It's rather cold today.
öğrenmeye başla
Hava bugün oldukça soğuk.
It's really an eyesore.
öğrenmeye başla
O gerçekten çirkin bir görüntü.
It's really cold today.
öğrenmeye başla
Bugün gerçekten soğuk.
It's ten o'clock sharp.
öğrenmeye başla
Saat tam on.
It's time for us to go.
öğrenmeye başla
Gitme zamanımız geldi.
It's time to eat lunch.
öğrenmeye başla
Öğle yemeği yeme zamanı.
It's time to go to bed.
öğrenmeye başla
Yatağa gitme zamanı.
It's time we went home.
öğrenmeye başla
Eve gitmemizin zamanı geçiyor.
It's your turn to sing.
öğrenmeye başla
Şarkı söyleme sırası senin.
Jane has five handbags.
öğrenmeye başla
Jane'in beş el çantası vardır.
Jane is as old as I am.
öğrenmeye başla
Jane benim kadar yaşlı.
Jim called me a coward.
öğrenmeye başla
Jim bana korkak dedi.
Jim has gone to London.
öğrenmeye başla
Jim Londra'ya gitti.
Jim is not what he was.
öğrenmeye başla
Jim eskiden olduğu gibi değil.
Jim is short for James.
öğrenmeye başla
Jim James'in kısa şeklidir.
Jim stayed at my house.
öğrenmeye başla
Jim benim evimde kaldı.
John ignored my advice.
öğrenmeye başla
John benim tavsiyemi göz ardı etti.
John is a good student.
öğrenmeye başla
John iyi bir öğrenci.
John is my best friend.
öğrenmeye başla
John benim en iyi arkadaşımdır.
John ran into the room.
öğrenmeye başla
John odaya doğru koştu.
Junko is a pretty girl.
öğrenmeye başla
Junko güzel bir kız.
Just don't forget this.
öğrenmeye başla
Sadece bunu unutma.
Just follow your heart.
öğrenmeye başla
Sadece kalbini izle.
Karen is angry with me.
öğrenmeye başla
Karen bana kızgın.
Kate has a good figure.
öğrenmeye başla
Kate iyi bir endama sahip.
Kate is very energetic.
öğrenmeye başla
Kate çok enerjik.
Kate made an apple pie.
öğrenmeye başla
Kate bir elmalı turta yaptı.
Keep away from the dog.
öğrenmeye başla
Köpekten uzak durun.
Keep the meter running.
öğrenmeye başla
Sayacı çalışırken bırak.
Keep the window closed.
öğrenmeye başla
Pencereyi kapalı tut.
Keep this insect alive.
öğrenmeye başla
Bu böceği canlı tut.
Keep this money for me.
öğrenmeye başla
Bu parayı benim için sakla.
Ken calls me every day.
öğrenmeye başla
Ken her gün beni arar.
Ken can swim, can't he?
öğrenmeye başla
Ken yüzebilir, değil mi?
Ken collects old coins.
öğrenmeye başla
Ken eski paralar toplar.
Ken hit on a good idea.
öğrenmeye başla
Ken iyi bir fikir buldu.
Ken is as tall as Bill.
öğrenmeye başla
Ken Bill kadar uzun boylu.
Ken mistook you for me.
öğrenmeye başla
Ken seni ben zannetti.
Ken put on his clothes.
öğrenmeye başla
Ken elbiselerini giydi.
Ken walked on crutches.
öğrenmeye başla
Ken koltuk değnekleriyle yürüdü.
Kim is living with Ken.
öğrenmeye başla
Kim, Ken ile yaşıyor.
Laughter is infectious.
öğrenmeye başla
Kahkaha bulaşıcıdır.
Leave me alone, please.
öğrenmeye başla
Beni yalnız bırak, lütfen.
Let him do as he likes.
öğrenmeye başla
Onun istediği gibi yapmasına izin ver.
Let me buy you a drink.
öğrenmeye başla
Size bir içki ısmarlamama izin verin.
Let me see your tongue.
öğrenmeye başla
Dilini görmeme izin ver.
Let's begin on page 30.
öğrenmeye başla
Sayfa otuzdan başlayalım.
Let's cross the street.
öğrenmeye başla
Caddeyi geçelim.
Let's drop the subject.
öğrenmeye başla
Konuyu kapatalım.
Let's get it over with.
öğrenmeye başla
Onu bitirip kurtulalım.
Let's go ahead and eat.
öğrenmeye başla
Önden buyuralım ve yiyelim.
Let's go to the picnic.
öğrenmeye başla
Pikniğe gidelim.
Let's leave it at that.
öğrenmeye başla
Artık onu bırakalım.
Let's play this Sunday.
öğrenmeye başla
Bu Pazar oynayalım.
Let's plug up the hole.
öğrenmeye başla
Deliği tıkayalım.
Let's put that on hold.
öğrenmeye başla
Bekleyelim.
Let's quit and go home.
öğrenmeye başla
Bırakalım ve eve gidelim.
Let's sit on the grass.
öğrenmeye başla
Çimde oturalım.
Let's start right away.
öğrenmeye başla
Derhal başlayalım.
Let's start right away.
öğrenmeye başla
Hemen başlayalım.
Let's take a break now.
öğrenmeye başla
Şimdi bir mola verelim.
Let's walk to the lake.
öğrenmeye başla
Göle doğru yürüyelim.

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.